Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

Dini Sohbet

tufan35

MFC Üyesi
  • Üyelik Tarihi
    14 Ara 2018
  • Mesajlar
    1,148
  • MFC Puanı
    569
Herkezi kucaklamak sakıncalı mı?


LİDERLER KARDEŞİM YERİNE HALKIM
DESE DAHA UYGUN OLUR.

Siyasi liderler ülke sınırları içinde yaşayan müslim gayri müslim herkezi onların
oylarını kazanmak için kucaklıyor onları kardeş görüyor vebali var mı h.z Allah Bilir.

Yine de çok dikkatli olmak lâzım h.z Allahı inkar edenleri kucaklamakta h.z Allahı
incitmek varsa sonuç pek parlak görünmüyor h.z Allaha tevbe ile sığınmak gerekiyor.

HZ Allah c.c Zatını inkar edip şeytana nefsine kulluk yapanların kalplerini mühürlüyor, biz de böyle bir insanı kucaklarsak h.z Allaha olan imanımızı tehlikeye atmış olmazmıyız.

H.Z Allah c.c Sizin dostunuz ancak Allahtır, O'nun Peygamberidir ve Allahın emirlerine boyun eğerek namazlarını kılan , zekatlarını veren müminlerdir.
Kim Allahı O'nun Peygamberini ve müminleri dost edinirse, bilsin ki galip gelecek olanlar Allahtan yana olanlardır. ( Maide : 55-56 )

Bu ayeti kerimelere göre kucakladığımız insanların içinde
h.z Allaha iman etmeyenler varsa sakatlık başlıyor demektir.

Asıl dost Allahtır ( Şura: 9 ) Buyuran h.z Allah c.c bizi dostluğuna davet ediyorsa,
biz de O'na dost olmak iştiyorsak O'na inanmayanları kardeş görmememiz lâzım.

Bir de menfaat için olursa tehlike daha büyük olur.
Nedeni ise h.z Allah c.c. bizi dostluğundan atar bizi şeytana bırakır ona arkadaş
yapar.H.z Allah c.c bizleri böyle bir akibetten muhafaza etsin inşaAllah.

Allah onları sever, onlar de Allahı sever. ( Maide 54 ) buyurduğuna göre bizler
O'nu sevdiğimizi söylüyorsak O'nu ve Peygamberini sevmeyenleri kucaklarsak
yandık demektir.
Liderler çok dikkat etmeliler hakiki dostu bırakıp O'na ve Peygamberine iman etmeyenleri bilerek hoş görürse başına belâlar gelmeye başlar.
h.z Allah c.c korusun.

Kalpteniman
üzgün dede
YANLIZ HZ.ALLAH C.C KORK
Akl-ı selim sahibi ol.
Aklını kullan.Yalancı olma,hakikatın hılafını söyleme
'Ben İzzet ve Celal sahibi Allahdan korkuyorum'diyorsun. Halbuki sen Onun gayrinden korkuyosun.Cinden de,İnsandan da,Melekden de korkma. Gerek konuşan ve gerekse sükut eden canlıların hiçbirinden korkma.
Dünya azabından da korkma,ahiret azabından da korkma.Sadece ve yanlız,azab ile azab edecek olan (ALLAH) dan kork ..
 

tufan35

MFC Üyesi
  • Üyelik Tarihi
    14 Ara 2018
  • Mesajlar
    1,148
  • MFC Puanı
    569
Bir kahvenin kırk yıl hatırı var derler.!!

Ya o kahveyi yaratanın bize içmeyi nasip edenin hatırı kaç yıl olmalı
varın siz düşünün.

Asıl dost Allahtır (Şura - 9)
Allahın nimetlerini birer birer saymaya kalkışsanız icmâlen bile
sayamazsınız . (Nahl:18)

O'nu tanıyan kullar bütün iyiliklerin bütün güzelliklerin O'nun ve O'ndan
olduğunu bilir ve O'nun hatırını saymak için gece Gündüz ibadet eder.

Nankörler ise nefsine tapar rahatına bakar herbir kötülüğü yapar.
Gün gelir ömür biter gözlerini kapar.

Ahirette gözlerini açar hakikati görünce feryadı basar fakat hiç çare yoktur.
nankörlüğünün karşılığını bulmuş cezaya müstehak olmuştur.
H,z Allah c.c cümlemizi nankörlerden eylemesin inşaAllah.

Biz insan olarak yaptığımız bir iyilik karşısında takdir görmezsek ne Kadar
üzülürüz bir kahvenin kırk yıl hatırı var deriz.
Ya h.z Allah c.c bizlere ikram ettiği nimetlerine nakörlük edip ibadet etmeyen
şükretmeyen kullarına ne kadar celâlleniyordur.

İnsan şekline sokup dünyaya çıkardığı kuluna anne baba gibi müşfik hizmetçi vermiş
onu büyütmüş çeşitli gıdalar ile beslemiş eş vermiş evlat vermiş
nefes vermiş bir an kesse hayatı gidecek fakat belirli bir zamana kadar kesmiyor.

Kulundan istediği ise, verdiği nimetlere karşı hatırının sayılması ve şükür yapılması.

Ey Yüceler yücesi Allahımız:
Bize ikram ettiğiniz nimetlerinize sonsuz şükürler olsun.
Yarabbi bizi nankörlerden eyleme. Zatına şükreden, Zatını zikreden kullardan olmamızı cümlemize nasip eyle.
Amin.
Vel hamdü Lillahi Rabbil Alemin Amin.
 

tufan35

MFC Üyesi
  • Üyelik Tarihi
    14 Ara 2018
  • Mesajlar
    1,148
  • MFC Puanı
    569
NİMETLERİN HESABI

H.z Allah c.c Ayeti kerimesinde:
Nihayen o gün dünyada kazanıp harcadığınız
nimetlerden hesaba çekileceksiniz. (Tekâsür 8 )

Büyük nimetlerden suâl olunacağı gibi, en küçük
nimetlerden dahi suâl olunacaktır.

Emniyet ve asayişten,

Sıhhat ve afiyetten,

Mevki ve servetten,


İkbal ve itibardan,

Yenilen içilen giyilen şeylerden,

Koyu gölgeden soğuk Sudan muhasebeye
tutulacaklardır.

O nimetleri nereden aldıkları nereye harcadıkları,
Helâlinden kazanıp helâlinden mi harcadıkları,
Şükrünü yapıp yapmadıkları bir bir sorulacaktır.

Resulullah s.a.v. Efendimiz iki arkadaşı ile
Ebu Eyyüp El ensari radyallahu anh ın evine gitmişlerdi.

Onlara hem tazesinden hem kurusundan hurma ikram etti.
Ayrıca bir oğlak keserek pişirdi ve önlerine koydu.
Resulullah s.a.v. Efendimiz bu ikramı görünce,
Ekmet et kuru ve taze hurma, diyerek mübarek gözleri yaşardı.
Daha sonra şöyle buyurdu;

Nefsin Kudret elinde bulunan Allaha yemin ederim ki,
İşte bunlar kendilerinden hesaba çekileceğiniz olan nimetlerdir.
(İbn-i hibban)
Diğer bir hadisi şeriflerinde ise:
Sizden her kim kendi evinde ve yurdunda emniyette,
vücudu afiyette olarak sabaha çıkarsa ve yanında günlük
yiyeceği bulunursa,sanki dünya ona bütünüyle ayrılıp verilmiş
gibi olur.( Tirmizi )
 

tufan35

MFC Üyesi
  • Üyelik Tarihi
    14 Ara 2018
  • Mesajlar
    1,148
  • MFC Puanı
    569
Mevlana...Hayattan ne öğrendim?

Hayattan ne öğrendim?

Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum. Işığı gördüm, korktum.
Ağladım.
Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim.
Karanlığı gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi…
Ağladım.

Yaşamayı öğrendim.
Doğumun, hayatin bitmeye başladığı an olduğunu;
aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu öğrendim.


Zamanı öğrendim.
Yarıştım onunla…
Zamanla yarışılmayacağını, zamanla barışılacağını,
zamanla öğrendim…

İnsani öğrendim.
Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu…
Sonra da her insanin içinde iyilik ve kötülük
bulunduğunu öğrendim.

Sevmeyi öğrendim.
Sonra güvenmeyi…
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu,
sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu
öğrendim.

İnsan tenini öğrendim.
Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu…
Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu
öğrendim.

Evreni öğrendim.
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.
Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni
aydınlatabilmek gerektiğini öğrendim.

Ekmeği öğrendim.
Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini…
Sonra da ekmeği hakça üleşmenin,
bolca üretmek kadar önemli olduğunu öğrendim.

Okumayı öğrendim.
Kendime yazıyı öğrettim sonra…
Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana…

Gitmeyi öğrendim.
Sonra dayanamayıp dönmeyi…
Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi…

Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yasta…
Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım.
Sonra da asil yürüyüşün
kalabalıklara karşı olması gerektiğine aydım.

Düşünmeyi öğrendim.
Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
Sonra sağlıklı düşünmenin
kalıpları yıkarak düşünmek olduğunu öğrendim.

Namusun önemini öğrendim evde…
Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu;
gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha el sürmemek olduğunu
öğrendim.

Gerçeği öğrendim bir gün…
Ve gerçeğin acı olduğunu…
Sonra dozunda acının,
yemeğe olduğu kadar hayata da lezzet kattığını öğrendim.

Her canlının ölümü tadacağını,
ama sadece bazılarının hayatı tadacağını
öğrendim.
Ben dostlarımı ne kalbimle nede aklımla severim.
Olur ya ...
Kalp durur ...
Akil unutur ...
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur .
 

tufan35

MFC Üyesi
  • Üyelik Tarihi
    14 Ara 2018
  • Mesajlar
    1,148
  • MFC Puanı
    569
Bu Gün Yeniden Ölümü Hatırla

Aslında çok uzak gibi durmasına rağmen en yakın gerçek...

Hepimiz, her an onunla yüzleşmek durumundayız. O, yani ölüm, işlerinizin yoğun ve bir sürü meşgaleniz ve yapmanız gereken, yetiştirmeniz gereken çok acil, önemli işlerinizin olduğu bir Pazartesi günüde yakanızdan tutabilir. Ya da güzel ve huzurlu bir hafta sonu geçirmeyi düşünür, bekler ve hazırlanırken de...

Belki peşinden koştuğumuz türlü Dünyalıklara ulaşamadan da... Ve özellikle emellerimize de ulaşamadan ecel bizim ensemizden muhakkak tutacak...

İnsanı, ebedi mekanı olan ahiretten ve yaradanı Allah'dan en çok uzaklaştıran, unutturan ve nisyana sürükleyen Dünya hayatının zıddı olan ölümü unutmamak ve onu hatırlayarak nefsimize gem vurmak için; bu başlık altında her gün ölümü hatırlayalım inşallah, her gün saniyelere sıkışmış bir tefekkür ile bile olsa ölümü analım..
 

tufan35

MFC Üyesi
  • Üyelik Tarihi
    14 Ara 2018
  • Mesajlar
    1,148
  • MFC Puanı
    569
Elektrikle çalışan vücudumuz



Elimi sızlatan elektrik.

Geçmişte bir gün buz dolabımızda kaçak Elektrik oluştu.
Kapağını açarken temas ettiğim yerde elimin hafifçe sızladığını görünce kontrol
kalemi ile baktığımda kontrol kaleminin lâmbasının yandığını görünce kaçak Elektrik
olduğunu gördüm birden aklıma hep söylerler vücudumuzda Elektrik var diye bakayım vücudumdaki elektriği kontrol kalemi gösterecek mi.

Bir elimi kaçak olan buz dolabının üstüne koydum sağ elimle de kontrol kaleminin
ucunu sol elimin üstüne temas ettirdim kontrol kaleminin lâmbası yanıyordu.
O zamanlar yaşımız onbeş civarındaydı1950 yıllarından bahsediyorum.
Bu hadise bize çok enteresan gelmişti et ve kemik olan organ ışık yakıyordu.
Zaman geçtikçe bu hadisenin iç yüzünü anlamak için kendi çapımda araştırmalar
yaptım kuranı kerimden insanın yaratılışını inceledim.

H.z Allah c.c nün Adem aleyhisselâmı nasıl yarattığını okudum dikkatimi sad 72 ayeti
kerimesi çekti.

H.z Allah c.c buyuruyordu ki Ben Ademe kendi ruhumdan üfledim. ( Sad 72 )

H.z Allahın bu üfürme sözü pek çok dikkatimi çekmişti.
Kendi aklımca üfürme sözü nefes üfledi düşüncesine kapıldım.
Çünkü boğulmak üzere olan kaza zadeye yuttuğu suyu boşalttıktan sonra ilk olarak
nefes üfürülür bir adı da Hayat öpücüğüdür h.z. Allah başımıza getirmesin.
Ruhtan kasit nefesmidir diye kendi kendime sormuştum.

Fakat Zaman geçtikçe ilim ilerledi insan vücudunda Elektrik olduğu ispatlandı
Arızalı kalplere piller takılmaya başlandı pillerin ucundaki kablolar derinin altında
Kalbin ritmini ayarlaması için sinirlere ve etten yapılmış ilâhi jeneratöre bağlanıyordu.

Bu işin uzmanı alimler etten jeneratörlerden bahsederken bunların ilk yaratılışında
elektrikle dolu olduğundan zamanla yağlar sebebi ile çalışamaz hale geldiğinden
bahsediyorlar.
Şimdi aklımıza kendi ruhumdan üfledim buyuran h.z Allah c.c.bizim kalbimizi
harekede geçiren enerjiyi mi yüklüyor bunları ancak O Bilir.
Ayeti kerimede:
Resulum sana ruhtan sorarlar onlara de ki, O rabbimin emrindendir ( İsra 85 )

Nefesimiz ise başlı başına mucize yemeden içmeden durabiliyoruz nefessiz ise asla.
İmansız birisi ile tartışırken, elimle tutmadığım gözümle görmediğim hiç bir
varlığa inanmam deyince, bende içine çektiğin nefesine inanıyormusun dedim,
Evet deyince bak elinle tutmadığın gözünle görmedığın nefese inanıyorsun.

Hani sen elinle tutmadığın gözünle görmediğin varlığa inanmıyordun deyince
ona inanıyorum deyince, bende o zaman elinle tutamadığın gözünle göremediğin h.z. Allah var demiştim de kısa süre sonra motorsiklet kazası geçirmişti de yüzü paramparça olmuştu.
İnsanların arasına çıkacak yüzü kalmamış kısa süre sonra ölmüştü.

Nefes h.z Allahın üflediği ruh mu acaba.
Çünkü h.z. Allahı göremediğimiz gibi nefesi de göremiyoruz.
Bir de şu var ki vücud beden organlarımız ne Kadar güçlü olsa kalbimiz ne Kadar
elektrikle güçlü olsa nefes kesilince hükümleri kalkıyor iflâs ediyorlar.
Onun için h.z. Allaha şöyle dua edelim h.z. Allah c.c. nefesimize genişlik versin nefes
adedimizi arttırsın inşaAllah.
 

tufan35

MFC Üyesi
  • Üyelik Tarihi
    14 Ara 2018
  • Mesajlar
    1,148
  • MFC Puanı
    569
İnsan olabilmek için nefsi terbiye etmek lâzımdır.

Kimse kusuru bakmasın, nefsi terbiye görmemiş kişi insan suretinde
hayvandır.

Nedenini biraz sabrederseniz anlatacağım.

Geçen gün işim icabı çarşıya çıktım önümde birisi ***** gezdiriyordu.
***** hayvan olduğu için, daha evvel idrar dökülü yerlere gidip onları

kokluyor nerede bir pislik görse oraya koşuyordu.

Fakat sahibi onun ipini sıkı tutuyor onu gittiği yönden temiz
tarafa çekiyordu.

***** yine gitmek istiyor sahibi onu engelliyordu.

Biraz ileride ise gençlerin topluluğuna rastladım alkollüydüler,

genç bir kızla bir erkek yol ortasında birbirlerine hakaret içeren sözler
söylüyorlardı. genç kız fırsat bulsa onu tutmasalar karşısındaki genci
öldürebilirdi.
Agzına gelen en ağır cümleleri sarfediyor akla gelmeyecek sözler sarfediyordu.

Oradan hızla uzaklaştım kendi kendime düşündüm ***** hayvandır ipi ile
kontrol altına alabilirsin.
Fakat nefs azmış alkolu da almış bağlı ipi de yok bu tip insan
hayvandan daha beter oluyor hemde akıllı hayvan, çünkü hayvanı iple yola
çekersin,fakat İçindeki nefsi azan insanı nasıl yola çekeceksin .

Üstelik akıl ve nefs birlikte hareket ettiği için her bir çılgınlığı yapabilir.
alkolü veya esrarı da çekmiş irade deye birşey kalmamış insan kılığında hayvan.
Onun için diyoruz ki her insanın içinde her pisliğe
gitmeye meyilli hayvan var bu hayvan hepimizin bildiği nefsimizdir.

Yabani hayvanların terbiye ile ne hale geldiğini sirklerde seyretmişizdir.
Otur diyor oturuyor kalk diyor kalkıyor hayvan terbiye olurda nefs terbiye
olmaz mı.

Biz de içimizdeki hayvanı kontrol altına almazsak, onu takva ipi ile
bağlamazsak onun her dediğini yaparsak bizi nerede pis kokulu işler,var çeker oraya
götürür.

Çünkü ruhumuzu onun ipine bağlamış olduğumuzdan ona uyum sağlamağa mecbur
kalırız insan suretinde hayvan oluruz olay bundan ibaret.

Kıyas edin bu durumda olan insanları, bu tip insanlar helâlı bırakıp harama
koşarlar
Tıpkı ipini koparmış ***** gibi hep pis necis işlere koşarlar içki kumar zina
vs.

Fakat h.z Allaha inanan, nefsi tanıyan onu her zaman göz ve akıl kontrolunda
tutan
böyle yapar mı?
Bu durumdaki kişi insandır nefsinin ipini eline almıştır.
İnternette şehvetini azdırabilecek sitelerden uzak durur onlara gözünü ve
gönlünü kapar.

Kumanda elinde zaten, daha evvel yazmıştım bilgisayarı besmeleyle açın çünkü
bu makina ile imtihan olmaktasınız,
şeytan tarafına basarsan belânı bulur bir sürü
günaha girer imtihanı kaybetmiş hayvani sıfata bürünmüş olursun.
Yaptığın ibadetleri boşa çıkarır boşa kürek çekersin yazık değil mi?

H.z Allah c,c, cümlemizi insan sıfatı ile yaşatsın insan sıfatı ile
canımızı alsın.

Resulullah s.a.v. Efendimiz ne buyurmuştu:
Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz.


H.Z Allah c.c nefsimizi mağlup Ruhumuzu galip getirsin insan olarak yaşatsın
inşaAllah.

Kalpteniman.
 

tufan35

MFC Üyesi
  • Üyelik Tarihi
    14 Ara 2018
  • Mesajlar
    1,148
  • MFC Puanı
    569

Derileri ürperir.​

27.02.2014, 03:38

besmele_01.jpg


Ayeti kerimede;

Allah sözün en güzeli olan kuranı, ayetleri birbirine benzer,
uyumlu, ahenkli ve yer yer tekrar eden bir kitap olarak indirmiştir.
( Zümer 23 )

H.z Allah c.c. kuranı kerimin sözlerin en güzeli olduğunu beyan buyuruyor.
Çünkü O indirdi.
Birbirine benzediği ve uyumlu olduğu için ezberlenip okunulabiliyor unutulmuyor.

Allah-u Tealâ ona öyle bir fesahat ve belâğat vermiş ki,
bir hafız onu birbirine ekleyerek okuyabiliyor.
Akıp giden bir kitap.
Öyle bir ahenk öyle bir uslup var ki,insan manasını anlamasa bile,
can kulağı ile dinlediği zaman haz duyuyor.
Ayeti kerimede;
Rablerinden korkanların bu kitaptan derileri ürberir. ( Zümer 23)
Çünkü kuranı kerim h.z. Allahın azabından ve ikabından haber
vermektedir.

Rablerinin rizasından mahrum olmaktan, azabından korktukları,
Kelâmı Kadimine saygı gösterdikleri için,müminleri bir korku sarar ve,
kendilerini bir ürperme alır.
Ayeti kerimede; Sonra hem derileri hem de kalpleri Allahın zikrine
yumuşar ve yatışır.(Zümer 23.)

Bundan ötürüdür ki hemen h.z Allahı hatırlarlar, boyun bükerler zikirle
fikirle meşgul olurlar ve bu surette nurlanırlar.
Bütün vücutları sükünet bulur.
Ayeti kerime;
Bu kitap Allahın Hidayet rehperidir.
Dilediğini onunla doğru yola iletir.
Allah kimi saptırırsa artık ona yol gösteren bulunmaz.
( Zümer 23)

Hakk Celle ve Alâ Hazretleri bu kitabın en büyük Hidayet rehperi olduğunu
bize buyuruyor ve duyuruyor.
O kime Hidayet ihsan ederse, onu saadet ebediyesine kavuşturur.
Cenneti Alâsına koyar.
Murad ettiğini Cemali bâkemali ile de müşerref kılar.
Bu lütuf saadetlerin en büyüğü değilmidir.
H.Z Allah c.c cümlemizi kuranın nurundan derileri ürperenlerden
eylesin inşaAllah.
 

tufan35

MFC Üyesi
  • Üyelik Tarihi
    14 Ara 2018
  • Mesajlar
    1,148
  • MFC Puanı
    569
İptilâlar kimlere gelir.
iptilâlar peygamber ve velilere imtihan için gelir dereceleri yükselsin diye.
Günahkâr kullara ise günahlarından yıkansınlar diye, gaflete düşmüşlere uyansınlar diye iptilâ gelir.

Biz çocukluğumuzda hayvan güttük hayvanları yolda takip ederken yolun kenarında bulunan başkasına ait ekili yere yemek için uzandığı zaman biz sopayla sırtına vururduk haram yemesin diye,
bu sopayla o hayvan haramdan nasıl çekiliyorsa, iptilâ
sopası ile biz insanların nefs hayvanı da öyle günahtan çekiliyor.

Hayvanların bazıları ne Kadar vursak gene harama saldırırdı baş edemezdik.
Nefs hayvanın ipini kaçıran insanlar da ne Kadar iptilâ sopası yeseler akıllanmazlar
günah işlemeye devam ederler tıpkı hayvanlar gibi.

Fakat akıllı insan tevbesini yapar kendine çeki düzen verir h.z. Allaha Döner O"nun sevgisini kazanmanın yollarını arar kendini af ettirir dünya saadetini ahıret selâmetine kavuşur.

h.z A llah c.c cümlemizi O"nun yüceler yücesi gönlünü kazananlardan eylesin inşaAllah.

Kalpteniman.
 

tufan35

MFC Üyesi
  • Üyelik Tarihi
    14 Ara 2018
  • Mesajlar
    1,148
  • MFC Puanı
    569

İptilâlar h.z Allahı hatırlatır​


roze27.gif
Çiçeklerin en güzeli güldür çünkü Resulullah s.a.v. Efendimiz gülleri çok seviyordu.
Fakat her gülün dikeni var koklamak istediğimizde elimize burnumuza batar
fakat acısına pek aldırmayız.
Resulullah s.a.v.Efendimizin yolunda yürüyen güzel önderleri var onlar da birer güldür
Onların da dikenleri vardır fakat etrafa resulullah efendimizin nurunu yayarlar.
İptilâ da dikenli bir güldür onunla h.z Allahın Sevgi ve muhabbeti bulunur iptilâsız h.z Allahın
muhabbetini bulmak hayaldir.
Geçmiş isâm tarihimize baktığımız zaman Adem a.s cennetten kovuldu, Havva validemizden
ayrıldı aylarca çile çekti ve h.z Allahın sevgilisi oldu.
Devam eden Peygamber Efendilerimizin hayatlarını incelediğimizde onların çileye sıkıntıya düçar olduklarını
görüyoruz.
Bunların içinde en büyük iptilâyı ibrahim a.s görmüş çok sevdiği ismail aleyhisselâmı
Kurban etmekle emrolunmuştu.
Yakup a.s. oğlu yusuf aleyhisselâm ile iptilâya uğramıştı.
Resulullah s.a.v. Efendimizin ise en büyük iptilâlara maruz kaldığına şahit oluyoruz anne,baba,dedesinin
vefatları İslâmı tebliğ zamanında müşriklerden gördüğü hakaretler hep iptila dikenleriydi.
Hele Ayşe validemize atılan iftira ona en büyük iptilâydı.
Şimdi hadisi kudside h.z Allah c.c ne buyuruyor ona bakalım:
Ben kalpleri kırık olanların yanındayım. (Tirmizi)
Bu hadisi kudsiye,
kendini beğenen, yaptığı amelleri beğenen,
kendinden başka kişilerin işlerini küçümseyen, ben deyip bilmeden
şirke düşen kulların yanında olmam diye yorum getiren alimler de var.
İptilâ sebebi ile çok ağlama olur.
Çok ağlayanları da h.z Allah sever.
Cam su ile temizlenir.
Kalp kiri de gözyaşı ile temizlenir işin gerçeği işte budur.
Fakat biz insanlar hiç ağlamak istemeyiz dikensiz gül peşindeyiz
nefsimiz böyle istiyor.
Ayeti kerimede;
Andolsun ki mallarınıza ve canlarınıza iptilâlar verilerek
imtihan olunacaksınız.(Al-i İmran 186)
Yani h.z Allahı unutup yarattıklarına gönlümüzü bağladığımız zaman
imtihanlarımız başladı demektir çünkü dünyaya aşırı bağlılık h.z. Allahı
unutturuyor fakat unutmayıp şükreden kurtuluyor.
Hadisi şerifte:
Kim Cenabı Hakkın takdir ettiği taksiminden razı olursa,
Allah da ondan razı olur.(C. Sağir)
Bu demek değildir ki hastalıklarımıza şifa aramıyalım çünkü,
Resulullah s.a.v. Efendimiz:
Hasta olunca tedaviye devam ediniz zira
h,z Allah c.c devasız bir hastalık yaratmamıştır.
Ancak haramla tedavi olmayınız buyuruyor.( Münavi)
Hadisi şerifte:
Ateş altın ve gümüşteki yabancı maddeleri giderdiği gibi.
hastalık sebebi ile h.z Allah c.c müminlerin günahlarını giderir.(Ebu Davud)
H.z Allah c.c. cümlemizi iptilâ vermeden en kolay yoldan zatına ulaştırsın.Amin.
 

tufan35

MFC Üyesi
  • Üyelik Tarihi
    14 Ara 2018
  • Mesajlar
    1,148
  • MFC Puanı
    569

İlmiyle amel etmeyen alimlerin sonu.​


gunes.jpg

Alim bir zatın alimlerle cehenneme giderim, cahillerle cennete gitmem dediği
nakledildiğinde. Ömer öngüt Efendi şöyle buyurdular.

Bu sözün ne aslı var ne de manası var.
Cehaletle söylenen sözlerdir.
Cenab-ı Fahri kâinat s.a.v. Efendimiz buyuruyorlar ki,
İlmiyle amel etmeyen alim cehenneme girer. (Müslim)

Evet efendim girecek cehenneme, cehennemde bakacak ki kendisini dinleyip amel edenler cennette sefa içinde yaşıyorlar.
Kendisi alim olduğu halde cehennemde yanarken amel etmediğine bin pişman
olacak ve içinden de yanacak .
Bu gibi kimseler iki cehennemde olacaklar.

Cehennem lâf değil içerisine gir de konuş deseler konuştuğu şeyin lâf olduğunu
o da anlıyacak.
Gir de konuş bakalım orası öyle bir yer ki evlât ana babadan,
Ana baba evladından kaçıyor kimsenin kimseye faydası olmuyor.

Alim ona denir ki, h.z Allaha iman etmiş itaat etmiş,İlmiyle amel etmiş.
İndi İlâhide sevilmiş, ve rızaya nail olmuş.

Alim ona denmez ki, h.z Allahın ihsan ettiği ilmiyle amel etmemiş aynı zamanda o ilmi benimsemiş o ilimle böbürlenmiş halka anlatmış kendi nefsine duyuramamış.

İnsan ilmiyle amil olmadıkça onun ilmi diğer ilimlerden farksızdır tarih gibi coğrafya gibi, fen gibi.
Şimdiki zamanda böyle alimler ortalığı sarmış durumda.
Adam mikrofonu elinde Kamera karşısında kral gibi bağırıyor.
Bir şey demeye kimsenin hakkı yok herkes yuvasını yapıyor çünkü.
Kimi alim cennete, kimi alim de cehenneme hazırlıyor.

H.z Allah c.c. cümlemizi ilmiyle amel edenlerden eylesin inşaAllah.
Amin.
 

Orçun

MFC Üyesi
  • Üyelik Tarihi
    30 Kas 2020
  • Mesajlar
    491
  • MFC Puanı
    4,870
– Öyle ise hayır işleyenle, ibadet edenler niçin etmeli, cennetlik ve cehennemlik ezelde belli ise?

“Herkes ne için yaratıldı ise, onu işler. Kendisi için ne kolaylaştırıldı ise onu yapar.” (Buhari-Tecrid: 2062)

“ALLÂH de ötesini bırak!” (6.En’am: 91)

“İrade ettiğini (Dilediğini) yapar!” (85.Burûc: 16)

“Muhakkak ki biz her şeyi kaderiyle (yazılı - programlanmış) yarattık!” (54.Kamer: 49)

Yani biz, o kaderi kendisinde mevcut olarak, yarattık.

Abdullah (r.a.) anlatıyor:

“Şakî anasının karnında şakî olan, sâid de başkasından ibret alandır.” dedi.

Bunun üzerine, bu açıklamayı işiten birisi Huzeyfe’ye (ki Huzeyfe radıyallâhu anh Hz. Rasûlullâh’ın sır kâtiplerinden birisidir) geldi ve sordu:

– Nasıl bir adam hiç iş işlemeden, dünyaya gelmeden, anasının karnında şakî olur?

Huzeyfe (r.a.):

– Buna ne şaşırıyorsun, Rasûlullâh (aleyhisselâm)’dan işittim, şöyle diyordu:

“Nutfenin, yani spermin ana rahmine girmesinden sonra, “Allâh” nutfeye bir melek gönderir. Melek ona şekil verir, göz kulak verir, derisini, etini, kemiklerini meydana getirir. Sonra;

– Yâ Rabbi erkek mi, dişi mi olsun, diye sorar. Rabbin de dilediğini hükmeder; melek de yazar.

Sonra;

– Yâ Rabbi ömrü ne kadar olsun, diye sorar. Rabbin dilediğine hükmeder, melek de yazar!

Sonra;

– Yâ Rabbi rızkı ne olsun, der. Rabbin dilediğine hükmeder, melek de yazar.

Sonra elindeki sahifeye emrolunduğuna bir şey ilave etmeden çıkar.”
(Müslim)

Enes (r.a.) naklediyor:

Hz. Rasûlullâh (aleyhisselâm) şöyle buyuruyor:

“Muhakkak ki Allâh her rahime bir melek memur etmiştir. Bu melek; “Yâ Rabbi bu bir nutfedir, bu alakdır, bu mudgadır” der.

Ve sonra Allâh bunu yaratmaya hükmettiği vakit melek; “Yâ Rabbi erkek mi dişi mi, şakî mi, saîd mi, rızkı nedir, ömrü ne kadardır” diye sorar. Ve böylece bunların hepsi de anasının rahmindeyken yazılır”
buyurdu. (Buhari-Müslim)

Hz. Âli şöyle buyuruyor:

Bir gün Hz. Rasûlullâh oturuyordu ve bir ağaç parçasıyla yeri çiziyordu. Aniden başını kaldırdı ve:

– Sizden bir tek kimse yoktur ki cennet ve cehennemdeki yeri bilinmiş olmasın! buyurdu. Yanındakiler:

– Yâ Rasûlullâh, şu hâlde niye çalışıyoruz?.. Her şeyi bırakıp tevekkül etmeyelim mi? dediler.

Hz. Rasûlullâh:

– Hayır çalışınız! Herkes ne için yaratıldıysa onun için hazırlandırılır!
buyurdu. Sonra da;

“Veren, sakınan ve kelime-i tevhidi tasdik eden kimseye gelince, biz onu cennete hazırlarız. 'Allâh'ın hakkını yoksullara vermeyen, sevabından imtina gösteren ve tekzip edeni de cehenneme hazırlarız” (92.Leyl: 5-10) âyetlerini okudu. (Buhari, Müslim, Tırmızî)

Denildi ki:

– Yâ Rasûlullâh, sanki şimdi yaratılmışız gibi, bize dinimizi açıkla..? Bugün yaptığımız işler, önceden takdir edilmiş ve yazılmış işler midir, yoksa vukuundan sonra mı bize takdir edilmektedir?

Rasûlullâh:

– Hayır! Bilakis, yaptığınız işler önceden takdir edilmiş ve yazılmış olan işlerdir.

Sordular:

– Şu hâlde iş yapmanın, çalışmanın ne önemi var?

– Her iş yapan kendi işine hazırlanır.
(Müslim ve Tırmızî)

Ahmed Hulusi
Akıl ve İman- Kader Açıklamaları
 
Son düzenleme:

tufan35

MFC Üyesi
  • Üyelik Tarihi
    14 Ara 2018
  • Mesajlar
    1,148
  • MFC Puanı
    569

Suda yüzen gemi gibiyiz​

16.02.2014, 04:29

c.gif



Adem oğlu olan bizler suda yüzen gemi gibiyiz.

Üstümüzde yükümüz ağır her an gelebilecek fırtınalara karşı tedbirli
olmalıyız rüzgarın lodos mu poyraz mı ne taraftan eseceği hiç belli değil.
Gemi mesabasinde olan vücudumuzu h.z Allah c.c. bize vermiş.
Vücudumuzu dünyanın yaşam denizinde Temiz sularda gezdirmeliyiz günah batağına sokmamalıyız.
Bize bu gemiyi ahiret rızkı doldurmak için veren sahibimize gemiyi teslim ettiğimizde
sağlam Temiz olarak teslim edelim günah batağına sokmayalam.
Hele hele batırmayalım batırırsak dünya ve ahiret kazancımızı yitirmiş oluruz.

Batırmak demek imansız gitmektir h.z Allah c.c korusun.
Nefse köle olan onun her dediğini yapan o vaziyette olan vücud gemisini batırdı
demektir.
Bir hatıramı sizinle paylaşayım;
Kumarbaz başı havada kabadayı biri vardı herkes ondan çekiniyordu.
Şimdi mafya deriz ya yanında silahlıları olan aynı o tiplerden biriydi.
Nerede kumar orada onun olduğunu yakınları söylüyorlardı.
Biz o zaman esnaflık yapıyorduk.
1969 depremi oldu her yer karıştı yıkılan binalardan cesetler çıkarılıyordu.
Kumarhane binası da yıkılmış cesetlerin içinden her keze tepeden
bakan kabadayının cesedi çıktı sağ eli kapalıydı açıyorlar içinden kumar zarları
çıkıyor Resullah s.a.v. Efendimiz ne buyuruyordu, Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz
Nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz bu kişi nasıl dirilecek elinde zarlarla.
Vücud gemisini batıranlardan olmayalım inşaAllah.
Kalpteniman
Üzgün dede.
 

tufan35

MFC Üyesi
  • Üyelik Tarihi
    14 Ara 2018
  • Mesajlar
    1,148
  • MFC Puanı
    569

Kabre giden yol​


latif.jpg



Fani olan dünya evinde baki değiliz. Ebedi olan ahiret evine gitmeye ve bilhassa elimizde mevcud olan bütün mal ve eşyadan sadece bir kefen kadarını alıp diğerlerini terketmeye mahkumuz. Kiralık evlerde oturan kiracıların ev taşırken bütün eşyalarını beraberinde götürüp sevdiği mallardan hiç bir şeyi bırakmıyacağı herkesçe bilindiği halde , her şeye muhtaç olan kabir evine gidenlerin sevgili eşyalarından kısmen olsun bir şey beraberinde götürmemeleri gerçekten hayret ve dehşet verici bir durumdur.
Cenabı Fahri Kâinat s,av. Efendimiz buyuruyor ki; Hanginiz var ki varisinin malı ona malından daha sevgili olsun.buyurdukları zaman Ashabı kiram radyallahu anhüm? Ya resulullah içimizde hiç kimse yoktur ki kendi malı başkasının malından sevimli olmasın dediler.Bunun üzerine Resulullah s.a.v. Efendimiz buyurdular ki,Önce gönderdiği kendisinin malıdır. geriye bıraktığı varisinin malıdır. (Buhari)
Diğer hadisi şerifinde ise şöyle buyuruyor. Bir insan öldüğünde amel defteri kapanır yalnız sadakai cariyesi, ilmi bir eseri, kendisine dua eden hayırlı bir evladı olan kimsenin amel defteri kapanmaz.( Müslim) Ah dünyaya dört elle sarılan herşeye sahip olma arzusunda olan biz kullar ne zaman uyanacağız kabirde mi? h.z A llah c.c ölmeden evvel uyananlardan eylesin Amin velhamdü Lillahi Rabbil Alemin.
Kalpteniman. Üzgün dede
 

tufan35

MFC Üyesi
  • Üyelik Tarihi
    14 Ara 2018
  • Mesajlar
    1,148
  • MFC Puanı
    569
Gecekondu !!

Posted on 6 Şubat 20146 Şubat 2014 by Üzgün Dede

Bir gecekondumuz olsa, belediye de bu gecekonduyu yıktırmaya karar alsa, ne Kadar üzülürüz değil mi?
Bu üzüntü içindeyken bir yetkili Evet gerçekten evin yıkılyor ama
sen üzülme Filân yerde sana bir kösk tahsis edildi buyurun
tapusu işte!! dese biraz evvel çok üzülürken o anda evin yıkımına dahi yardım ederiz.
Bu dünya hayatı gerçekten o gecekondudan farksızdır.
Bize orada neler hazırlanmıştır.
Lâkin biz bir türlü bu alışverişe giremiyoruz cesaretimiz yok.
Fakat Allahımızın müyesser ettikleri için bu da kolaydır.
Müyesser ettikleri şöyle düşünüyor, beni yoktan var eden
öyle bir kudreti ilâhi ki,
Dünyayı ve içindekileri nasıl yarattığını
haber veriyor.
Yarattığı her varlığı yoktan var ediyor.
Dünyanın geçici bitici olduğunu gözümle de görüyorum
hepsi gerçek.
Bırak gece konduyu köşkte yaşasam da emanet,
öyleyse ben ebedi olanın peşinde koşmalıyım.
Ebedi olan ise beni alışverişe davet ediyor ben geçiciyi bırakayım bitmeyen ebedinin yaratıcımın emrine amade olmalıyım der ve O”na iman eder ebedi hayatı hazırlayan
sahibine teslim olur dünya ve ahiret saadetine kavuşur.
H.z Allah c.c Ayeti kerimesinde:
Ey insanlar! Rabbiniz tarafından bağışlanmaya,Allaha ve
Peygamberlerine inananlar için hazırlanmış, genişliği yerle
göğün genişliği Kadar olan cennete koşun.(Hadid 21)
H.Z Allah c.c cümlemizi dünyaya bağlanan ahireti ciddiye
almayan gaflette olanlardan eylemesin Amin..
 
Üst Alt