Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

  • Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Yalnizdim* Seni Düşündüm. Seni Düşündüm* Yalnizim.

diShy

~ یơυℓℓεss ..
Onursal Üye
  • Üyelik Tarihi
    27 Kas 2009
  • Mesajlar
    24,120
  • MFC Puanı
    79
Kader'i izlerken şöyle okkalı bir hayat tokadı çarpıyor suratınızın ortasına.
Şaaaak diye.
Ne bok yiyeceğinizi bilemez bir şekilde kalakalıyorsunuz. Jenerik akarken yutkunuyor sonra sinema boşalırken insan halleri üzerine uzun uzadıya düşünüyorsunuz.
Kader kazanırken bir kaybetme filmi.
Kaybetmenin kaderi.
Kederi...


Takva da bir kaybetme filmi. Onda da kaybedilen bir inanç sistemi. Sıradan bir insanın derinlikleri. Yeni sinemacılar* bir el bombasının pimini çekmişler ve beyaz perdeye bırakmışlar. Tarikat ticaret ilişikilerini arasında kalan müridin inancını kaybetme hikayesini zarif bir örgüyle anlatmışlar.
Ondan da bir şaaaaaak diye.


Babil ise bir başka kayıp üzerine. En sevdiğiniz kişiyi kaybetme korkusu gizlemiş satır aralarına. İletişimsizlikten dem vuruyor... Aşklar ve köpekler filminde "biz biraz da kaybettiklerimiz" diyordu ya aynı yönetmen şimdi de biz biraz da 'başkalarının bizi anladıkları kadarıyız'a getiriyor sözü.
O da bir nevi kaybetmek sonuçta.


Ve Russel Crow'un oynadığı Ridley Scott'un iyi bir fikri p.. ettiği Provance güzellemesinden şahane bir diyalog " Kaybetmek öğretir * bilgeleştirir insanı"


Bu filmleri ard arda izleyip sinema salonlarından çıkarken aklımda 'kaybetmek' var.


Biz kazanmanın nasıl birşey olduğunu bilen heveslendirilen ama kaybetmeye tahammül edemeyen bir kuşağın ahvaliyiz.


'Kaybetmek' kimilerine göre dünyanın sonu demek. Hele işlerinize* aşklarınıza * tabularınıza bu kadar dört elle sarılmışsanız anlaması zor olmayan bir durum* duruş.


Şurası bir gerçek ki bizim kazanma ve kazananan tapınma kültürümüzde (ki aslı kapitalizmin derinliklerine sotalanmıştır) kaybetmek büyük bir çöküş* büyük bir felaket olarak algılanıyor.
Başarıya yaltaklanan hayat ideallerinde kaybetmek lanetli bir hastalığın bulaşması gibi. Kaybetmeyi bilmeyenler kazanmanın anlamını da bilmiyorlar haliyle. bizatihi yaşamın kendisinin ne kadar büyük bir başarı olduğunu gözden ıskalıyorlar. Sonra birgün bir köşebaşında ölüm çıktığında karşılarına* ölümsüz olmadıklarının şaşkın ve hayretle farkına varıyorlar. Bir iç çekme* bir tuhaf merhabalaşma kendi gerçeği ile...
Sonrası dramlardan trajedi beğenebilirsiniz kendinize.


Aşkı* işi* hayatı yoktan var edenler. Yani biraz 'benim' *biraz 'bizim' gibi olanlar için sanılanın aksine başarının* kazanmanın çok da şehvetli bir yanı yok. Çünkü bir kez yokdan var edenler bilirlerki hiçbir başarısızlıkta yok olmazlar.
Her bitişte* her çöküşte yeniden doğarlar.
ASLA.


Yıkılan binaların altında kalmazlar* batan gemilerle batmazlar.
Kalsalar da * boğulsalar da mücadele ederler. Kurtulmaya ve kendileri gibi olanları da çekip almaya çabalarlar o enkazın altından * batan geminin içinden.


Eğer yokluğun anlamını biliyorsanız * yoksulluğu yaşamışsanız (ki para değil yalnızca kastım* sevgisizlik* yalnızlık gibi tüm yan anlamlarıyla da) varlık çok da kalınası bir ülke değildir. Çünkü macera yokdan var etmenin içindedir. Kurulu düzeni devam ettirme çabası bir süre sonra insanın içindeki maceraperesti bir memura çevirecek ve rutine teslim edecektir.
Elbette kendi gerçiğimizi yakıp yıkalım demiyorum ama...
Aması çok da abartmamak gerektiği kendi ellerinizle kurduğunuz kuleleri.
Aslında abartılan sahip olunan değil sahip olandır. Yani sizsinizdir. Sizin sevdiklerinizden çok sizin sevginizdir. Sizin sahip olduklarınızdan çok size sahip olan değerlerdir*mallarınzıdr* arabalarınız* işleriniz* projeleerinizdir.
Bir ünvanla * bir banka hesabı ile* bir tapu* bir yüzük ile kurmuyorsanız hayat ile aranızdaki ilişkiyi o zaman korkuya gerek yok.
Korkusuzca yaşamak gibisi de yok.
Kaybetmeyi göze alırsanız* başlıbaşına bir meydan okumadır hayat.
Başlıbaşına bir maceradır o rutininiz. Ve sahip olduğunuz her şey kaybetme korkusunu yitirince daha güzel* daha huzurlu ve daha değerlidir...


Elbette burada kaybetmeyi kutsamak * eldekini yitirmeyi marifet saymak gibi bir dangalaklığa sığınmaya cüretim yok. Tutunmaya çalışanlar kuşağındayım ben. Hayattan * aşktan vazgeçen kaçanlar değil* uğruna ölümü göze alan aptallar kuşağından.
Fakat ey insanoğlu* en tanıdık tanımadık köşelerde* odalarda* karanlıklarda geleceğimize pusu kuran ya da kurulan pusuları şehvetle birbirlerine fısıldayan riyakar dostlarım* sevgili düşmanlarım.
Şunu bilmenizi isterim ki ben (ve benim gibi hayat müflisleri) biraz da kaybettikleri kadar varlar.
Kazanmak öğretilebilir bir şey. kaybetmek yaşayarak tecrübe edilecek bir durum.
Kaybetmeyi bilmeyen* kazanmayı da bilmiyor.
Siz inanmasanız da kazanmak da *kaybetmeye benziyor.


 
Üst Alt