Çine (Marsyas) Çayının Efsanesi (Aydın)
Anadolu, efsaneler-söylenceler toprağıdır. Aydın yöresi ise bütün Ege toprağı gibi Antik Çağ efsaneleri yönünden zengin bir bölgedir.
Aydından Muğlaya giderken Çine ile Yatağan arasından "Göbel" denilen yerde Çine Çayı (Antik Çağdaki adıyla Marsyas Çayı) akar. Kayalık ve vahşi bir doğa içinde çağıldayan bu su, adını "Satyr" (hiciv söyleyen) Marsyastan almıştır.
Marsyas, bazı kaynaklarda ilk borulu kavalın bulucusu olarak gösterilir. Aslında bu kavalın ilk bulucusu olan Tanrıça Athena, birgün kavalı çalarken bir dere kenarından geçiyormuş. Sudaki görüntüsüne bakınca kavalı üflemek için şişirdiği yanaklarıyla çok çirkin göründüğünü fark etmiş be kavalı hemen oracıkta kaldırıp atmış, bir daha da eline almamış.
İşte bu atılan kavalı Marsyas bulmuş ve çalmaya başlamış. O kadar güzel çalıyormuş ki dünyada bu kavaldan daha iyi bir ses veren bir çalgı bulunamayacağını söylemek cüretini göstermiş. Buna çok kızan Tanrı Apollon, kendi çaldığı "Lyra" (Lir) ile yarışmayı önermiş. Bu müzik yarışmasını kim kazanırsa, kaybedene istediği cezayı verecekmiş.
Tanrı Apollon, ceza olarak Marsyası bir ağaca bağlatarak canlı canlı derisini yüzdürmüş. Fakat Apollon, bu yaptığına pişman olmuş ve Marsyası bir ırmak haline getirtmiş. İşte Marsyas ya da Çine Çayı, böyle meydana gelmiş.
Anadolu, efsaneler-söylenceler toprağıdır. Aydın yöresi ise bütün Ege toprağı gibi Antik Çağ efsaneleri yönünden zengin bir bölgedir.
Aydından Muğlaya giderken Çine ile Yatağan arasından "Göbel" denilen yerde Çine Çayı (Antik Çağdaki adıyla Marsyas Çayı) akar. Kayalık ve vahşi bir doğa içinde çağıldayan bu su, adını "Satyr" (hiciv söyleyen) Marsyastan almıştır.
Marsyas, bazı kaynaklarda ilk borulu kavalın bulucusu olarak gösterilir. Aslında bu kavalın ilk bulucusu olan Tanrıça Athena, birgün kavalı çalarken bir dere kenarından geçiyormuş. Sudaki görüntüsüne bakınca kavalı üflemek için şişirdiği yanaklarıyla çok çirkin göründüğünü fark etmiş be kavalı hemen oracıkta kaldırıp atmış, bir daha da eline almamış.
İşte bu atılan kavalı Marsyas bulmuş ve çalmaya başlamış. O kadar güzel çalıyormuş ki dünyada bu kavaldan daha iyi bir ses veren bir çalgı bulunamayacağını söylemek cüretini göstermiş. Buna çok kızan Tanrı Apollon, kendi çaldığı "Lyra" (Lir) ile yarışmayı önermiş. Bu müzik yarışmasını kim kazanırsa, kaybedene istediği cezayı verecekmiş.
Yarışma, önceleri başa baş gitmiş. Marsyas, gerçekten de kavalı çok güzel çalıyor, adeta konuşturuyormuş. Bunu gören Tanrı Apollon, Lyrasını ters tutarak çalmaya başlamış. Marsyastan da aynı şeyi yapmasını, kavalını ters tutarak tersinden üflemesini istemiş. Apollon, Lyrayı tersten tutarak aynı sesleri çıkardığı halde Marsyas, kavalıyla bunu becerememiş ve böylece yarışmayı kaybetmiş.Tanrı Apollon, ceza olarak Marsyası bir ağaca bağlatarak canlı canlı derisini yüzdürmüş. Fakat Apollon, bu yaptığına pişman olmuş ve Marsyası bir ırmak haline getirtmiş. İşte Marsyas ya da Çine Çayı, böyle meydana gelmiş.