YEOŞUA VE VAAD EDİLMİŞ TOPRAKLARIN ALINMASI
Yeoşuanın kitabı şöyle başlar: Tanrının kulu Moşenin ölümünden sonra, Tanrı, Moşenin yardımcısı Nunun oğlu Yeoşuaya şöyle der: Kulum Moşe ölmüştür ve şimdi kalk ve Ürdün Nehrini geç. Sen ve tüm halkın, İsraeloğullarına verdiğim topraklara gideceksiniz. Ayağınızın bastığı her karış toprağı, Moşeye söylediğim gibi, size verdim. Yaşamın boyunca hiç kimse senden yetkili olmayacak. Ben de Moşede olduğum gibi, senin yanında olacağım. Ne sana yardımımı azaltacak, ne de seni terk edeceğim. Güçlü ve cesaretli ol ki Moşenin sana emrettiği gibi, Toraya uygun bir şekilde yaşayabilesin. Nereye gidersen git, sağa ve sola sapmazsan, doğru yoldan ayrılmazsan başarıya ulaşacaksın . Yeoşuanın kitabı, Yahudi tarihinin çok önemli bir bölümünde, İsrael topraklarının alınışını ve İsraeloğullarının oraya nasıl yerleştiklerini anlatır. O zamanlar, Vaadedilmiş topraklar diye anılan yerlerin, güneyi Mısırlılar, kuzeyi ise Asurluların elindeydi. Fakat iki devlet de orayı yönetmiyorlardı. Aslında, toprakların bu bölümünü yöneten kimse olmasa da , 7 Kenaan kavmi , haritanın tümüne dağılmış , duvara çevrili 31 tane şehirde yaşıyorlardı ve her birinin de kendi kralı vardı. ( Yeriho, Ay şehri ve o zamanlar Yebusiler denilen kavmin yaşadığı Yeruşalayim de bu şehirlerden biriydi. ) İsraeloğulları , topraklara girmeden evvel, Kenaan kavimlerine şöyle bir mesaj gönderirler: Dünyanın yaratıcısı Tanrı , bu toprakları atalarımıza vermiştir.Biz de mirasımızı almak için buradayız ve sizlerin de barış içinde burayı terk etmenizi istiyoruz. Birçok Kenaanlının bunu yapmadığını söylemeye gerek yok. ( Sadece 1 kavim, doğru şeyi yapıp topraklardan ayrılır. ) Bu arada, Yeoşua, Tanrıdan , eğer Kenaanlılar gitmezlerse, onları topraklardan atması gerektiğine dair kesin emirler alır, çünkü eğer diğer kavimler o topraklarda yaşamaya devam ederlerse Yahudileri ortadan kaldıracaklardır. Kenaanlı kavimler son derece ahlaksız olduklarından ve puta taptıklarından , Yahudilerle komşu olamazlardı . Bu, tıpkı kötü bir muhitte yaşamanın, çocuklarınıza zarar verdiğini düşünmeniz gibidir. Dış etkilere karşı her zaman dikkatli olmalısınız. Peki , bundan sonra neler olur? YERİHO SAVAŞI Yahudiler, topraklara girerler ve ardı arda birkaç savaş yaparlar. Bunların ilki, Kenaanın merkezinin girişinde gerçekleşmiş olan Yeriho Savaşı dır .Bazı arkeologlar, surlarla çevrili bu şehirlere girebilmelerini, o zamanlarda olan büyük bir depremle açıklarlar. Tam Yahudiler şehri almak istediklerinde bir deprem olması çok dikkat çekicidir. Tabii ki o zaman, halk bu olayı mucize şeklinde değerlendirmiştir.. Ürdün tarafındaki sular çekilir ve onlar kuru topraktan geçtikten sonra yeniden suyla geri gelir. Bundan sonra, şehrin duvarlarını sararlar ve gözlerinin önünde duvarlar yerle bir olur. Şehri fethederler ve Allahın emri doğrultusunda hiçbir yeri yağmalamazlar. İnanılması zor mu ? Arkeolog fizikçi Charles Pelegrino , Sodom ve Gomoreye Dönüş adlı kitabında şöyle yazar: : Yeoşuanın kitabında ( 4: 18 ) Ürdün Nehrinin sularının çarçabuk normal seviyesine geldiği söylenir. Bu durum, Ürdünün doğal barajlarının güncel tarihiyle de tutarlıdır. 48 saat içinde ( ve çoğu zamanda 16 saat gibi kısa bir sürede ) , depremin yarattığı taştan bir engelin arkasında biriken sular , taşar ve döküldükçe bu duvarda kocaman delikler açar. ( sayfa 267 ) Pellegrino, antik şehir Yeriho olduğuna inanılan kalıntılar hakkında detaylı bilgiler verir. ( sayfa 257 268 ) . Hikayenin ,Yeoşuanın kitabında anlatıldığı şeklini destekleyen birçok kanıta yer verir ve çok değerli ganimetler olarak kabul edilen tahıl ambarlarının da açılmamış ,yağmalanmamış olduğunu belirtir. Herhalde, bu savaşın, tarih derslerinde okuduğumuz kanlı , tecavüzlerin ve yağmalanmaların sürdüğü tipik bir fetih savaşı olmadığı açıktır. Allah, Benim emirlerimi yerine getirin ve başarıya ulaşacaksınız demiştir. HEPİMİZ BİRİMİZ, BİRİMİZ HEPİMİZ İÇİN Yahudiler, bir sonraki şehir olan Ay şehrine varırlar. Fakat işler burada çok kolay yürümez. Yahudiler, bu şehirde birçok kayıp verdikten sonra ağır bir yenilgiye uğrarlar. Yaşadıkları bu olayla çöküntüye uğrayan İsraeloğulları ,Tanrının kendilerini neden bu kadar kısa zamanda terk ettiğini merak ederler ve korkunç gerçeği öğrenirler: Ahan adlı biri, Yerihoda bazı eşyaları çalmıştır! 3 milyondan bir kişi , Tanrının sözlerini dinlememişti ve bunun cezasını herkes çekiyordu. ! Tanahın burada bizlere söylediği en harikulade şey , Tanrının emirlerine uymanın ne kadar önemli olduğu ve Yahudiler için birimizi hepimizi ,hepimiz birimiz için -,ilkesinin geçerli olduğudur. Bu dersten yola çıkarak, Yahudilikte, kişisel sorumluluğun yanında, kollektif sorumluluğun da olduğunu görmekteyiz hiç kimse bir ada değildir. , herkes bir bütünün parçasıdır ve kendinin olduğu kadar, başkalarının hareketlerinden de sorumludur.. Bugünün dünyasında, herkesin diline doladığı söz: kendi işine bak tır. Halbuki eğer Yahudilerin eski zamanlarda yaptıkları gibi hareket edersek , dünyadaki sorunların yarısı ortadan kaybolur. ISRAEL TOPRAKLARINDA YAŞAM Birçok zorluklarla karşılaşmış olmalarına rağmen, İsraeloğulları, Vaadedilmiş topraklara yerleşirler fakat bundan sonra da yaşamları sakin geçmez, özellikle de Yeoşua öldükten sonra Tanah, bu durumun suçlususunun sadece Yahudilerin kendileri olduğunu açıklar: Ve İsraelin çocukları, Tanrının gözünde kötü olanı yaptılar VeTanrının kızgınlığı İsraelin üzerindeydi ve Tanrı, onları iş bozanların eline verdi Ve onları düşmanlarının eline verdi. ( Hakimler, 2:8-14 ) Bu metni basitçe okuyan bir kişi, İsraeloğullarının tamamının Tanrıyı bıraktıklarını ve putperestliğe döndüklerini sanabilir. Fakat aslında bu doğru değildir.Altın buzağı olayında olduğu gibi ( 12. Bölüme bakabilirsiniz ) , sadece halkın ufak bir bölümü günah işlemiştir , fakat bu olaydan tüm millet sorumlu tutulmuştur. Son derece eleştirel olan bu pasuk, İbranilerin kutsal kitabını eşsiz bir belge yapan tipik pasukların bir tanesidir. insanların kutsal kitabıdır fakat aynı zamanda bu insanların günahlarını da açıklar. Bu kitabı eğer Yahudiler yazmamışsa, antisemitler yazmıştır denir .Tıpkı Gabriel Sivanın Kutsal Kitap ve Uygarlık adlı kitabında incelediği gibi: Tanahtaki kahramanlar, tüm başarıları, yetenekleri ve insani hatalarının tümüyle oldukları gibi anlatılmıştır, Etik olarak uzlaşmaz anlatım tarzı , özellikle İngiliz-Yahudi yazar İsrael Zangwilli çok etkilemiştir : Kutsal kitap, antisemitik bir kitaptır. İsrael, kendi hikayesinde kahraman değil.,aksine kötü adam rolündedir, Kutsal kitap, doğruları öğretmek için vardır, kahramanlıkları övmek için değil. ( sayfa 10 ) Kutsal kitapta , Yahudiler hakkındaki eleştirilerin fazla olduğu su götürmez bir gerçektir fakat ufak bir grup tarafından yapılan en küçük bir hatanın bile bu kadar sertçe yargılanmasının 2 sebebi vardır: 1. Yukarıda belirtildiği gibi, her Yahudi , bir diğer Yahudiden sorumludur. Ve bir kişinin yaptığı herkese mal edilebilir. 2. Ve insanlık tarihinde örneğine sıkça rastladığımız bir olay var dır ki, bir hataya toleranslı yaklaşıldığı zaman, o hata yaygınlaşır ve kısa zaman içinde genel bir durum haline gelebilir. Bu nedenle, Yahudiler için önemli bir noktaya dikkat çekilmektedir: Sizler , ruhani açıdan yüksek bir kademedesiniz. ! Eğer , sadece küçük bir grubun yaptığı bir hataya göz yumulursa, zaman içinde bu küçük grup, tüm topluma zarar verecektir. Bu zaten zamanla gerçekleşmiş olan şeydir fakat tarihin o bölümüne gelmeden önce, Yahudiler , Vaadedilmiş topraklarda Hakimler dönemi denilen güzel ve tatlı zamanlarını yaşayacaklardır.
Yeoşuanın kitabı şöyle başlar: Tanrının kulu Moşenin ölümünden sonra, Tanrı, Moşenin yardımcısı Nunun oğlu Yeoşuaya şöyle der: Kulum Moşe ölmüştür ve şimdi kalk ve Ürdün Nehrini geç. Sen ve tüm halkın, İsraeloğullarına verdiğim topraklara gideceksiniz. Ayağınızın bastığı her karış toprağı, Moşeye söylediğim gibi, size verdim. Yaşamın boyunca hiç kimse senden yetkili olmayacak. Ben de Moşede olduğum gibi, senin yanında olacağım. Ne sana yardımımı azaltacak, ne de seni terk edeceğim. Güçlü ve cesaretli ol ki Moşenin sana emrettiği gibi, Toraya uygun bir şekilde yaşayabilesin. Nereye gidersen git, sağa ve sola sapmazsan, doğru yoldan ayrılmazsan başarıya ulaşacaksın . Yeoşuanın kitabı, Yahudi tarihinin çok önemli bir bölümünde, İsrael topraklarının alınışını ve İsraeloğullarının oraya nasıl yerleştiklerini anlatır. O zamanlar, Vaadedilmiş topraklar diye anılan yerlerin, güneyi Mısırlılar, kuzeyi ise Asurluların elindeydi. Fakat iki devlet de orayı yönetmiyorlardı. Aslında, toprakların bu bölümünü yöneten kimse olmasa da , 7 Kenaan kavmi , haritanın tümüne dağılmış , duvara çevrili 31 tane şehirde yaşıyorlardı ve her birinin de kendi kralı vardı. ( Yeriho, Ay şehri ve o zamanlar Yebusiler denilen kavmin yaşadığı Yeruşalayim de bu şehirlerden biriydi. ) İsraeloğulları , topraklara girmeden evvel, Kenaan kavimlerine şöyle bir mesaj gönderirler: Dünyanın yaratıcısı Tanrı , bu toprakları atalarımıza vermiştir.Biz de mirasımızı almak için buradayız ve sizlerin de barış içinde burayı terk etmenizi istiyoruz. Birçok Kenaanlının bunu yapmadığını söylemeye gerek yok. ( Sadece 1 kavim, doğru şeyi yapıp topraklardan ayrılır. ) Bu arada, Yeoşua, Tanrıdan , eğer Kenaanlılar gitmezlerse, onları topraklardan atması gerektiğine dair kesin emirler alır, çünkü eğer diğer kavimler o topraklarda yaşamaya devam ederlerse Yahudileri ortadan kaldıracaklardır. Kenaanlı kavimler son derece ahlaksız olduklarından ve puta taptıklarından , Yahudilerle komşu olamazlardı . Bu, tıpkı kötü bir muhitte yaşamanın, çocuklarınıza zarar verdiğini düşünmeniz gibidir. Dış etkilere karşı her zaman dikkatli olmalısınız. Peki , bundan sonra neler olur? YERİHO SAVAŞI Yahudiler, topraklara girerler ve ardı arda birkaç savaş yaparlar. Bunların ilki, Kenaanın merkezinin girişinde gerçekleşmiş olan Yeriho Savaşı dır .Bazı arkeologlar, surlarla çevrili bu şehirlere girebilmelerini, o zamanlarda olan büyük bir depremle açıklarlar. Tam Yahudiler şehri almak istediklerinde bir deprem olması çok dikkat çekicidir. Tabii ki o zaman, halk bu olayı mucize şeklinde değerlendirmiştir.. Ürdün tarafındaki sular çekilir ve onlar kuru topraktan geçtikten sonra yeniden suyla geri gelir. Bundan sonra, şehrin duvarlarını sararlar ve gözlerinin önünde duvarlar yerle bir olur. Şehri fethederler ve Allahın emri doğrultusunda hiçbir yeri yağmalamazlar. İnanılması zor mu ? Arkeolog fizikçi Charles Pelegrino , Sodom ve Gomoreye Dönüş adlı kitabında şöyle yazar: : Yeoşuanın kitabında ( 4: 18 ) Ürdün Nehrinin sularının çarçabuk normal seviyesine geldiği söylenir. Bu durum, Ürdünün doğal barajlarının güncel tarihiyle de tutarlıdır. 48 saat içinde ( ve çoğu zamanda 16 saat gibi kısa bir sürede ) , depremin yarattığı taştan bir engelin arkasında biriken sular , taşar ve döküldükçe bu duvarda kocaman delikler açar. ( sayfa 267 ) Pellegrino, antik şehir Yeriho olduğuna inanılan kalıntılar hakkında detaylı bilgiler verir. ( sayfa 257 268 ) . Hikayenin ,Yeoşuanın kitabında anlatıldığı şeklini destekleyen birçok kanıta yer verir ve çok değerli ganimetler olarak kabul edilen tahıl ambarlarının da açılmamış ,yağmalanmamış olduğunu belirtir. Herhalde, bu savaşın, tarih derslerinde okuduğumuz kanlı , tecavüzlerin ve yağmalanmaların sürdüğü tipik bir fetih savaşı olmadığı açıktır. Allah, Benim emirlerimi yerine getirin ve başarıya ulaşacaksınız demiştir. HEPİMİZ BİRİMİZ, BİRİMİZ HEPİMİZ İÇİN Yahudiler, bir sonraki şehir olan Ay şehrine varırlar. Fakat işler burada çok kolay yürümez. Yahudiler, bu şehirde birçok kayıp verdikten sonra ağır bir yenilgiye uğrarlar. Yaşadıkları bu olayla çöküntüye uğrayan İsraeloğulları ,Tanrının kendilerini neden bu kadar kısa zamanda terk ettiğini merak ederler ve korkunç gerçeği öğrenirler: Ahan adlı biri, Yerihoda bazı eşyaları çalmıştır! 3 milyondan bir kişi , Tanrının sözlerini dinlememişti ve bunun cezasını herkes çekiyordu. ! Tanahın burada bizlere söylediği en harikulade şey , Tanrının emirlerine uymanın ne kadar önemli olduğu ve Yahudiler için birimizi hepimizi ,hepimiz birimiz için -,ilkesinin geçerli olduğudur. Bu dersten yola çıkarak, Yahudilikte, kişisel sorumluluğun yanında, kollektif sorumluluğun da olduğunu görmekteyiz hiç kimse bir ada değildir. , herkes bir bütünün parçasıdır ve kendinin olduğu kadar, başkalarının hareketlerinden de sorumludur.. Bugünün dünyasında, herkesin diline doladığı söz: kendi işine bak tır. Halbuki eğer Yahudilerin eski zamanlarda yaptıkları gibi hareket edersek , dünyadaki sorunların yarısı ortadan kaybolur. ISRAEL TOPRAKLARINDA YAŞAM Birçok zorluklarla karşılaşmış olmalarına rağmen, İsraeloğulları, Vaadedilmiş topraklara yerleşirler fakat bundan sonra da yaşamları sakin geçmez, özellikle de Yeoşua öldükten sonra Tanah, bu durumun suçlususunun sadece Yahudilerin kendileri olduğunu açıklar: Ve İsraelin çocukları, Tanrının gözünde kötü olanı yaptılar VeTanrının kızgınlığı İsraelin üzerindeydi ve Tanrı, onları iş bozanların eline verdi Ve onları düşmanlarının eline verdi. ( Hakimler, 2:8-14 ) Bu metni basitçe okuyan bir kişi, İsraeloğullarının tamamının Tanrıyı bıraktıklarını ve putperestliğe döndüklerini sanabilir. Fakat aslında bu doğru değildir.Altın buzağı olayında olduğu gibi ( 12. Bölüme bakabilirsiniz ) , sadece halkın ufak bir bölümü günah işlemiştir , fakat bu olaydan tüm millet sorumlu tutulmuştur. Son derece eleştirel olan bu pasuk, İbranilerin kutsal kitabını eşsiz bir belge yapan tipik pasukların bir tanesidir. insanların kutsal kitabıdır fakat aynı zamanda bu insanların günahlarını da açıklar. Bu kitabı eğer Yahudiler yazmamışsa, antisemitler yazmıştır denir .Tıpkı Gabriel Sivanın Kutsal Kitap ve Uygarlık adlı kitabında incelediği gibi: Tanahtaki kahramanlar, tüm başarıları, yetenekleri ve insani hatalarının tümüyle oldukları gibi anlatılmıştır, Etik olarak uzlaşmaz anlatım tarzı , özellikle İngiliz-Yahudi yazar İsrael Zangwilli çok etkilemiştir : Kutsal kitap, antisemitik bir kitaptır. İsrael, kendi hikayesinde kahraman değil.,aksine kötü adam rolündedir, Kutsal kitap, doğruları öğretmek için vardır, kahramanlıkları övmek için değil. ( sayfa 10 ) Kutsal kitapta , Yahudiler hakkındaki eleştirilerin fazla olduğu su götürmez bir gerçektir fakat ufak bir grup tarafından yapılan en küçük bir hatanın bile bu kadar sertçe yargılanmasının 2 sebebi vardır: 1. Yukarıda belirtildiği gibi, her Yahudi , bir diğer Yahudiden sorumludur. Ve bir kişinin yaptığı herkese mal edilebilir. 2. Ve insanlık tarihinde örneğine sıkça rastladığımız bir olay var dır ki, bir hataya toleranslı yaklaşıldığı zaman, o hata yaygınlaşır ve kısa zaman içinde genel bir durum haline gelebilir. Bu nedenle, Yahudiler için önemli bir noktaya dikkat çekilmektedir: Sizler , ruhani açıdan yüksek bir kademedesiniz. ! Eğer , sadece küçük bir grubun yaptığı bir hataya göz yumulursa, zaman içinde bu küçük grup, tüm topluma zarar verecektir. Bu zaten zamanla gerçekleşmiş olan şeydir fakat tarihin o bölümüne gelmeden önce, Yahudiler , Vaadedilmiş topraklarda Hakimler dönemi denilen güzel ve tatlı zamanlarını yaşayacaklardır.