YAHUDİ TARİHİ
Yahudiler 4000 yıllık tarihleriyle
dünyanın en eski toplumlarından biridir. Babil
Asur
Fenike ve Araplar gibi Sami ırkından gelen İsrailoğulları
önceleri göçebe bir beylik iken İbraniler olarak anılıyordu. Bugün onlar
İsrail ve Yahudi ismini kullanmaktadır. Tevrat’ta
Tanrı ile antlaşma hakkında geniş açıklamalar yaptığından
dinleri Antlaşma Dini olarak da kabul edilir. Yahudiler; Tanrı’nın seçtiği bir topluluk olduklarını
Tevrat’ın da yalnızca kendilerine verildiğini
bu gerçeğinde Tevrat’a dayandığını söylerler. İsrailoğulları
bütün ulusların ders alabilecekleri dinsel tarihe sahiptir. Yüce Tanrı ile yaptıkları antlaşmalara uygun bir hayat yaşadıklarında ödüllendirilmiş
aksini yaptıklarında da ceza görmüşlerdi. Yahudi Tarihi; aşağıdaki başlıklar altında toplanmıştır :
İLK PEYGAMBERLER DÖNEMİ
Yahudi dininin tarihi
M.Ö. 1800 yıllarında Hz. İbrahim (Avram) ile başlar. Tanrı’nın lütfu ile 75 yaşındayken ona peygamberlik görevi verildi. (Bkz. Bu kitap
Hz.İbrahim) İki oğlundan Hz. İsmail Arapların
Hz. İshak’da Yahudilerin atası sayılır.
Hz. İbrahim’in vefatından sonra yaklaşık M.Ö. 1700 yıllarında
Hz. İshak dönemi başlamıştı. O
babası gibi
Tanrı’ya gönülden bağlı salih bir peygamberdi. Hz.İshak’ın da Yakub (Yakov) ve Esav adlarında iki oğlu oldu. Tanrı; iki kardeşten Yakub’u peygamber olarak görevlendirmiş
kendisine bugünkü Yahudi Devleti’ nin ismi olan İsrail adını vermişti. Yasalar 32 / 26-28: « …Tanrı Yakub’a göründü
onu kutsal kıldı ve dedi:Senin adın Yakub çağırılmayacak
İsrail olacaktır. » Yakub’un
Yusuf ve Yuda’nın da aralarında bulunduğu 12 oğlu ve bir kızı olmuştu. Bu soylar zamanla 12 beyliğe dönüşmüş ve İsrailoğulları olarak isimlendirilmişti. Yuda; Tanrı ile antlaşmaları devam ettiren bir önder olarak tarihe geçmiş
Kral Davut ve Kral Süleyman onun soyundan gelmişti. Yahudiler
Yuda’dan sonra günümüze kadar Yahudi olarak anılmaktadır.
Hz. Yusuf’un öyküsü; M.Ö. 1544 yıllarında kıskançlık sebebiyle
kardeşleri tarafından kuyuya atılmasıyla başlar. Hz. Yakub’un 12 oğlundan en küçüğü ve en sevgili olanı Hz. Yusuf
oradan geçen bir ticaret kervanı tarafından kurtarılır ve Firavun’un soylularından biri olan Potifar’a köle olarak satılır. Çok yakışıklı
akıllı ve çalışkan bir kişiliğe sahip olan Hz.Yusuf
orada kendini geliştirir. Olgunluk çağına geldiği zaman Tanrı’nın
hükmetme yeteneği ve ilim ile onu güçlendirmiş olduğu hem Tevrat’ta ve hem de Kur’an’da anlatılmaktadır. Hz. Yusuf; Firavunun gördüğü rüyayı yorumlamış
söylediği olaylar da gerçekleşince
Mısır’ın hazine bakanı olmuştu. Birçok yararlı hizmetlerde bulunmuş
daha sonraları Firavun Hz.Yusuf’un bütün ailesini Mısır’a davet etmekte sakınca görmemişti. M.Ö. 1522 yılında Baba Hz.Yakup
11 oğlu
eşleri ve çocukları ile beraber 70 kişilik aile Mısır’a gelmiş
en güzel araziler kendilerine verilmişti. Onlar; Yahudi Ulusu’nun çekirdeğini teşkil etmiş
nüfusları hızla çoğalmıştı.
Hz.MUSA
YEŞU ve HAKİMLER DÖNEMİ
Hz. Yusuf döneminden sonra Firavun vefat edince
yerine geçen Mısır kıralı İsrailoğullarına kötü davranmaya başlamış
onları adeta köle durumuna getirmişti.
Hz.Musa
İsrail Ulusu’nu kölelikten kurtarmış
olağan üstü olaylar neticesinde Mısır’dan çıkarmıştı. Yüce Tanrı’nın ilk ilâhî kitabı olan Tevrat kendisine inmiş büyük bir peygamberdi. İsrailoğullarını; RAB’bin söz verdiği verimli topraklar olan Kenan Ülkesi (Filistin) hudutlarına getirmiş
fakat
halkı savaşmaktan korkarak
Tanrı’ya isyan etmişti. RAB’bi gücendiren İsrailoğulları
Hz. Musa ile beraber 40 yıl çöllerde dolaştırılarak cezalandırıldı. (Bkz. Bu kitap
Hz.Musa)
Hz.Musa’nın vefatıyla İsrailoğulları’nın başına en yakın yardımcısı Nun oğlu Yeşu geçti. Yüce Tanrı ona
bazı yeni hükümlerle peygamberlik görevi vermişti. Kenan Ülkesi’nin fetih lütfu
cezalı olan eski nesile değil Yeşu’nun önderliğinde onların çocuklarına verilmişti. Böylece İsrailoğulları
Tanrı’nın söz vermiş olduğu topraklara yerleşmiş oldular.
Çağlar boyu putperestlerle savaşan Yahudi halkı
Yeşu’dan sonra M.Ö. 1106 yıllarında şoftim denilen Hakimler ile idare edildiler. Hakimler toplumun hem ruhsal ve hem de askerî önderliğini üstlenmişlerdi. İsrailoğullarında İlk hakim olarak Deborah adında bir kadın görev yapmıştı. En sonuncusu da peygamber Samuel‘di. Yüce Tanrı; bu dönem boyunca da Yahudi halkına vahiy göndermeye
onları yönetmeye ve korumaya devam etmişti.
KRALLAR DÖNEMİ
Yahudi toplumu; yaklaşık 400 yıldan beri merkezi bir yönetimden yoksun olarak putperestlerle savaşmıştı. Bunun için halk merkezi bir idareye
bir krallığa ihtiyaç duydu ve bu düşüncelerini peygamberleri Samuel‘e bildirdi. Samuel M.Ö. 879 yılında Saul isminde kuvvetli bir genci buldu ve onu kral olarak meshedip kutsadı. Saul
birçok defa putperest Filistinliler ile savaşmış
bu savaşlarda genç Hz.Davud büyük kahramanlıklar göstermişti.
Hz.Davud
Saul’un bir savaşta ölümünden sonra
İsrailoğulları’na Hz. Davud (David) kral olarak seçildi. O
kahraman bir savaşçı olmanın ilerisinde
ilâhî kitap Zebur ile lütuflanacak kadar Yüce Tanrı’ya içtenlikle bağlıydı.
(Bkz. Bu kitap
Hz. Davud ve Zebur)
Hz. Süleyman
Hz.Davud ölmeden önce M.Ö. 826 yılında
12 yaşındaki oğlu Hz.Süleyman (şlomo)‘ı kral atamıştı. O’na Tanrı’nın yolunda olmasını
Tevrat’tan hiç sapmamasını vasiyet etti. Babası fethedilecek bütün toprakları almış
İsrail’i
Yahudi tarihi’nin en üst noktasına getirmişti. Komşuları tarafından rahatsız edilmiyor ve bolluk içinde yaşıyorlardı. Tanrı’nın kutsal kıldığı Hz. Süleyman; ülkesinde 40 yıl krallık etmiş
M.Ö. 796 yılında 52 yaşında vefat etmişti. RAB’bin ismine bir tapınak yapmak
babası Hz.Davud’un büyük arzusu olmasına rağmen
Hz. Süleyman’a kısmet olmuştu. Yahudi Tarihi’nde Bet-Hamiktaş (Kutsal Ev) olarak adlandırılan I.Tapınak
M.Ö.825 yılında Yeruşalim (Kudüs) de inşa edildi. İçinde
İsrailoğulları’nın en değerli varlığı ve sembolü olan Andlaşma Sandığı bulunuyordu. Tapınak’ın yeri Tanrı tarafından seçilmiş
inşaatını ise Hz. Süleyman’ın yapması buyrulmuştu. Dönemin en görkemli mabedi
13 yılda binlerce işçi tarafından tamamlandı.
Kur’an’ı Kerim’de Hz. Süleyman’dan övgü ile bahsetmiş
birçok ayetlerle onu yüceltmişti. Neml 27/15
16: «…Biz
Davud’a da Süleyman’a da bir ilim verdik. Onlar şöyle dediler: “Bizi
mümin kullarının bir çoğundan üstün kılan Allah’a hamd olsun.” Süleyman
Davud’a mirasçı oldu ve şöyle dedi: “Ey insanlar
bize kuşların dili öğretildi ve bize herşeyden biraz verildi. Kuşkusuz bu
apaçık lütfun ta kendisidir.»
İSRAİL HALKININ İKİYE BÖLÜNMESİ
Hz. Süleyman’ın ölümünden sonra oğlu Rehoboam kral oldu. Ancak halk; Yeruşalim (Kudüs)’te ki tapınak
saraylar ve zorunlu çalışmalar sebebiyle ağır vergi ödediklerinden sıkıntı çekiyorlardı. Bu durumun düzeltmesini yeni kraldan istemiş
fakat istekleri kabul edilmemişti. Buna tepki olarak M.Ö. 796 yılında 10 kabile ülkenin kuzey tarafını alarak İsrail Krallığı‘nı
2 kabile de güneyde kral Rehoboam ile birlikte Yahuda Krallığı‘nı kurdular. Tapınağın bulunduğu Yeruşalim iki krallık arasında kalmış
fakat güneydeki krallığa bağlanmıştı. Böylece İsrailoğulları güçlerini kaybetmişler
komşu Mısır ve Asur İmparatorluklarına kolay av olma durumuna düşmüşlerdi.
İsrail Krallığı
Kuzeyde ki devletin ilk kralı olan Navat’ın oğlu Yehoboam
Yuruşalim’de ki Tapınağa alternatifi olarak iki Tapınak yaptırdı ve içlerine altından yapılmış buzağı heykeli yerleştirdi. Bu olay açıkça putperestliğe kaçmış
Tanrı’nın put ile ilgili yasalarından sapmıştı. Yahudi Tarihi’nde kötü günler başlamış
ruhsal çöküntü olunca
neticede fiziksel güç de kayboluyordu. Kralların en kötüsü Ahab‘dı. Putperest Kenanlılar’ın tanrısı Baal‘ın yanına bir tapınak inşa etti. Böylece Yahudi halkı putperestliğe alışıyor
onlar hem Tanrı’ya hem de puta tapıyordu. Bu dönemde birçok kral değişikliği olmuş
halk çok kötü yönetilmişti. Sonunda Tanrı ile olan antlaşmalarına uymayan İsrail Krallığı’na ceza geldi. M.Ö.555 yılında Asur Devleti tarafından işgal edildiler ve halkı teşkil eden 10 kabile dağıtılarak Asur topraklarına sürüldü.
Yahuda Krallığı
Güneydeki krallar
kuzey krallığının tersine Yüce Tanrı’nın istediği gibi dürüst bir yönetim sergilemişlerdi. Kuzeyde ki krallıktan 135 yıl daha fazla ömrü olmuştu. RAB’bin yolunda gidiyor
yasalarını uyguluyorlardı. Bu krallar arasında Hezekiah
en meşhur olanıydı. 2 Krallar 18/2-9: « Hezekiah
RAB’bin gözünde doğru olanı yaptı. Yüksek yerleri kaldırdı
dikili taşları kırdı…RAB’bin yoluna girdi
O’ndan ayrılmadı.» Asurlular kuzeyde ki İsrail Krallığı’nı sona erdirdikten sonra
büyük bir ordu ile Yeruşalim’i kuşattı. Ancak ilâhî müdahele gerçekleşmiş
dayanma gücü zayıf olan Yahuda Krallığı’nın şehrini fetih edemeyerek geri dönmek mecburiyetinde kalmışlardı. Bu Tanrı’nın Yahuda halkına büyük bir ödülüydü.
Hezekiah’tan sonra oğlu Menase kral oldu. Babasının tam aksine halkına büyük kötülük yaptı. Önce dedesi Peygamber İşaya’yı öldürttü. Tanrı’ya ibadeti bırakıp putperestliğe yöneldi ve halkına bunu aşıladı. Sonraki kral Amon da ayni durumdaydı
bunlar kötü işaretlerdi. Krallıkta ruhsal çöküş başlamıştı. Yüce Tanrı’nın o dönemlerde gönderdiği Peygamber Amos aracılığı ile İsrailoğulları’nı uyarmış ve tövbe etmek için gerekli zamanı vermişti. Amos 2/4
5: « RAB şöyle diyor: Yahudalılar’ın cezasını kaldırmayacağım
çünkü günah üstüne günah işlediler
yasamı reddettiler
kurallarıma uymadılar. Onları yabancı putlar saptırdı
atalarının da izlediği putlar. Bu yüzden Yahuda’ya ateş yağdıracağım
yakıp yok edecek Yeruşalim saraylarını.» Ancak bu uyarılara rağmen Yahudiler
çok tanrıcıların putlarına tapmağa devam etmişlerdi.
Günümüzde de ayni hatalar yapılmakta
insanların bir kısmı yeni çağın putu haline gelen para
şöhret ve dünya nimetlerini ilâhlaştırmaktadır. Tüm varlıkların yaratıcısı ve sahibi Yüce Tanrı’nın yasalarını bırakıp kendi nefislerinin yoluna sapmaları
ne büyük bir gaflet ve yanılgıdır.
Süleyman Tapınağı’nın Yıkılması
Nihayet o felâket günü gelmiş
M.Ö. 422 yılında Asurluları yok eden Babil Devleti Yeruşalim’i fethederek Yahuda Krallığı’na son verdi. Halkın bir bölümü katledilmiş
kalanı da Babil’e sürülmüştü. 410 yılından beri ayakta duran
toplumun en kıymetli varlığı Tapınak’ı yıkmışlar Antlaşma Sandığı’nı ve içinde bulunan Tanrı’nın eliyle yazmış olduğu taş levhalar ile birlikte Tevrat’ı da yok etmişlerdi. Bu antlaşmaları yerine getirmeyen Yahudilere
Tanrı’nın verdiği büyük bir cezaydı. RAB ile aralarındaki bağ kopmuş
İsrailoğulları dağılmıştı.
Hz.Süleyman hayatının son yıllarında hatalı davranışlar sergilemiş
Yüce Tanrı’nın yasalarından uzaklaşmış olduğunu Tevrat şöyle açıklamıştır. 1.Krallar 11/1-13: « Kral Süleyman firavunun kızının yanısıra Moavlı
Ammonlu
Edonlu
Soydalı ve Hititli birçok yabancı kadın sevdi. Süleyman kral kızlarından 700 karısı ve 300 cariyesi vardı… Süleyman yaşlandıkça
karıları onu başka ilâhların ardınca yürümek üzere saptırdılar… İsrail’in Tanrısı RAB
kendisine iki kez görünüp
“ Başka ilâhlara tapma! ”demesine karşın
Süleyman RAB’bin yolundan saptı ve O’nun buyruğuna uymadı. Bu yüzden RAB Süleyman’a öfkelenerek: Seninle yaptığım antlaşmaya ve kurallarıma bilerek uymadığın için krallığı elinden alacağım… Ancak baban Davud’un hatırı için
bunu senin yaşadığın sürede değil
oğlun kral olduktan sonra yapacağım.»
Yahudiler 4000 yıllık tarihleriyle
İLK PEYGAMBERLER DÖNEMİ
Yahudi dininin tarihi
Hz. İbrahim’in vefatından sonra yaklaşık M.Ö. 1700 yıllarında
Hz. Yusuf’un öyküsü; M.Ö. 1544 yıllarında kıskançlık sebebiyle
Hz.MUSA
Hz. Yusuf döneminden sonra Firavun vefat edince
Hz.Musa
Hz.Musa’nın vefatıyla İsrailoğulları’nın başına en yakın yardımcısı Nun oğlu Yeşu geçti. Yüce Tanrı ona
Çağlar boyu putperestlerle savaşan Yahudi halkı
KRALLAR DÖNEMİ
Yahudi toplumu; yaklaşık 400 yıldan beri merkezi bir yönetimden yoksun olarak putperestlerle savaşmıştı. Bunun için halk merkezi bir idareye
Hz.Davud
Saul’un bir savaşta ölümünden sonra
(Bkz. Bu kitap
Hz. Süleyman
Hz.Davud ölmeden önce M.Ö. 826 yılında
Kur’an’ı Kerim’de Hz. Süleyman’dan övgü ile bahsetmiş
İSRAİL HALKININ İKİYE BÖLÜNMESİ
Hz. Süleyman’ın ölümünden sonra oğlu Rehoboam kral oldu. Ancak halk; Yeruşalim (Kudüs)’te ki tapınak
İsrail Krallığı
Kuzeyde ki devletin ilk kralı olan Navat’ın oğlu Yehoboam
Yahuda Krallığı
Güneydeki krallar
Hezekiah’tan sonra oğlu Menase kral oldu. Babasının tam aksine halkına büyük kötülük yaptı. Önce dedesi Peygamber İşaya’yı öldürttü. Tanrı’ya ibadeti bırakıp putperestliğe yöneldi ve halkına bunu aşıladı. Sonraki kral Amon da ayni durumdaydı
Günümüzde de ayni hatalar yapılmakta
Süleyman Tapınağı’nın Yıkılması
Nihayet o felâket günü gelmiş
Hz.Süleyman hayatının son yıllarında hatalı davranışlar sergilemiş