-
- Üyelik Tarihi
- 9 Şub 2015
-
- Mesajlar
- 44,845
-
- MFC Puanı
- 29,224
Yılanı Öldürseler / Yaşar Kemal
Kitabın Yazarı: Yaşar Kemal
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Kitap Türü: Yerli Romanlar
Yayınlandığı Yıl: 1976
Sayfa Sayısı: 102
ISBN: 9750807046
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Kitap Türü: Yerli Romanlar
Yayınlandığı Yıl: 1976
Sayfa Sayısı: 102
ISBN: 9750807046
ARKA KAPAK BİLGİSİ
Hasan aile onuru uğruna akrabaları ve köylülerin baskısıyla annesini öldürmek zorunda kalır. Dokuz yaşında işlediği bu cinayeti hiçbir zaman aklı almayacak, kabullenmeyecek ve anlamlandıramayacaktır. Toplumsal cinnetin bir çocuğu katil olmaya sürüklemesinin romanı Yılanı Öldürseler kurban kavramına odaklanır.
"Zengin yaratısı, Yaşar Kemal'i herkese seslenen zaman ötesi büyük klasiklere yaklaştırmaktadır."
- Michel I. Makarius, Jeune Afrique, (Fransa)
"Yılanı Öldürseler'deki derinlik hem ekonomik ve toplumsal yanları gösterilerek işlenen temanın anlamsal yoğunluk taşıması, hem de roman kişilerinin karakteristik özelliklerinin başarıyla işlenmesinden kaynaklanır."
- Feridun Andaç, Yazınsal Gerçekçiliğin Boyutları-
"Zengin yaratısı, Yaşar Kemal'i herkese seslenen zaman ötesi büyük klasiklere yaklaştırmaktadır."
- Michel I. Makarius, Jeune Afrique, (Fransa)
"Yılanı Öldürseler'deki derinlik hem ekonomik ve toplumsal yanları gösterilerek işlenen temanın anlamsal yoğunluk taşıması, hem de roman kişilerinin karakteristik özelliklerinin başarıyla işlenmesinden kaynaklanır."
- Feridun Andaç, Yazınsal Gerçekçiliğin Boyutları-
KİTAP ÖZETİ
Yılanı Öldürseler Yaşar Kemal
Çok kısa ama bir o kadarda dolu bir kitap olan Yılanı Öldürseler o kadar gerçekçi bir dille yazılmış ki. Yaşar Kemal o zamanların kan davalarını, törelerini ve toplumun ahlak yapısını çok akıcı bir dille anlatmış. Hala böyle baskıların ve olayların olduğu ülkemizde mutlaka okunması gereken bir kitap.
Bir çocuğun akrabaları ve yaşadığı çevre tarafından annesini öldürmeye zorlanmanın hikayesidir Yılanı Öldürseler. Esme köyün en güzelidir, Allahın onu bin günde özene bezene yarattığını düşünenler vardır. Ona bakınca insanlar büyülenir gibi oluyormuş. Ona bakan hemen aşık olur karasevdaya bile düşermiş. Çukurovalı Halilde görmüş bir gün Esmeyi o an aşık olmuş. Esme istememiş Halili, hiç istememiş. Halil 7 kişiyi peşine takıp kaçırmış Esmeyi köyünden zorla, ırzına da geçmiş. Esme 1 yıl hiç konuşmamış, kimsenin yüzüne bakmamış. Halilin annesi hep dermiş bırak Esmeyi zorla güzellik olmaz diye. Ama Halil bırakmamış. Aşıkmış Esmeye. Tam 1 yıl sonra ilk defa konuşmaya başlamış Esme. Sanki hiç bir şey olmamış gibi gülmeye başlamış. Oğlu Hasanı kucağına aldığında her şeyi unutuvermiş.
Esmenin asıl sevdiği Abbasmış. Birbirlerini çok seviyorlarmış. Gece gizli gizli Anavarza kayalıklarında görüşürmüşler. Halil bunları takip ettirmiş jandarmalara. Abbas jandarmalarla çatışmaya girmiş ve hapise atılmış. Çıkıp geldiğinde Esmelerin evin bahçesine gitmiş direk. Beklemiş Esmeyi. Esme onu görünce donup kalmış çok sevinmiş gitmiş yanına sen git demiş, ben geleceğim. Günler böyle devam ederken bir akşam Halil,Esme ve Hasan yer sofrasında yemek yerken birden silah sesleri duyulmuş. Halil vurulmuş, başı sofranın üstüne düşmüş. Bir adam Esmeyi kolundan tutup götürmüş. Hasan babasının ölüsüyle kalmış orada. Bir kaç dakika içinde eve bir sürü insan gelmiş. Büyükana, Halilin kardeşleri herkes. İnsanlar dışarı çıktığında bağırışlar duymuş. Esmeyi Hasanın amcaları dövüyormuş. Esmenin yüzü kan içinde kalmış. Bütün köy vurmaya başlamış hatta. Hasan köşeye sinmiş kızıyordu annesine vuranlara o da gitti itti bütün amcalarını. Herkesin ağzından aynı laf çıkıyordu. Halilin katili Esmedir. Onu yüzünden ölmüştür Halil. Vurdurdu Abbasa Halili.
Bu laflar tüm yıl Hasanla olacaktı. Bütün köy konuştu 1 yıl boyunca kimse annesinin yüzüne bakmıyordu. Herkes babasını annesinin öldürdüğünü söylüyordu. Büyükana oğullarına bağırıyordu hep oğlumun kanı yerde kaldı bir vuramadınız diye. Hiç kimse vuramıyordu Esmeyi onun güzelliğinden. Yüzüne baktıkları an donup kalıyorlardı. Çok kez Hasanı da alıp kaçmaya çalıştı Esme ama hemen yakaladılar. Yine dövdüler. Aradan aylar geçtikçe büyükana Hasanı zorlamaya başladı. ***** öldürmen gerekir yoksa babanın kanı yerde kalacak. Bütün köy başladı Hasana bunları söylemeye. Hasan delirecek gibi olmuştu artık.
O sıralarda amcalarından biri ona bir silah verdi. Hasan bu silahla her canlıyı vuruyordu. Kuşları, tavşanları, kartalları her şeyi. Artık köyde yeni dedikodu çıkmıştı. Sözde Hasanın babası hortlamıştı. Herkes görüyordu. Sözde bir çeşit hayvanlara bürünüyordu. Bazen kurbağa, bazen köpek bazense kırmızı bir yılan. Bu söylentiler arttıkça herkes Hasanın üstüne daha çok gitmeye başladı. Baban rahat yatamıyor mezarda, kanı yerde kaldığı için hortluyor. Senin gibi evlat olmaz olsun.
Hasan artık 9 yaşına geldiğinde kendini kaybetti. Artık söylentiler olmadan yaşayamıyordu. Babası ve annesi hakkında bir şeyler olmadan aklını toparlayamıyordu. Bir gün karar verdi. Annesi tam tandırda bir şeyler pişirirken aldı çok sevdiği tüfeğini ve bir kaç kurşunla vurdu annesini...
Çok kısa ama bir o kadarda dolu bir kitap olan Yılanı Öldürseler o kadar gerçekçi bir dille yazılmış ki. Yaşar Kemal o zamanların kan davalarını, törelerini ve toplumun ahlak yapısını çok akıcı bir dille anlatmış. Hala böyle baskıların ve olayların olduğu ülkemizde mutlaka okunması gereken bir kitap.
Bir çocuğun akrabaları ve yaşadığı çevre tarafından annesini öldürmeye zorlanmanın hikayesidir Yılanı Öldürseler. Esme köyün en güzelidir, Allahın onu bin günde özene bezene yarattığını düşünenler vardır. Ona bakınca insanlar büyülenir gibi oluyormuş. Ona bakan hemen aşık olur karasevdaya bile düşermiş. Çukurovalı Halilde görmüş bir gün Esmeyi o an aşık olmuş. Esme istememiş Halili, hiç istememiş. Halil 7 kişiyi peşine takıp kaçırmış Esmeyi köyünden zorla, ırzına da geçmiş. Esme 1 yıl hiç konuşmamış, kimsenin yüzüne bakmamış. Halilin annesi hep dermiş bırak Esmeyi zorla güzellik olmaz diye. Ama Halil bırakmamış. Aşıkmış Esmeye. Tam 1 yıl sonra ilk defa konuşmaya başlamış Esme. Sanki hiç bir şey olmamış gibi gülmeye başlamış. Oğlu Hasanı kucağına aldığında her şeyi unutuvermiş.
Esmenin asıl sevdiği Abbasmış. Birbirlerini çok seviyorlarmış. Gece gizli gizli Anavarza kayalıklarında görüşürmüşler. Halil bunları takip ettirmiş jandarmalara. Abbas jandarmalarla çatışmaya girmiş ve hapise atılmış. Çıkıp geldiğinde Esmelerin evin bahçesine gitmiş direk. Beklemiş Esmeyi. Esme onu görünce donup kalmış çok sevinmiş gitmiş yanına sen git demiş, ben geleceğim. Günler böyle devam ederken bir akşam Halil,Esme ve Hasan yer sofrasında yemek yerken birden silah sesleri duyulmuş. Halil vurulmuş, başı sofranın üstüne düşmüş. Bir adam Esmeyi kolundan tutup götürmüş. Hasan babasının ölüsüyle kalmış orada. Bir kaç dakika içinde eve bir sürü insan gelmiş. Büyükana, Halilin kardeşleri herkes. İnsanlar dışarı çıktığında bağırışlar duymuş. Esmeyi Hasanın amcaları dövüyormuş. Esmenin yüzü kan içinde kalmış. Bütün köy vurmaya başlamış hatta. Hasan köşeye sinmiş kızıyordu annesine vuranlara o da gitti itti bütün amcalarını. Herkesin ağzından aynı laf çıkıyordu. Halilin katili Esmedir. Onu yüzünden ölmüştür Halil. Vurdurdu Abbasa Halili.
Bu laflar tüm yıl Hasanla olacaktı. Bütün köy konuştu 1 yıl boyunca kimse annesinin yüzüne bakmıyordu. Herkes babasını annesinin öldürdüğünü söylüyordu. Büyükana oğullarına bağırıyordu hep oğlumun kanı yerde kaldı bir vuramadınız diye. Hiç kimse vuramıyordu Esmeyi onun güzelliğinden. Yüzüne baktıkları an donup kalıyorlardı. Çok kez Hasanı da alıp kaçmaya çalıştı Esme ama hemen yakaladılar. Yine dövdüler. Aradan aylar geçtikçe büyükana Hasanı zorlamaya başladı. ***** öldürmen gerekir yoksa babanın kanı yerde kalacak. Bütün köy başladı Hasana bunları söylemeye. Hasan delirecek gibi olmuştu artık.
O sıralarda amcalarından biri ona bir silah verdi. Hasan bu silahla her canlıyı vuruyordu. Kuşları, tavşanları, kartalları her şeyi. Artık köyde yeni dedikodu çıkmıştı. Sözde Hasanın babası hortlamıştı. Herkes görüyordu. Sözde bir çeşit hayvanlara bürünüyordu. Bazen kurbağa, bazen köpek bazense kırmızı bir yılan. Bu söylentiler arttıkça herkes Hasanın üstüne daha çok gitmeye başladı. Baban rahat yatamıyor mezarda, kanı yerde kaldığı için hortluyor. Senin gibi evlat olmaz olsun.
Hasan artık 9 yaşına geldiğinde kendini kaybetti. Artık söylentiler olmadan yaşayamıyordu. Babası ve annesi hakkında bir şeyler olmadan aklını toparlayamıyordu. Bir gün karar verdi. Annesi tam tandırda bir şeyler pişirirken aldı çok sevdiği tüfeğini ve bir kaç kurşunla vurdu annesini...