• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

CHe`nin imani.!

Üyelik Tarihi
16 Eki 2012
Konular
51
Mesajlar
253
MFC Puanı
130
"bugün emperyalizmle işbirliği yapan bir İslamcıdan daha çok Che Guevara’nın imanından emin olurum."

Birkaç gündür, Birgün'de söyleşisi yayınlanan Devrimci Müslümanlar hareketinin lideri olarak görebileceğimiz ve muhafazakar semtlerde çok önemli satış oranlarına ulaşan Devrim Ayetleri’nin yazarı Eren Erdem'in sözleri Türkiye sosyalist hareketinde bir tartışma konusu oldu.

Başlık her zaman önemlidir, Eren Erdem'in "Che'nin imanından eminim" ifadesi kullanmamasına rağmen söyleşi bu başlık altında yayınlandığından birçok sosyalist bu ifade üzerinden tartışmayı sürdürdü.

Eren Erdem'in "bugün emperyalizmle işbirliği yapan bir İslamcıdan daha çok Che Guevara’nın imanından emin olurum" sözlerinde edebi bir anlatım vardır. Bu sözlerde hiçbir şekilde Che Guevara'nın dini inancıyla ilgili bir ifade yoktur, ancak bu tartışmanın farklı taraflarının yazdıkları üzerinden sosyalist bir değerlendirme yazısı yazmak gerektiğini düşünüyorum, parola ayrılık ve bölünme değil bir olmak ve Leninist ilkeler etrafında birlik olmaktır.

Leninist ilkelerde birlik, devrim-örgüt anlayışı ve çalışma tarzıyla sağlanır. Bu anlayışlarda ve tarzda ortaklık söz konusuysa, din, ulus vb. bütün konulardaki farklı görüşler önemsizdir, demokratik merkeziyetçilik esas alınarak tartışılabilir, bu görüş farklılıkları hiçbir sosyalisti, sosyalist olmaktan alıkoymaz.

Başlayalım.

Sol, kendi eliyle dinci-gericiliğin başka bir biçimini meşrulaştırıyor.

Sosyalistlerin dinci-gericiliği meşrulaştırması için öncelikle meşrulaştırdıkları hareketin/örgütün/partinin dinci-gerici olması gerekir. Devrimci Müslümanların açıklamaları, çabaları ve eylemleri, ideolojik savaşımı bu gericiliği yok etme yönündedir, çok da kapsamlı ve başarılıdır. Yoksul ve muhafazakar kentlerde oturan birçok işçi çocuğunun gerici düşüncelerle tanışmadan önce Devrimci Müslümanların kitaplarıyla, düşünceleriyle tanışması olağandır; birçok işçi çocuğu öğrenciler lise yıllarında devrimci düşüncelerle tanışmakta fakat din konusunda ayrı düşmektedir, bu insanları örgütlemek ve kazanmak sosyalistlerin en büyük programıdır. En büyük programıdır çünkü işçi sınıfını örgütlemek en büyük görevdir (ilk görev değil, ilk görev militan ve savaşçı bir parti çekirdeği oluşturmak), dini görüşün hiçbir önemi yok. Nitekim parti içerisinde ideolojik savaşla ve sosyalist eğitimle dini görüşler zamanla yok olacaktır. Tıpkı Marx'ın dediği gibi, "İnsanların gerçek mutlulukları için aldatıcı bir mutluluk kaynağı olan dinin ortadan kaldırılması şarttır" fakat parti içerisinde sosyalist bir eğitimle ve ideolojik bir savaşla, entellektüel bir bakış açısıyla üstten işçi sınıfına bakarak değil.

Bilimsel sosyalizmde idealist, metafizik görüşlerin ne yeri olabilir ki?

Sosyalizmin temeli, devletin dolayısıyla da bütün üretim araçlarının işçi sınıfının partisinin, bütün proleteryanın ve zamanla proleterleşecek olan ilerici küçük-burjuvazinin, sosyalizmle beraber proleterleşecek olan işsizlerin ve yine süreç içerisinde devamlı proleterleşmeye devam edecek öğrencilerin eline geçmesidir. Sınıflar yok olacaktır ve proleterya, küçük-burjuvazi kavramları kalmayacaktır, bütün halk "yoldaş!" olacaktır. Bu tanım için fikriyle, silahıyla mücadele eden her yoldaş sosyalisttir, diyalektik materyalist olmak da şart değildir, işçi olmak da. Bunlar sıfat anlamında lükstür, (gereksinim dışında olan).

Dolayısıyla sosyalist bir partinin merkez komitesi, parti çekirdeği ve militanları bu lükslerle donanmalıdır ve mutlaka devrim-örgüt anlayışında, çalışma tarzında birlik sağlanmalıdır ancak halk için bu şart değildir ve hiçbir zaman, hiçbir sosyalist devrimde bu şart varolmamıştır. Varlıklı bir küçük-burjuva da sınıfından kopmayı göze aldıysa parti üyesi olabilir. Mahir Çayan'ın dediği gibi, parti içerisinde gün geçtikçe insanlar proleterleşeceklerdir. İdealist ve metafizikçi bir insan da zaman içerisinde bu diyalektik materyalist felsefeye ters bu görüşlerini geliştireceklerdir.

Devrimci sosyalistlerin yürüyeceği yol bellidir, ustaların yolu.

Hayır, sosyalistlerin izlemesi gereken yol ustaların evrensel teorileri + zamana, koşullara ve mekana göre değişkenlik gösteren teorilerin ülke şartlarına göre yenilenmesidir: Yerli + enternasyonal. THKP-C'nin, Türkiye sosyalist hareketine en büyük katkısıdır bu.

Gelelim kişiliğine, son zamanlarda Ulusal Kanal tarafından ve Aydınlık gazetesi yazıları ile öne çıkartılıyor. Bu bana göre hem Turan Dursun kitaplarına karşı bir set, hem de sol ve ulusalcı kesim üzerindeki İslami ön yargıları yıkıp İP düşüncesinin dine karşı olmadığını göstermek.

Bu söyleşinin kişiliğiyle hiçbir alakası yok, Aydınlık gazetesinde yazıyor olması da önemli değildir.

İkinci iddiaya gelecek olursak, doğru bir iddia.

Bütün sosyal-demokratların, ülkemiz versiyonuyla Kemalistlerin "din düşmanı değiliz" çığırtkanlığının altında 1923'ten sonra uygulanan din düşmanı politikalarının sonucu halkın bu insanlara "din düşmanı" sıfatını yakıştırmış olması yatıyor. Bu sebeple Sözcü'de, Cumhuriyet'te, Aydınlık'ta din adamlarına, ilahiyatçılara yazılar yazdırılır, fakat bunun sosyalistlerle hiçbir alakası yoktur.

Bu gazeteler aynısını Kürdistan ulusal kurtuluş hareketi için de yapıyor, "benim birçok Kürt arkadaşım var, aramızda bir problem yok" denilmesiyle "biz din özgürlüğünüze karşı değiliz, başörtüsü takılabilir türban yasak olmalıdır" arasında muhteva olarak hiçbir fark yok.

Proleteryadan, öğrencilerden ve ilerici aydınlardan çoğunluğu da bunun farkında, 28 Şubat öncesinde değillerdi. Farkındalığının altında Kemalistlerin 28 Şubat ve sonrasındaki aslında laik olmayan "laik" bakış açısının dozunu arttırması yatıyor.

Grup Yorum konserlerinde, eylemlerde türbanlı birçok insanı görebilirsiniz, önyargılar yok olmuştur. Halk Kemalistler ile sosyalistlerin ayrımını yapmıştır, bu yüzden Eren Erdem'in nerede yazdığı önemli değildir, önemli olan ne yazdığıdır, yazdıklarında Kemalist bir içeriğe rastlamadım.

Amaçları iktidar yada bir yanıyla var olanı korumak değilse nedir?

"Mülk Allahındır", ayetin gerçeği bu değildir. Bu eleştirinin dayanağı bu olduğundan bu ayet üzerinden gideceğim.

Mülk işçi sınıfı partisinin ve daha sonra sınıflar yok olup geçiş süreci aşıldığında halkın olacaktır.

Ancak bu ayette kastedilen bu mudur? Hayır, bu ayet bu şekilde de değil zaten.

Ayetin aslı budur: "Göklerin ve yerin yönetimi Allah'a aittir. Dönüş de Allah'adır."

Mülk diye bir ifade yok.

Sosyalizme karşı bir bakış açısı bu ayetten çıkarılamaz.

Devrimci Müslümanların sloganı bu ayet de değildir üstelik, budur: Biz ezilenleri yeryüzüne önder kılmak istiyoruz. (Kasas Suresi 5. Ayet)

Devrimci Müslümanların amacı buysa eğer, sosyalisttir. Bugüne kadar bu amaç için mücadele ettiklerini gördük, aksini gördüğümüz an üstü çizilecektir zaten.
___

AÇIKLAYICI NOT: Sosyalist olmak, sosyalizm... Bunları açıkladım. Fakat sosyalist olmak bir birlik gerekçesi değildir, Devrimci Müslümanlar sosyalisttir ancak yalnızca Leninist ilkeler üzerinde birlik sağlanabilir. Bu ilkeler, devrim ve örgüt anlayışıdır, çalışma tarzıdır.

Bu ilkeler üzerinde birlik sağlanamadığında bu, birlik sağlanamayan örgütü sosyalist olmaktan "alıkoymaz", o örgüt sosyalisttir ancak doğru bir siyaseti yoktur, teoride eksiktir.

Bu demek değildir ki, birlik olamadığımız örgütleri dışlamalıyız.

THKO ve THKC kurulmadan evvel Mahir ile Deniz ve onların arkadaşları hareketleri birleşmeyi konuştuklarında birlik sağlanamamıştır. Ama devrimci dayanışma kanla yazıldı Kızıldere'de. Bu bir mirastır.

Devrimci Müslümanların örgüt anlayışı, devrim anlayışı ve çalışma tarzı şüphesiz ki sosyalizmin gerçekliğinden çok uzaktır, teorik olarak çok yetersizdir, olabilir ancak sosyalist oldukları gerçeğini değiştirmez. Sosyalizmin temeli, devletin dolayısıyla da bütün üretim araçlarının işçi sınıfının partisinin ve zamanla da halkın eline geçmesidir. Bu kadar. Gerisi artı'lardır. Ezilenleri yeryüzünün önderi yapmak bu örgütün amacıysa bu örgüt sosyalisttir, teorileri ne kadar yetersiz ve yanlış olursa olsun.

Sosyalizm bir din değildir, farzları da yoktur.

Birlik yoksa da dayanışma vardır.

Bütün sosyalist hareketlere selam olsun.
 
Üst