• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi ve Anlamı

MelankolikGenc

MFC Üyesi
Üyelik Tarihi
24 Nis 2020
Konular
14
Mesajlar
25
MFC Puanı
220
ATATÜRK’ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ

Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni, bu hazineden, mahrum etmek isteyecek, dâhilî ve haricî, bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zapt edilmiş ( siyasi hedef ), bütün tersanelerine girilmiş ( ekonomik hedef ), bütün orduları dağıtılmış ( askeri hedef ) ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr u zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!



ATATÜRK’ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ

(YENİ TÜRKÇE KARŞILIĞI)

Ey Türk Gençliği!

Birinci görevin; Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini, ebediyen korumak ve savunmaktır.

Varlığının ve geleceğinin biricik temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. Gelecekte bile, seni, bu hazineden, mahrum etmek isteyecek, iç ve dış düşmanların olacaktır. Bir gün, bağımsızlık ve cumhuriyeti savunmak zorunda kalırsan, göreve atılmak için, içinde bulunacağın durumun olanaklarını ve koşullarını düşünmeyeceksin! Bu olanaklar ve koşullar, hiç müsait olmayan bir durumda kendini gösterebilir. Bağımsızlık ve cumhuriyetini yıkmak isteyecek düşmanlar, dünya tarihinde benzeri görülmemiş bir galibiyet elde edebilirler. Zorla ve hile yapılarak kutsal vatanın, bütün temel devlet kurumları teslim alınmış (Siyasi hedef) , bütün temel ekonomik işletmeleri ele geçirilmiş (Ekonomik hedef) , bütün orduları terhis edilip dağıtılmış (Askeri hedef) ve yurdun her köşesi tamamen işgal edilmiş olabilir. Bütün bu koşullardan daha acıklı ve korkunç olmak üzere, ülkede, iktidara sahip olan hükümet ve devlet adamları gaflet ve sapkınlık ve hatta ihanet içinde olabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri kişisel çıkarlarını, işgalcilerin siyasi amaçlarıyla birleştirerek düşmanla işbirliği yapabilirler. Millet, yoksulluk ve sıkıntı içinde ezik ve bitkin düşmüş olabilir.

Ey Türk geleceğinin evladı!

İşte, bu durum ve koşullar içinde bile görevin, Türk bağımsızlığını ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun güç, damarlarındaki asil kanda bulunmaktadır!


“ …Türk Gençliğine Bıraktığım Emanet:

Muhterem Efendiler, sizi, günlerce işgal eden, uzun ve teferruatlı beyanatım, en nihayet, mazi olmuş bir devrin hikâyesidir. Bunda milletim için ve müstakbel evlâtlarımız için dikkat ve teyakkuzu davet edebilecek, bazı noktalar, tebarüz ettirebilmiş isem, kendimi bahtiyar addedeceğim.

Efendiler, bu beyanatımla, millî hayat hîtam bulmuş farz edilen büyük bir milletin; istiklâlini nasıl kazandığını ve ilim ve fennin en son esaslarına müstenit, millî ve asri bir devleti, nasıl kurduğunu ifadeye çalıştım.

Bugün vâsıl olduğumuz netice, asırlardan beri çekilen millî musibetlerin intibahı ve bu aziz vatanın, her köşesini sulayan kanların bedelidir.

Bu neticeyi, Türk gençliğine emanet ediyorum.”

Yukarıdaki ön girişten sonra Atatürk; Türk Gençliğine seslenmekte, “vazifesini, hazinesini, imkân ve koşulları ile gücünü” daha sonra ifade etmektedir.
Atatürk’ün öncelikli olarak seslendiği, uyardığı hedef kitle, “Türk Gençliği” dir. Bunu belirtmek için söze “Ey Türk Gençliği!” diye başlamaktadır.
Hedef kitleye yüklediği görev; “Birinci vazifen, Türk İstiklâlini, Türk Cumhuriyeti’ni ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir” şeklindedir. Bu iki kavrama vermiş olduğu önem veya tanımlamasını; “Mevcudiyetinin ve istikbâlinin yegane temeli budur.” “Bu temel, senin en değerli hazinendir” şeklinde yapmıştır.
Atatürk hedef kitlesi olan Türk Gençliğini, “İstikbâl de dahî seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhîli ve haricî bedhahların olacaktır” diye de uyarmayı ihmal etmemiştir. Hatta bununla yetinmeyip gelecekteki tehlikelere karşı hedef kitlesini ikinci kez uyarmaktadır: “Bir gün İstikbâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen vazifeye atılmak için içerisinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin.”
İmkân ve koşulların ne olabileceği konusunu ise Atatürk, altı ihtimal vererek açmaktadır:

1.İmkân ve Şartların Olumsuzluk İhtimali:
“Bu imkân ve şerait çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir.”

DÜŞMANLARIN ÇOK GÜÇLÜ OLMASI İHTIMALI:
“İstiklâl ve Cumhuriyeti’ne kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.”

VATANIN İŞGAL EDILMIŞ OLMASI İHTIMALI:
“Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.”

İKTIDARIN GAFLET, DELÂLET VE HIYANET İÇINDE BULUNMASI İHTIMALI:
“Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleket dahilinde, iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içerisinde bulunabilirler.”

İKTIDARIN MENFAATLERINI İŞGALCILERIN SIYASI EMELLERIYLE BIRLEŞTIRMESI İHTIMALI:
“Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler.”

MILLETIN HARAP VE BITAP DÜŞMESI İHTIMALI:
“Millet, fakr-u zaruret içerisinde harap ve bitap düşmüş olabilir.”

Atatürk gençliğe hitabesinde olabilecek yukarıdaki gibi altı olumsuz ihtimali sıraladıktan sonra hedef kitlesi olan Türk gençliğine ikinci kez “Ey Türk İstikbâlinin Evlâdı!” diyerek seslenmektedir. Geleceğin gençliğine çok kararlı bir biçimde birinci vazifesinin ne olması gerektiğini ise; “İşte bu ahvâl ve şerait içerisinde dahi, vazifen;” TÜRK İSTİKLÂL VE CUMHURİYETİNİ KURTARMAKTIR!” sözleriyle hatırlatmaktadır.

Büyük lider Atatürk kendinin gerek istiklâl savaşı gerekse inkılâpları yaparken güç aldığı asıl kaynağın “Türklük” olduğunu bu kez Türk gençliğine; “Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!” diyerek göstermektedir.
Sonuç olarak yukarıda ele alıp tahlil ettiğimiz bu metin, edebi ve tarihi değeri çok yüksek bir metindir. Atatürk metni, “giriş, gelişme ve sonuç” bölümlerini oluşturarak hazırlamıştır. Geçmiş olaylar, mevcut olaylar ve gelecek olaylar konusunda bilgi verip önemli hatırlatmalar yapmıştır. Geçmişte yaşanan acı olaylar gelecekte de yaşanılabilir düşüncesinden hareketle Türk gençliğine kutsal bir görev vermektedir. Atatürk “Türk İstiklâlini” ve “Türk Cumhuriyeti’ni” en temel hazine olarak değerlendirmiş, bu iki hazinenin muhafazasını özellikle gençlikten istemiştir. Gençliğe hitabeyi Nutuk adlı eserinin metin kısmının sonuna eklemesi yine değişik bir mesaj çıkarılması gerekli olan bir konudur. Hitabenin giriş kısmında gençliğin görevi vurgulanmasına rağmen, metnin sonunda yine bu görev, “Türk İstiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır!” denilerek tekrarlanmıştır.

Atatürk bu metinde sıraladığı bütün olumsuz durumların çözümünde gençliğin ihtiyaç duyacağı gücün ne olduğunu ilk kez olarak metnin sonunda “asil kan” yani “Türklük” olarak söylemiştir. Atatürk’ün burda asil kan sözü ile Türklüğü, Türklük ile de biyolojik olarak ırkçılığı değil, kültürel ve duygusal bir milletçiliği kastettiğini düşünmemiz doğru bir yol olacaktır. Nitekim bu konudaki anlayışının “Ne mutlu Türküm diyene!” vecizesinde açık açık belirtildiği, zaten hayatın hiçbir döneminde ırkçılığı tasvip etmediği, buna uygun ve bizi doğrulacak bir çok sözü olduğunu hatırlatmak gerekiyor. Ayrıca bu hitabede sıralanan olumsuz altı ihtimal dikkate alındığında; gençliğin sığınacağı hiçbir maddi dayanak kalmadığından, maneviyatından, Türklüğünden yani kanından başka alternatifinin olmadığı da görülecektir. Cümledeki “asil” sözcüğünün gençliğe özgüven vermiş olduğu de bir gerçektir.

Tahlile tabi tuttuğumuz Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi, basit bir metin gibi görünmesine karşılık, çok kapsamlı ve bizzat yaşanmış tarihi bilgileri ihtiva etmektedir. Edebi ve tarihi yönüyle gayet zengin bir metindir. Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı 95 yıldır süren ve gelecekte de sürecek olan iç ve dış tehlikelere, tehditlere, saldırılara ve plânlara karşı Türk gençliği daima hazırlıklı olmak, çağın gerektirdiği bilgilerle donanımlı olmak, hazinesini (Türk İstiklâli ve Türkiye Cumhuriyeti) koruma azim, ve şuurunda olmalıdır. Bu durum Atatürk dediği için değil, akıl, bilim ve realite böyle olduğu içindir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptığı ise bu durumu büyük bir öngörüşle 1927 yılında tespit ederek gençliği uyarmasından, ona görevinin ne olduğunu veciz bir şekilde hatırlatmasından ve bunu yaparken de kendi yaptığı işleri övmeme, hatta adını bile anmama alçak gönüllülüğünü göstermesinden ibarettir.

Bu yazı vesilesiyle başta Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ümüz olmak üzere yüce Türk Milleti’nin ve Türk devletinin bekası için yedi düvele meydan okuyan kahraman atalarımızı rahmetle duayla anıyoruz. Onların bize bıraktığı aziz emanetleri; vatanımızı, milletimizi, dinimizi, bayrağımızı, cumhuriyetimizi son nefesimize kadar koruyup kollayacağımıza ve gelecek nesillere emin bir şekilde teslim edeceğimize yürekten söz veriyoruz.. Ne mutlu Türk’üm diyene!

Ulu önder Mustafa Kemal'in Gençliğe hitabeyi yazış amacını ve bizlere ne anlattığını öğrenelim;

Mustafa Kemal Atatürk gençliğe öğütler vermek, ders çıkarmasını sağlamak ve onları olası dış tehditler karşısında uyarmak amaçlı olarak Gençliğe Hitabeyi yazmıştır.

Gençliğe Hitabe öyle değerli bir parçadır ki, Mustafa Kemal Nutuk eserinin sonunu Gençliğe Hitabe ile kapatmış ve gençlere özel eserlerinden bir tanesini daha bırakmıştır.

Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk eserinde Cumhuriyete kadar olan dönem zorluklarını, başarıları, zaferleri, çok çalışmanın getirdiklerini, milletin bu toprakları vermemek adına yaşadığı zorlukları ve milli mücadele dönemini anlatır. Son kısmını Gençliğe Hitabe ile bitirmesinin sebebi, gençliğe çok fazla önem veriyor olmasıdır. Atatürk, bir çok sözünde belirtmiştir ki onun tüm ümidi gençliktedir. Biz gençler olarak onun bıraktığı cumhuriyete sahip çıkmalıyız.
 
Üst