-
- Üyelik Tarihi
- 5 Nis 2013
-
- Mesajlar
- 955
-
- MFC Puanı
- 1
kaydedici ölçme aleti (Alm. registrierendes (Mess) Gerät, Fra. appareil (mesureur) enregistreur, İng. recording (measuring) instrument) Ölçülen niceliklerin bilgisini bir bilgi kayıt ortamına yazan ölçme aleti.
kaydırma (Alm. Verschiebung, Fra. décalage, İng. shift) Bir saklayıcıdaki verileri sağa ya da sola taşıma. Belirli düzendeki sayamak (digit) ya da damgaları (character) bir ya da daha çok adımda sağa ya da sola ötelemek.
kaydırma komutu (Alm. Verschiebsbefehl, Fra. instruction de décalage, İng. shift instruction) Bir bellek biriminde verilerin kaydırılmasına yol açan komut
kayıp açısı (Alm. Verlustwinkel, Fra. angle de pertes, İng. loss angle) Enerji iletiminde tanjantı etkin gücün, tepkin gücün mutlak değerine oranı olan açı.
kayıt (Alm. Satz, Registrier, Fra. enregistrement, İng. record) Bir birim olarak ele alınan sözcük ya da veri kümesi. Örn. kayıt yükselteci, kayıt süresi, kayıt düzeneği.
kayıt aygıtı (Alm. Registriergerät, Fra. appareil enregistreur, İng. recorder) Sinyallerin kalıcı ve genellikle çizitsel (grafik) kayıtlarını yapan aygıt.
kayıt ortamı (Alm. Registriermedium, Fra. support d'enregistrement, İng. recording medium) Ölçülen büyüklüğün değerinin veya bağlı olduğu bir değerin üzerine kaydedildikleri bant, disk, kağıt veya diğer malzemeler.
kaykı (Alm. , Fra. obliquité, İng. skew) 1) Tarayıcı satırı ile taranan belgenin birbirlerine dik olmamasından kaynaklanan satır kayıklığı; kayıklık. 2) Tarayıcıdan geçirilen bir belgenin satırlarının yataylıktan sapma derecesi.
kayma (Alm. Drift, Fra. dérive, İng. drift) 1) Bir dizgenin girdi-çıktı ilişkisindeki zamanla oluşan değişme. 2) Ölçme aygıtının ölçümbilimsel özelliklerinin zaman içindeki yavaş değişimi.
kayma hatası (Alm. Nullpunktverschiebungsfehler, Fra. erreur de décalage de zéro, İng. zero shift error) Ölçme aletlerindeki bir göstergenin başlangıç değerindeki konumu ile uzun bir süre yüksek bir değerde tutulduktan sonra aynı başlangıç değerinde aldığı konum farkı.
kaynak akımı (Alm. Quellenstrom, Fra. courant de source, İng. source current) Düşüncel bir akım kaynağından elde edilen akım.
kaynak bağlantı (Alm. , Fra. épissure, raccord, İng. splice) Optik lif sistemlerde iki lif ucunun kaynak yapılarak bağlantılanması. Bu kaynak işlemi mekanik bir bağlaştırıcı ile, ısı ile ergiterek, epoksi ile zamklayarak sağlanır. Telli sistemlerde ise bakır tellerin iki ucu birbirine bağlanır.
kaynak belgesi (Alm. Ursprungsbeleg, Fra. document d'origine, İng. source document) Deyimlerin kaynaklandığı dilde hazırlanan belge Bir bilgisayara girilecek bilgileri içeren belge.
kaynak dil (Alm. Quellsprache, Fra. langage d'origine, langage-source, İng. source language ) Deyimlerin kaynaklandığı ve çevrildiği dil. Bir bilgisayar programının başlangıçta hazırlandığı dil.
kaynak gerilimi (Alm. Quellenspannung, Fra. tension de source, İng. source voltage) Düşüncel bir gerilim kaynağının uçlarındaki gerilim.
kaynak kodlaması (Alm. , Fra. codage de source, İng. source coding) Bir iletişim dizgesinde bilgilerin belirli bir bozulma sınırının altında en az sayıda bitle gösterilmelerini sağlayan sinyal işleme teknikleri.
kaynak kodu (Alm. , Fra. code source, İng. source code) Çevirici, derleyici gibi bir programa girdi olarak verilecek biçimde ifade edilmiş bilgisayar komutları ve veri tanımları.
kaynak program belgeliği (Alm. , Fra. bibliothèque de programmes-source, İng. source program library) Kaynak dilinde hazırlanmış programların derlemi.
kaynak programı (Alm. Quellprogramm, Fra. programme-source, İng. source program) Bir çevirici ya da derleyici aracılığıyla amaç izlenceye dönüştürülmesi gereken, dolayısıyla doğrudan uygulama olanağı bulunmayan deyimlerden oluşan izlence, kaynak izlence. Bir bilgisayar tarafından işlenebilmesi için derlenmesi, çevrilmesi ya da başka bir dile dönüştürülmesi gereken program.
kaynak trafiği (Alm. Quellenverkehr, Fra. trafic de départ, İng. originating traffic) Erek yönü ne olursa olsun ele alınan şebekenin içinden kaynaklanan trafik.
kaynaklı körük (Alm. geschweisste Balgen, Fra. souflets soudés, İng. welded bellows) Bir dizi metal levhayı kaynakla birleştirerek yapılan körük.
kaynaktan yolatama (Alm. , Fra. acheminement d'origine, İng. source routing) Yolatama işlevinin başlangıç noktasında uçtan uca belirlendiği yöntem.
kaynaşım (Alm. Verschmelzung, Fra. fusion, İng. fusion) Hafif öğe çekirdeklerinin, daha ağır bir çekirdek oluşturmak üzere birleşmeleri.
kaynaştırmak (Alm. mischen, Fra. fusionner, İng. merge) Aynı sıradaki (order) iki ya da daha çok kümenin öğelerini aynı düzeni koruyan tek bir kümede birleştirmek; düzenli birleştirmek.
kazanç (Alm. Verstärkung, Fra. gain, İng. gain) Sinüzoidal kalıcı durumdaki doğrusal bir dizgenin çıktı genliğinin girdininkine oranı.
kazanç duyarlılığı (Alm. Verstärkungsempfindlichkeit, Fra. sensibilité de gain, İng. gain sensitivity) Dizge parametrelerinden birindeki bir değişikliğin kazançta yolaçtığı değişiklik.
kazanç payı (Alm. Amplitudenrand, Verstärkungsreserve, Fra. marge de gain, İng. gain margin) Mutlak kararlı bir geribeslemeli dizgede, evre açısının 180 dereceye ulaştığı sıklıktaki açık döngü kazancı değerinin tersi. Açık döngü evre açısı -180 derece olduğunda, aktarım kazancının 0 dB değerinde olması için verilebilecek dB türünden ek kazanç.
Kelvin köprüsü (Alm. Kelvin-Brücke, Fra. pont de Kelvin, İng. Kelvin bridge) Dört-uçlu bir ölçünlü (standart) dirençle karşılaştırarak dört-uçlu bir direncin değerini ölçmek üzere altı kollu ve kollardan en az biri ayarlanır bir dirençten oluşan ölçme köprüsü.
kenar etkisi (Alm. , Fra. effet de bord, İng. edge effect) Kamera tüplerinde resim bilgisinin etrafındaki hatalı aydınlanma olgusu.
kenara yanaştırmak (Alm. gerichten, Fra. ajuster, İng. justify) Bir sayfa üzerinde damgaların basım konumlarını, basımın sol ve sağ kıyıları düzgün olacak biçimde denetlemek.
Kendall simgelemi (Alm. Kendallsche Schreibweise, Fra. notation de Kendall, İng. Kendall's notation) Kuyruk dizgeleri gösteriminde A/B/C/D/E harflerinin sırasıyla kuyruğa varış sürecini, hizmet sürecini, koşut işgörücü sayısını, dizge sığasını ve kuyruk düzencesini belirttiği simgelem.
kendiliğindelik (Alm. Spontaneität, Fra. spontaneité, İng. spontaneity) Dıştan bir belirleme ile değil, kendi kendine olan etkinlik.
kendiliğinden (Alm. freiwillig, Fra. spontané, İng. spontaneous) Doğuş özelliklerinin ya da yapısal sonucu olan, bir dış etkenin uygulamasından bağımsız.
kendine getirme (Alm. , Fra. reprise, İng. recovery) Bir arızadan sonra bir sistemi tanımlı bir işletme durumuna getirmek için gerekli önlemler, işlemler.
kendini belgeleyen (Alm. , Fra. auto-documentant, İng. self-documenting) Bir kaynak kodunun anlaşılmasına ve bakımına elverecek şekilde açıklama ve yorumlar içermesi özelliği.
kendini örgütleyen (Alm. selbst-organisierend, Fra. auto-organisateur, İng. self-organizing) İçsel yapısında yeni düzenlemeler yapabilen; örn. kendini örgütleyen bilgisayar ya da program.
kendini sürdüren boşalma (Alm. selbstandige Entladung, Fra. décharge autonome, İng. self-maintained discharge) Dış iyonlaştırıcı kaldırıldıktan sonra da kendini sürdüren boşalma.
kendini sürdüren boşalma (Alm. selbstandige Entladung, Fra. décharge autonome, İng. self-maintained discharge) Dış iyonlaştırıcı kaldırıldıktan sonra da kendini sürdüren boşalma.
kendini tümleyen kod (Alm. , Fra. code auto-complémenteur, İng. self-complementing code) Onlu tabandaki tümleri ikili tabandaki tümleri olan kod.
kendini yokeden program (Alm. , Fra. programme autodestructeur, İng. self-destructive program) Bir bilgiişlem programının, dışarıdan müdahale durumunda güvenlik kaygusuyla tetiklenmesiyle, yok edilmesi.
kentlerarası santral (Alm. Fernamt, Fra. central interurbain, İng. toll office) Başka kentlerarası santrallara ya da abone santrallarına giden gövdeyol (trunk) devrelerini anahtarlayan uzun mesafe santralı.
kerte (Alm. Grad, Fra. degré, İng. degree) 1) Bir çokterimlide bilinmeyenin üstlerinden en büyüğü 2) Bir türevsel denklemde en yüksek kerteli türevin üstü; derece
kerteriz ayarı (Alm. , Fra. calage, İng. bearing calibration) Kerterizleri bilinen bir ya da daha fazla göndericinin işaretlerinden yararlanılarak bir kerteriz aletinin ayarının yapılması.
kerterizli verici (Alm. , Fra. radiobalise de detresse, İng. emergency locator transmitter) Radyo ile yöngüdümde arama ve kurtarma çalışmalarına yardımcı olmak amacıyla kerteriz işaretleri de sağlayabilen parıldak.
kaydırma (Alm. Verschiebung, Fra. décalage, İng. shift) Bir saklayıcıdaki verileri sağa ya da sola taşıma. Belirli düzendeki sayamak (digit) ya da damgaları (character) bir ya da daha çok adımda sağa ya da sola ötelemek.
kaydırma komutu (Alm. Verschiebsbefehl, Fra. instruction de décalage, İng. shift instruction) Bir bellek biriminde verilerin kaydırılmasına yol açan komut
kayıp açısı (Alm. Verlustwinkel, Fra. angle de pertes, İng. loss angle) Enerji iletiminde tanjantı etkin gücün, tepkin gücün mutlak değerine oranı olan açı.
kayıt (Alm. Satz, Registrier, Fra. enregistrement, İng. record) Bir birim olarak ele alınan sözcük ya da veri kümesi. Örn. kayıt yükselteci, kayıt süresi, kayıt düzeneği.
kayıt aygıtı (Alm. Registriergerät, Fra. appareil enregistreur, İng. recorder) Sinyallerin kalıcı ve genellikle çizitsel (grafik) kayıtlarını yapan aygıt.
kayıt ortamı (Alm. Registriermedium, Fra. support d'enregistrement, İng. recording medium) Ölçülen büyüklüğün değerinin veya bağlı olduğu bir değerin üzerine kaydedildikleri bant, disk, kağıt veya diğer malzemeler.
kaykı (Alm. , Fra. obliquité, İng. skew) 1) Tarayıcı satırı ile taranan belgenin birbirlerine dik olmamasından kaynaklanan satır kayıklığı; kayıklık. 2) Tarayıcıdan geçirilen bir belgenin satırlarının yataylıktan sapma derecesi.
kayma (Alm. Drift, Fra. dérive, İng. drift) 1) Bir dizgenin girdi-çıktı ilişkisindeki zamanla oluşan değişme. 2) Ölçme aygıtının ölçümbilimsel özelliklerinin zaman içindeki yavaş değişimi.
kayma hatası (Alm. Nullpunktverschiebungsfehler, Fra. erreur de décalage de zéro, İng. zero shift error) Ölçme aletlerindeki bir göstergenin başlangıç değerindeki konumu ile uzun bir süre yüksek bir değerde tutulduktan sonra aynı başlangıç değerinde aldığı konum farkı.
kaynak akımı (Alm. Quellenstrom, Fra. courant de source, İng. source current) Düşüncel bir akım kaynağından elde edilen akım.
kaynak bağlantı (Alm. , Fra. épissure, raccord, İng. splice) Optik lif sistemlerde iki lif ucunun kaynak yapılarak bağlantılanması. Bu kaynak işlemi mekanik bir bağlaştırıcı ile, ısı ile ergiterek, epoksi ile zamklayarak sağlanır. Telli sistemlerde ise bakır tellerin iki ucu birbirine bağlanır.
kaynak belgesi (Alm. Ursprungsbeleg, Fra. document d'origine, İng. source document) Deyimlerin kaynaklandığı dilde hazırlanan belge Bir bilgisayara girilecek bilgileri içeren belge.
kaynak dil (Alm. Quellsprache, Fra. langage d'origine, langage-source, İng. source language ) Deyimlerin kaynaklandığı ve çevrildiği dil. Bir bilgisayar programının başlangıçta hazırlandığı dil.
kaynak gerilimi (Alm. Quellenspannung, Fra. tension de source, İng. source voltage) Düşüncel bir gerilim kaynağının uçlarındaki gerilim.
kaynak kodlaması (Alm. , Fra. codage de source, İng. source coding) Bir iletişim dizgesinde bilgilerin belirli bir bozulma sınırının altında en az sayıda bitle gösterilmelerini sağlayan sinyal işleme teknikleri.
kaynak kodu (Alm. , Fra. code source, İng. source code) Çevirici, derleyici gibi bir programa girdi olarak verilecek biçimde ifade edilmiş bilgisayar komutları ve veri tanımları.
kaynak program belgeliği (Alm. , Fra. bibliothèque de programmes-source, İng. source program library) Kaynak dilinde hazırlanmış programların derlemi.
kaynak programı (Alm. Quellprogramm, Fra. programme-source, İng. source program) Bir çevirici ya da derleyici aracılığıyla amaç izlenceye dönüştürülmesi gereken, dolayısıyla doğrudan uygulama olanağı bulunmayan deyimlerden oluşan izlence, kaynak izlence. Bir bilgisayar tarafından işlenebilmesi için derlenmesi, çevrilmesi ya da başka bir dile dönüştürülmesi gereken program.
kaynak trafiği (Alm. Quellenverkehr, Fra. trafic de départ, İng. originating traffic) Erek yönü ne olursa olsun ele alınan şebekenin içinden kaynaklanan trafik.
kaynaklı körük (Alm. geschweisste Balgen, Fra. souflets soudés, İng. welded bellows) Bir dizi metal levhayı kaynakla birleştirerek yapılan körük.
kaynaktan yolatama (Alm. , Fra. acheminement d'origine, İng. source routing) Yolatama işlevinin başlangıç noktasında uçtan uca belirlendiği yöntem.
kaynaşım (Alm. Verschmelzung, Fra. fusion, İng. fusion) Hafif öğe çekirdeklerinin, daha ağır bir çekirdek oluşturmak üzere birleşmeleri.
kaynaştırmak (Alm. mischen, Fra. fusionner, İng. merge) Aynı sıradaki (order) iki ya da daha çok kümenin öğelerini aynı düzeni koruyan tek bir kümede birleştirmek; düzenli birleştirmek.
kazanç (Alm. Verstärkung, Fra. gain, İng. gain) Sinüzoidal kalıcı durumdaki doğrusal bir dizgenin çıktı genliğinin girdininkine oranı.
kazanç duyarlılığı (Alm. Verstärkungsempfindlichkeit, Fra. sensibilité de gain, İng. gain sensitivity) Dizge parametrelerinden birindeki bir değişikliğin kazançta yolaçtığı değişiklik.
kazanç payı (Alm. Amplitudenrand, Verstärkungsreserve, Fra. marge de gain, İng. gain margin) Mutlak kararlı bir geribeslemeli dizgede, evre açısının 180 dereceye ulaştığı sıklıktaki açık döngü kazancı değerinin tersi. Açık döngü evre açısı -180 derece olduğunda, aktarım kazancının 0 dB değerinde olması için verilebilecek dB türünden ek kazanç.
Kelvin köprüsü (Alm. Kelvin-Brücke, Fra. pont de Kelvin, İng. Kelvin bridge) Dört-uçlu bir ölçünlü (standart) dirençle karşılaştırarak dört-uçlu bir direncin değerini ölçmek üzere altı kollu ve kollardan en az biri ayarlanır bir dirençten oluşan ölçme köprüsü.
kenar etkisi (Alm. , Fra. effet de bord, İng. edge effect) Kamera tüplerinde resim bilgisinin etrafındaki hatalı aydınlanma olgusu.
kenara yanaştırmak (Alm. gerichten, Fra. ajuster, İng. justify) Bir sayfa üzerinde damgaların basım konumlarını, basımın sol ve sağ kıyıları düzgün olacak biçimde denetlemek.
Kendall simgelemi (Alm. Kendallsche Schreibweise, Fra. notation de Kendall, İng. Kendall's notation) Kuyruk dizgeleri gösteriminde A/B/C/D/E harflerinin sırasıyla kuyruğa varış sürecini, hizmet sürecini, koşut işgörücü sayısını, dizge sığasını ve kuyruk düzencesini belirttiği simgelem.
kendiliğindelik (Alm. Spontaneität, Fra. spontaneité, İng. spontaneity) Dıştan bir belirleme ile değil, kendi kendine olan etkinlik.
kendiliğinden (Alm. freiwillig, Fra. spontané, İng. spontaneous) Doğuş özelliklerinin ya da yapısal sonucu olan, bir dış etkenin uygulamasından bağımsız.
kendine getirme (Alm. , Fra. reprise, İng. recovery) Bir arızadan sonra bir sistemi tanımlı bir işletme durumuna getirmek için gerekli önlemler, işlemler.
kendini belgeleyen (Alm. , Fra. auto-documentant, İng. self-documenting) Bir kaynak kodunun anlaşılmasına ve bakımına elverecek şekilde açıklama ve yorumlar içermesi özelliği.
kendini örgütleyen (Alm. selbst-organisierend, Fra. auto-organisateur, İng. self-organizing) İçsel yapısında yeni düzenlemeler yapabilen; örn. kendini örgütleyen bilgisayar ya da program.
kendini sürdüren boşalma (Alm. selbstandige Entladung, Fra. décharge autonome, İng. self-maintained discharge) Dış iyonlaştırıcı kaldırıldıktan sonra da kendini sürdüren boşalma.
kendini sürdüren boşalma (Alm. selbstandige Entladung, Fra. décharge autonome, İng. self-maintained discharge) Dış iyonlaştırıcı kaldırıldıktan sonra da kendini sürdüren boşalma.
kendini tümleyen kod (Alm. , Fra. code auto-complémenteur, İng. self-complementing code) Onlu tabandaki tümleri ikili tabandaki tümleri olan kod.
kendini yokeden program (Alm. , Fra. programme autodestructeur, İng. self-destructive program) Bir bilgiişlem programının, dışarıdan müdahale durumunda güvenlik kaygusuyla tetiklenmesiyle, yok edilmesi.
kentlerarası santral (Alm. Fernamt, Fra. central interurbain, İng. toll office) Başka kentlerarası santrallara ya da abone santrallarına giden gövdeyol (trunk) devrelerini anahtarlayan uzun mesafe santralı.
kerte (Alm. Grad, Fra. degré, İng. degree) 1) Bir çokterimlide bilinmeyenin üstlerinden en büyüğü 2) Bir türevsel denklemde en yüksek kerteli türevin üstü; derece
kerteriz ayarı (Alm. , Fra. calage, İng. bearing calibration) Kerterizleri bilinen bir ya da daha fazla göndericinin işaretlerinden yararlanılarak bir kerteriz aletinin ayarının yapılması.
kerterizli verici (Alm. , Fra. radiobalise de detresse, İng. emergency locator transmitter) Radyo ile yöngüdümde arama ve kurtarma çalışmalarına yardımcı olmak amacıyla kerteriz işaretleri de sağlayabilen parıldak.