Adalet eski Bakanlarında Hikmet Sami Türk, "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın bir parti hakkında dava açmasının Meclis'in iznine bağlanması" yönündeki değişikliği, "Öyle anlaşılıyor ki Sayın Başbakan kendi partisi aleyhine yeni bir kapatma davası açılmasını önlemek amacındadır. Böyle bir durumda, kapatmayı olanaksızlaştıracak bir durum ortaya çıkacak" şeklinde yorumladı.
ANKA
Ankara- Anayasa değişikliği taslağını değerlendiren Türk, siyasi partilerin kapanmasında Meclis kararı aramanın, "yargısal kararları iktidara bırakmak" olacağını dile getirerek, şöyle konuştu:
"Anayasamızın 69. maddesine göre siyasi partilerin kapatılması Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının açacağı dava üzerine oluyor. Anayasa Mahkemesince de karara bağlanıyor. Burada bir siyasi partinin kapatılması davası resen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının doğal görevi olarak, Bakanlar Kurulu kararı ve Adalet Bakanının işlemi ile birde bir siyasi partinin istemi üzerine açılır. Burada tabi karşılaştırmalı hukuktan örnek vermemiz gerekli. Çünkü Sayın Başbakan hep AB'de ne varsa onu yapmak istiyor. O açıdan bakıldığında Almanya Anayasa Mahkemesi kanununun 43. maddesinde bir siyasi partinin Anayasaya aykırı olduğuna ilişkin karar verilmesi yönünde talep federal konsey, federal meclis ve federal hükümet tarafından yapılabilir.
Sayın Başbakan bunu göz önünde bulundurarak söylemiş olabilir. Başbakanın bu ifadesi bence şöyle yorumlanabilir: Siyasi partilerin kapanmasında Meclis kararı aramak, yargısal kararları iktidara bırakmaktır. Öyle anlaşılıyor ki Sayın Başbakan kendi partisi aleyhine yeni bir kapatma davası açılmasını önlemek amacındadır. AKP'ye tekrar kapatma davası açılmasını önlemek istiyor. Tedbirli olmak için. Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer demişler. 2001 yılında yapılan değişiklikle siyasi parti kapatma zaten zorlaştırılmıştır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının elinden bu yetkiyi almak için Anayasa değişikliği şart. Kapatmayı olanaksızlaştıracak bir durum ortaya çıkacak. Ayrıca, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü ve demokratik Cumhuriyetin korunması bu iki konu çok önemlidir. Bunları sulandıracak bir Anayasa değişikliği yapılmamalıdır. Sayın Başbakan sık sık 'referanduma alışılmalıdır' diyor. Bu söylemlerle de alıştırma egzersizleri başlamış görünüyor."
3 Mart 2010
cumhuriyet
ANKA
Ankara- Anayasa değişikliği taslağını değerlendiren Türk, siyasi partilerin kapanmasında Meclis kararı aramanın, "yargısal kararları iktidara bırakmak" olacağını dile getirerek, şöyle konuştu:
"Anayasamızın 69. maddesine göre siyasi partilerin kapatılması Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının açacağı dava üzerine oluyor. Anayasa Mahkemesince de karara bağlanıyor. Burada bir siyasi partinin kapatılması davası resen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının doğal görevi olarak, Bakanlar Kurulu kararı ve Adalet Bakanının işlemi ile birde bir siyasi partinin istemi üzerine açılır. Burada tabi karşılaştırmalı hukuktan örnek vermemiz gerekli. Çünkü Sayın Başbakan hep AB'de ne varsa onu yapmak istiyor. O açıdan bakıldığında Almanya Anayasa Mahkemesi kanununun 43. maddesinde bir siyasi partinin Anayasaya aykırı olduğuna ilişkin karar verilmesi yönünde talep federal konsey, federal meclis ve federal hükümet tarafından yapılabilir.
Sayın Başbakan bunu göz önünde bulundurarak söylemiş olabilir. Başbakanın bu ifadesi bence şöyle yorumlanabilir: Siyasi partilerin kapanmasında Meclis kararı aramak, yargısal kararları iktidara bırakmaktır. Öyle anlaşılıyor ki Sayın Başbakan kendi partisi aleyhine yeni bir kapatma davası açılmasını önlemek amacındadır. AKP'ye tekrar kapatma davası açılmasını önlemek istiyor. Tedbirli olmak için. Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer demişler. 2001 yılında yapılan değişiklikle siyasi parti kapatma zaten zorlaştırılmıştır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının elinden bu yetkiyi almak için Anayasa değişikliği şart. Kapatmayı olanaksızlaştıracak bir durum ortaya çıkacak. Ayrıca, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü ve demokratik Cumhuriyetin korunması bu iki konu çok önemlidir. Bunları sulandıracak bir Anayasa değişikliği yapılmamalıdır. Sayın Başbakan sık sık 'referanduma alışılmalıdır' diyor. Bu söylemlerle de alıştırma egzersizleri başlamış görünüyor."
3 Mart 2010
cumhuriyet
