• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Hüsameddin

Üyelik Tarihi
19 May 2014
Konular
8
Mesajlar
54
MFC Puanı
0
Sevgili günlük, adını Hüsameddin koyacağım. Bu ismi seviyorum ve gördükce keyfim yerine geliyor. Gerçi ben günden güne mesaj yazan birisi değilim, sanırım aydan aya görüşeceğiz. Sana aylık dersem alınmazsın umarım. Etrafımda bu kadar çok alıngan insan varken, senin bile alınacağını düşünüyorum artık. Paranoyaklık mı bu acaba? Yoksa gerçekcilik mi? Bilemiyorum, ama ikisi arası bir yerde olduğu kesin.

Her neyse Hüso, bir günde geçmiyor ki olaysız bitsin. Okuduğum kitap serisinin 4. kitabınıda bitirdim bitireceğim artık, kitaplar uzadıkca zamanda uzuyor tabi. Diğer yandan arkadaşlarım sağolsun sürekli eğlendiriyorlar beni. İçlerinden öyle biri var ki çok özel benim için tabi. Onlayken çok daha mutluyum. Her neyse günlük aslında şuan içimden gelen tek şey Hikmet Çallı'nın şu sözleri;

Yağmurlu bir gecede,
Sararan yaprakların altındayken,
Hüznümü dağlara yansıtan,
Rüzgarla seni yanıma getiren,
Ve beni inim inim inleten,
En büyük duygu aşk değil mi?
Aşktan yüce ne var?
Her şeyin yalan olduğu bu dünyada,
Anlatılmamış ne kadar güzellik varsa,
En yücesi.
Yaşadığımı sandığım,
Tüm geçmişimi şimdi yaşamak,
Aşkın eseri değil midir?
Hüznümü dağlara yazmak,
Seni bana getiren o duygunun adı,
Aşk değildir de nedir söyle!​
Hikmet Çallı

Çok güzel bir şiir, okuyana huzur veriyor... Ne güzelde tanımlamış aşkı Hikmet, en yüce duygu diye. Gerçi artık aşkı oyun sanan insanlarla dolu olduğu için etraf, ki bunların çoğuda kadınlar, aşk pek fazla kalmadı. Aslında aşk daha çok "Rakibine tekme atıp, sonrada sanki tekmeyi o yemiş gibi yerde kıvrınan futbolcu" gibi. Önce aşkı oyun gibi oynayıp, sonra aşkı arıyorum diyen kadınlarla dolu etraf. Tabi erkeklerinde kalır bir yanı yok açıkcası ama kadınlar çoğunlukta bu konuda. Neyse bu konudaki fikirlerimi kendime saklayacağım Hüsamettincim, bugünlük bu kadar yeter sanırım, başka zaman görüşmek dileğiyle, hoşçakal.
 
Üyelik Tarihi
19 May 2014
Konular
8
Mesajlar
54
MFC Puanı
0
Gelir bir gün yolcunun çırağı,
Alır götürür seni uzaklara,
Ne sen kalır, ne sensizlik,
Ne de aşk kalır, senden geriye.​

Diyerek bir giriş yapmak istedim. Yine gün geçti, zaman değişti, ve akşamı bulduk bile. Ne güzel bir gün aslında, pencereyi açıp kuşlar ne güzel cıvıldıyor, kelebekler ne güzel uçuyor, dallar rüzgarın o güzel dokunuşuyla ne kadarda güzel sallanıyor demek istiyorum, ama pencereyi açtığımda karşımda duran sadece bu kadar güzel manzarayı örten inşaat malzemeleri, bide bu yetmezmiş gibi koskoca binanın önünde yer kalmamış gibi odamın penceresinin önüne çökmüş, hiç susmadan konuşan işçiler. Hani inşaat malzemeleri neyse de, işçilerin bağırarak konuşması, romantik bir cümleye, "ok, tamam, sağol" gibi yanıt veren kızlara benziyor. Tam bir hayal kırıklığı, fiyasko, yada daha da derine inmek gerekirse, sadece saygısızlık.

Halbuki öyle güzel hava, öyle güzel bir gün var ki, anlamak istesem bile anlatamam, hani anlatılmaz, yaşanır derler ya, tam olarak öyle işin aslı. Gerçi Londra'da denizi özlediğimide inkar edemem. Aslına belli de edemem, yani adada yaşayıp denizi özlemek nasıl bir duygudur, anlatılamaz heralde. Her neyse günlük, aslında bu günlerde sanırım beni tek mutlu eden şey Sena ile konuşmam olsa gerek, çünkü o benim için çok özel ve tabi beni her daim mutlu ediyor. Tabi bir yandan yeğenin durumu da üzücü. Tabi her şeyin peşinden koşturmaktan uyuduğuda yok, bu konuda da beni kızdırdığını es geçersek, aslında aramızda hiç bir problem yok.


Onsuz yaşamak kolay mı?
Yoksa yaşamak onunla daha mı zor?

Diyerek devam ediyorum cümlelerime. Kim bilir, belki mutluluğun anahtarı ikisindedir. Yani hem onla, hemde onsuz olmaktır. Ama nasıl olacak ki? Gözden ırak olan, gönülden de uzak olur derler. Yada beni bekleyen olur mu? Daha doğrusu sevdiğini bekleyen kaldı mı bu Dünyada? Düşündüm de sanırım, hayır. Aşk, eski romanların bir sayfasında, yada belki de sadece bir satırında bulunan tek bir kelime miydi? Yoksa sadece insanların, yalanlarını örtmek için uydurdukları bir kelime miydi? Zor bir soru bu biliyorum, ama ne yazık ki yanıtını bende bilmiyorum günlük.

Şimdilik hoşçakal diyebiliyorum ancak, yeniden görüşmek dileğiyle Hüso.
 
Üst