-
- Üyelik Tarihi
- 6 Eki 2013
-
- Mesajlar
- 450
-
- MFC Puanı
- 1
İlkönce çok iyi bulmadığım Karanlıklar Ülkesi (Underworld) serisinin yeni (resmen bir prequel olan üçüncü bölümü saymazsanız bu asıl üçüncü bölüm oluyor, evet, benim de kafam karıştı) ürününü tükettikten sonra kendime "keşke filme kin etseydim" dedim. Bu şekilde en azından bu vitesi otomatiğe takmış yavan devam filmi ile ilgili elle tutulur bir duyguya sahip olurdum.
Karanlıklar Ülkesi: Uyanış (Underworld : Awakening) ilk karesinden son karesine kadar gayet tipik ve orjinallikten yoksun bir devam filmi. Fabrikadan çıkan son iki ürünü sevdiyseniz bu da az çok tatmin edecektir. Son iki ürün diyorum zira her ne kadar aynı mantıkla çekilmiş olsa da (prodüktörler bu serinin suyunu daha ne kadar çıkarıp para kapabiliriz diye merak ettiklerinden) üçüncü bölüm en azından Michael Sheen ve Bill Nighy gibi usta oyuncuların ön tasarıya geçmesiyle biraz da olsun kaliteyi yükseltip serinin kanımca en katlanılır filmini yaratmıştı.
Seksi süper vampir Selene'nin (Kate Beckinsale) çevreninde oluşan şimdiye kadarki üç filmine odaklandığımızda tek bir yenilik sunmuyor Karanlıklar Ülkesi. İhtiyaç duyulan bütün elementler yerinde: Mavi, mavi, masmavi görsel paleti, olabildiğince düzmece görünen CGI kurtadamlar, 13 yıllık Matrix full film izle ten hali hazırda alıntı kavga et ve silahlı çatışma sahneleri ve tabi ki Kate Beckinsale'in cilt pantolonlu muhteşem kıçı.
Güneşte dışarı çıkabilen "daywalker" vampir Selene'nin bu seferki serüveni insanların vampirler ve lycan isimi verilen kurtadamları çoğunlukla yok ettiği bir gelecekte geçiyor. 12 senedir dondurulmuş olduğunu öğrenen Selene, aşkı Michael'ın peşinden giderken varlığından haberdar olmadığı bir kızı olduğunu öğrenir. Michael gibi bir vampir/lycan kırması olan Haneye isimli kız (India Eisley), saklı bir lycan grubunun gümüşe bağışıklık kazanması için tek talihtir.
İsveçli yönetmen takımı Måns Mårlind ve Björn Stein, hikaye ve diyalogların yaratıcılıktan yoksun olduğunun farkında olmalılar ki vampirlerin lycanları öldürdüğü sahnelerde onları olabilecek en yaratıcı ve kanlı biçimlerde paramparça etmek için ellerinden geleni yapmışlar. Filmin dikkat dağıtıcı görsel yapısı ise diğer bölümler gibi masmavi ve üstelik mutlak ışıklandırmadan da söz etmiyorum. Bütün kostümler ve dekorlar da bu palete karışarak ekranda resmen bir mavi bulamaç yaratıyor.
İlk iki bölümde hikayeye artistik bir inandırıcılık getirsin diye Michael Sheen ve Bill Nighy gibi "saygıdeğer" oyuncuların yerini bu sefer Charles Dance ve Neil Simon'un favorisi Neil Jordan' alıyor. Oyuncu kadrosunun geri kalanından ise ümit beklemeyin.
Netice olarak Karanlıklar Ülkesi: Uyanış, ruhsuz, paragöz bir karbon kopya devam filmi. Serinin hayranlarının beklediği her şey mevcut. Geri kalanlar uzak dursun.
Kaynak: 6ggs.com
Karanlıklar Ülkesi: Uyanış (Underworld : Awakening) ilk karesinden son karesine kadar gayet tipik ve orjinallikten yoksun bir devam filmi. Fabrikadan çıkan son iki ürünü sevdiyseniz bu da az çok tatmin edecektir. Son iki ürün diyorum zira her ne kadar aynı mantıkla çekilmiş olsa da (prodüktörler bu serinin suyunu daha ne kadar çıkarıp para kapabiliriz diye merak ettiklerinden) üçüncü bölüm en azından Michael Sheen ve Bill Nighy gibi usta oyuncuların ön tasarıya geçmesiyle biraz da olsun kaliteyi yükseltip serinin kanımca en katlanılır filmini yaratmıştı.
Seksi süper vampir Selene'nin (Kate Beckinsale) çevreninde oluşan şimdiye kadarki üç filmine odaklandığımızda tek bir yenilik sunmuyor Karanlıklar Ülkesi. İhtiyaç duyulan bütün elementler yerinde: Mavi, mavi, masmavi görsel paleti, olabildiğince düzmece görünen CGI kurtadamlar, 13 yıllık Matrix full film izle ten hali hazırda alıntı kavga et ve silahlı çatışma sahneleri ve tabi ki Kate Beckinsale'in cilt pantolonlu muhteşem kıçı.
Güneşte dışarı çıkabilen "daywalker" vampir Selene'nin bu seferki serüveni insanların vampirler ve lycan isimi verilen kurtadamları çoğunlukla yok ettiği bir gelecekte geçiyor. 12 senedir dondurulmuş olduğunu öğrenen Selene, aşkı Michael'ın peşinden giderken varlığından haberdar olmadığı bir kızı olduğunu öğrenir. Michael gibi bir vampir/lycan kırması olan Haneye isimli kız (India Eisley), saklı bir lycan grubunun gümüşe bağışıklık kazanması için tek talihtir.
İsveçli yönetmen takımı Måns Mårlind ve Björn Stein, hikaye ve diyalogların yaratıcılıktan yoksun olduğunun farkında olmalılar ki vampirlerin lycanları öldürdüğü sahnelerde onları olabilecek en yaratıcı ve kanlı biçimlerde paramparça etmek için ellerinden geleni yapmışlar. Filmin dikkat dağıtıcı görsel yapısı ise diğer bölümler gibi masmavi ve üstelik mutlak ışıklandırmadan da söz etmiyorum. Bütün kostümler ve dekorlar da bu palete karışarak ekranda resmen bir mavi bulamaç yaratıyor.
İlk iki bölümde hikayeye artistik bir inandırıcılık getirsin diye Michael Sheen ve Bill Nighy gibi "saygıdeğer" oyuncuların yerini bu sefer Charles Dance ve Neil Simon'un favorisi Neil Jordan' alıyor. Oyuncu kadrosunun geri kalanından ise ümit beklemeyin.
Netice olarak Karanlıklar Ülkesi: Uyanış, ruhsuz, paragöz bir karbon kopya devam filmi. Serinin hayranlarının beklediği her şey mevcut. Geri kalanlar uzak dursun.
Kaynak: 6ggs.com