- Konum
- Karı$ık..
-
- Üyelik Tarihi
- 7 Mar 2013
-
- Mesajlar
- 2,021
-
- MFC Puanı
- 297
KİTABIN ADI Yeşil yol KİTABIN YAZARI Stephen King
KİTABIN ÖZETİ :
Could Mountain hapishanesinin öbür hapishanelerden ayrı bir özelliği vardı.
Bu hapishaneye öbür hapishanelerden ayrı kılan, buraya idam edilecek suçluların yollanmasıydı ve buradaki mahkûmlara yürüyen ölü deniyordu.
Buradaki infazın elektrikli sandalye ile yapılmasıydı.
Bu elektrikli sandalye İhtiyar Sparky' (Kıvılcım saçan) ismi takılmıştı.
Hapishane gardiyanlarından Paul Edgecombe için bütün katiller aynıydı. Ta ki John Coffey adındaki mahkûmla tanışıncaya dek.
Olay 1932de,eyalet cezaevinin bulunduğu Could Mountainda geçiyor.
İkiz küçük kızlara tecavüz ederek öldürmek suçundan idama mahkûm olan, dev cüsseli John Coffey de buraya gönderiliyor ve hapishane görevlisi Paul şahit olduğu olayları kendi ağzından anlatması ile kitabın konusu oluşuyor.
bu dev cüsseli garip adam sahip olduğu olağan üstü güçleriyle ve karıncayı bile incitmeyecek tavırlarıyla ve iyilik dolu kalbiyle görevlilerin dikkatini çeker.
Paul o günlerde sağlık sorunları vardır.
İdam sırasını bekleyen koca dev Paulun hastalığını fark ederek, olağan üstü güçleri ile onu tedavi ediyor ve gardiyan tekrar eski sağlığına kavuşuyor.
Poul bu olayın,Tanrının gerçek bir lütfü olduğunu düşünmeye başlıyor..
Gardiyanlarda zamanla, iyi yürekli koca devin, bu kadar büyük bir suç işlemediği kanaati oluşuyor ve ortada bir yanlışlık olduğunu hapishanede koca devin etrafında gelişen enteresan olaylar sonunda anlıyorlar.
Gardiyan Paul Edgecombe koca devin küçük ikiz kızları öldürmediğini öğreniyor ama elinden bir şey gelmiyor çünkü verilmiş bir idam kararı var ve koca devin idam gününü çaresizlik içinde beklemeye başlıyorlar.
Percy Wetmore isimli hapishane görevlisi sadist ruhlu ve insanların acı çekmesinden zevk alan ve öbür gardiyanlarla olan farkı hemen göze çarpan bir kişi.
Delacroix: Koca devin karşısında ki yatan mahkum ve evcil bir faresi vardı bu fare ile Koca devde dost olmuştu.
Kötü kalpli Percy Delacroix'in faresinin üzerine basıp onu öldürerek,
koca devin ve farenin sahibinin acı çekmesinden zevk alır.
Ama koca dev gözyaşları içinde ölü fareyi avuçlarının içine alarak, öbür gardiyanların hayret dolu bakışları arasında, fare dostuna imkansızı başararak,yeniden hayat verir.
Cezaevi müdürünün karısı Melinda Mooresun uzun süredir ölümcül bir hastalıkla mücadele etmekteydi.
Müdür bey doktorların ümidini kestiği karısının öleceği günü çaresizlik içinde bekliyordu.
John Coffey'in bu insan üstü gücünü bilen gardiyanlar, bir gün kendisini gizliden hapishaneden çıkararak,müdür beyin evine götürürler ve müdür beyin karısını koca dev iyileştirir.
John Coffeyin pamuk çiftliğinin sahibi , Koca devin ikiz kızlarının ölümünde hiçbir suçunun olmadığını öğrenmiştir ve onun suçsuz olduğuna yürekten inanmıştır.
Kitabın sonunda John Coffeyin idam edilmesi Paulu çok üzüyor.
Yine de bu Tanrı kendi bildiğince,hiç düşünmeden,yalnızca iyilik yapan adamı kurban ettiğini düşünüyor.Ama bunun böyle olması gerektiğini anlıyor ve herkesin ölüm borcunun olduğunu kabul ediyor.
KİTABIN ANA FİKRİ :
Kitapta bir idam mahkumunun bile iyi kalpli olabileceği işlenmiş
ve insanlar hakkında peşin hükümlü olmamız gerektiği vurgulanmış.
KİTABIN ÖZETİ :
Could Mountain hapishanesinin öbür hapishanelerden ayrı bir özelliği vardı.
Bu hapishaneye öbür hapishanelerden ayrı kılan, buraya idam edilecek suçluların yollanmasıydı ve buradaki mahkûmlara yürüyen ölü deniyordu.
Buradaki infazın elektrikli sandalye ile yapılmasıydı.
Bu elektrikli sandalye İhtiyar Sparky' (Kıvılcım saçan) ismi takılmıştı.
Hapishane gardiyanlarından Paul Edgecombe için bütün katiller aynıydı. Ta ki John Coffey adındaki mahkûmla tanışıncaya dek.
Olay 1932de,eyalet cezaevinin bulunduğu Could Mountainda geçiyor.
İkiz küçük kızlara tecavüz ederek öldürmek suçundan idama mahkûm olan, dev cüsseli John Coffey de buraya gönderiliyor ve hapishane görevlisi Paul şahit olduğu olayları kendi ağzından anlatması ile kitabın konusu oluşuyor.
bu dev cüsseli garip adam sahip olduğu olağan üstü güçleriyle ve karıncayı bile incitmeyecek tavırlarıyla ve iyilik dolu kalbiyle görevlilerin dikkatini çeker.
Paul o günlerde sağlık sorunları vardır.
İdam sırasını bekleyen koca dev Paulun hastalığını fark ederek, olağan üstü güçleri ile onu tedavi ediyor ve gardiyan tekrar eski sağlığına kavuşuyor.
Poul bu olayın,Tanrının gerçek bir lütfü olduğunu düşünmeye başlıyor..
Gardiyanlarda zamanla, iyi yürekli koca devin, bu kadar büyük bir suç işlemediği kanaati oluşuyor ve ortada bir yanlışlık olduğunu hapishanede koca devin etrafında gelişen enteresan olaylar sonunda anlıyorlar.
Gardiyan Paul Edgecombe koca devin küçük ikiz kızları öldürmediğini öğreniyor ama elinden bir şey gelmiyor çünkü verilmiş bir idam kararı var ve koca devin idam gününü çaresizlik içinde beklemeye başlıyorlar.
Percy Wetmore isimli hapishane görevlisi sadist ruhlu ve insanların acı çekmesinden zevk alan ve öbür gardiyanlarla olan farkı hemen göze çarpan bir kişi.
Delacroix: Koca devin karşısında ki yatan mahkum ve evcil bir faresi vardı bu fare ile Koca devde dost olmuştu.
Kötü kalpli Percy Delacroix'in faresinin üzerine basıp onu öldürerek,
koca devin ve farenin sahibinin acı çekmesinden zevk alır.
Ama koca dev gözyaşları içinde ölü fareyi avuçlarının içine alarak, öbür gardiyanların hayret dolu bakışları arasında, fare dostuna imkansızı başararak,yeniden hayat verir.
Cezaevi müdürünün karısı Melinda Mooresun uzun süredir ölümcül bir hastalıkla mücadele etmekteydi.
Müdür bey doktorların ümidini kestiği karısının öleceği günü çaresizlik içinde bekliyordu.
John Coffey'in bu insan üstü gücünü bilen gardiyanlar, bir gün kendisini gizliden hapishaneden çıkararak,müdür beyin evine götürürler ve müdür beyin karısını koca dev iyileştirir.
John Coffeyin pamuk çiftliğinin sahibi , Koca devin ikiz kızlarının ölümünde hiçbir suçunun olmadığını öğrenmiştir ve onun suçsuz olduğuna yürekten inanmıştır.
Kitabın sonunda John Coffeyin idam edilmesi Paulu çok üzüyor.
Yine de bu Tanrı kendi bildiğince,hiç düşünmeden,yalnızca iyilik yapan adamı kurban ettiğini düşünüyor.Ama bunun böyle olması gerektiğini anlıyor ve herkesin ölüm borcunun olduğunu kabul ediyor.
KİTABIN ANA FİKRİ :
Kitapta bir idam mahkumunun bile iyi kalpli olabileceği işlenmiş
ve insanlar hakkında peşin hükümlü olmamız gerektiği vurgulanmış.