Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Râbia-tül Adeviyye, babası İsmâil'in üç kızı vardı. Bir tane daha doğunca adını Râbia (dördüncü) koydu. Babası çok fakir olduğundan Râbia doğduğu gece evde ihtiyaç olan şeylerden hiçbiri yoktu. Bu duruma annesi çok ağlayıp mahzûn oldu. Efendisine;
-Filân komşuya gidip, bir miktar kandil yağı...
Aşûre günü olan Muharrem'in onunda bir fakir gelip müslüman tanıdığı bir zenginden aşûre için şöyle bir ricada bulunur:
- Muhterem efendim! Bugün malûmunuz aşûre günüdür. Evde çoluk çocuğu bir aşûre kaynatmak geldi gönlümüzden. Fakat fakirlik var. Allah rızası için biraz yardımda bulun der...
Önceki Peygamberlerden birisi, bir gün bir rüyâ görür. Rüyâsında kendisinden, sabahleyin kalkınca karşısına ilk çıkan şeyi yemesi, ikinci olarak karşılaştığı şeyi gizlemesi, üçüncü olarak karşılaştığı şeyi kabûl etmesi, dördüncü olarak, karşılaştığını yeise, ümitsizliğe düşürmemesi, beşinci...
Rivâyet edilir ki:
Bâyezid-i Bistâmî Hazretleri, kırkbeş kez haccetmiş ve pek çok kerâmeti zâhir olmuş Allah dostlarından birisiydi. Bir gün Arafat tepesinde oturuyordu. Nefsi ona şöyle fısıldadı:
-Bâyezid! Senin bir benzerin var mıdır? Kırkbeş defa haccettin ve binlerce defa Kurân-ı Kerîmi...
Râbia-tül Adeviyye biraz büyümüştü. Annesi ve babası vefât etti. Üstelik, Basra'da kıtlık ve fevkalâde pahalılık vardı. Bu hengâmede Râbia'nın ablaları dağıldılar. Kimsesiz kalan Râbia'yı zâlim bir kimse yakaladı ve hizmetçi olarak iş gördürdü. Sonra da köle olarak altı gümüş karşılığı bir...
Sultan Mahmut'un askerleri Sumenat'ta, Lat adındaki putu ele geçirmişlerdi. Hintliler bu putu geri almak için yir*mi batman altın vermeyi teklif ettiler sultana. Ama sultan hiçbir şekilde putu satmaya razı olmadı. Odun yığdırıp ateşle*di, putu da ateşe attı.
Serkeşin biri,
- Yakmamalıydı...
Hazret-i Mevlânâ, asr-ı saâdette insanlığı ve vicdanı kaybolmuş, duyguları dumura uğramış, kaba-saba bir insanın, Allâh Rasûlü -sallâllâhü aleyhi ve sellem-'in ince, zarif hâlleri ve hidâyet üslûbu ile nasıl îmân ettiğini, kendi öz hikâye üslûbu ile şöyle anlatır:
Birtakım müşrikler akşam vakti...
Sevdiğiniz şeylerden başkalarına da vermedikçe, tam bir iyilik vasfına eremezsiniz. Her ne harcarsanız şüphesiz Allâh onu bilir." (Âl-i İmran, 92)
Vaktiyle Kalaycı Dede adında bir âlim zat yaşarmış. Şehrin ârif şahsiyeti ve akıl hocasıymış. İsminden de anlaşılacağı üzere kalaycılıkla uğraşır...
Mar'uf-ı Kerhi Hazretlerini sadece Müslümanlar değil, Hıristiyanlar da çok sever. Bir defasında bunlardan biri gelir, 'çocuk sahibi olabilmek' için dua ister. Büyük veli bir fırsatını bulup onu zarif bir şekilde İslâm'a davet eder.
Adam;
- İyi ama, ben buraya din değiştirmeye gelmedim ki...
Hz. Ali r.a. ordusu ile harbe gitmekteyken uğradığı son bir kaç konak yerinde su bulamaz. Sonunda bir kilise görür ve o yana yönelirler. Kiliseye varır su isterler.
Kilisedekiler:
-10 mil uzakta su var.
Hz. Ali r.a.
- Oraya gitmeye gerek yok şurayı kazın.
İşaret edilen yer kazılır...
İmamı Azam Rahmetüllahi Aleyh Hz.nin en büyük talebesi İmam Ebu Yusuftur. Bu zat talebeliği zamanında bir gün hamama gitmek ister. Fakat parası yoktur. Hamamcıya, "parası olmadığını, fakat para yerine kendisine dini bir mesele öğretebileceğini" söyler. Hamamcı,
- Bana fetva değil para lazım...
Padişahlardan biri bütün bir geceyi eğlence ile geçirmişti. Sarhoşluk neşesiyle arada şu beyti okuyordu:
Dünyada bize bundan iyi bir dem yok
Yok iyi kötü endişesi, hiçbir gam yok.
Sokakta, açıkta yatmakta olan bir derviş bunu işitti. Karşılık olarak o da şu beyti söyledi:
Farzeyleyelim...
Fakir bir adam, her gün televizyonlarda boy gösteren ve ''ülkenin sayılı zenginlerinden biri'' şeklinde tanıtılan sanayiciye özenip, onun gibi olmaya karar vermiş. Sık sık Allah'a yalvarıp:
- Ver Yarabbi!. diyormuş. Fakirlikten bezdim usandım artık!.
Adam, bu işi aklına koyunca, cebinde kalan...
Bir gün Ebû Saîd, Ebü'l-Hasan-ı Harkânî hazretlerinin yanına büyük bir kalabalıkla ziyâret için gelmişti. Hizmetçi kadın, arpadan yapılmış birkaç adet ekmeği, bir sepet içinde Ebü'l-Hasan-ı Harkânî'nin yanına getirdi.
Ebü'l-Hasan hazretleri o kadına;
- Şu ekmeklerin üzerine bir örtü ört ve...
Hazret-i Ömer r.a.
Halife her zamanki tedbili kıyafet haliyle gece Medine sokaklarını dolaşıyor dolaşıyor.
Karanlık gece bir evin önünden geçmekte evden sesler gelmekte.
Acaba ne oluyordu? Durdu. Kulak kabarttı. Dinlemeye başladı.
Bir anne ve kızı.
Anne:
-Kızım, yarın satacağımız...
Sırrî-yi Sekâtî anlatıyor:
Bir bayram günü hazreti Ma'rûf'u hurma toplarken gördüm ve;
- Bunları ne yapacaksın? diye sordum.
O da;
-Şu çocuğu ağlarken gördüm ve niçin ağladığını sordum. Bana yetim olup anne ve babasının olmadığını, arkadaşlarının yeni elbiseleri ve oyuncakları olup...
Bir gün bir köylü ihtiyar gelip, kaza müftüsü olan hoca efendiye oğlunu şikayet eder:
-Muhterem hocam, der, dün oğlum beni tarlada dövdü, elindeki öküzleri kovaladığımız övendere ile vurdu. Çok canım yandı, çok ağladım, ben bunun içi mi evlat büyüttüm, ben şimdi ne yapacağım bu ihtiyar halimle...
Hz.Nuh'un kafirlerle beraber bulunan bir oğlu vardı. Hz. Nuh oğlunu dalgalardan kurtulmaya çalışırken görünce seslendi:
- Ey oğulcağızım! Bizimle gemiye bin. Sakın kafirlerle beraber olma!
- Beni sudan koruyacak bir dağa sığınırım!
- Allah dilemedikçe, bugün O'nun azabından koruyacak...
Sultan İkinci Murâd Hanın otuz bin akçe değerinde bir atı vardı. At, yanına kimseyi yaklaştırmıyordu. Birgün Sultan Murâd, Emîr Sultan'ı ziyâret için gittiğinde;
"Biz sizin için bir at almıştık. Siz nasıl isterseniz öyle yapalım. Atı getirecek birisini verin de atı size gönderelim." dedi...