geçen gün aile içi şiddete yönelik bir haber izledim. ama bu haberde roller değişmiş. şiddete maruz kalan erkek, şiddet uygulayan erkek...adam moraran kollarını , kanayan yaralarını gösteriyor.. ve sessiz sessiz ağlıyordu.. belki dayak yediği için belki de çaresiz kaldığı için.. çok üzüldüm.. şiddetin her türlüsüne kimden geliyorsa gelsin karşı çıkılmalı.. bu evrensel olarak cinsiyetten bağımsız olarak gerçekleşmesi temenni edilen bi hakikat...
Haberi izlerken, eşinden bir daha şiddet görmemek içim uzaklaştırma kararı aldırmak ve kolluk kuvvetlerinden yardım isteyen adamın ne yaşayacağını çok merak ettim.. kadın şiddet mağduru olduğunda nasıl karşı çıkılıyorsa (ki çıkılmalı sonuna kadar) burda da böyle olacağını sandım. ancak yanıldım.. polis şiddet uygulayan kadının yanına gitti, kadın muhtemelen her zamanki caniliğiyle herkese öfke kustu, tehditler savurdu... polislerin , şiddetin her şeklini rahatlıkla gösterebilme potansiyeli olan bu kadına nerdeyse aciz denilebilecek kadar sessiz kalmalarını, adeta kovulmalarına rağmen hiç bişey yapmamalarını neye yormam gerektiğini anlayamadım.
sadece kadın olduğu için , onun şiddetinden bişey olmaz duygusuyla, sanki yaramazlık yapmışçasına tüm bu duruma göz yumuyormuş gibi davranmalarını pozitif ayrımcılık olarak mı yorumlamalıyım.. yoksa "kadınlara kötü davranan insan linci" ni yeme korkusuna mı bağlamalıyım bilemedim?