Aynı küçüklüğümdeki gibiydi. Düştüğüm zaman, can havliyle kalkmaya çalışıp bir gören var mı, diye etrafıma bakmıştım. Nedense düşmekten utanıyor insan... Bunu çok defa yaşamış olsam da bu kez daha farklıydı sanki. Sanki düşmemi dört gözle bekleyenler vardı. Aldırmamış gibi yapıp üstümü tozlardan temizledim ve can acısını dişlerimin arasına bıraktım. Hemen eve annemin yanına gitmek istedim. Çünkü o anlardı. Çünkü anne ağlamak için en güzel yerdi. Ve giderken düşündüm, benim ev...im ayrıydı artık. Annem vardı ama bu değişikti işte
Gitsem ona mutlaka, Yavrum, diye sarılır ve göğsüne sarardı. Aslında boyum ne kadar da uzun ondan... Sarılsam, kalbimin hizasını geçmez başı
Ve ne kadar da çok zaman oldu sarılmayalı
Öyle çok bırakmışım ki kendimi sana; annem, babam, canım belleyip başka birine sarılmak bile içimden gelmiyordu...
Ayaklarım dolaştı kendi etrafımda. Defalarca yön değiştirip olduğum yere geri döndüm. Ölürmüş gibi düştüğüm yere baktım önce ve sonra kendime Yoktun yine. En azından, düştüğümü hisset istedim. Birazdan fazla canımın acıdığını anla...
Çünkü insan geçmiş vakitte de olsa biriyle bir lokma ekmeği, bir yudum suyu, aynı havayı, aynı kalbi paylaşınca, biraz olsun duymalıydı. Biraz olsun hissetmeliydi.
Halis Karabenli
Öyle çok bırakmışım ki kendimi sana; annem, babam, canım belleyip başka birine sarılmak bile içimden gelmiyordu...
Ayaklarım dolaştı kendi etrafımda. Defalarca yön değiştirip olduğum yere geri döndüm. Ölürmüş gibi düştüğüm yere baktım önce ve sonra kendime Yoktun yine. En azından, düştüğümü hisset istedim. Birazdan fazla canımın acıdığını anla...
Çünkü insan geçmiş vakitte de olsa biriyle bir lokma ekmeği, bir yudum suyu, aynı havayı, aynı kalbi paylaşınca, biraz olsun duymalıydı. Biraz olsun hissetmeliydi.
Halis Karabenli