-
- Üyelik Tarihi
- 5 Nis 2013
-
- Mesajlar
- 955
-
- MFC Puanı
- 1
odak (Alm. Fokus, Fra. focale, İng. focus) Yakınsayan ışınlarının kesişme noktası (gerçek odak), ya da ıraksayan ışınların kaynaklanır göründüğü nokta (sanal odak).
odak uzaklığı (Alm. Brennweite, Fra. distance focale, İng. focal length) Bir merceğin ya da küresel aynanın asal odağı ile orta noktası arasındaki uzaklık.
odaklama (Alm. Einstellung, Fra. mise en point, İng. focussing) 1) Bir nesnede ya da ayna ile ışığı bir noktada toplama işlemi, 2) Bir katot ışınları tübünde bir elektriksel ya da mıknatıssal mercekle elektron demetinin bir noktada toplanması. 3) Görüntüyü odak noktasına düşürerek seçkileştirmek amacıyla alıcı merceğinde yapılan düzenleme.
odaklama elektrodu (Alm. Fokussierungselektrode, Fra. éléctrode de concentration, İng. focusing electrode) Potansiyeli, bir elektron demetini odaklayacak şekilde ayarlanmış bulunan elektrot.
odaklama mıknatısı (Alm. , Fra. aimant de concentration, İng. focusing magnet) Bir elektron ışınını odaklamaya yarayan ayarlanabilir mıknatıs.
odaklama sargısı (Alm. Abbildungsspule, Fra. bobine de focalisation, İng. focusing) Bir elektron demetini odaklamak için gerekli mıknatıssal alanı oluşturan sargı.
oğul bölüt (Alm. , Fra. segment enfant, İng. child segment) Sıradüzensel bir veritabanında kendisini doğuran (parent) bir bölütün bulunduğu ve onsuz varolamayan bölüt.
oğul düğüm (Alm. , Fra. noeud enfant, İng. child node) Bir ağaçta ata düğüme sahip herhangi bir düğüm.
ohm (Alm. , Fra. ohm, İng. ohm) Bir iletken üzerinde elektromotor kuvveti üremezken ve iki ucu arasında 1 voltluk potansiyel farkı varken üzerinden 1 amperlik akım geçtiğinde direnç değeri.
oktav (Alm. Oktave, Fra. octave, İng. octave) Üst değeri alt değerinin iki katı olan sıklık aralığı; ikikat.
okuma (Alm. Auslesen, Fra. lecture, İng. readout) Bir dizgenin işletmenine gerçek zamanda yapılan bir ölçümü ya da bir bellek gibi veri ortamından çıkış bilgisini sunma.
okuma-yazma (Alm. Lese-Schreib, Fra. lecture-écriture, İng. read-write; e.g., read-write cycle, read-write head, read-write register) Bir bilgi işlem dizgesinde verileri bellek ya da sunuş ortamlarını kullanarak saklama ve ortaya çıkarma; örn. okuma-yazma çevrimi, okuma-yazma kafası, okuma-yazma saklayıcısı.
okunaklılık (Alm. Lesbarkeit, Fra. facilité de lecture, İng. readability) Herhangi bir ortamdaki verilerin ya da çıktıların kolayca okunma niteliği.
okuyucu (Alm. Leser, Fra. lecteur, İng. reader; e.g., document reader) Belirli bir ortamdan, örneğin basılı kağıt ortamından, damgaları algılayıp bilgi işlem dizgesine sunan aygıt; örn. belge okuyucu.
olabilirlik (Alm. , Fra. vraisemblance, İng. likelihood; e.g., likelihood ratio, likelihood function) Örn. olabilirlik oranı, olabilirlik işlevi.
olabilirlik oran sınaması (Alm. Likelihood-Verhältnis-Test, Fra. essai de rapport vraisemblance, İng. likelihood ratio test) İki olabilirlik işlevinin oranına dayalı bir sınama.
olabilirlik oranı (Alm. , Fra. fonction de vraisemblance, İng. likelihood ratio) İkili hipotez (denence) sınama sorununda hipotezlere koşullanmış olasılık dağılımlarının oranı; parametre kestiriminde, gözlem değişkenlerinin kestirilmek istenen parametrelere koşullanmış olasılık dağılımı.
olabilirlik sınaması (Alm. , Fra. contrôle de vraisemblance, İng. reasonableness check) Bir bilgi işlem dizgesindeki verilerin belirli ölçütlere uygunluğunun sınanmasını sağlayan test.
olağan çalışma koşulları (Alm. normale Betriebsbedingungen, Fra. conditions de fonctionnement normal, İng. normal operating conditions) Çalışma etkileniminin belirtilmiş olduğu ve aygıtın çalıştırılmak üzere tasarlandığı çalışma koşulları erimi.
olağan denklemler (Alm. Normalgleichungen, İng. normal equations) En küçük kareler yöntemi ile kestirimde ortaya çıkan eşzamanlı denklemler.
olağan kullanım erimi (Alm. normaler Verwendungsbereich, Fra. domaine normal d'utilisation, İng. normal range of use) Yolaçtığı değişimlerin belirli sınırları aşmadığı ve ölçme aletini etkileyen bir büyüklüğün erimi.
olağan parametreler (Alm. , Fra. paramètre implicite, İng. default parameters) Bir program tarafından başka türlüsü belirtilmediği sürece bilgisayarın kabul ettiği parametre değerleri.
olağandışı sonlanma (Alm. , Fra. fin anormale, arrêt anormal, İng. abnormal ending, crash) Bilgisayardaki bir işlemin öngörülmeyen, planlanmayan biçimde sona ermesi.
olağandışı yansıma (Alm. abnormale Reflexion, Fra. réflexion anormale, İng. abnormal reflection) İyonosfer katmanının dönüşül (kritik) sıklığının üstündeki telsiz dalgalarının yansıması.
olanaklı bileşimler (Alm. , Fra. combinaisons vraisemblables, İng. possible combinations) Olasılık kuramında birden çok biçimde gerçekleşebilen bileşik bir olay için aynı birimlerin yinelenmemesi durumunda belirebilecek tüm olanaklı bileşimleri sayma kuralı; olanaklı katışımlar.
olasılık dağılım işlevi (Alm. Wahrscheinlichkeitsverteilungsfunktion, Fra. fonction de distribution de probabilité, İng. probability distribution function, cumulative density function) Gerçek bir rasgele değişkenin belirli bir değerden küçük ya da eşit olma olasılığını veren işlev.
olasılık yoğunluk işlevi (Alm. Wahrscheinlichkeitsdichtefunktion, Fra. fonction de densité de probabilité, İng. probability density function) Olasılık dağılım işlevinin (varolduğunda) türevi.
olasılıklı oyun (Alm. stochastisches Spiel, Fra. jeu stochastique, İng. stochastic game) Oyun kuramında durum evriminin ve/ya da en az bir oyuncunun gözlemlerinin rasgele bir değişken tarafından etkilendiği bir oyun.
olasılıksal bağımlılık (Alm. stochastische Abhängigkeit, Fra. dépendence stochastique, İng. stochastic dependence) Bağımsız olmayan olasılıksal değişkenler arasındaki ilişki.
olasılıksal model (Alm. stochastisches Model, Fra. modèle stochastique, İng. stochastic model) Olasılıksal öğeler içeren model.
olasılıkta yakınsama (Alm. Konvergenz in der Wahrscheinlichkeit, İng. convergence in probability) Bir X(n) rasgele değişkenler kümesi için e>0 çok küçük bir değer olmak üzere, lim P(|X(n)-X| ?e) biçiminde verilen yakınsaklık.
olay (Alm. Ereignis, Fra. événement, İng. event) 1) İstatistikte örneklem uzayının bir alt kümesi; 2) Kendine özgü karakteristik özellikleri olan yalınç bir durum, oluşum ya da süreç
olay güdümlü benzetim (Alm. , Fra. simulation déclenchée par événements, İng. event driven simulation) Benzetimin yürütümünde, her bir olayın oluşumunun bir önceki olayın meydana gelişine bağlı olduğu benzetim türü.
olay kaydedicisi (Alm. Ereignisregistirierer, Fra. enregistreur d'événements, İng. event recorder) Zamana göre bir niceliğin varlığını ya da yokluğunu ya da iki-durumlu bir aygıtın durumunu kaydeden kayıt aleti.
oldukça kesin yakınsaklık (Alm. Konvergenz fast sicher, Fra. convergence presque sûre, İng. convergence almost certainly) Bir olasılıksal değişkenler dizisinin 1 olasılıkla limit değerine yakınsaması n sonsuza giderken, P(X(n) = X|) = 1.
olgu (Alm. Fakt, Fra. fait, İng.fact) Gözlenebilir ya da görgül (ampirik) işlemlerle kavranabilir olan ve kendine özgü bir örüntüsü bulunan olay.
olgusal (Alm. , Fra. factuel, İng. factual) Olguya, olgusal durumlara ilişkin olan .
oligarşik şebeke (Alm. oligarchisches Schaltkreis, Fra. réseau oligarchique, İng. oligarchic network) Seçilmiş birkaç saatin karşılıklı eşzamanlandığı ve bu saatlerin diğer tüm saatleri denetledikleri eşzamanlamalı şebeke.
odak uzaklığı (Alm. Brennweite, Fra. distance focale, İng. focal length) Bir merceğin ya da küresel aynanın asal odağı ile orta noktası arasındaki uzaklık.
odaklama (Alm. Einstellung, Fra. mise en point, İng. focussing) 1) Bir nesnede ya da ayna ile ışığı bir noktada toplama işlemi, 2) Bir katot ışınları tübünde bir elektriksel ya da mıknatıssal mercekle elektron demetinin bir noktada toplanması. 3) Görüntüyü odak noktasına düşürerek seçkileştirmek amacıyla alıcı merceğinde yapılan düzenleme.
odaklama elektrodu (Alm. Fokussierungselektrode, Fra. éléctrode de concentration, İng. focusing electrode) Potansiyeli, bir elektron demetini odaklayacak şekilde ayarlanmış bulunan elektrot.
odaklama mıknatısı (Alm. , Fra. aimant de concentration, İng. focusing magnet) Bir elektron ışınını odaklamaya yarayan ayarlanabilir mıknatıs.
odaklama sargısı (Alm. Abbildungsspule, Fra. bobine de focalisation, İng. focusing) Bir elektron demetini odaklamak için gerekli mıknatıssal alanı oluşturan sargı.
oğul bölüt (Alm. , Fra. segment enfant, İng. child segment) Sıradüzensel bir veritabanında kendisini doğuran (parent) bir bölütün bulunduğu ve onsuz varolamayan bölüt.
oğul düğüm (Alm. , Fra. noeud enfant, İng. child node) Bir ağaçta ata düğüme sahip herhangi bir düğüm.
ohm (Alm. , Fra. ohm, İng. ohm) Bir iletken üzerinde elektromotor kuvveti üremezken ve iki ucu arasında 1 voltluk potansiyel farkı varken üzerinden 1 amperlik akım geçtiğinde direnç değeri.
oktav (Alm. Oktave, Fra. octave, İng. octave) Üst değeri alt değerinin iki katı olan sıklık aralığı; ikikat.
okuma (Alm. Auslesen, Fra. lecture, İng. readout) Bir dizgenin işletmenine gerçek zamanda yapılan bir ölçümü ya da bir bellek gibi veri ortamından çıkış bilgisini sunma.
okuma-yazma (Alm. Lese-Schreib, Fra. lecture-écriture, İng. read-write; e.g., read-write cycle, read-write head, read-write register) Bir bilgi işlem dizgesinde verileri bellek ya da sunuş ortamlarını kullanarak saklama ve ortaya çıkarma; örn. okuma-yazma çevrimi, okuma-yazma kafası, okuma-yazma saklayıcısı.
okunaklılık (Alm. Lesbarkeit, Fra. facilité de lecture, İng. readability) Herhangi bir ortamdaki verilerin ya da çıktıların kolayca okunma niteliği.
okuyucu (Alm. Leser, Fra. lecteur, İng. reader; e.g., document reader) Belirli bir ortamdan, örneğin basılı kağıt ortamından, damgaları algılayıp bilgi işlem dizgesine sunan aygıt; örn. belge okuyucu.
olabilirlik (Alm. , Fra. vraisemblance, İng. likelihood; e.g., likelihood ratio, likelihood function) Örn. olabilirlik oranı, olabilirlik işlevi.
olabilirlik oran sınaması (Alm. Likelihood-Verhältnis-Test, Fra. essai de rapport vraisemblance, İng. likelihood ratio test) İki olabilirlik işlevinin oranına dayalı bir sınama.
olabilirlik oranı (Alm. , Fra. fonction de vraisemblance, İng. likelihood ratio) İkili hipotez (denence) sınama sorununda hipotezlere koşullanmış olasılık dağılımlarının oranı; parametre kestiriminde, gözlem değişkenlerinin kestirilmek istenen parametrelere koşullanmış olasılık dağılımı.
olabilirlik sınaması (Alm. , Fra. contrôle de vraisemblance, İng. reasonableness check) Bir bilgi işlem dizgesindeki verilerin belirli ölçütlere uygunluğunun sınanmasını sağlayan test.
olağan çalışma koşulları (Alm. normale Betriebsbedingungen, Fra. conditions de fonctionnement normal, İng. normal operating conditions) Çalışma etkileniminin belirtilmiş olduğu ve aygıtın çalıştırılmak üzere tasarlandığı çalışma koşulları erimi.
olağan denklemler (Alm. Normalgleichungen, İng. normal equations) En küçük kareler yöntemi ile kestirimde ortaya çıkan eşzamanlı denklemler.
olağan kullanım erimi (Alm. normaler Verwendungsbereich, Fra. domaine normal d'utilisation, İng. normal range of use) Yolaçtığı değişimlerin belirli sınırları aşmadığı ve ölçme aletini etkileyen bir büyüklüğün erimi.
olağan parametreler (Alm. , Fra. paramètre implicite, İng. default parameters) Bir program tarafından başka türlüsü belirtilmediği sürece bilgisayarın kabul ettiği parametre değerleri.
olağandışı sonlanma (Alm. , Fra. fin anormale, arrêt anormal, İng. abnormal ending, crash) Bilgisayardaki bir işlemin öngörülmeyen, planlanmayan biçimde sona ermesi.
olağandışı yansıma (Alm. abnormale Reflexion, Fra. réflexion anormale, İng. abnormal reflection) İyonosfer katmanının dönüşül (kritik) sıklığının üstündeki telsiz dalgalarının yansıması.
olanaklı bileşimler (Alm. , Fra. combinaisons vraisemblables, İng. possible combinations) Olasılık kuramında birden çok biçimde gerçekleşebilen bileşik bir olay için aynı birimlerin yinelenmemesi durumunda belirebilecek tüm olanaklı bileşimleri sayma kuralı; olanaklı katışımlar.
olasılık dağılım işlevi (Alm. Wahrscheinlichkeitsverteilungsfunktion, Fra. fonction de distribution de probabilité, İng. probability distribution function, cumulative density function) Gerçek bir rasgele değişkenin belirli bir değerden küçük ya da eşit olma olasılığını veren işlev.
olasılık yoğunluk işlevi (Alm. Wahrscheinlichkeitsdichtefunktion, Fra. fonction de densité de probabilité, İng. probability density function) Olasılık dağılım işlevinin (varolduğunda) türevi.
olasılıklı oyun (Alm. stochastisches Spiel, Fra. jeu stochastique, İng. stochastic game) Oyun kuramında durum evriminin ve/ya da en az bir oyuncunun gözlemlerinin rasgele bir değişken tarafından etkilendiği bir oyun.
olasılıksal bağımlılık (Alm. stochastische Abhängigkeit, Fra. dépendence stochastique, İng. stochastic dependence) Bağımsız olmayan olasılıksal değişkenler arasındaki ilişki.
olasılıksal model (Alm. stochastisches Model, Fra. modèle stochastique, İng. stochastic model) Olasılıksal öğeler içeren model.
olasılıkta yakınsama (Alm. Konvergenz in der Wahrscheinlichkeit, İng. convergence in probability) Bir X(n) rasgele değişkenler kümesi için e>0 çok küçük bir değer olmak üzere, lim P(|X(n)-X| ?e) biçiminde verilen yakınsaklık.
olay (Alm. Ereignis, Fra. événement, İng. event) 1) İstatistikte örneklem uzayının bir alt kümesi; 2) Kendine özgü karakteristik özellikleri olan yalınç bir durum, oluşum ya da süreç
olay güdümlü benzetim (Alm. , Fra. simulation déclenchée par événements, İng. event driven simulation) Benzetimin yürütümünde, her bir olayın oluşumunun bir önceki olayın meydana gelişine bağlı olduğu benzetim türü.
olay kaydedicisi (Alm. Ereignisregistirierer, Fra. enregistreur d'événements, İng. event recorder) Zamana göre bir niceliğin varlığını ya da yokluğunu ya da iki-durumlu bir aygıtın durumunu kaydeden kayıt aleti.
oldukça kesin yakınsaklık (Alm. Konvergenz fast sicher, Fra. convergence presque sûre, İng. convergence almost certainly) Bir olasılıksal değişkenler dizisinin 1 olasılıkla limit değerine yakınsaması n sonsuza giderken, P(X(n) = X|) = 1.
olgu (Alm. Fakt, Fra. fait, İng.fact) Gözlenebilir ya da görgül (ampirik) işlemlerle kavranabilir olan ve kendine özgü bir örüntüsü bulunan olay.
olgusal (Alm. , Fra. factuel, İng. factual) Olguya, olgusal durumlara ilişkin olan .
oligarşik şebeke (Alm. oligarchisches Schaltkreis, Fra. réseau oligarchique, İng. oligarchic network) Seçilmiş birkaç saatin karşılıklı eşzamanlandığı ve bu saatlerin diğer tüm saatleri denetledikleri eşzamanlamalı şebeke.