- Konum
- Cennet
-
- Üyelik Tarihi
- 20 May 2015
-
- Mesajlar
- 6,868
-
- MFC Puanı
- 368
Çok eskiden köyün birin de bir yaşlı evliya ve fukara oğlu yaşarmış. Bu köyün hemen karşısın da da, çok ama çok yüksek bir de dağ varmış ve bu dağın tam tepesin de için de bir yılan bulunan bir kuyu var imiş. Ne zaman bu yaşlı evliyanın başı derde girse, bu yılanın yanına gider ve yılan da ona bir altın lira verirmiş. Gel zaman git zaman artık yaşlı adam oraya çıkamaz hale gelmiş ve bir gün oğlunu yanına çağırmış ve demiş ki "Bak oğlum o dağın tepesin de bir kuyu var oraya git. Kuyudan bir yılan çıkacak benim oğlum olduğunu söyle ve sana vereceği emaneti al ve bana getir demiş." Oğlu da "Tamam baba" deyip koyulmuş yola, kuyunun başına gelince yılan çıkmış oğlan anlatmış her şeyi yılan da uyuya inmiş ve bir altın vererek bunu babana götür demiş. Oğlan da için den söyle düşünmüş "Eğer ben bu yılanı öldürürsem, kuyudaki bütün altınları alır ve çok zengin olurum" demiş ve yerden aldığı bir taşı yılana fırlatmış. Taş yılanın kuyruğuna gelmiş ve can havliyle oğlanı ısırmış, derken epey zaman sonra oğlan zehirlenerek ölmüş. Adam iyileşmiş ve doğru yılanın yanına gitmiş her şeyden haberi olan adam başlamış yılana anlatmaya "İşte öyleydi böyleydi o cahildi falan
filan demeye ve demiş ki gel tekrar eskisi gibi dost olalım." Yılan şöyle
cevap vermiş: "Yok olmaz, bende bu kuyruk acısı sende de bu
evlat acısı varken biz artık dost olamayız"
filan demeye ve demiş ki gel tekrar eskisi gibi dost olalım." Yılan şöyle
cevap vermiş: "Yok olmaz, bende bu kuyruk acısı sende de bu
evlat acısı varken biz artık dost olamayız"