Yaradılış Destanı
Yer gök hiç bir şey yokken dünya uçsuz bucaksız sulardan ibaretti. Tanrı Ülgen bu uçsuz bucaksız dünyada durmadan uçuyordu.
Göklerden gelen bir ses Tanrı Ülgene denizden çıkan taşı tutmasını söyledi. Göğün emri ile oturacak yer bulan Tanrı Ülgen artık yaratma zamanı geldi diye düşünerek şöyle dedi.
Bir dünya istiyorum, bir soyla yaratayım Bu dünya nasıl olsun, ne boyla yaratayım Bunun çaresi nedir, ne yolla yaratayım Su içinde yaşayan Ak Ana, su yüzünde göründü ve Tanrı Ülgene şöyle dedi :
Yaratmak istiyorsan Ülgen, Yaratıcı olarak şu kutsal sözü öğren De ki hep, yaptım oldu başka bir şey söyleme. Hele yaratır iken,yaptım olmadı deme. Ak Ana bunları söyledi ve kayboldu.
Tanrı Ülgenin kulağından bu buyruk hiç gitmedi. İnsana da bu öğüdü iletmekten bıkmadı :
Dinleyin ey insanlar, varı yok demeyin. Varlığa yok deyip de, yok olup da gitmeyiniz.
Tanrı Ülgen yere bakarak : Yaratılsın yer! Göğe bakarak Yaratılsın Gök! Bu buyruklar verilince yer ve gök yaratılmış.
Tanrı Ülgen çok büyük üç balık yaratmış ve dünya bu balıkların üzerine konmuş. Böylece dünya gezer olmamış bir yerde sabit olmuş. Tanrı Ülgen balıkların kımıldadıklarında dünyaya su kaplamasın diye Mandışireye balıkları denetleme görevi vermiş. Tanrı Ülgen, dünyayı yarattıktan sonra tepesi aya güneşe değen etekleri dünyaya değmeyen büyük Altın Dağın başına geçip oturmuş.
Dünya altı günde yaratılmıştı, yedinci günde ise Tanrı Ülgen uyumuş kalmıştı. Uyandığında neler yarattım diye baktı: Ayla güneşten başka fazladan dokuz dünya birer cehennem ile bir de yer yaratmıştı.
Günlerden bir gün Tanrı Ülgen denizde yüzen bir toprak parçacığı üzerinde bir parça kil gördü insanoğlu bu olsun, insana olsun baba. dedi ve toprak üstündeki kil birden insan oldu. Tanrı Ülgen bu ilk insana Erlik adını verdi ve onu kardeşi kabul etti. Ancak Erlikin yüreği kıskançlık ve hırsla doluydu. Tanrı Ülgen gibi güçlü ve yaratıcı olmadığı için öfkelendi. Tanrı Ülgen, kemikleri kamıştan, etleri topraktan yedi insan yarattı.
Erlikin yarattığı dünyaya zarar vereceğini düşünerek insanı korumak üzere Mandışire adlı bir kahraman yarattıktan sonra yedi insanın kulaklarından üfleyerek can, burunlarından üfleyerek başlarına akıl verdi. Tanrı Ülgen insanları idare etmek üzere May-Tereyi yarattı ve onu insanoğlunun başına han yaptı.
Yakutlardan (Saka) derlenen yaradılış efsaneleri de Altay yardılış destanının yakın varyantı niteliğindedir.
Yer gök hiç bir şey yokken dünya uçsuz bucaksız sulardan ibaretti. Tanrı Ülgen bu uçsuz bucaksız dünyada durmadan uçuyordu.
Göklerden gelen bir ses Tanrı Ülgene denizden çıkan taşı tutmasını söyledi. Göğün emri ile oturacak yer bulan Tanrı Ülgen artık yaratma zamanı geldi diye düşünerek şöyle dedi.
Bir dünya istiyorum, bir soyla yaratayım Bu dünya nasıl olsun, ne boyla yaratayım Bunun çaresi nedir, ne yolla yaratayım Su içinde yaşayan Ak Ana, su yüzünde göründü ve Tanrı Ülgene şöyle dedi :
Yaratmak istiyorsan Ülgen, Yaratıcı olarak şu kutsal sözü öğren De ki hep, yaptım oldu başka bir şey söyleme. Hele yaratır iken,yaptım olmadı deme. Ak Ana bunları söyledi ve kayboldu.
Tanrı Ülgenin kulağından bu buyruk hiç gitmedi. İnsana da bu öğüdü iletmekten bıkmadı :
Dinleyin ey insanlar, varı yok demeyin. Varlığa yok deyip de, yok olup da gitmeyiniz.
Tanrı Ülgen yere bakarak : Yaratılsın yer! Göğe bakarak Yaratılsın Gök! Bu buyruklar verilince yer ve gök yaratılmış.
Tanrı Ülgen çok büyük üç balık yaratmış ve dünya bu balıkların üzerine konmuş. Böylece dünya gezer olmamış bir yerde sabit olmuş. Tanrı Ülgen balıkların kımıldadıklarında dünyaya su kaplamasın diye Mandışireye balıkları denetleme görevi vermiş. Tanrı Ülgen, dünyayı yarattıktan sonra tepesi aya güneşe değen etekleri dünyaya değmeyen büyük Altın Dağın başına geçip oturmuş.
Dünya altı günde yaratılmıştı, yedinci günde ise Tanrı Ülgen uyumuş kalmıştı. Uyandığında neler yarattım diye baktı: Ayla güneşten başka fazladan dokuz dünya birer cehennem ile bir de yer yaratmıştı.
Günlerden bir gün Tanrı Ülgen denizde yüzen bir toprak parçacığı üzerinde bir parça kil gördü insanoğlu bu olsun, insana olsun baba. dedi ve toprak üstündeki kil birden insan oldu. Tanrı Ülgen bu ilk insana Erlik adını verdi ve onu kardeşi kabul etti. Ancak Erlikin yüreği kıskançlık ve hırsla doluydu. Tanrı Ülgen gibi güçlü ve yaratıcı olmadığı için öfkelendi. Tanrı Ülgen, kemikleri kamıştan, etleri topraktan yedi insan yarattı.
Erlikin yarattığı dünyaya zarar vereceğini düşünerek insanı korumak üzere Mandışire adlı bir kahraman yarattıktan sonra yedi insanın kulaklarından üfleyerek can, burunlarından üfleyerek başlarına akıl verdi. Tanrı Ülgen insanları idare etmek üzere May-Tereyi yarattı ve onu insanoğlunun başına han yaptı.
Yakutlardan (Saka) derlenen yaradılış efsaneleri de Altay yardılış destanının yakın varyantı niteliğindedir.