Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti

Ragnar

Bilgi size güç verir ama karakter saygı uyandırır
MFC Üyesi
  • Üyelik Tarihi
    12 Kas 2020
  • Mesajlar
    2,474
  • MFC Puanı
    29,290
Balkanlar'da II. Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve 1992 yılına kadar hüküm süren sosyalist federal cumhuriyet. Devletin bulunduğu alanda bugün Bosna-Hersek, Sırbistan, Hırvatistan, Kuzey Makedonya, Karadağ, Slovenya ve Kosova bulunur.

Savaş öncesi ülkenin kurulduğu topraklarda Yugoslavya Krallığı bulunuyordu. Krallık yıkıldı. Ülke adını 1943 yılında Demokratik Federal Yugoslavya, 1946'da Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti ve nihayetinde 1963 yılında Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti[2] olarak değiştirdi.

Cumhuriyetin ilk başkanı Josip Broz Tito'dur. Ülke Soğuk Savaş döneminde Sosyalist olmasına rağmen tarafsız bir politika izlemiştir ve Bağlantısızlar Hareketi'nin kurucu üyelerinden biri olmuştur.

Yükselen etnik milliyetçilik hareketi 1980'li ve 90'lı yıllarda YSFC'nin üye ülkelerinin bağımsızlık talep etmelerine yol açtı. Bu hareketin gittikçe güçlenmesi ve Zenofobi'nin ortaya çıkmasıyla ülkede uzun yıllar huzursuz bir ortam vardı. 1991 yılında Sovyetler Birliği'nin dağılması ve bu dağılma sonucu yaşanan Doğu Bloku'nın çözülmesi devresinde ülkede Yugoslavya iç savaşları yaşandı ve bu süreç sonucunda ülke parçalandı. Parçalanma, özerk cumhuriyetlerin var olan sınırları doğrultusunda gerçekleşti.

“Yugoslavya” sözü Güney Slavca bir birleşik sözdür. Yapısında "Jug"/"Jуг" ve "Slavija"/"Славија" sözleri vardır. "Jug"/"Jуг" (Yug) sözü “güney” anlamına gelmektedir. "Slavija"/"Славија" (Slaviya) ise “Slavlar ülkesi” anlamındadır “Yugoslavya”, Türkçede "Güney Slavları Ülkesi" anlamına gelmektedir.

Ülkenin adı altı Güney Slav halkının (Sırplar, Hırvatlar, Slovenler, Boşnaklar, Karadağlılar ve Makedonlar) birleşimine istinaden verilmiştir. Devletin resmî adı ise 1943’ten 1992’ye dek, dönemden döneme değişiklik göstermiştir.Ülke adının veriliş şekli Slavları merkeze alır şekilde olmakla beraber, Yugoslavya topraklarında Slav olmayan birkaç millet de yaşamıştır. Arnavutlar, Macarlar, Türkler, Rumenler, Romanlar ülkenin Slav olmayan milletleri olmuşlardır.

Yugoslavya adına sahip ikinci devlet olarak tarihte görünen siyasi yapı olan devletin kuruluş adı Yugoslavya Demokratik Federal Cumhuriyeti’dir (veya Demokratik Federal Yugoslavya). 1946 yılında devletin adı Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti şeklinde belirlenmiştir. Devletin adı son değişiklikle 1963 yılında Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti olmuştur.

Yugoslavya 1941 yılında Almanlar tarafından işgal edildi. Ülke içinde gerilla harpleri baş gösterdi. Yugoslavya Krallığı ordusundan artakalan bazı birlikler, II. Dünya Savaşı sırasında Nazi bozgundan hemen sonra Albay Draža Mihailović'in önderliğinde Çetnikler olarak bilinen çeteleri kurdular. Karadağ'da kukla hükûmetin ilanıyla birlikte yerel ayaklanmalar başladı. İşgale karşı bir başka direniş odağı da Josip Broz Tito yönetimindeki Yugoslavya Komünist Partisi'nin Temmuz 1941'de başlattığı silahlı ayaklanmayla ortaya çıktı. Partizanlar olarak anılan komünist gerillalar Eylül 1941'de Užice kentini ele geçirdikten sonra Sırbistan ve Bosna'nın bazı yörelerini içine alan bir cumhuriyet oluşturdular. Bütün ülkeyi Büyük Sırbistan çevresinde yeniden birleştirme hedefini güden Çetniklerin izlediği strateji Müttefiklerin bölgede başlatacağı bir harekâtı temel alıyordu. Federal bir cumhuriyet programıyla ortaya çıkan Partizanlar ise direnişi bütün ülkeye yayacak bir stratejiyi öngörüyordu. Bu nedenle Mihver kuvvetlerinin direniş hareketini ezmek için Ekim 1941'de başlattığı saldırı karşısında eşgüdüm sağlanamadığı gibi, Çetnikler ve Partizanlar arasında sert ve kanlı bir çatışma kaçınılmaz hâle geldi.


Mihver Devletleri saldırısı üzerine Bosna'ya çekilerek İşçi Tugayları'na dayalı yeni bir savaş taktiğini seçen Partizanlar, İtalyan, Alman, Ustaşa ve Çetnik birliklerinin Mart 1942'de giriştiği harekâttan sonra Bosna'nın kuzeybatı kesimini üs edindi. Tito'nun Kasım 1942'de topladığı Yugoslavya Antifaşist Ulusal Kurtuluş Konseyi (AVNOJ) direniş harekâtının bütün Yugoslav halklarını birleştirecek bir siyasal programa kavuşmasını sağladı.

Müttefiklerin Balkanlar'a çıkarma yapmasından önce Yugoslavya'daki Partizan hareketini boğmak isteyen Nazi yönetimi, 1942-1943 kışında toptan imhayı hedef alan yeni bir harekât düzenlediler. Öncelikle Çetnikleri saf dışı ederek konumlarını sağlamlaştıran Partizan kuvvetleri, ardından Alman kuşatmasını yararak Karadağ'ın Durmitor bölgesine geçtiler. Mayıs 1943'te bu bölgeye yönelik ikinci Alman kuşatma harekâtı da boşa çıktı. Üstün Alman birlikleriyle şiddetli çarpışmalardan sonra sarp bir geçidi aşan Partizan kuvvetleri sonunda Bosna'nın orta kesimine ulaşmayı başardı. Yugoslavya'nın bağımsızlık mücadelesinde bir dönüm noktası sayılan bu zafer, aynı zamanda Partizan hareketine Müttefiklerin siyasi ve askerî desteğini sağladı. İtalya'nın Müttefiklere teslim olmasından sonra Partizanların denetimine giren geniş kıyı şeridi, silah ve askerî gereç almak için önemli bir kapı durumuna geldi. Bu arada Kasım 1943'te ikinci toplantısını yapan AVNOJ, bir geçici hükûmet oluşturduğunu ilan etti.

Mayıs 1944'te Tito'nun karargâhına yönelik son Alman saldırısını da atlatan Partizanlar, sonraki aylarda işgal kuvvetlerini Sırbistan'a doğru geriletmeye başladı. Aynı sıralarda bozgun içindeki Alman ordularını izleyen Sovyet Kızıl Ordusu Romanya ve Bulgaristan sınırlarına dayanmış bulunuyordu. Daha önce bağımsız bir çizgide direttiği için Stalin'in tepkisini çekmiş olmakla birlikte Moskova'ya giderek Sovyet ileri harekâtıyla belirli bir eşgüdümü sağlayan Tito, bir yandan da Londra'daki sürgün hükûmetiyle görüşmelere oturdu. Tito'ya önemli bir siyasi ağırlık kazandıran görüşmeler sonunda kurtarılmış bölgelerde kurulan ulusal kurtuluş komiteleri geçici yönetim organları olarak kabul edildi. Çetniklerle iç savaş biçimini alan Sırbistan'daki Partizan ilerleyişi, Alman ordularının geri çekildiği sonbahara doğru büyük ölçüde başarıya ulaştı. Partizan kuvvetleri ile Sovyet birliklerinin ortak harekâtıyla Ekim 1944'te Belgrad ele geçirildi. Sürgün hükûmetinin başbakanı Ivan Subasić'in Belgrad'a dönmesinden sonra koalisyon niteliğinde bir geçici hükûmet oluşturuldu. Bütün Yugoslavya toprakları Partizanların denetimine girerken, son Çetnik kalıntıları da temizlendi.

Kasım 1945'teki seçimlerde, komünistlerin önderliğindeki Halk Cephesi'nin kazandığı büyük zaferin ardından, 2 Aralık 1945'te Yugoslavya Demokratik Federal Cumhuriyeti’nin kurulduğu ilan edildi, böylece kâğıt üstünde de olsa devam eden monarşi resmen sona erdi.Ocak 1946'da federal bir cumhuriyet yapısını öngören yeni anayasa yürürlüğe kondu.

Sosyalizmin kuruculuğuna yönelen Yugoslavya'da toprak reformu yapıldı, bankalar, sanayi ve ticaret devletleştirildi. Kalkınma planları hazırlandı. Sosyalizmin kuruculuğunda ortaya çıkan sorunlar karşısında Tito'nun sosyalizme özgün yollarla gitme tezleri Stalin tarafından revizyonizm olarak suçlandı ve 1948'den sonra Sovyet-Yugoslav ilişkileri koptu. 1953'te yeni anayasayla girişilen reformlar onaylandı. 1955'te SSCB'yle yeniden ilişkiler kurulmasından sonra da Tito, bağımsız bir dış siyaset izlemeye devam etti. 1968 Çekoslovak hareketinde, SSCB’ye muhalefet etti. Batılı ülkelerle ticari münasebetler içine girdi. 1972 yılında Hırvatistan Sosyalist Cumhuriyeti’nde olaylar çıktıysa da kısa sürede bastırıldı. Tito, 1979 yılında yapılan altı zirve toplantısı neticesinde Fidel Castro ile olan mücadelesini kazandı ve Üçüncü Dünya diye bilinen bağlantısızlar teşkilatını Sovyetler Birliği’nin nüfuzundan kurtardı.

Başkan Tito, 1980 yılında ölünce yerine Kolektif Başkanlık idaresi geldi. 1984 yılında devlet başkanlığı Veselin Djuranović'e verildi. 1989'da görülen ekonomik ve siyasal bunalım, Hırvatistan ve Slovenya cumhuriyetleri arasında ilişkilerin bozulmasına sebep oldu. Aynı yıl Doğu Bloku’nda görülen yenileşme hareketleri Yugoslavya'ya da yansıdı ve 1990'da çok partili düzene geçildi.

Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti'nin dağılma süreci öncelikle ekonomik-politik değişimin başlangıcı ile ilintilidir. Özellikle Yugoslav resmî tezi olan Özyönetim ve bu sayede ileri bir aşamada gerçekleşmesi tasarlanan Marksizm’in ön gördüğü "özgür üreticilerin birliği" fikri, ekonomik sistemin uluslararası sermayeye açılması ile dengesini kaybetmiştir. Yugoslav siyasi yapısının "Özyönetimci Sosyalizm"den "Pazar Sosyalizmi"ne kayışı, coğrafi esasa göre oluşturulmuş Yugoslav özyönetim modelinin neo-liberal politikalar ekseni ile dönüşüm sürecine girmesini ifade etmektedir. Sosyalist federal yapının köşe taşları olan özyönetim birimleri, ekonomi-politik dönüşüm süreci ile birlikte otonom statülere açık özerk birimler durumuna gelmiştir.[6][7]

Yugoslavya, 1990’ların başıyla beraber birçok iç çatışma ve tartışmalara sahne olmuştur. Ülkenin federal yapısındaki dengesizleşme, bu ülkede kendi özerk cumhuriyetlerinde yaşayan halkların seslerini azar azar yükseltmelerine sebebiyet vermiştir. Yugoslavya’nın olumsuz gidişi ve yükselen Sırp milliyetçiliği karşısında diğer halklarda kıpırdanmalar görülmüştür.

Yugoslavya içinde özerk cumhuriyet liderleri ve yöneticileri arasındaki anlaşmazlıklar, çeşitli bölgelerde küçüklü büyüklü çatışma ve savaşların çıkmasına sebep olmuştur. Bu çatışma ve savaşların sonrasında federal cumhuriyeti oluşturan Slovenya Sosyalist Cumhuriyeti; Hırvatistan Sosyalist Cumhuriyeti; Makedonya Sosyalist Cumhuriyeti ve Bosna-Hersek Sosyalist Cumhuriyeti (1991’den 1995 sürecine dek) bağlı oldukları Yugoslavya federasyon yapısından ayrılıp bağımsızlık ilan etmişlerdir. Bu ilk ayrılma dalgasında en büyük acıyı nüfusunun büyük kısmı Müslüman olan Bosna-Hersek görmüştür. Eski Yugoslav Halk Ordusu’nun (JNA) teçhizatıyla donatılmış Sırbistan ordusu ve milis güçlerinin saldırıları ve bunların yanında küçük çaplı Hırvat saldırıları ile Bosna-Hersek, insanlık dışı olaylara sahne olmuştur. Sırp tarafı eski Yugoslavya askerî yapısının büyük kısmını donanarak güçlenmiş, Hırvat tarafı çeşitli destekler ve özellikle Almanya gibi devletlerin açık-gizli destekleri ile (siyasi, askerî vb.) güçlenmiş ve kendilerini savunabilecek, hatta saldırı yapabilecek duruma kavuşmuşlardır. Boşnak tarafı ise ellerinden alınan Yugoslavya askerî gücü, yaşadıkları alanların çevrelenmiş olması ve dış desteğin olmaması gibi sebeplerle savaşın başlarında oldukça güçsüz bir durumda kalmıştır.

1991'de başlayan cumhuriyetler arasındaki iç savaşın neticesinde aynı senenin sonlarında Slovenya, Hırvatistan, Makedonya ve Bosna-Hersek, bağımsızlıklarını ilan ettiler. Savaşın sonunda söz konusu devletler ayrı birer siyasi yapı oldular. Karadağ ve Sırbistan birleşerek yeni Yugoslavya Federal Cumhuriyeti’ni oluşturdu. Yeni federasyon, Sırbistan ve Karadağ özerk cumhuriyetleri ve Sırbistan’a bağlı Kosova ve Voyvodina özerk bölgelerinin bütünlüğüyle oluşmuştur. Söz konusu devlet zamanla “Sırbistan-Karadağ” adını aldı. Böylece “Yugoslavya” adı tarihe karışmış oldu. 3 Haziran 2006’da Karadağ’ın referandum sonucunda bağımsızlık ilan etmesiyle bu son federatif devlet de dağılmıştır.

Eski Yugoslavya topraklarındaki son parçalanma ise Kosova’nın Sırbistan’dan kopması ile gerçekleşmiştir.
 
Üst Alt