-
- Üyelik Tarihi
- 4 Mar 2019
-
- Mesajlar
- 5,682
-
- MFC Puanı
- 189
her şeyden evvel khaos vardır; hiçbir şeyin ayırt edilemediği karanlık bir boşluktur. derken yunanların gaia dedikleri toprak belirir, boşluk gibi belirsiz, uçsuz bucaksız değildir. dünyanın tabanını oluşturur. khaos ve gaia'dan eros doğar. eros yani aşk evreni yaratmaya başlayan güçtür. bu üç tanrısal güçten sonra gaia kendisinden uranos ve pontos'u doğurur. uranos'u yarattıktan sonra artık onunla birleşmeye başlar. uranos, gaia kadar büyüktür. tam onun üzerine uzanır. hiç kalkmadığı için ikilinin çocuklarına dışarı çıkacak yer kalmaz. bu çocuklar 6 dişi ve 6 erkek devdir. bunlardan sonra 3 cyclop ve 3 hekatonkheir doğar. bunlar olağanüstü güçlüdür ve dışarı çıkamadıkları için annelerini şişirirler. gaia en sonunda "ay yok mu beni kurtaracak bir babayiğit?" der çocuklarına devlerin en büyüğü kronos da der ki: "ben varım!"
gaia kronos'a bir tırpan verir, kronos onunla babasının annesiyle birleştiği yerde bekleyip uranos'un testisini keser.
o kesme hareketiyle ufuk çizgisi oluşur. uranos acıyla gaia'nın üstünden kalkar. böylece kronos mekanın açılmasını sağlayıp evrenin yaradılışında büyük bir evreyi tamamlatmıştır. kardeşleri dışarı çıkıp bir nesil tanrı soyunu oluştururlar. uranos'un toprağa damlayan kanındansa eros'un tam tersi bir varlık peydah olur: eris.
uranos ve gaia'nın soyundan başka bir de khaos'un soyu devam etmektedir. boşluktan erebos ve nyks, ayrıca aither ve hemera.
kronos, rhea ile çiftleşir. yalnız, zamanında babasına yaptığı aklındadır ve aynısının kendi başına gelmesinden korkar. gaia da onu çocuklarından birinin kurbanı olabileceği konusunda uyarır. bu yüzden rhea'dan doğan çocukları yutmaya başlar.
rhea da bu duruma üzülür ve bir çare bulur. son çocuğu zeus'u girit'te gizlice doğurur ve kronos yeni bebeği istediğinde ona kundağa sarılı bir taş verir. kronos zokayı yutar. bu sırada zeus, girit'te bir mağarada büyümüştür, babasından kardeşlerinin hesabını sormak ister. kronos'a bir ilaç verir ve önce taşı sonra kardeşlerini kusturur.
böylece kronos'un çevresinde kendi kardeşleri, zeus'un çevresinde kendi kardeşleri bir iktidar savaşına tutuşurlar. zeus'un tarafına olymposlular denir. bunlar ambrossia adı verilen bir nektar yerler. tanrısal canlılıkları buna bağlıdır. bunlar savaşı kazanırlar. zeus savaş sonunda tepegöz ve yüzkolluların desteğini almış ve babasının yerine geçmiştir.
zeus'un ilk eşi metis'tir. metis athena'ya hamile kalır, babasının korkusu zeus'u da ele geçirir; bir erkek çocuğun yerine geçmesinden korkar. metis'in kılık değiştirme yeteneğinden faydalanır, su damlasına dönüşmesini ister ve onu yutar. böylece hem eşi hem bebeği artık zeus'un içindedir. kafası şişer, acıyla bağırır. prometheus ve hephaistos yardıma koşarlar, bir baltayla zeus'un başına vururlar. athena tepeden tırnağa zırhlı ve silahlı halde babasının başından doğar.
gaia "yaşlandım, beni önemsemiyolar, saygı göstermiyolar" diye triplere girer. typhon'u yaratır. bu çok güçlü bir varlıktır. savaş çetin geçer, zeus ancak kader tanrıçaları moiralar sayesinde savaşı kazanır. moira'lar typhon'a gel sana ambrossia vereceğiz diye sıradan yiyecek verirler ve kaderin oyununa gelen typhon güçsüz düşer. zeus sicilya adasını onun üzerine atar ve savaş kazanılır.
sonra devler "ulan biz neden gücü ele geçirmiyoruz o kadar titanız?" derler ve devler savaşı başlar. olymposlular devleri yenmek için zeus'un bir ölümlü olan alkemene'den olan oğlu herakles'ten yardım isterler. bu savaş da kazanılır. yalnız hep böyle bir aksiyon vardır yani bir huzur yüzü görmemişlerdir. ha şu da var; hiyerarşisi, düzeni olan farklı bir dünya için bir başkaldırı eylemi gerekmiştir. orta doğu mitlerindeki tanrı-adem-şeytan olayı gibi. testisleri kronos tarafından kesilen uranos çocuklarına lanet etmiştir. bu yüzden daima bir mücadele sürüp gitmektedir.
altın çağ'da insanlar tanrılarla beraber yaşarlar. yemek yerler her şey sınırsızdır, çaba ve emeğe gerek yoktur. insanlar hep genç kalırlar. doğum ve ölüm yoktur. hastalık ve acı yoktur. kadın yoktur, tanrıçalar vardır ama insanların hepsi erkektir. bu güzel ortam da tabii ki bozulacaktır.
tanrılar ve insanlar arasında paylaşım yapılmalıdır ancak bu önceleri olduğu gibi savaşla olamayacaktır çünkü insanlar çok güçsüzdür. zeus başka bir çözüm bulur. paylaşımı yapması için prometheus'u seçer. çünkü prometheus tanrı değildir, insan da değildir. aslında dev'dir ama dev de değildir. ne olduğu belli değildir. neyse, şölen'de prometheus etleri paylaştırırken bir düzenbazlık yapar. iki tabak hazırlar; birinde kemikler üstte etler altta, diğerinde etler üstte kemikler alttadır. ilk zeus'a hangisini seçmek istediğini sorar. zeus etlerin üstte olduğu kemikli tabağı alır. prometheus güzel etleri insanlara ayırmak için zeus'u kandırır. zeus ondan sonra prometheus'a kin besler.
zeus, insanlardan ceza olarak ateşi ve buğdayı alır. insanlar artık yemek için tarlada çalışmak zorundadır üstelik yemeklerini pişirebilecekleri ateş de yoktur. yine yardıma adamın hası kurnaz prometheus koşar. elinde bir bastonla aither'e çıkar ve zeus'un yıldırımından ateş tohumu çalar.
zeus'un sakladığı ateş tanrısal ateştir. hep el altındadır, hiç sönmez, hiç azalmaz. oysa şimdi insanların elinde bulunan ateş doğmuş bir ateştir bu yüzden ölecektir. ateşi canlı tutmak için üstüne titremek gerekecektir. tıpkı ölümlerinki gibi bir iştahı vardır. sürekli beslenmesi söner. ayrıca kontrolden çıktığında kimse onu durduramaz. her şeyi yakar atar; sadece üstüne konulan yiyeceği değil, evleri şehirleri ormanları da. açgözlü bir hayvana döner. ateşin bu çelişkili niteliği insana benzer. o da hem tanrıya hem hayvana çekmiştir.
zeus gökten bakıp insanların evlerinde ışıklar görür. ateşi çaldırdığını anlayıp sinirlenir. bunun hesabını sormak için ilk dişil insan pandora'yı yaratır. prometheus'un saftirik kardeşi epimetheus'a gönderir. prometheus kardeşini "tanrılardan hediye gelirse sakın alma" diye uyarmasına rağmen kadını görünce her şeyi unutup evine alır. zaten pro-metheus önceden bilen, epi-metheus sonradan ayan demektir. pandora evdeki kutuyu açar türlü türlü kötülük dünyaya yayılır. yalnızca umut kutunun içinde kalır.
prometheus da bu sefer yardıma gelemez çünkü zeus onu yerle gök arasında bir dağ tepesinde zincire vurmuştur. zeus'un kuşu zincire vurulmuş prometheus'un ciğerini yer.
gece boyunca ciğer yeniden çıkar. ertesi gün yine yer. taa ki yine yunan mitolojisinin hızır aleyhisselam'ı herakles gelip kurtarana dek. prometheus kentaur kheiron 'u öldürmesi karşılığında serbest kalacaktır. kheiron achilleus'u falan eğiten adamdır. yaralanır, ölmek ister ama ölemez. değiş tokuş yapılır. ölüm kheiron'a, ölümsüzlük prometheus'a verilir. ikisi de kurtulmuş olur.
truva savaşı'nın hikayesine geliyoruz
thetis deniz tanrıçasıdır. zeus bu güzel tanrıçaya aşıktır. -zeus fena bir zamparadır bu arada- prometheus bu kadından doğacak bebeğin babasının yerini alacak güçte bir çocuk olacağını söyler. kimdir bu çocuk? ileride brad pitt'in canlandıracağı truva kahramanı achilleus. zeus da bu sevdadan vazgeçer. kadını bir ölümlü olan peleus'la evlendirir. düğün pelion dağı'nda yapılır. bütün tanrılar oradadır; eris hariç. herkes muhteşem hediyeler getirmiştir. eris de altın bir elmayla çıkagelir. "beni çağırmadınız demek vatan hainleri o zaman birbirinize düşün" diye elmanın üzerine "en güzele" yazıp düğünün ortasına bırakıp kaçar. athena, hera ve aphrodite birbirlerine bakarlar. üçü de elmayı kendisinin hak ettiğini düşünüyordur. birinin seçim yapması gerekir. zeus "ay ben yapamam" der. çünkü biri karısı, biri kızı, biri de afrodit yani boru mu? her zor şeyi olduğu gibi bunu da insanlara kakar ********, görevi paris'e verir. evet orlando bloom.
paris, ida dağı'nda sürüsünü otlatırken...
prens niye çobanlık yapıyor diyebilirsiniz, onun da hikayesi var. annesi paris'e hamileyken rüyasında meşale doğurduğunu ve o meşalenin troia'yı yaktığını görür. kahinler "bu çocuk bizi yakacak" derler -olağanüstü bir rüya tabiri gerçekten- ve çocuğu şehrin dışına attırırlar. paris oralarda çoban olarak büyür. sonra bir yarışmada herkesi yenince abilerinden biri bunu öldürmeye kalkar bu da tapınağa sığınır. tapınaktaki kahin ablası "durun bu bizim paris" der. ailesiyle öyle kavuşur. ama alışkanlık olduğu için arada dağlarda çobanlığa devam eder.
neyse işte tanrıçalar gelir. "hangimiz en güzeliz?" derler paris de der ki "hay allah!"
hera "beni seçersen bütün asya'nın hükümdarı olmanı sağlarım" der.
athena "beni seç seni dünyanın en iyi savaşçısı yapayım" der.
aphrodite "beni seçersen sana vereceğim çekicilikle dünyanın en güzel kadını helen'i kendine aşık edersin" der.
*m budalası paris, helen'i seçer.