Türkiye,birileri kabul etmeyip reddetse de,elbette Osmanlının devamıdır.yeni Cumhuriyetle başlayan modenleşme ve çağdaşlaşmanın öncü adımları da ilk defa Osmanlı da başlamış cumhuriyetle de pekiştirilmiş olsa da,sonraları modernleşme ve çağdaşlaşma anlayışı,statükocu güçlerin elinde Cumhuryetin ilan edildiği yıllara geriye dönüş olarak algılanıp dinamik olmaktan çıkarılıp durağan hale getirilmiştir.
Bu yüzden de statükocular,sözde padişah ve kul ilşkisini biitirdik derken,çağın gereği demokratik kriterleri ıskalayıp onun yerine de bu kez, devleti kutsallaştırarak devlet ve kul ilşkisini yüceltmişlerdir.
böyle bir devlet anlayışı sonucu bireyin yani vatandaşların devlete kayıtsız-şartsız teslim olması istenmiş,bireylerin din,dil,inanç aidiyet,yaşam tarzı gibi özgürlük alanları daraltılmış ya da yok sayılarak insanlar devlete küstürülmüştür.
bizim yapmamız gereken,önce devleti değil,önce insanı yüceltmek ,insanın yüceldiği,huzur içinde yaşamaktan mutlu olduğu ülkeyi de kalkınmış güçlü bir ülke haline getirmektir.
bunun ön şartı da,demokrasiyi daha da geliştirmek ve kendi halkından korkmayıp ona saygı duymaktan geçer.