• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

İzlenmelik Filmler

Üyelik Tarihi
23 Eki 2016
Konular
451
Mesajlar
1,161
MFC Puanı
3,990


Bu filmi izledim, eklemek iyi olmuş. Listeye girmeyi sonuna kadar hak ediyor :alkis
:sigara İlk mesaja ekliyorum :tatli

o zaman hemen bir film daha söyleyim beğenirseniz onu da ilk sayfada görmek isteriz. :u15



O, ülkesine demokrasinin gelmesini engellemek için her koşulla, her engelle sonuna kadar mücadele eden ve direnen diktatör General Aladeen! Gerekirse ülkesinin dilinde yüzlerce sözcüğü kendi adıyla değiştirebilir ya da olimpiyatlarda şampiyon gelmek için her atleti vurabilir!
Amerikan televizyon dünyasının çılgın Borat'ı Sacha Baron Cohen, son bombası Brüno'dan sonra "Diktatör" ile sinema perdesine dönüyor. Tiranlık kuran bir diktatörün yapabileceği ve neden olabileceği bütün saçma sapan olayları en absürt noktaya taşıyan filmin yönetmenliğini ve yapımcılığını önceki filmlerinde de beraber çalıştığı Larry Charles üstleniyor.
Sacha Baron Cohen, Alec Berg, Jeff Schaffer ve David Mandel'dan oluşan kalabalık bir yazar kadrosuna sahip filmde Cohen dışında Megan Fox, Anna Faris, Ben Kingsley ve Jason Mantzoukas gibi isimleri görmek mümkün...(beyazperde)

 
Üyelik Tarihi
25 May 2016
Konular
124
Mesajlar
3,076
MFC Puanı
8,290
o zaman hemen bir film daha söyleyim beğenirseniz onu da ilk sayfada görmek isteriz. :u15



O, ülkesine demokrasinin gelmesini engellemek için her koşulla, her engelle sonuna kadar mücadele eden ve direnen diktatör General Aladeen! Gerekirse ülkesinin dilinde yüzlerce sözcüğü kendi adıyla değiştirebilir ya da olimpiyatlarda şampiyon gelmek için her atleti vurabilir!
Amerikan televizyon dünyasının çılgın Borat'ı Sacha Baron Cohen, son bombası Brüno'dan sonra "Diktatör" ile sinema perdesine dönüyor. Tiranlık kuran bir diktatörün yapabileceği ve neden olabileceği bütün saçma sapan olayları en absürt noktaya taşıyan filmin yönetmenliğini ve yapımcılığını önceki filmlerinde de beraber çalıştığı Larry Charles üstleniyor.
Sacha Baron Cohen, Alec Berg, Jeff Schaffer ve David Mandel'dan oluşan kalabalık bir yazar kadrosuna sahip filmde Cohen dışında Megan Fox, Anna Faris, Ben Kingsley ve Jason Mantzoukas gibi isimleri görmek mümkün...(beyazperde)


Buna da harika :D Diyor ya doktor kanser testi sonucunuz, Alaaddin :p Sacha Baron'un çoğu filmi güldürür. :sigara
 
Üyelik Tarihi
23 Eki 2016
Konular
451
Mesajlar
1,161
MFC Puanı
3,990


Buna da harika :D Diyor ya doktor kanser testi sonucunuz, Alaaddin :p Sacha Baron'un çoğu filmi güldürür. :sigara

Çok komedi izlemem ama bu filmin başından sonuna kadar hiç durmadan gülmüştüm.
O hani istemediği şeyleri söyleyen insanları öldürtme işareti var ya elini boğazında sallıyor, bitiyorum ona :u15
 
Üyelik Tarihi
25 May 2016
Konular
124
Mesajlar
3,076
MFC Puanı
8,290
Çok komedi izlemem ama bu filmin başından sonuna kadar hiç durmadan gülmüştüm.
O hani istemediği şeyleri söyleyen insanları öldürtme işareti var ya elini boğazında sallıyor, bitiyorum ona :u15

Özellikle o ineğin idamını hatırladığı ete bakarken aklına gelen sahne :p 5 defa izlemişimdir bu filmi :u15
 

kasif

MFC Üyesi
Üyelik Tarihi
3 Eyl 2009
Konular
3
Mesajlar
45
MFC Puanı
230
Yeşil elmalar filmi.İzlemenizi tavsiye ederim arkadaşlar.
 
Üyelik Tarihi
25 May 2016
Konular
124
Mesajlar
3,076
MFC Puanı
8,290
Ekşi Elmalar 7,3/10 (2016)

4933e867b2cc7309895fef02e9bea5b7.jpg

Yılmaz Erdoğan Vizontele’den 15 yıl sonra Vizontele tadında bir filmle izleyici karşısına çıkıyor ve Anadolu insanının yürek burkan hikayesini, mizah ve gerçekçilikle harmanlıyor… Yılmaz Erdoğan’ın canlandırdığı Belediye Başkanı Aziz Özay, eşi Ayda (Devrim Yakut) ve birbirinden güzel kızları Muazzez (Farah Zeynep Abdullah), Türkan (Songül Öden) ve Safiye’nin (Şükran Ovalı) 1970’li yılların sonunda Hakkari’de muhteşem bir elma bahçesi içindeki evlerinde başlayan hikaye 90’lı yılların sonunda Antalya’da son buluyor.

“EKŞİ ELMALAR”, Yılmaz Erdoğan’ın güçlü kaleminden çıkan ve her biri yıllarca dilimize dolanacak olan replikleri, izleyenlerin zihnine işlenecek oyunculuk performansları ile hem güldürüp hem ağlatacak... Hatta çoğu zaman ağlatırken güldürecek...


Yapım: BKM Film

Yazan & Yöneten: Yılmaz Erdoğan

Oyuncular: Yılmaz Erdoğan, Songül Öden, Farah Zeynep Abdullah, Şükran Ovalı, Devrim Yakut, Şükrü Özyıldız, Fatih Artman, Ersin Korkut, Caner Cindoruk ve Cezmi Baskın​
 
Üyelik Tarihi
25 May 2016
Konular
124
Mesajlar
3,076
MFC Puanı
8,290
Kaptan Fantastik (Captain Fantastic) - 8/10

MV5BMjE5OTM0OTY5NF5BMl5BanBnXkFtZTgwMDcxOTQ3ODE@._V1_SY1000_CR0,0,674,1000_AL_.jpg

Özet

Ben (Viggo Mortensen) ve Leslie (Trin Miller) 6 çocuklarıyla birlikte şehirlerden ve insanlıktan uzak, ormanlık bir bölgede yaşamaktadır. Ben, özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nin politikalarına ve toplumsal normlara karşıdır. Çocuklarına zorlu doğa şartlarında hayatta kalabilmek için her türlü eğitimi vermişlerdir. Ancak herhangi bir resmi eğitimleri bulunmamaktadır. Bipolar olan Leslie'nin hastaneye yatırılmaya mecbur kalması, sonra da intiharıyla tüm düzenleri alt üst olur. Leslie'nin zengin ve muhafazakar babası Jack (Frank Langella) kızının Hıristiyan töreniyle gömülmesi için ısrarcı olduğunda Ben ve çocukları, Leslie'ye kendi istediği şekilde son görevlerini yapabilmek için, çocukların hiç alışık olmadığı bir dünyada zorlu bir mücadeleye başlayacaktır.

Yayın tarihi: 8 Temmuz 2016 (ABD)
Yönetmen: Matt Ross
Film müziğinin bestecisi: Alex Somers
Oyuncu direktörleri: Angelique Midthunder, Amey Rene Morris
Ödüller: Directing Prize of Un Certain Regard, Satellite Film Dalında En İyi Erkek Oyuncu Ödülü
 
Üyelik Tarihi
25 May 2016
Konular
124
Mesajlar
3,076
MFC Puanı
8,290
The Life of David Gale - Ölümle Yaşam Arasında - 8.0

51G1CJDMDYL.jpg

[IMGALIGN="right"]http://3.bp.blogspot.com/-k72a2BMM7bg/UHV6gsXQH5I/AAAAAAAAB9I/J7HGkXWUZWw/s1600/untitled33.png[/IMGALIGN]Kevin Spacey (David Gale)ile Kate Winslet (Bitsey Bloom) muhteşem oyunculukları ile sizleri ekrana kilitleyecek. Kevin Spacey filmde, Teksas’ta idam karşıtı bir üniversite profesörünü canlandırıyor. Ancak adam önce tecavüz, sonra da adam öldürme suçundan hapse düşüyor.

Hakimler de, kanunlardan yola çıkarak adamın kalemini kırıyorlar. Kate Winslet ise adamın son üç gününde röportaj yapmak üzere görevlendiriliyor. Röportaj esnasında geri dönüşlerle, flu olan olay aydınlanacaktır...

İdam karşıtı yapım, yönetmen Alan Parker’ın son yıllarda yaptığı en etkileyici film olarak değerlendiriliyor.

Film Hakkında bu blogtan yaptığım alıntı;

Felsefe Profesörü olan David Gale (Kevin Spacey) aynı zamanda idam karşıtı olan önemli bir isimdir. Constance Harraway (Laura Linney) ile idam karşıttı bir gruba üyedir ve idam cezasının kaldırılmasını ve masum insanların da idam edildiğini savunmaktadır. Evli ve bir çocuk babası olan David başına gelen talihsiz bir olay sonucu önce üniversitedeki işini, sonra eşini ve oğlunu kaybeder. Zaten hayatındaki en önemli şeyleri kaybettiği bir süreçte tecavüz ve cinayet suçlamaları hapse atılır ve idama mahkum edilir. Bütün hayatı boyunca karşısında durduğu ceza için şimdi sırasını beklemektedir.


[IMGALIGN="right"]http://2.bp.blogspot.com/-ANrFuuaIuoI/UHV6fnH0S2I/AAAAAAAAB9E/X0mDdYRF0ow/s1600/untitled22.png[/IMGALIGN]Hapisteki son günlerinde, bütün hayat hikayesini anlatmak için Bitsey Bloom (Kate Winslet) adındaki gazeteciyi ister. Bitsey ile 3 gün boyunca sadece 2şer saat sürecek bir röportaj yapar. 4. gün idamın gerçekleşeceği gündür. Bitsey Bloom ise çocuk pornosu konusunda yaptığı haberler ile adını duyurmuş, haberlerden ziyade tanığının adını vermediği için aldığı hapis cezası ile dikkati çekmiş bir gazetecidir.

Film bu röportaj sırasında David Gale'in Bitsey'e tüm yaşadıklarını anlatmasını içeriyor. Geri dönüşlerle tüm hayatını izliyoruz David Gale'in. David'in Bitsey ile ilk karşılaştığı zaman sarf ettiği şu cümle belki de hepimizin hapiste olan kişilere olan bakış açısını da özetler nitelikte ;
"Camın o tarafından buraya bakanlar bir "kişi" değil, bir "suç" görürler. Ben David Gale değilim, idamına dört gün kalmış bir katilim ve bir tecavüzcüyüm. Burdasın çünkü hayatımı nasıl yaşadığım ve verdiğim kararlarla olduğu kadar hayatımın nasıl sona erdiğiyle de hatırlanmak istiyorum."

[NOT]Film konusu, diyalogları, sahneleri ve oyunculukları açısından gerçekten izlenesi.[/NOT]

David Gale'in, başka insanların hayatına değer vererek, kendi hayatımızında değerli olabileceği, hayatımızın bir anlamın olabileceği ile ilgili yaptığı konuşma özellikle dikkate değer.

"Fanteziler gerçekdışı olmak zorundalar. Çünkü istediğiniz şeyi elde ettiğiniz anda artık onu istememeye başlarsınız. İsteğin devam edebilmesi için objesinin sürekli olarak eksik olması gerekir. İstediğiniz o şey değildir, onun fantezisidir. İstek çılgınca fantezileri destekler. Sadece gelecekteki mutluluğumuzun hayalini kurarken gerçekten mutlu oluruz." derken Pascal'in anlatmak istediği de buydu. Bu nedenle "avlanmak, öldürmekten daha zevklidir." deriz ya da "ne dilediğine dikkat et." Ona sahip olacağın için değil.Çünkü ona sahip olduğun zaman artık onu istemeyeceğin için. lacan'ın verdiği ders şu: istekleriniz doğrultusunda yaşamak sizi asla mutlu etmez. Gerçek anlamda insan olmak demek fikirler ve idealler için yaşamak demektir. Hayatınızı istediklerinizin ne kadarını elde ettiğinizle değil yaşadığınız samimiyet, şefkat ve özveri anlarıyla ölçmek demektir. Çünkü sonunda kendi hayatlarımızı önemli kılmanın tek yolu diğer insanların yaşamlarına değer vermektir."

[UYARI]FİLMİ İZLEMEMİŞ KİŞİLERİN YAZININ BUNDAN SONRASINI
OKUMAMALARINI RİCA EDİYORUM. FİLMİN SONU İLE İLGİLİ FİKİR UYANDIRABİLECEK ANLATIMLAR MEVCUTTUR.
[/UYARI]​

[IMGALIGN="left"]http://1.bp.blogspot.com/-YJ1OboESzZk/UHV6hsJe7QI/AAAAAAAAB9Q/r4wNNwGgJPY/s1600/untitled44.png[/IMGALIGN]Diğer insanların yaşamına değer vermek hem David hem de Constance için öncelik. Hem de kendi hayatlarından bile önemli, çünkü onlar yaşamlarının bir anlamı olmasını isteyen insanlar. Film de eğer hem David hem de Constance hayatlarının "en iyi" döneminde olup böyle bir son'a gitselerdi, filmin benim için pek inandırıcılığı olmayabilirdi. Ama ikisi de hayattayken üzerlerine düşen herşeyi yapmaya çalışmış, sonunda bir şekilde sona yaklaşmış insanlar. Kaybedecek hiçbir şeyi kalmamak deyimi durumlarını açıklayabilir. Hayatlarının "anlamlı" bir sonu olmasını istiyorlar ve o sona doğru yaklaşıyorlar.

İdam karşıtı olma durumuna gelirsek, evet eğer "yanlışlıkla masum insanların idam edilmesi" gibi bir olasılık var ise, bu ceza olmamalıdır!! Küçük bir olasılık bile bu cezanın uygulanmaması için yeterlidir. Bir insanı öldürmüş biri ölümü hakeder derseniz ben de size, bir insan öldürebilmiş bir insanı öldürünce bizim ondan ne farkımız kalır derim..

Sonu çok şaşırtır gibi yorumlar okuyabilirsiniz film ile ilgili, mevzu sonunun şaşırtması değildir, mevzu o son'un ne anlattığıdır. Sonunda çok şaşıracağım beklentisi ile izlenirse çok şey kaçırılarak heba olabilecek bir filmdir.

David için ise sona yaklaşmışken önemli olan ölmek değil, idamdan kurtulmak hiç değil. Oğluna yaptıklarını ve hayatına düzgün bir şekilde aktarabilmek, yaşamıyla yapamadıklarını belki de ölümü ile yapabilmek. David Gale'in son yemeğine ise özellikle dikkat derim, film de beni çok etkileyen detaylardan biri idi.

Yönetmen için ise Midnight Express'i çekti bu adam gibi bir önyargıya girmemenizi özellikle tavsiye ederim!!

IMDB Puanı: 7.4

 
Üyelik Tarihi
25 May 2016
Konular
124
Mesajlar
3,076
MFC Puanı
8,290
Geçmişi Olmayan Adam (The Man Without A Past)​
[IMGALIGN="right"]http://media.sinematurk.com/film/1/b0/f6113ad301a8/15197_1.jpg[/IMGALIGN]Jason Bourne - Geçmişi Olmayan Adam serisini ararken bir film sitesinin yanlış film eklemesi ile izlemeye başladığım, ulan nerede bu Matt Demon diye bekleye bekleye sonra yanlış filmi izlediğimi anladığım ancak bir türlü de bırakamadığım bir filmdir. Film Finlandiya sinemasından dünyamıza kazandırılmış, farklı bir lezzet. Çok eskilerden izlediğim bu filmi, buraya eklemeyi gerekli gördüm. :)

Benim dikkatimi çeken en büyük etken ise, soğuk bir ülke geçen film ve filmde birçok komik sayılabilecek olaylar oluyor. Film komedi türünde ve size kahkaha attırmasa da yer yer güldürüyor. Ancak bir tuhaflık var ki, filmdeki karakterler hep soğuk bir yüz ifadesi ile karşımıza çıkıyor. Nedendir bilinmez ancak yönetmen Aki Kaurismäki'nin iyi bir işe imza attığı kesin. Aldığı ödüller de bunu gösteriyor.

Bir adam kendisine yeni bir hayat kurmak için Helsinki'ye gelir. Amacı yeni bir iş bulmaktır. Fakat ölesiye dayak yedikten sonra tüm hafızasını kaybeder...Soğukkanlılığını korumaya çalışarak, ayakta durmaya çalışır. Kendisine yardımcı olmak isteyen çok fazla gönüllü çıkmaz. İş ve işçi bulma kurumundan da herhangi bir sonuç çıkmayınca, Kurtuluş Ordusu'na yardımcı olmaya başlar. Ordunun bandosu yeni bir uğraşın kapısını aralayacaktır. Fakat hatırlayamadığı geçmişi, kendisine pusu kurmuş beklemektedir..!Aki Kaurismäki'nin Finlandiya üçlemesinin ikinci ayağı olan yapım, 2002 yılının en başarılı filmlerinden biri oldu. Cannes'da Jüri Büyük Ödülü'nü kazanmasının ardından gösterildiği tüm festivallerde olağanüstü bir heyecanla karşılandı.

 
Üyelik Tarihi
25 May 2016
Konular
124
Mesajlar
3,076
MFC Puanı
8,290
44d904c8-dc70-4787-b531-3a5a8b2d101b.jpg

Das Leben der Anderen
Başkalarının Hayatları (2008)
8.5 iMDB

Uzun zaman önce izlemiştim. Hep aklımdaydı ancak adını unutmuştum. Film araştırması yaparken karşılaşınca buraya eklemek istedim. :) Bu Alman yapımı film, oldukça etkileyici. Kısaca ne anlatıyor, ondan da bahsedeyim;

Film en temelde Doğu ve Batı Almanya arasındaki farklardan, Doğu Almanya'nın uyguladığı faşizan tutumdan bahsediyor. Ve evet! Yine bir gazeteci/yazar ve yine devlet tarafından bir baskı :)
Film, yazarımızın yazdığı bir makale ve kendisine bu yazarın gizlice dinlenmesi görevi verilen bir istihbarat ajanının birbirinden bağımsız ancak bir o kadar da bağımlı hikayesi ve Berlin Duvarı'nın yıkılışına kadar geçen süreçlerden bahsediyor. Unutmadan da ekleyeyim. 2007 senesinde 'En İyi Yabancı Film' kategorisinde bir adette Oscar ödülü bulunuyor.
the+lives+of+others+das+leben+der+anderen+sebastian+koch+hans-uwe+bauer+matthias+brenner.jpg
[BILGI]Başkalarının Hayatı, 2006 Almanya yapımı dramatik dönem filmidir. Senaryosunu Florian Henckel von Donnersmarck'ın yazdığı ve yönettiği filmin önemli rollerinde Martina Gedeck, Ulrich Mühe ve Sebastian Koch oynamışlardır.[/BILGI]


Filmin konusu (vikiden alıntı)
[IMGALIGN="left"]http://i.hizliresim.com/yEj7Aj.jpg[/IMGALIGN]Filmde olaylar şimdi artık mevcut olmayan bir ülke olan Doğu Almanya (DDR)'da 1984 yılında başlar ve Berlin Duvarı'nın yıkılmasından ve iki Almanya'nın birleşmesinden iki yıl sonra sonra, yani 1991 yılında biter. Totaliter rejimin korunabilmesi için devlet ülkede Stasi adında çok güçlü ve yaygın bir güvenlik ve istihbarat ağı kurmuştur ve bünyesinde yüzbinlerce istihbarat elemanı çalıştırmaktadır. Bunlardan biri de aynı zamanda bu örgütün akademisinde dersler de veren üst düzey kıdemli eleman Yüzbaşı Gerd Wiesler'dir (Ulrich Mühe). Wiesler'e akademiden sınıf arkadaşı ve şimdiki amiri Yarbay Grubitz'le (Ulrich Tukur) birlikte davet edildikleri oyunun galasında, Kültür Bakanı Bruno Hempf (Thomas Thieme) tarafından rejim muhalifi olabileceğinden kuşkulanılan oyun yazarı Georg Dreyman'ı (Sebastian Koch) takibe almaları görevi verilir. Aslında Dreyman sanatçılar arasında rejime en sadık olanıdır.

Ancak bakanın alttan alta bir gizli emeli daha vardır, Dreyman'ın birlikte yaşadığı sevgilisi, tiyatro oyuncusu Christa-Maria Sieland'da (Martina Gedeck) gözü vardır. Kariyerinde ilerlemesine yardımcı olacağını hesaplayarak Grubitz ülkede henüz takip altına alınmamış ender sanatçılardan olan Dreyman'ı da takibe almaya karar verir ve en iyi elemanı olan Yüzbaşı Gerd Wiesler'ı bu işle görevlendirir. Weisler ekibiyle birlikte yazarın evine dinleme cihazları yerleştirerek binanın çatı katına da tam teşekküllü bir dinleme istasyonu kurarlar. Evin çatısında kamp kurmuş olan Weisler artık 24 saat Dreyman'ın hayatının içindedir. Yazarın her konuşmasını kaydeder, her alışkanlığını not eder. Başlarda rejime bütün kalbiyle bağlı olan Dreyman uyuşturucu ilaç alışkanlığı olan kız arkadaşına şantaj yapılarak Bakan Hempf'le cinsel ilişkiye zorlanması ve yedi yıldır iş verilmeyen muhalif sahne yönetmeni arkadaşının intihara sürüklenmesi üzerine Batı Almanya'da çıkan Der Spiegel dergisine isimsiz bir yazı yazar. Bu yazı üzerine çileden çıkan yetkililerin Dreyman hakkındaki kuşkuları artar. Ancak çiftin hayatına çok fazla girmiş olan Yüzbaşı Wiesler, artık empati kurmaya başlamıştır, yazar evde yokken eve girer onun okuduğu kitapları alır okur vb. İhbar etmek şöyle dursun artık elinin altındaki teknik imkânları da kullanarak çifte yardım bile etmeye başlar. Artık Wiesler bir anlamda yazarın koruyucu meleği olmuştur. Mesela Dreyman'a yazılarını yazması için Batı Almanya'dan gizlice gönderilmiş minyatür daktiloyu (Doğu almanya'daki bütün daktilolar kayıt altındadır ve hangi yazının kimin daktilosundan çıktığı hemen anlaşılabilmektedir) sakladığı yeri kız arkadaşına zorla söyleten Stasi eve baskın yapar ama yazı makinesini yerinde bulamazlar, çünkü evi 24 saat dinleyen yeni koruyucu melek onu alıp saklamıştır.
3194_5.jpg
Nihayet Wiesler'in ihanetini sezen ama elinde kesin kanıt olmayan Yarbay Grubitz onu görevden alır ve ceza olarak angarya bir iş olan mektupların gizlice açılıp kontrol edildiği bir bölüme verir. Aradan 4 yıl geçmiştir, Berlin Duvarı yıkılır, iki Almanya birleşir. Stasi'nin bütün arşivleri halka açılır. Bu arşive başvuran yazar Dreyman hakkında tutulan belgeleri okudukça kendine yardım eden insanın Wiesler olduğunu öğrenir, onu arar bulur ama onunla konuşamaz. "İyi Bir İnsan İçin Sonat" adını verdiği yeni kitabını kod adıyla ona ithaf eder. Kitabı bir kitapçıda görüp bir kopyasını satın alan Wiesler bu ithaf satırını görür görmez yıllar önce yapmış olduğu iyiliğin farkına varılmış olduğunu anlar.

 
Üyelik Tarihi
25 May 2016
Konular
124
Mesajlar
3,076
MFC Puanı
8,290
Deha (Gifted) - 7.0​
069148.jpg


Vizyon tarihi 26 Mayıs 2017 (1s 41dk)
Yönetmen Marc Webb
Oyuncular: Chris Evans, Mckenna Grace, Lindsay Duncan devamı
Tür Dram
Ülke ABD
Gezinirken denk geldi :sigara İyi bir drama olmuş. Film kıtlığı yaşıyorsanız bir buçuk iki saati film aramakla geçireceğinize bunu izleyebilirsiniz :f31:


[IMGALIGN="right"]https://images-na.ssl-images-amazon.com/images/M/MV5BMjQ2NDU3NDE0M15BMl5BanBnXkFtZTgwMjA3OTg0MDI@._V1_UX182_CR0,0,182,268_AL_.jpg[/IMGALIGN]Florida'da yaşayan Frank Adler (Chris Evans), 7 yaşındaki yeğeni Mary (Mckenna Grace) ile birlikte yaşamaktadır. Mary'nin küçük yaşına rağmen matematiğe inanılmaz bir yeteneği vardır ve normal şartlarda özel bir okula gitmesi gerekirken Frank'in ısrarıyla devlet okuluna gitmektedir, nitekim Mary'nin tıpkı kızı gibi matematiğe yetenekli annesi, Milenyum Problemleri'nden Navier–Stokes problemini çözebilmek için varını yoğunu ortaya koymuş, ancak kızı 6 aylıkken intihar etmiştir ve Frank de küçük kızın normal bir çocukluk geçirmesini istemektedir.
Günün birinde Frank'in annesi, aynı zamanda Mary'nin anneannesi olan Evelyn (Lindsay Duncan) çıkagelir. Küçük kızın üstün zekasından haberdar olan kadın, çocuğun velayetini alarak onu seviyesine uygun bir okula gönderme konusunda ısrarcı olur. Frank, Mary'nin özel bir okula gitmesini kabullenir, ancak o okulda annesinin gözetimi altında olduğunu öğrenince, kızı tekrar yanına alabilmek adına ev sahibesi Roberta (Octavia Spencer) ve öğretmeni Bonnie (Jenny Slate) ile elinden gelen her şeyi yapmaya karar verir.
 
Üyelik Tarihi
25 May 2016
Konular
124
Mesajlar
3,076
MFC Puanı
8,290
526623.jpg


Kingsman: Gizli Servis

Vizyon tarihi 13 Mart 2015 (2s 9dk)
Yönetmen Matthew Vaughn
Oyuncular: Colin Firth, Samuel L. Jackson, Taron Egerton devamı
Tür Aksiyon, Casusluk
Ülke İngiltere


Yeni nesil ajan filmi. Kesinlikle bol aksiyonlu ve su gibi akan film! :f31:

[BILGI]Gary “Eggsy” Price, çok küçük yaşta babasını bir askeri görevde yitirir. Bu gizli görev neticesinde ailesine bir madalya takdim edilir ve aileye bir kereye mahsus olmak üzere yardım istemeleri için bir telefon numarası verilir. Aradan 17 yıl geçer, işsiz Eggsy annesinin evinde yaşamaktadır. Bir gün trafikte kargaşaya neden olur ve tutuklanınca karakoldan kurtulmak için madalyayı kullanır. Onu bu olaydan kurtaran ajan Harry Hart ise hayatını Eggsy’nin babasına borçludur. Şimdi Harry, bu sıradan gibi görünen gence, gizli bir bağımsız istihbarat servisi ajanı olmanın yollarını öğretecektir. Eggsy’yi bu yeni hayatında ciddi bir sınav beklemektedir… Yönetmenliğini Matthew Vaughn'un yaptığı filmin senaryosunu Jane Goldman kaleme alıyor. Mark Millar'ın çizgi romanından uyarlanan filmin başrollerini Colin Firth ve Taron Egerton paylaşırken, kadroda onlara Samuel L. Jackson, Michael Caine, Mark Strong gibi yıldız isimler eşlik ediyor.[/BILGI]

En olumlu düşünen adlı üyeden alıntı:
Devamı gelmezse, gelecek için büyük kayıp. Konu iyi, görsellik iyi, oyuncular iyi. Bir Matrix mi, asla! Sinemada yüz film oynuyor, bu mu, kesinlikle! Üzerine oyuncu eklenerek güzel devam filmleri olur mu, çok net!

En olumsuz düşünen adlı üyeden alıntı:
Sıradan olduğunu en başlarında anlamama rağmen belli bir süre seyir zevki yaratıyor mu acaba diye düşünürken sonlara doğru gittikçe sıkıcı olmaya başlayan izlemeseniz de olur türünden bir film.

tumblr_static_tumblr_static__640.gif


tumblr_o0ewdctvpi1r940y8o1_1280.jpg
 
Üyelik Tarihi
25 May 2016
Konular
124
Mesajlar
3,076
MFC Puanı
8,290
deli-dolu-like-crazy.jpg

Deli Dolu (La Pazza Gioia) - (6.5/10)​

İtalyan sinemasından hoş bir örnek. İki delinin biraz eğlenceli, bol dramlı maceraları sizlerle... Film kesinlikle kendini izlettiriyor ancak arkadaş ortamında önerilecek bir film değil, belirteyim. Tek başınıza hoş zaman geçirmek için izleyebilirsiniz.


Film Özeti


İtalyan jet sosyetesinin ünlü isimlerinden Beatrice Valdirana (Valeria Bruni Tedeschi), takıntılı hareketlerinden dolayı gönüllü işletilen bir ruh ve sinir hastalıkları kliniğine yatırılmıştır. Bir süre sonra aynı kliniğe, agresif ve tehlikeli davranışlarından dolayı Donatella Morelli (Micaela Ramazzotti) de kabul edilir. Bu ikili, bir gün buldukları fırsatı değerlendirerek kaçarlar. İkisinin de peşinde oldukları önemli şeyler vardır, Beatrice uğruna çok şeyler feda ettiği genç aşığı Renato'yu bulmak, Donatella ise başka bir aileye evlatlık verilmiş oğlu Elia'yı görebilmek için el birliğiyle zor bir yolculuğu paylaşacaktır.
 
Üst