Zeus ve Kızları



Zeus’un Musa’lar diye anılan genç, güzel ve hepsi son derece yetenekli dokuz kızı vardı. Eski Yunan şairleriyle yazarları, bu sanat perilerinin verdiği esinle, tanrıların evreni olan Olympos’taki yaşamı bütün ayrıntılarıyla anlattılar.

Afrodit’in deniz köpüğünden doğduğunu, Athena’nın tepeden tırnağa silahlanmış olarak Zeus’un alnından çıktığını yazdılar. Tıpkı insanlara benzeyen; fakat ölümsüz olan bu doğaüstü yaratıklar Dünya’nın gidişine, savaşlara ya da efsane kahramanlarının serüvenlerine hükmediyorlardı. Truva Savaşı’nda Odisseus, Hektor ve Akhilleus’u yöneten bu tanrılardı.

Mısırlılar hayatın ölümle bittiğine inanmak istemezler, insan son nefesini verdiği anda ruhunun uzun bir yolculuğa çıkıp Ölüm Tanrısı Osiris ile yargıçlarının huzuruna vardığını düşünürlerdi. Bütün Mısır İlkçağı’nı etkileyen ve tüm sanatçıların esin kaynağı olan Ölüler Kitabı’nda da böyle yazar. Çünkü insanın ölümü yenmesi, Mısır halkının gözünde en önemli mittir.
Ülkeye tanrıların egemen olduğu zamanlarda, Karanlıklar Tanrısı Seth, Osiris’, öldürmüş; fakat Osiris’ı İsis onu yeniden diriltmişti. Mısır mitolojisinde Güneş hayatın kaynağı, temelidir; tanrı Ra’nın kişiliğinde somutlaşan bu en yüce kuvvet, ekinleri koruyan ve yağmur, rüzgar vb. doğa güçlerini temsil eden bütün tanrılara hükmeder.
Bu ilginç mitolojide ayrıca, çakal (Anubis), kara leylek (Thot), öküz (Apis), kedi, timsah gibi hayvan başlı tanrılara da yer verilir.