Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

  • Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Yerli film çekiyoruz

DarkWoman

MFC Üyesi
Konum
Germany
  • Üyelik Tarihi
    27 Kas 2019
  • Mesajlar
    13,326
  • MFC Puanı
    58,692
Yerli film çekiyoruz


Ünlü senarist Kandemir Konduk bu hafta SÖZCÜ HaftaSonu'ndaki köşesinde yine ilginizi çekecek bir hikayeyle karşımızda.

Bizim yan dairedeki komşumuz Hayri Bey'in oğlu Mert, bu yıl okulunu bitirip televizyon yönetmeni oldu. Hemen de iş bulup başlamış bir dizi çekmeye… “Ne şanslıymış” falan derken bir de duyduk ki, senarist korona olmuş, iyileşmek üzereymiş ama tedavisi sürüyormuş. Üstelik çekim yaptıkları eve de salgın yüzünden bunları artık sokmamışlar.

Sabahleyin fırından gelirken Mert karşıma çıktı, “Cavit Amca, bu akşam Nimet Teyze'yi ve Eda'yı alıp bize gelebilir misiniz?” dedi. Şaşırdım tabii… “Karımı, kızımı alıp size gelirim de, niçin bunu istiyorsun Mert?” dedim. Açıkladı çocukcağız; dizide eksik kalan bir kız isteme sahnesi varmış, biz kız tarafı olacağız, annesi, babası, yeğeni de oğlan tarafı olacak. Bu sahneyi kendi evlerinde çekecekmiş.

VE ÇEKİM BAŞLAR…

Eve gelip bunları anlatınca bizim hanım sevinçten havalara uçtu “Heeyt!.. Sonunda biz de bir dizide oynıycaz Cavit!..” diye kahkahalar atarak boynuma sarıldı. Yahu, sanki Hollywood'dan teklif aldık! Gürültümüze kızım odasından çıkınca karım ona da müjdeyi verdi: “Eda!.. Eda, dizide oynuyoruz hep beraber!”

Akşam giyinip kuşanıp yan dairedeki komşumuzun kapısını çaldık. Mert, ayaklı kameranın arkasından “Hoş geldiniz” dedikten sonra yan yana oturan anne-babasının ve yeğeninin karşısındaki kanepeye de bizi oturttu.

“Biliyorsunuz, kız isteme sırasında hep aynı konuşmalar yapılır. Önce havadan, sudan, sonra da Allah'ın emri, Peygamber'in kavli, falan… İşte bu sahneyi çekicez. Babamlar oğlan tarafı, Cavit amcalar kız tarafı” dedi ve biraz sonra çekim başladı. İlk lafı Hayri Bey söyledi: “Havalar da maşallah çok iyi gidiyor.” Ben de “Yaa, öyle, çok şükür…” derken, bizim hanım atıldı: “Ne çok şükürü ayol, İstanbul'un içine ettiler, betondan kuleleri dike dike rüzgarı kestiler, yandaş müteahhitler yüzünden leş gibi hava soluyoruz…”


“Kes-tiik!..”
diye bağıran Mert'in sesiyle irkildik. Meğer “Kestik” deyince çekim duruyormuş. Yönetmenimiz yumruklarını ve dişlerini sıkarak ama kibar olmaya çalışarak karıma “Nimet Teyze, hiç dizilerde böyle konular konuşulur mu? Bir düşün yaa…” dedi. Bizimki de sanki Türkan Şoray“Haklısın, hocam bu sahneyi yeniden alalım” demez mi… Neyse tekrar çekime geçtik. Hayri Bey, konuya girmek için şöyle dedi: “Efendim gençler birbirlerini tanıyıp sevmişler ve evlenmeye karar vermişler.”

Karısı da güya onu destekledi: “İkisi de evlenme çağına gelmişler. Çocuk değiller ya; kimi sapıklar çocuk yaşta evlilik olsun diye resmi makamlara başvurmuş.”

“Kestiik!..”
diye bağıran Mert, saçını başını yolarken “Anne be, başka konu mu yok, resmi makamları falan ne karıştırıyorsun yaa!..” diye inliyordu. Yönetmenimizin sakinleşmesini bekledikten sonra çekim başladı. Bu sefer ilk lafı bizim hanım söyledi: “Bunların düğününde hatıra videosu çekelim, inşallah onu da yasaklamazlar. Baksana, baştakiler sosyal medyayı yasaklamayı düşünüyorlarmış.”

GÜYA ROL YAPTI


Mert'i olduğu yerde sürekli zıplarken gördüm. Bir yandan da “Beni delirtecek misiniz be, dizilerde böyle laflar olur mu?” diye avaz avaz bağırıyordu. Neyse, annesi yüzüne kolonya sürünce çocuk toparlandı, yine çekime devam ettik. Hayri Bey derin bir nefes alıp “Efendim, Allahın izni, Peygamberin kavliyle kızınızı oğlumuza istiyoruz” dedi. Bizim kız da kırıtarak güya rol yaptı “Oğlanın arabası kaç model, markası ne” diye sordu. Annesi de onu destekledi “Kızım haklı, metrobüse, minibüse binecek değil ya, araba şart” dedi. Hayri Bey'e baktım, boynunu bükmüş, ezikçe konuşuyor; “Efendim, şu anda araba alamayız. Oğlumuz üniversiteyi bitireli iki yıl oldu hala bir iş bulamıyor. Ülkede milyonlarca genç işsiz var, biliyorsunuz” dedi ve kıyamet koptu. Mert kamerayı bırakıp Hayri Bey'in karşısına dikildi, “Baba sen ne diyorsun ha, ne diyorsun?” diye haykırmaya ve kendi sakalını yolmaya başladı. Annesi de oğluna hak verip kocasına söylendi: “Hayri, dizilerdeki gençlerin çok şükür işi-gücü var. Olmayanların da ailesi zengin ya da kendileri mafyada görevli. Nereden çıkarttın milyonlarca işsiz varmış da, bilmem ne de…”

NE GÜLMESİ BE…



Çekim tekrar başladı. Hayri Bey başından beri sürekli sırıtan damat adayını göstererek “Efendim, oğlumuz gördüğünüz gibi çok güler yüzlü bir gençtir” dedi. Serap Hanım da “İnşallah evlerinde hep güle söyleye yaşarlar” deyince bizim hanım birden kızdı, “Ne gülmesi be, milletin suratı bir karış, kimse geçinemiyor, mutfaklarda yangın var” dedi. Ve “Kestiik!..” diye bağıran yönetmene dönüp bakınca, onu ip atlar gibi yapa yapa tavana doğru dilini çıkartırken gördük. Hep birden endişelendik tabii, fakat annesi on dakika kadar kolonyayla şakaklarını ovunca oğlan kendine geldi. Çekim başlayınca Hayri Bey bana baktı “Anladığım kadarıyla kızınızı oğlumuza vermeye razısınız efendim” dedi. Ben de artık pot kırmamaya çalışarak kendimi iyice rolüme kaptırdım. “Hayırlısı olur inşallah. Sağlıklı, mutlu ve bolluk içinde yaşasınlar. Bu pahalılıkta kolay değil tabii” dedim ama lafı orada kesemiyorum ki; “Ona vergi buna zam yapa yapa, vatandaş soyulmuş hıyara döndü” deyiverdim. İşe bak, Hayri Bey benden beter çıktı “Hep kendi taraflarını ihya ettiler. İşçi-memur-çiftçi perişan Cavit Bey” dedi.

“Hayri Bey, onu bırak, memlekette satılmadık bir şey bırakmadılar…”

“Ya hukuk ya adalet? İşimiz çok zor Cavit Bey!”

“Eğitim sistemi korona döneminde altüst, Hayri Bey. Bence, öncelikle…”
derken kolumu çimdikleyen karımla burun buruna geldik. “Sus artık, bak çocuk bayıldı” dedi. A-aa!.. Baktım bizim yönetmen yerde yatıyor, annesi de yanına çökmüş oğlunu ayıltmaya uğraşırken kocasına ve bana avaz avaz ağzına geleni söylüyor:

“İkinize de yazıklar olsun, aslan gibi oğlumu sinirden bayılttınız… Ayol, televizyon dizisinde hiç Türkiye'de yaşananlardan söz edilir mi? Adı yerli dizi ama olaylar başka gezegende geçer! Niye gerçekleri anlatsınlar be, gece vakti milyonlarca vatandaşın uykusu mu kaçsın? Böyle güzel güzel şeyler izletip güzel güzel seyirciyi uyuturlar… Bu yaşa gelmişsiniz ama bundan bile haberiniz yok… Yuh olsun ikinize de…”
 
Üst Alt