hayir, hiç hissetmedim sanıyorum. sevgi çok boyutlu bir kavram aslında. insan doğasında çokca bulunan, yaşamımızı renklendirip anlamlandıran,
hepimizin ihtiyaç duyduğu doygunluk hissiyatı. sürekli beslenmesi de gerekir. benim de sevgi arsizi olduğum söylenir genelde, ne suçluluk ne mahcubiyet ne de
başka bir utanç duygusu hissetmedim. ama güzel sevilmediğimde utanç duymuşluğum vardır, o da karşı tarafın yerine.
sizce sevdiğimizde sevilmek ister miyiz? sevmeli miyiz? çünkü sartre nin de dediği gibi sevmek,
aslında bir sevilmek projesinin ta kendisi mi, siz ne düsünürsünüz bu konuda?
Çok ilginç bir yaklaşım..
Hiç düşünmemiştim bu açıdan..
Bence sevmek ve sevilmek birbirinden çok net ayrılamayacak kadar birbiriyle doğrudan ilintili olan kavramlar..
Sevildiğin için o sevginin büyüsüyle de sevebildiğin gibi, çok sevdiğin için sevilip sevilmediğini önemsemeyecek kadar bundan bağımsız şekilde güçlü sevişlerin de olabilir..
Birbirleriyle çok bariz şekilde etkileşimde oldukları hatta birbirinden beslendikleri aşikar ama hangisi yanıcı hangisi yakıcı olarak değerlendirilmeli kestiremiyorum..
Bazen bir düşünceye inanmak, hatta ona bağlanma ihtiyacı hissediyoruz..
İnsanın en çok ihtiyaç duyduğu duygu aidiyet duygusu diye biliyorum.
Belki sevmek için sevilmeyi, sevilmek için sevmeyi bazen farkında olmadan bazende bilinçli şekilde seçiyoruz..
Bunlar hayatı yaşama ve algılama durumumuz hatta kendimizi nasıl manipüle ettiğimizle ilgili bence. ama yoğun olarak aradığımız ve istediğimiz sevme ve sevilme isteği aslında aidiyet duygusundaki açlığımızı bi şekilde tatmin etme isteği ile doğrudan ilişkili diye düşünüyorum..
sevilmek yada sevildiğini hissetmek için farkında olmadan olsa da manipülasyon yaptığın olur mu?