Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

  • Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

YAYGIN KAYGI BOZUKLUĞU

Lykia

Şem's Gibi Aşı'k Olacaksın ki ; Aşk'ın Haddini Aşa
MFC Üyesi
Konum
İstanbul
  • Üyelik Tarihi
    27 Tem 2013
  • Mesajlar
    813
  • MFC Puanı
    14
Yaygın anksiyete bozukluğunun başlıca özelliği en az 6 ay süresince hemen hemen her gün ortaya çıkan, birçok durum ve etkinlik hakkında aşırı endişe ve üzüntü duymadır. Kişi bu üzüntü ve endişelerini kontrol etmekte güçlük çeker ve çoğu zaman başarısız olur. Yaygın anksiyete de görülen diğer belirtiler ise; huzursuzluk, kolay yorulma, konsantrasyon bozukluğu, kas gerginlikleri, yerinde duramama ve uyku düzensizlikleridir. Bunların dışında terleme, çarpıntı, ateş basması, baş dönmesi gibi diğer tipik anksiyete semptomlarından da şikayet edilir.

Yaygın anksiyete yaşayan kişiler sıkıntı ve endişelerini, panik ataktan farklı olarak, her zaman aşırı derecede yoğun ve dehşet verici biçimde yaşamazlar. Fakat yine de sürekli bir endişe ve huzursuzluk halinde olmaktan yakınırlar.

Anksiyete bozukluğu olan bireylerde endişe uyandıran durumlardan bazıları şunlardır:

İşyerinde ortaya çıkabilecek sorumluluklar veya yeni görevler
Sınavlar
Parasal sorunlar
Aile bireylerinin sağlığı
Sevilen insanların başına gelebilecek kazalar
Kendi başlarına gelebilecek kazalar ya da hastalıklar
Randevulara geç kalma
Günlük ev işler gibi...
Söz konusu durumlarda, o an için her hangi bir sorun yaşanıyor olmasa da anksiyete bozukluğu olan kişiler yine de her an endişe duymaya devam ederler. Anksiyete yaşamakta olan kişi çevreyi tehlikeli ve kendisini de tehlikelerle başa çıkamaz olarak algılar. Çevreden gelen uyaranları tehlike açısından abartır.

Kişilerin bu algıları çocukluklarında gelişmeye başlar. Yetiştirilme tarzı, çevresel koşullar ve çeşitli öğrenmelerle kişi çevreyi tehlikeli ve kendisini ise tehlikelere karşı koyamayacak kadar güçsüz ve savunmasız algılar.

Yaygın anksiyete bozukluğu olan hastalarda bir takım ortak düşünce ve davranış özellikleri vardır. Bu düşünce ve davranış biçimleri hastalığın sürmesine neden olduğu gibi şiddetlenmesine de yol açabilir. Örneğin; yaygın anksiyete hastaları tehlike olarak değerlendirdikleri kavramlara dikkatlerini o kadar yoğunlaştırırlar ki diğer hiçbir uyaranı fark edemezler. Her an tetikte, tehlikenin gelmesini beklerler. Ayrıca olaylar ve tehlike ile ilgili olabilecek en kötü senaryoyu kurma eğilimindedirler. Yaygın anksiyete bozukluğu olan kişiler için olaylar çok tehlikeli ya da tamamen tehlikesiz olarak kategorilendirilir. Ayrıca her hangi bir olay ya da durumda, ufak ya da büyük bir tehlike ile gerçekten karşılaşılmış ise; bunun her zaman, her koşulda böyle olacağını varsayarlar. Örneğin; evde yoklarken evlerine hırsız girmiş ise; evde olduklarında, kapılar sıkı sıkıya kilitliyken ya da alarm sistemleri kuruluyken bile eve her an hırsız gireceğinden ya da odalardan birinde bir hırsız olduğundan endişelenirler.

Yaygın anksiyete bozukluğu, hastaların yarısından çoğunda çocukluk dönemlerinde başlamaktadır. Bu dönemde başarı ile ilgili sürekli kaygılar duyduğu görülen çocukların, ileride yaygın anksiyete bozukluğu tanısını karşılayan semptomlar yaşadığı görülmektedir. Ancak tedavi için başvuran hastaların çoğu 20'li yaşlardadır.
 

RebeLLiouS

♕Rabid Dog♕
Onursal Üye
Konum
İzmir
  • Üyelik Tarihi
    9 Tem 2013
  • Mesajlar
    12,310
  • MFC Puanı
    5,925
Yaygın anksiyete bozukluğu, hastaların yarısından çoğunda çocukluk dönemlerinde başlamaktadır. Bu dönemde başarı ile ilgili sürekli kaygılar duyduğu görülen çocukların, ileride yaygın anksiyete bozukluğu tanısını karşılayan semptomlar yaşadığı görülmektedir. Ancak tedavi için başvuran hastaların çoğu 20'li yaşlardadır.
 
Üst Alt