- Konum
- İzmir
-
- Üyelik Tarihi
- 9 Tem 2013
-
- Mesajlar
- 12,310
-
- MFC Puanı
- 5,925
1 dakikada ömrünüzü 2.5 dakika uzatabilirsiniz
İsveçli bilim insanlarının araştırması; diyabet ve obezite ile ilişkili genlerin egzersizle değiştirilebileceğini ortaya koydu. Araştırmanın, DNAnın olumlu yönde değişime uğradığını gösteren ilk çalışma özelliği taşıdığını belirten Prof. Bülent Yıldız, 1 dakika yürümenin insan ömrünü 1 ile 2.5 dakika arasında uzattığı görüldü dedi.
Türkiyede her 10 erişkinden 7si kilolu veya obez, 7 milyonu diyabet, bunun iki katı kadar da gizli diyabet vakası var. Kısacası kanser, diyabet, obezite gibi hastalıklar Türkiyede de dünyada da tırmanışta. Bu artışta birçok faktör etkili, hareketsizlik ise en önemli nedenlerden biri.
Eylül ayında Barcelonada gerçekleşen Avrupa Diyabet Kongresi'nde açıklanan, diyabet ve obezite ile ilişkili genlerin egzersiz ile değiştirilebileceğini ortaya koyan araştırma bu açıdan son derece önemli. Araştırma; Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği ile Amerikan Endokrin Derneği işbirliğinde gerçekleştirilen "EndoBridge 2013 Antalya toplantısı katılımcılarının da gündemindeydi. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Okan Bülent Yıldızın araştırmaya yorumu şöyle: Biz bugün biliyoruz ki doğumdan getirdiğimiz gen çalışma düzenimiz doğum sonrası çevresel faktörlerle olumsuz şekilde değişebilir. Ama Barcelenada açıklanan bu araştırma; hareketin DNAnın olumlu yönde değişime uğradığını gösteren ilk çalışma olma özelliği taşıyor ve hareketin sağılk açısından önemini ortaya koyması bakımından da son derece önemli.
DİYABET VE OBEZİTE TEDAVİSİNDE YENİ UMUT
Araştırma; İsveç Malmö Üniversitesinde, 6 aylık bir egzersiz programı öncesinde ve sonrasında, 23 erkekten alınan cilt altı yağ dokusundan DNA ve RNA ayrıştırılması ve hareketsiz yaşam sürdüren sağlıklı kişilerle karşılaştırılmasıyla yapıldı. Çalışma sonucunda; diyabetle ilişkili 21 genin metillenmesinde artış ve bu genlerin üçte birinin fonksiyonunda değişiklik gözlendi. Çalışma, genlerimizin vücuttan veya çevreden aldıkları sinyallere yapı ve fonksiyon değişikliği ile yanıt verdiğine işaret ediyor. Uzmanlara göre bu yanıtlar, diyabet ve obezite tedavisinde önem taşyor.
HAREKETSİZLİK SİGARA KADAR ZARARLI
Toplumun düzenli egzersiz konusunda daha fazla bilinçlendirilmesi ve teşvik edilmesi gerektiğine dikkat çeken Prof. Yıldız, hareketsizliğin en az sigara kadar zararlı olduğuna vurgu yaptı ve Çünkü bütün kronik hastalıkların altında hareketsizlik var. Hareket ile ilgili çalışmalarda 1 dakika yürümenin insan ömrünü 1 ile 2.5 dakika arasında uzattığı görülmüştür dedi.
Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Başkanı Prof. Dr. Sadi Gündoğdu ise Türk toplumunun giderek hareketsizleştiğini belirterek, "Çocuklarımız okullara servislerle gidiyor, önceden yürüyerek giderlerdi. Yürüyen merdivenler, asansörler artık daha fazla kullanılıyor. Yürüyüş mesafesinde olan yerlere bile arabayla gidiyoruz. Bütün bunlar toplum olarak şişmanlamamızı sağlıyor ifadesini kullandı.
"Türkiye'nin %75-80'i hareket etmiyor" diyen ve obezitedeki artışta yeme alışkanlıklarının da önemine değinen Gündoğdu, Uzman olmayan kişiler maalesef televizyonlara çıkıp yanlış bilgilendirme yapıyor" diye konuştu, diyetin kişiye özel olması gerektiğinin altını çizdi.
'ENDOKRİNOLOGLAR TIBBİ DEDEKTİF GİBİ ÇALIŞIYOR'
ABDde 26 milyon diyabet, 80 milyon da prediyabet hastası olduğunu aktaran Walter Reed Ulusal Askeri Tıp Merkezi Diyabet Enstitüsü'nden Prof. Dr. Robert Vigersky ise Diyabeti agresif şekilde yönetmemiz gerekiyor çünkü hastalık hızla artıyor, yeni yöntemlere ihtiyaç var tespitinde bulundu.
'ORAL KONTRASEPTİFLER ACIKTIRMIYOR'
Eski Amerikan Endokrin Derneği Başkanı Prof. Dr. William Young da endokrinologların hormon salgılayan tüm organlara odaklandıklarını ve adeta bir tıbbi dedektif gibi çalıştıklarını söyledi. Diyabet ve obezitenin çok sayıda hastalığa neden olduğunu vurgulayan Prof. Young, hormon hastalıkları konusundaki en önemli güçlüğün halkın eğitilmesi ve bilgilendirilmesi olduğunu belirtti.
Prof. Dr. Okan Bülent Yıldız toplantıda, ekibiyle birlikte yaptığı ve Journal of Endocrinology and Metabolism Dergisinde yayınlanan çalışmanın sonuçlarını da paylaştı. Çalışma; doğum kontrol haplarının iştah ve kilo alımına etkileri üzerine yapıldı. Buna göre, polikistik over sendromu (PKOS) hastaları ve sağlıklı kadınlarda açlıkta ve standart bir yemek yenildikten sonra açlık ve tokluk hormonları benzer düzeyde. Yani PKOSda doğum kontrol hapı kullanımı bu hormonları etkilemiyor ve kişiyi acıktırmıyor.
DOĞUM KONTROL HAPLARI MEME KANSERİNİ TETİKLER Mİ?
Prof. Yıldız, doğum kontrol haplarının meme kanserini tetikleyip tetiklemediği yönündeki soruyu ise, Progestoronla dengelenmemiş östrojen meme kanseri riskini artırabiliyor. Ama aileden gelen ve önceden saptanmamış ama aslında başlamış meme kanseri olmadığı sürece, doğum kontrol haplarının meme kanserini başlattığına dair bir veri yok. Ancak annesinde, teyzesinde meme kanseri bulunan, vücudunda mikroskobik olarak kanser olan kadınlarda bazen doğum kontrol hapı başladığımızda hastalık ortaya çıkabilir şeklinde yanıtladı.
İsveçli bilim insanlarının araştırması; diyabet ve obezite ile ilişkili genlerin egzersizle değiştirilebileceğini ortaya koydu. Araştırmanın, DNAnın olumlu yönde değişime uğradığını gösteren ilk çalışma özelliği taşıdığını belirten Prof. Bülent Yıldız, 1 dakika yürümenin insan ömrünü 1 ile 2.5 dakika arasında uzattığı görüldü dedi.
Türkiyede her 10 erişkinden 7si kilolu veya obez, 7 milyonu diyabet, bunun iki katı kadar da gizli diyabet vakası var. Kısacası kanser, diyabet, obezite gibi hastalıklar Türkiyede de dünyada da tırmanışta. Bu artışta birçok faktör etkili, hareketsizlik ise en önemli nedenlerden biri.
Eylül ayında Barcelonada gerçekleşen Avrupa Diyabet Kongresi'nde açıklanan, diyabet ve obezite ile ilişkili genlerin egzersiz ile değiştirilebileceğini ortaya koyan araştırma bu açıdan son derece önemli. Araştırma; Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği ile Amerikan Endokrin Derneği işbirliğinde gerçekleştirilen "EndoBridge 2013 Antalya toplantısı katılımcılarının da gündemindeydi. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Okan Bülent Yıldızın araştırmaya yorumu şöyle: Biz bugün biliyoruz ki doğumdan getirdiğimiz gen çalışma düzenimiz doğum sonrası çevresel faktörlerle olumsuz şekilde değişebilir. Ama Barcelenada açıklanan bu araştırma; hareketin DNAnın olumlu yönde değişime uğradığını gösteren ilk çalışma olma özelliği taşıyor ve hareketin sağılk açısından önemini ortaya koyması bakımından da son derece önemli.
DİYABET VE OBEZİTE TEDAVİSİNDE YENİ UMUT
Araştırma; İsveç Malmö Üniversitesinde, 6 aylık bir egzersiz programı öncesinde ve sonrasında, 23 erkekten alınan cilt altı yağ dokusundan DNA ve RNA ayrıştırılması ve hareketsiz yaşam sürdüren sağlıklı kişilerle karşılaştırılmasıyla yapıldı. Çalışma sonucunda; diyabetle ilişkili 21 genin metillenmesinde artış ve bu genlerin üçte birinin fonksiyonunda değişiklik gözlendi. Çalışma, genlerimizin vücuttan veya çevreden aldıkları sinyallere yapı ve fonksiyon değişikliği ile yanıt verdiğine işaret ediyor. Uzmanlara göre bu yanıtlar, diyabet ve obezite tedavisinde önem taşyor.
HAREKETSİZLİK SİGARA KADAR ZARARLI
Toplumun düzenli egzersiz konusunda daha fazla bilinçlendirilmesi ve teşvik edilmesi gerektiğine dikkat çeken Prof. Yıldız, hareketsizliğin en az sigara kadar zararlı olduğuna vurgu yaptı ve Çünkü bütün kronik hastalıkların altında hareketsizlik var. Hareket ile ilgili çalışmalarda 1 dakika yürümenin insan ömrünü 1 ile 2.5 dakika arasında uzattığı görülmüştür dedi.
Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Başkanı Prof. Dr. Sadi Gündoğdu ise Türk toplumunun giderek hareketsizleştiğini belirterek, "Çocuklarımız okullara servislerle gidiyor, önceden yürüyerek giderlerdi. Yürüyen merdivenler, asansörler artık daha fazla kullanılıyor. Yürüyüş mesafesinde olan yerlere bile arabayla gidiyoruz. Bütün bunlar toplum olarak şişmanlamamızı sağlıyor ifadesini kullandı.
"Türkiye'nin %75-80'i hareket etmiyor" diyen ve obezitedeki artışta yeme alışkanlıklarının da önemine değinen Gündoğdu, Uzman olmayan kişiler maalesef televizyonlara çıkıp yanlış bilgilendirme yapıyor" diye konuştu, diyetin kişiye özel olması gerektiğinin altını çizdi.
'ENDOKRİNOLOGLAR TIBBİ DEDEKTİF GİBİ ÇALIŞIYOR'
ABDde 26 milyon diyabet, 80 milyon da prediyabet hastası olduğunu aktaran Walter Reed Ulusal Askeri Tıp Merkezi Diyabet Enstitüsü'nden Prof. Dr. Robert Vigersky ise Diyabeti agresif şekilde yönetmemiz gerekiyor çünkü hastalık hızla artıyor, yeni yöntemlere ihtiyaç var tespitinde bulundu.
'ORAL KONTRASEPTİFLER ACIKTIRMIYOR'
Eski Amerikan Endokrin Derneği Başkanı Prof. Dr. William Young da endokrinologların hormon salgılayan tüm organlara odaklandıklarını ve adeta bir tıbbi dedektif gibi çalıştıklarını söyledi. Diyabet ve obezitenin çok sayıda hastalığa neden olduğunu vurgulayan Prof. Young, hormon hastalıkları konusundaki en önemli güçlüğün halkın eğitilmesi ve bilgilendirilmesi olduğunu belirtti.
Prof. Dr. Okan Bülent Yıldız toplantıda, ekibiyle birlikte yaptığı ve Journal of Endocrinology and Metabolism Dergisinde yayınlanan çalışmanın sonuçlarını da paylaştı. Çalışma; doğum kontrol haplarının iştah ve kilo alımına etkileri üzerine yapıldı. Buna göre, polikistik over sendromu (PKOS) hastaları ve sağlıklı kadınlarda açlıkta ve standart bir yemek yenildikten sonra açlık ve tokluk hormonları benzer düzeyde. Yani PKOSda doğum kontrol hapı kullanımı bu hormonları etkilemiyor ve kişiyi acıktırmıyor.
DOĞUM KONTROL HAPLARI MEME KANSERİNİ TETİKLER Mİ?
Prof. Yıldız, doğum kontrol haplarının meme kanserini tetikleyip tetiklemediği yönündeki soruyu ise, Progestoronla dengelenmemiş östrojen meme kanseri riskini artırabiliyor. Ama aileden gelen ve önceden saptanmamış ama aslında başlamış meme kanseri olmadığı sürece, doğum kontrol haplarının meme kanserini başlattığına dair bir veri yok. Ancak annesinde, teyzesinde meme kanseri bulunan, vücudunda mikroskobik olarak kanser olan kadınlarda bazen doğum kontrol hapı başladığımızda hastalık ortaya çıkabilir şeklinde yanıtladı.