-
- Üyelik Tarihi
- 29 May 2020
-
- Mesajlar
- 492
-
- MFC Puanı
- 3,850
İstanbul’un büyüleyici semtlerinden Yenikapı’nın adının kökenine dair pek çok efsane anlatılır, ancak en dikkat çekici olanı 4. Murat dönemine uzanır. Sert yasaklarıyla bilinen ve içki, afyon kullanımı ile fal bakmayı kesin bir şekilde men eden 4. Murat, bir gece tebdil-i kıyafet şehri gezmeye karar verir.
Kıyafetini değiştiren padişah, İstanbul’un sokaklarını dolaşırken bir sandalcıya rastlar ve onun kayığına biner. Sandalcı, kim olduğunu bilmediği bu gizemli yolcuyu denizin serin sularında karşıya geçirirken, suya sarkıttığı bir ipi çekip, içi sıvıyla dolu bir testi çıkarır. Meraklanan padişah sorar: “O testide ne var?” Sandalcı gülümseyerek yanıtlar: “Mey var.”
Padişah şaşkınlıkla sorar: “Hünkâr yasak etti, korkmuyor musun?” Sandalcının yanıtı umursamazdır: “Denizin ortasında kim görecek ki?”
Yolculuk devam ederken sandalcı bu kez kayığın gizli bir bölmesinden afyon çıkarır ve nargilesine koyar. Yine padişaha ikram eder. Padişah, bir kez daha yasaklara rağmen kabul eder ve sorar: “Ya hünkâr bizi görse ne yaparsın?” Sandalcı, her zamanki rahatlığıyla yanıtlar: “Denizin ortasında kimse bizi göremez.”
Son olarak sandalcı fal taşlarını çıkarıp padişahın falına bakmak ister. Sabırsızlanan 4. Murat, bu kez farklı bir soru sorar: “Söyle bakalım, hünkâr şu an nerededir?” Sandalcı taşlara bakar ve şaşırtıcı bir kesinlikle cevap verir: “Hünkâr şu an denizdedir.”
Cevabı aldığında gerçeği anlayan sandalcı dehşete kapılarak padişahın ayaklarına kapanır. Ancak 4. Murat onu hemen cezalandırmaz; bir soru soracağını, doğru cevabı verirse onu affedeceğini, bilemezse kıyıya varınca başını vurduracağını söyler. Sandalcı, bir umutla soruyu bekler.
“Dönüşte İstanbul’a hangi kapıdan gireceğim?” der padişah.
Sandalcı, kurnazca bir teklifte bulunur: “Hünkârım, hangi kapıyı söylesem, siz başka bir kapıdan geçersiniz. Ben bir kâğıda yazayım, siz şehre girdikten sonra açıp okuyun.”
O günden sonra o kapıya “Yenikapı” adı verilir ve efsane nesiller boyu dilden dile anlatılır.
Kıyafetini değiştiren padişah, İstanbul’un sokaklarını dolaşırken bir sandalcıya rastlar ve onun kayığına biner. Sandalcı, kim olduğunu bilmediği bu gizemli yolcuyu denizin serin sularında karşıya geçirirken, suya sarkıttığı bir ipi çekip, içi sıvıyla dolu bir testi çıkarır. Meraklanan padişah sorar: “O testide ne var?” Sandalcı gülümseyerek yanıtlar: “Mey var.”
Padişah şaşkınlıkla sorar: “Hünkâr yasak etti, korkmuyor musun?” Sandalcının yanıtı umursamazdır: “Denizin ortasında kim görecek ki?”
Yolculuk devam ederken sandalcı bu kez kayığın gizli bir bölmesinden afyon çıkarır ve nargilesine koyar. Yine padişaha ikram eder. Padişah, bir kez daha yasaklara rağmen kabul eder ve sorar: “Ya hünkâr bizi görse ne yaparsın?” Sandalcı, her zamanki rahatlığıyla yanıtlar: “Denizin ortasında kimse bizi göremez.”
Son olarak sandalcı fal taşlarını çıkarıp padişahın falına bakmak ister. Sabırsızlanan 4. Murat, bu kez farklı bir soru sorar: “Söyle bakalım, hünkâr şu an nerededir?” Sandalcı taşlara bakar ve şaşırtıcı bir kesinlikle cevap verir: “Hünkâr şu an denizdedir.”
Cevabı aldığında gerçeği anlayan sandalcı dehşete kapılarak padişahın ayaklarına kapanır. Ancak 4. Murat onu hemen cezalandırmaz; bir soru soracağını, doğru cevabı verirse onu affedeceğini, bilemezse kıyıya varınca başını vurduracağını söyler. Sandalcı, bir umutla soruyu bekler.
“Dönüşte İstanbul’a hangi kapıdan gireceğim?” der padişah.
Sandalcı, kurnazca bir teklifte bulunur: “Hünkârım, hangi kapıyı söylesem, siz başka bir kapıdan geçersiniz. Ben bir kâğıda yazayım, siz şehre girdikten sonra açıp okuyun.”
- Murat, teklifi kabul eder. Ancak daha kâğıdı açmadan sandalcının boynunu vurdurma emrini verir ve surlara yeni bir kapı açılmasını ister. O yeni kapıdan şehre girer. Merakla kâğıdı açtığında şu sözlerle karşılaşır:
O günden sonra o kapıya “Yenikapı” adı verilir ve efsane nesiller boyu dilden dile anlatılır.