Hiç belirtmeden, kıyılardasın,
Senden bir işaret var, ey veliyy-i velayet
Hem ortada değilsin hem aramızdasın,
Ey Allahın evi ki, bu evin sahibisin.[1]
***
Zuhur vaktine yaklaşmış olduğumuz nereden anlaşılacak? Zuhur dönemine yaklaşıldığını gösteren belirtiler nelerdir? Ahir zaman denen dönem ne zamandır ve özellikleri nelerdir? Acaba ahir zaman geldi çattı mı?
Onun zuhur anını, Allahtan başka tam olarak hiç kimsenin bilemeyeceği anlaşılmış oldu. Tam olarak vakit belirleyen kişi yalan söylemiş olur. Bunu kabul ettikten sonra hadis kitaplarımızda anlatılan öyle kanıtlar ve şahitler var ki o kurtuluş zamanının yaklaştığını haber veriyor. Zuhur alametleri/belirtileri ile ilgili geçmişten günümüze kadar çok sayıda kitap yazılmıştır. Pek çok hadis-i şerif de bu alametleri anmaktadır.
Bu alametler, bir kısım özel olay ve haberlerdir ki onun kıyamına yakın bir zamanda gerçekleşecektir. Bazı genel belirtiler, zuhur öncesi toplumun durumunu, davranışlarını ve psikolojilerini açıklamaktadır. Bazı alametler ise olağanüstü, şaşkınlık uyandırıcı ve sır gibidir. Bunları, ortaya çıkaran olaylara uyarlamak güçtür. Gönül rahatlığıyla bu olaylara, hadislerde anılan durumlardır denilemez.
Şu noktayı da ekleyelim ki zuhur koşulları ile zuhur alametleri arasında fark vardır. Zuhur koşulları; zuhurun gerçekleşmesinin yakın olduğu sıralarda halkın fikrî, psikolojik yapısı, toplumun ve devletlerin beşerî düzeniyle ilgili durumdur. Zuhur alametleri ise; geçmişte hiç olmamış olayların gerçekleşmesidir. Bunlar, o kutlu olayın yaklaştığını haber verir ki, muntazırları Mehdinin (ac) büyük ordusuna katılmaya hazırlar.
Zuhurdan önce İslam toplumunun geneline hâkim olan durumu açıklayan hadis-i şeriflerde çok ve çeşitli belirtilerle karşılaşıyoruz. Örneğin:
Günahlara yönelmenin aşırı bir şekilde artması, günahların açıktan işlenmesi, içkinin açıkça içilmesi, kumar ve toplumun ahlakını bozan davranışların açıkça sergilenmesi, sahteciliğin, hilenin, yalanın, rüşvetin, riyanın, bidatin, sapkın söz, edepsizlik ve zulmün yayılması, erkeklerin kendilerini kadınlara, kadınların da kendilerini erkeklere davranış, elbise ve görünüşleriyle benzetmesi, erkekler arasında süslenmenin artması, iyiliği emretmenin ve kötülükten sakındırmanın terk edilmesi, zekât ve humusun verilmemesi, akraba ziyaretinin terk edilmesi, insan olarak kardeşlerine merhamet edilmemesi, yalancıların ve düşmanların Müslümanların ülkesine hâkim olması, ani ölümlerin artması, savaş ve çatışmaların çoğalması, kalplerin katılaşması, halkın oyun ve eğlenceye düşmesi, yağışların azalması, rızkın azalması, fiyatların yükselmesi, ırmakların kuruması, İslamın garip olması, müminlerin hakarete uğraması, şer güçlerin kuvvet bulması, yaşlı ve düşkünlere saygı ve merhametin azalması, Allahın helal ve haramlarının göz ardı edilmesi, ömürden, maldan ve hayattan bereketin kalkması, bütün dünyanın kargaşaya düşmesi, bilginlerin küçük düşürülmesi, çocukların, gençlerin ve ayak takımının devlet yönetimine gelmesi, mescitlerde ney ve müzik çalınması, kadın ve erkeğin karışıklığı, kadınların dik kafalılık, yüzsüzlük ve utançsızlığı, kadınların erkeklere üstün gelmesi, kadınların tesettürsüz ve açık gezmesinin yaygınlaşması, ortakların birbirine ihanet etmesi, peygamberlik iddiasında bulunanların çoğalması yalan yere yemin etmenin ve yalancı şahitliğin kabul edilmesi, mala düşkünlüğün artması, Kuranın arzu ve isteğe göre yorumlanması, müzik eşliğinde Kurân okunması, Allah ve kıyamet inancının unutulması, haramların helal görülmesi, erkeklerin kıskançlığını yitirmesi, erkeklerin kendi eşlerinin meşru olmayan yollardan kazandığı gelirle geçinmesi, livata, sevicilik ve erkek erkeğe evlenme gibi kötü amellerin yaygınlaşması, kötülüklerin iyi sayılması, sabah namazı ve camilerde namaz kılmanın terk edilmesi
Bu belirtilerin hepsine az veya çok kendi toplumumuzda, İslam ülkelerinde ve bütün yeryüzünde tanık oluyoruz.
Bu türden alametlere/belirtilere topluca bakıldığında dünyanın ve insanların durumu hoş ve iyi değil. Kötülükler, bütün dünyayı kaplamış, ahir zaman dönemi gelmiştir. Artık dünyadan şer ve kötülükleri silip süpürecek gaybdan bir kurtarıcının zuhuruna ihtiyaç duyulmaktadır.
Bazı belirtiler daha açık ve daha somuttur. Olaylar özel koşullara sahip ve özel alanlara açılık getiriyor. Bunlar da pek çoktur. Örneğin şu belirtiler:
Necef ve Kufe şehirlerinin su altında kalması, Irakta huzur ve güvenin kalmaması, İranlıların Araplara galip gelmesi, Basranın işgal edilmesi ve su altında kalması, Belh şehrinin yıkılması, Beytül-Mukaddesin onarılması, Mısır ve Şamı yönetenlerin öldürülmesi, Horosanlı bayrağının Dicle kenarına dikilmesi, Fastan ve Cehyundan bayraklıların harekete geçmesi, Türklerin Şattul-Araba kadar ilerlemesi, dört antlaşmanın yapılması, Habeşistanın depremle yıkılması, Necefte ilim ve bilginin tükenmesi ilmin Kum şehrinden fışkırması, ramazan ayında semavi sesin duyulması, dinin bir İranlının eliyle pekişmesi, Hac yolunun kapanması, Rey şehrinin yıkılması, Horosanlı Seyyidin Horosandan kıyam etmesi, Şuaybın Talikan şehrinden kıyama kalkması, güneşin batıdan doğması, Minada bir facianın meydana gelmesi, Kıptîlerin Mısıra yönetime gelmesi, Şam Camisinin bir bölümünün yıkılması, Kâbenin yakılması, Lübnanda kanlı olayların meydana gelmesi, Kufe Camii ve Borasa Camiinin harap edilmesi ve benzeri olayların gerçekleşmesi.
Bu olayların ve belirtilerin çözümü ve yorumu nedir? Acaba bunlar gerçekleşti mi? Bazı kimseler, bunların bazısını olayların bir kısmına uyarlamışlar ve şu belirti, işte şurada meydana geldi demişlerdir. Ama bu tür yaklaşımlar tam bir güvenle kabul edilemez. Çünkü bazen tam aksi gelişmeler bu iddiaları çürütmekte ve bu uyarlamaların doğru olmadığı açıkça ortaya çıkmaktadır.
Ancak bütün belirtileri toplu olarak ele aldığımızda şunu söyleyebiliriz: Mehdinin (af) zuhurunun eşiğinde yaşam şartları ve barış açısından durum karışık bir haldedir. Bu durumda gaybî bir ıslahatçıya şiddetle ihtiyaç duyulmaktadır.
Belirtilerin üçüncü çeşidi de özel alametlerdir ki bunların ortaya çıkması durumunda zuhur zamanının kesinlikle çok yakın olduğuna inanmak gerekir. Bunların bir kısmı İmamın zuhuru ve kıyamı sırasında gerçekleşecektir. Bu alametlerden bir kaçına şu şekilde işaret edilmiştir:
Süyanînin ayaklanması: Ebu Süfyan soyundan adı Osman İbn Anbese olup, Ehlibeyte (hepsine selam olsun) muhalif olan kötü bir adam çıkacak. Şam (Suriye, Filistin, Ürdün ) bölgesinde ayaklanacak ve birçok şehri ele geçirecek, katliam ve yağmalama yaptıktan sonra Mekke ve Medine arasında ordusunu yere gömülecek, kendisi kaçacak; ama İmam-ı Zamanın (ac) zuhurundan sonra Beytül-Mukaddeste öldürülecektir.
Seyyid Hasenînin kıyamı: Şianın büyüklerinden ve İmam Hasan Müçtebanın (as) soyundandır. İranın Kazvin ve Deylem illerinden kıyama başlayacak, halkı Ehlibeyt yoluna davet edecek. Şehirleri feth edecek, Kufe yolunda İmam Mehdinin (af) zuhur ettiğini işittiğinde ona yetişip biat edecektir.
Gökten kutlu bir haykırış: Zuhurun hemen eşiğinde gökten kutlu bir çağrı işitilecek, İmam-ı Zamanın (ac) zuhur ettiğini bildirecek, herkes ona biat ve itaat edecektir.
Hazret-i İsa Mesihin inmesi: Rivayetlerimizde yazıldığına göre İsa (as) gökyüzünden yere inecek, namazda İmam-ı Zamana (af) uyacak ve onun bağlısı olacaktır.
Nefs-i Zekiyyenin öldürülmesi: Allah Resulünün (saa) soyundan bir kişi, Kurân ve Ehlibeyt yoluna davette bulunacak, Mekkede Rükün ile Makamı İbrahim arasında düşmanlar tarafından katledilip başı gövdesinden koparılacaktır.
Yemanînin ayaklanması: Yemenden zulüm karşıtı bir adam ayaklanma çıkaracak, Kufeye vardıktan sonra savaşçı askerleriyle Süfyanî ordusuna saldırıp onları yenilgiye uğratacak.
Hadislerde anıldığına göre; zuhur çok yakın olduğu zaman benzeri başka alametler de ortaya çıkacak ve bu farklılıklardan dolayı halk bir Dünya Kurtarıcısının ortaya çıkacağını anlayacaktır.
Bu olayların bir bölümü İmamın zuhuruna kadar sürecektir. Bir hadiste İmam Cafer Sadık (as) şöyle buyuruyor:
Mehdinin (ac) kıyam etmesinden önce beş şey kesinlikle gerçekleşecektir: Yemenî, Süfyanî, haykırış, Nefs-i Zekiyyenin öldürülmesi ve yere gömülme.[2]
Bütün bu anılan alametler konusunda çok çeşitli incelemeler ve yorumlar yapılmıştır. Bazen de belirli olaylar ve belli kişiler için tatbik edilmiştir. Ancak rivayetlerde bu olayların kesin açıklamasını ve yorumunu bulmak güçtür. Bu konuda hata yapan kimseler az değildir.
Ne olursa olsun, o gelecektir. Her ne kadar İmam (af) gizli ise de onun varlığının izleri her yerde açıktır. Çünkü o yerin ve zamanın hareket eden ruhudur ve bir gün kutlu bir müjde olarak imanımızın merkezine yerleşecektir.
***
Ben bu caddelerden sormuşum bu yıl geliyorsun,
Beni de beraberinde buradan götüreceksin, ey sahranın ruhu.
Beni anla, ey ismi goncaların açılışının başlangıcı olan.
Güz gönlüm yalnızlık yıkıntılarından çürümüştür.
Eğer gözlerimden uçuşan bir hürmet görüyorsan,
Toprak ruhumu incitti, ey ulu güzelim.
Belki kimse bilmiyor, ama beni iyi biliyorum,
Zuhurun kıymetlidir, baştan ayağa seyredilmeye değer.
Sen Allahın en güzel sabahlarından daha güzelsin,
Biliyorum bu sıkıntılardan beni kurtaracaksın.
Bütün caddeler senin aşkınla taşıyor,
Ben bu caddelerden sormuşum, bu yıl geliyorsun.[3]
***
1-Hekim Safay-i Isfahanî.
2-Biharu-l Envar, c.52, s.204
3-İshak Rahib.
***
Senden bir işaret var, ey veliyy-i velayet
Hem ortada değilsin hem aramızdasın,
Ey Allahın evi ki, bu evin sahibisin.[1]
***
Zuhur vaktine yaklaşmış olduğumuz nereden anlaşılacak? Zuhur dönemine yaklaşıldığını gösteren belirtiler nelerdir? Ahir zaman denen dönem ne zamandır ve özellikleri nelerdir? Acaba ahir zaman geldi çattı mı?
Onun zuhur anını, Allahtan başka tam olarak hiç kimsenin bilemeyeceği anlaşılmış oldu. Tam olarak vakit belirleyen kişi yalan söylemiş olur. Bunu kabul ettikten sonra hadis kitaplarımızda anlatılan öyle kanıtlar ve şahitler var ki o kurtuluş zamanının yaklaştığını haber veriyor. Zuhur alametleri/belirtileri ile ilgili geçmişten günümüze kadar çok sayıda kitap yazılmıştır. Pek çok hadis-i şerif de bu alametleri anmaktadır.
Bu alametler, bir kısım özel olay ve haberlerdir ki onun kıyamına yakın bir zamanda gerçekleşecektir. Bazı genel belirtiler, zuhur öncesi toplumun durumunu, davranışlarını ve psikolojilerini açıklamaktadır. Bazı alametler ise olağanüstü, şaşkınlık uyandırıcı ve sır gibidir. Bunları, ortaya çıkaran olaylara uyarlamak güçtür. Gönül rahatlığıyla bu olaylara, hadislerde anılan durumlardır denilemez.
Şu noktayı da ekleyelim ki zuhur koşulları ile zuhur alametleri arasında fark vardır. Zuhur koşulları; zuhurun gerçekleşmesinin yakın olduğu sıralarda halkın fikrî, psikolojik yapısı, toplumun ve devletlerin beşerî düzeniyle ilgili durumdur. Zuhur alametleri ise; geçmişte hiç olmamış olayların gerçekleşmesidir. Bunlar, o kutlu olayın yaklaştığını haber verir ki, muntazırları Mehdinin (ac) büyük ordusuna katılmaya hazırlar.
Zuhurdan önce İslam toplumunun geneline hâkim olan durumu açıklayan hadis-i şeriflerde çok ve çeşitli belirtilerle karşılaşıyoruz. Örneğin:
Günahlara yönelmenin aşırı bir şekilde artması, günahların açıktan işlenmesi, içkinin açıkça içilmesi, kumar ve toplumun ahlakını bozan davranışların açıkça sergilenmesi, sahteciliğin, hilenin, yalanın, rüşvetin, riyanın, bidatin, sapkın söz, edepsizlik ve zulmün yayılması, erkeklerin kendilerini kadınlara, kadınların da kendilerini erkeklere davranış, elbise ve görünüşleriyle benzetmesi, erkekler arasında süslenmenin artması, iyiliği emretmenin ve kötülükten sakındırmanın terk edilmesi, zekât ve humusun verilmemesi, akraba ziyaretinin terk edilmesi, insan olarak kardeşlerine merhamet edilmemesi, yalancıların ve düşmanların Müslümanların ülkesine hâkim olması, ani ölümlerin artması, savaş ve çatışmaların çoğalması, kalplerin katılaşması, halkın oyun ve eğlenceye düşmesi, yağışların azalması, rızkın azalması, fiyatların yükselmesi, ırmakların kuruması, İslamın garip olması, müminlerin hakarete uğraması, şer güçlerin kuvvet bulması, yaşlı ve düşkünlere saygı ve merhametin azalması, Allahın helal ve haramlarının göz ardı edilmesi, ömürden, maldan ve hayattan bereketin kalkması, bütün dünyanın kargaşaya düşmesi, bilginlerin küçük düşürülmesi, çocukların, gençlerin ve ayak takımının devlet yönetimine gelmesi, mescitlerde ney ve müzik çalınması, kadın ve erkeğin karışıklığı, kadınların dik kafalılık, yüzsüzlük ve utançsızlığı, kadınların erkeklere üstün gelmesi, kadınların tesettürsüz ve açık gezmesinin yaygınlaşması, ortakların birbirine ihanet etmesi, peygamberlik iddiasında bulunanların çoğalması yalan yere yemin etmenin ve yalancı şahitliğin kabul edilmesi, mala düşkünlüğün artması, Kuranın arzu ve isteğe göre yorumlanması, müzik eşliğinde Kurân okunması, Allah ve kıyamet inancının unutulması, haramların helal görülmesi, erkeklerin kıskançlığını yitirmesi, erkeklerin kendi eşlerinin meşru olmayan yollardan kazandığı gelirle geçinmesi, livata, sevicilik ve erkek erkeğe evlenme gibi kötü amellerin yaygınlaşması, kötülüklerin iyi sayılması, sabah namazı ve camilerde namaz kılmanın terk edilmesi
Bu belirtilerin hepsine az veya çok kendi toplumumuzda, İslam ülkelerinde ve bütün yeryüzünde tanık oluyoruz.
Bu türden alametlere/belirtilere topluca bakıldığında dünyanın ve insanların durumu hoş ve iyi değil. Kötülükler, bütün dünyayı kaplamış, ahir zaman dönemi gelmiştir. Artık dünyadan şer ve kötülükleri silip süpürecek gaybdan bir kurtarıcının zuhuruna ihtiyaç duyulmaktadır.
Bazı belirtiler daha açık ve daha somuttur. Olaylar özel koşullara sahip ve özel alanlara açılık getiriyor. Bunlar da pek çoktur. Örneğin şu belirtiler:
Necef ve Kufe şehirlerinin su altında kalması, Irakta huzur ve güvenin kalmaması, İranlıların Araplara galip gelmesi, Basranın işgal edilmesi ve su altında kalması, Belh şehrinin yıkılması, Beytül-Mukaddesin onarılması, Mısır ve Şamı yönetenlerin öldürülmesi, Horosanlı bayrağının Dicle kenarına dikilmesi, Fastan ve Cehyundan bayraklıların harekete geçmesi, Türklerin Şattul-Araba kadar ilerlemesi, dört antlaşmanın yapılması, Habeşistanın depremle yıkılması, Necefte ilim ve bilginin tükenmesi ilmin Kum şehrinden fışkırması, ramazan ayında semavi sesin duyulması, dinin bir İranlının eliyle pekişmesi, Hac yolunun kapanması, Rey şehrinin yıkılması, Horosanlı Seyyidin Horosandan kıyam etmesi, Şuaybın Talikan şehrinden kıyama kalkması, güneşin batıdan doğması, Minada bir facianın meydana gelmesi, Kıptîlerin Mısıra yönetime gelmesi, Şam Camisinin bir bölümünün yıkılması, Kâbenin yakılması, Lübnanda kanlı olayların meydana gelmesi, Kufe Camii ve Borasa Camiinin harap edilmesi ve benzeri olayların gerçekleşmesi.
Bu olayların ve belirtilerin çözümü ve yorumu nedir? Acaba bunlar gerçekleşti mi? Bazı kimseler, bunların bazısını olayların bir kısmına uyarlamışlar ve şu belirti, işte şurada meydana geldi demişlerdir. Ama bu tür yaklaşımlar tam bir güvenle kabul edilemez. Çünkü bazen tam aksi gelişmeler bu iddiaları çürütmekte ve bu uyarlamaların doğru olmadığı açıkça ortaya çıkmaktadır.
Ancak bütün belirtileri toplu olarak ele aldığımızda şunu söyleyebiliriz: Mehdinin (af) zuhurunun eşiğinde yaşam şartları ve barış açısından durum karışık bir haldedir. Bu durumda gaybî bir ıslahatçıya şiddetle ihtiyaç duyulmaktadır.
Belirtilerin üçüncü çeşidi de özel alametlerdir ki bunların ortaya çıkması durumunda zuhur zamanının kesinlikle çok yakın olduğuna inanmak gerekir. Bunların bir kısmı İmamın zuhuru ve kıyamı sırasında gerçekleşecektir. Bu alametlerden bir kaçına şu şekilde işaret edilmiştir:
Süyanînin ayaklanması: Ebu Süfyan soyundan adı Osman İbn Anbese olup, Ehlibeyte (hepsine selam olsun) muhalif olan kötü bir adam çıkacak. Şam (Suriye, Filistin, Ürdün ) bölgesinde ayaklanacak ve birçok şehri ele geçirecek, katliam ve yağmalama yaptıktan sonra Mekke ve Medine arasında ordusunu yere gömülecek, kendisi kaçacak; ama İmam-ı Zamanın (ac) zuhurundan sonra Beytül-Mukaddeste öldürülecektir.
Seyyid Hasenînin kıyamı: Şianın büyüklerinden ve İmam Hasan Müçtebanın (as) soyundandır. İranın Kazvin ve Deylem illerinden kıyama başlayacak, halkı Ehlibeyt yoluna davet edecek. Şehirleri feth edecek, Kufe yolunda İmam Mehdinin (af) zuhur ettiğini işittiğinde ona yetişip biat edecektir.
Gökten kutlu bir haykırış: Zuhurun hemen eşiğinde gökten kutlu bir çağrı işitilecek, İmam-ı Zamanın (ac) zuhur ettiğini bildirecek, herkes ona biat ve itaat edecektir.
Hazret-i İsa Mesihin inmesi: Rivayetlerimizde yazıldığına göre İsa (as) gökyüzünden yere inecek, namazda İmam-ı Zamana (af) uyacak ve onun bağlısı olacaktır.
Nefs-i Zekiyyenin öldürülmesi: Allah Resulünün (saa) soyundan bir kişi, Kurân ve Ehlibeyt yoluna davette bulunacak, Mekkede Rükün ile Makamı İbrahim arasında düşmanlar tarafından katledilip başı gövdesinden koparılacaktır.
Yemanînin ayaklanması: Yemenden zulüm karşıtı bir adam ayaklanma çıkaracak, Kufeye vardıktan sonra savaşçı askerleriyle Süfyanî ordusuna saldırıp onları yenilgiye uğratacak.
Hadislerde anıldığına göre; zuhur çok yakın olduğu zaman benzeri başka alametler de ortaya çıkacak ve bu farklılıklardan dolayı halk bir Dünya Kurtarıcısının ortaya çıkacağını anlayacaktır.
Bu olayların bir bölümü İmamın zuhuruna kadar sürecektir. Bir hadiste İmam Cafer Sadık (as) şöyle buyuruyor:
Mehdinin (ac) kıyam etmesinden önce beş şey kesinlikle gerçekleşecektir: Yemenî, Süfyanî, haykırış, Nefs-i Zekiyyenin öldürülmesi ve yere gömülme.[2]
Bütün bu anılan alametler konusunda çok çeşitli incelemeler ve yorumlar yapılmıştır. Bazen de belirli olaylar ve belli kişiler için tatbik edilmiştir. Ancak rivayetlerde bu olayların kesin açıklamasını ve yorumunu bulmak güçtür. Bu konuda hata yapan kimseler az değildir.
Ne olursa olsun, o gelecektir. Her ne kadar İmam (af) gizli ise de onun varlığının izleri her yerde açıktır. Çünkü o yerin ve zamanın hareket eden ruhudur ve bir gün kutlu bir müjde olarak imanımızın merkezine yerleşecektir.
***
Ben bu caddelerden sormuşum bu yıl geliyorsun,
Beni de beraberinde buradan götüreceksin, ey sahranın ruhu.
Beni anla, ey ismi goncaların açılışının başlangıcı olan.
Güz gönlüm yalnızlık yıkıntılarından çürümüştür.
Eğer gözlerimden uçuşan bir hürmet görüyorsan,
Toprak ruhumu incitti, ey ulu güzelim.
Belki kimse bilmiyor, ama beni iyi biliyorum,
Zuhurun kıymetlidir, baştan ayağa seyredilmeye değer.
Sen Allahın en güzel sabahlarından daha güzelsin,
Biliyorum bu sıkıntılardan beni kurtaracaksın.
Bütün caddeler senin aşkınla taşıyor,
Ben bu caddelerden sormuşum, bu yıl geliyorsun.[3]
***
1-Hekim Safay-i Isfahanî.
2-Biharu-l Envar, c.52, s.204
3-İshak Rahib.
***