- Konum
- ىαкαяyλ
-
- Üyelik Tarihi
- 27 Kas 2009
-
- Mesajlar
- 24,120
-
- MFC Puanı
- 79
ROMANIN ÖZETI
Romanda ana konu,bir Türk aydınının Kurtuluş Savaşı dönemindeki köy gerçeğiyle karşı karşıya gelmesidir.
Romanın kahramanı Ahmet Celaldir.Çanakkalede savaşta bir kolunu kaybetmiş ve savaştan gazi olarak kurtulmuştur.Ama savaş sonrası yapayalnız kalmıştır.Bunlara bir de İstanbulun işgali eklenince, hizmet eri olan Mehmet Alinin köyüne gitmeye karar verir.İstanbulun işgali sonrasında gerçeklesen olayları takip ederek, köylülere durumun önemini ve ciddiyetini anlatmaya çalışır.Ancak köylüler Salih ağaya çok bağlıdır ve onun etkisinde kalarak Ahmet Celali ciddiye almazlar.Bu nedenle Ahmet Celal, köyde aradığı ilgiyi ve yakınlığı bulamaz.
Olaylar Ahmet Celalin cephesinden böyle görünürken, köylüler için daha farklıdır.Onlar savasın ciddiyetini anlayamamıştır.Onlara göre Ahmet Celal bir yabandır.Onların dünyasından uzak biridir.Zaten ilk bakışta konuşması, davranışları,giyimi, düşünceleri ve olaylara yaklaşımı köylülerden çok farklıdır.Örneğin her gün tıraş olması, devamlı dişlerini fırçalaması,geceleri kitap okuması ve buna benzer davranışları köylülere garip gelmektedir.Bu nedenle, acılarını unutmak için geldiği bu köyde, olaylar umduğu gibi gelişmemiştir.
Ahmet Celal bir aydın konumundadır ve ilk defa Türk köylüsüyle karşılaşmıştır.Ancak köyde karşılaştığı manzara onu çok şaşırtmıştır.Öncelikle yoksulluk ve cahillik vardır.Bunların bir sonucu olarak da bazı insanların emellerine alet olmaktadırlar.Herkes Salih Ağanın etkisindedir.Onun her dediği yapılmaktadır.Hatta yıllarca emek verdiği hizmet eri Mehmet Ali bile gelişen bazı olaylarda subayı Ahmet Celale değil,Salih Ağaya inanmıştır.
Bütün bunlarla beraber, Ahmet Celal köyde yapayalnız da değildir.Mehmet Alinin annesi Zeynep Kadın ile kardeşi İsmail, Ahmet Celalin güvendiği dostlarıdır.
Olayların böyle gelişmesi Ahmet Celali kaçınılmaz bir bunalıma sürükler.Bir gün rahatlayıp sıkıntılarını unutmak için dolaşmaya çıkar ve komşu köyün kızı Emineye asık olur.Ancak İsmail Emineyi Ahmet Celalin elinden alınca Ahmet Celal iyice umutsuzluğa sürüklenir.
Ahmet Celal,Kurtuluş Savasının önemini köylüye anlatmaya devam eder; ancak köylüler başkalarının etkisindedir ve ona inanmamaya devam ederler.Bunları bir aydın gözüyle görüp yorumlayan Ahmet Celal, aydın ile cahil arasındaki uçurumu fark eder.Anadolu halkının asırlar boyunca ne kadar ihmal edildiğini kendi gözleriyle görür.Tabii bütün gözlemlerini ani defterine yazmayı da ihmal etmez.
Köyde bu olaylar olurken, Kurtuluş Savası da iyiden iyiye alevlenmiş ve köylüler Ahmet Celalin anlatmaya çalıştığı gerçekleri yasamak zorunda kalmıştır.Yunanlılar onların köyünü de basmıştır.Köylüler dereye kaçarak gizlenmeye çalışmıştır.Ancak düşman onları yakalar ve köy meydanına getirir.Ahmet Celal, bir anlık kargaşadan yararlanıp Eminenin elini tutar ve ikisi koşmaya başlarlar.Düşman arkalarından ateş açar ve onları yaralar.Ayrıca tüm köy halkı düşman tarafından öldürülür.Köyün mezarlığına kadar ancak gelirler.Orada sabaha kadar bekleyip sonra yola çıkmaya karar verirler;ancak Eminenin yarası ağırdır ve devam edemez.Ahmet Celal anı defterini Emineye verir ve her şeyini bırakarak yeni ve bilinmeyen bir hayata adım atar.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu nun Hayati ve Edebi Kişiliği
Yirminci yüzyıl edebiyatının büyük romancısı 27 Mart 1889 da Kahire de doğdu. Ortaokul ikinci sınıfa kadar Manisada okudu.1903te İzmir Lisesine girdi.Sonra ailesiyle Misira giderek Fransız Kolejine devam etti(1906-1908).Sonra İstanbula gelerek Fecr-i Ati Topluluğuna katildi.Kurtuluş Savası yıllarında Anadoluya geçti.Aylık fikir dergisi Kadroyu çıkardı.Sırasıyla Tiran,Prag,Lahey ve Bern elçiliklerinde bulundu.Emekliye ayrılınca verimli bir yazı hayatına başladı.Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Başkanlığı görevinde bulundu(1961-1965).Yazarlığını sürdürürken 13 Aralık 1974te Ankarada öldü.
Yazar, eserlerinde Türk toplumunun, Tanzimattan Atatürk Türkiyesi
dönemine kadar olan yaşantısını anlatan hikaye,makale ve romanlar yazmıştır.Anlatımında kendine özgüdür. Yapıtlarında genellikle toplumun sorunları üzerine eğilir. Anadolucu, Atatürkçü, Devletçi ve laik bir dünya görüsü vardır.Romanlarında genellikle iç dünyaları zengin, kötümser, törelere bağlı karakterler vardır.
Yazarın Diğer Eserleri
ROMANLARI: Kiralık Konak(1922), Nur Baba(1922),Hüküm Gecesi(1927), Sodom ve Gomore(1928),Yaban(1932),Ankar a(1934),Bir Sürgün(1937),Panorama(1954)
HIKAYELERI: Bir Serencam(1913),Rahmet(1922),Mi lli Savaş Hikayeleri(1947)
ÇESITLI MAKALELERI: İzmirden Bursaya(H.Edip, F.Rıfkı, M.Asım ile,1922), Kadınlık ve Kadınlarımız(1923), Seçme Yazılar (1928), Ergenekon(2 cilt,1929)
OYUNLARI: Nirvana (1909), Veda(1909), Sağanak(1929), Mağara(1934)
MENSUR SIIRLERI: Erenlerin Bağından(1922), Okun Ucundan(1940)
Romanın kahramanı Ahmet Celaldir.Çanakkalede savaşta bir kolunu kaybetmiş ve savaştan gazi olarak kurtulmuştur.Ama savaş sonrası yapayalnız kalmıştır.Bunlara bir de İstanbulun işgali eklenince, hizmet eri olan Mehmet Alinin köyüne gitmeye karar verir.İstanbulun işgali sonrasında gerçeklesen olayları takip ederek, köylülere durumun önemini ve ciddiyetini anlatmaya çalışır.Ancak köylüler Salih ağaya çok bağlıdır ve onun etkisinde kalarak Ahmet Celali ciddiye almazlar.Bu nedenle Ahmet Celal, köyde aradığı ilgiyi ve yakınlığı bulamaz.
Olaylar Ahmet Celalin cephesinden böyle görünürken, köylüler için daha farklıdır.Onlar savasın ciddiyetini anlayamamıştır.Onlara göre Ahmet Celal bir yabandır.Onların dünyasından uzak biridir.Zaten ilk bakışta konuşması, davranışları,giyimi, düşünceleri ve olaylara yaklaşımı köylülerden çok farklıdır.Örneğin her gün tıraş olması, devamlı dişlerini fırçalaması,geceleri kitap okuması ve buna benzer davranışları köylülere garip gelmektedir.Bu nedenle, acılarını unutmak için geldiği bu köyde, olaylar umduğu gibi gelişmemiştir.
Ahmet Celal bir aydın konumundadır ve ilk defa Türk köylüsüyle karşılaşmıştır.Ancak köyde karşılaştığı manzara onu çok şaşırtmıştır.Öncelikle yoksulluk ve cahillik vardır.Bunların bir sonucu olarak da bazı insanların emellerine alet olmaktadırlar.Herkes Salih Ağanın etkisindedir.Onun her dediği yapılmaktadır.Hatta yıllarca emek verdiği hizmet eri Mehmet Ali bile gelişen bazı olaylarda subayı Ahmet Celale değil,Salih Ağaya inanmıştır.
Bütün bunlarla beraber, Ahmet Celal köyde yapayalnız da değildir.Mehmet Alinin annesi Zeynep Kadın ile kardeşi İsmail, Ahmet Celalin güvendiği dostlarıdır.
Olayların böyle gelişmesi Ahmet Celali kaçınılmaz bir bunalıma sürükler.Bir gün rahatlayıp sıkıntılarını unutmak için dolaşmaya çıkar ve komşu köyün kızı Emineye asık olur.Ancak İsmail Emineyi Ahmet Celalin elinden alınca Ahmet Celal iyice umutsuzluğa sürüklenir.
Ahmet Celal,Kurtuluş Savasının önemini köylüye anlatmaya devam eder; ancak köylüler başkalarının etkisindedir ve ona inanmamaya devam ederler.Bunları bir aydın gözüyle görüp yorumlayan Ahmet Celal, aydın ile cahil arasındaki uçurumu fark eder.Anadolu halkının asırlar boyunca ne kadar ihmal edildiğini kendi gözleriyle görür.Tabii bütün gözlemlerini ani defterine yazmayı da ihmal etmez.
Köyde bu olaylar olurken, Kurtuluş Savası da iyiden iyiye alevlenmiş ve köylüler Ahmet Celalin anlatmaya çalıştığı gerçekleri yasamak zorunda kalmıştır.Yunanlılar onların köyünü de basmıştır.Köylüler dereye kaçarak gizlenmeye çalışmıştır.Ancak düşman onları yakalar ve köy meydanına getirir.Ahmet Celal, bir anlık kargaşadan yararlanıp Eminenin elini tutar ve ikisi koşmaya başlarlar.Düşman arkalarından ateş açar ve onları yaralar.Ayrıca tüm köy halkı düşman tarafından öldürülür.Köyün mezarlığına kadar ancak gelirler.Orada sabaha kadar bekleyip sonra yola çıkmaya karar verirler;ancak Eminenin yarası ağırdır ve devam edemez.Ahmet Celal anı defterini Emineye verir ve her şeyini bırakarak yeni ve bilinmeyen bir hayata adım atar.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu nun Hayati ve Edebi Kişiliği
Yirminci yüzyıl edebiyatının büyük romancısı 27 Mart 1889 da Kahire de doğdu. Ortaokul ikinci sınıfa kadar Manisada okudu.1903te İzmir Lisesine girdi.Sonra ailesiyle Misira giderek Fransız Kolejine devam etti(1906-1908).Sonra İstanbula gelerek Fecr-i Ati Topluluğuna katildi.Kurtuluş Savası yıllarında Anadoluya geçti.Aylık fikir dergisi Kadroyu çıkardı.Sırasıyla Tiran,Prag,Lahey ve Bern elçiliklerinde bulundu.Emekliye ayrılınca verimli bir yazı hayatına başladı.Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Başkanlığı görevinde bulundu(1961-1965).Yazarlığını sürdürürken 13 Aralık 1974te Ankarada öldü.
Yazar, eserlerinde Türk toplumunun, Tanzimattan Atatürk Türkiyesi
dönemine kadar olan yaşantısını anlatan hikaye,makale ve romanlar yazmıştır.Anlatımında kendine özgüdür. Yapıtlarında genellikle toplumun sorunları üzerine eğilir. Anadolucu, Atatürkçü, Devletçi ve laik bir dünya görüsü vardır.Romanlarında genellikle iç dünyaları zengin, kötümser, törelere bağlı karakterler vardır.
Yazarın Diğer Eserleri
ROMANLARI: Kiralık Konak(1922), Nur Baba(1922),Hüküm Gecesi(1927), Sodom ve Gomore(1928),Yaban(1932),Ankar a(1934),Bir Sürgün(1937),Panorama(1954)
HIKAYELERI: Bir Serencam(1913),Rahmet(1922),Mi lli Savaş Hikayeleri(1947)
ÇESITLI MAKALELERI: İzmirden Bursaya(H.Edip, F.Rıfkı, M.Asım ile,1922), Kadınlık ve Kadınlarımız(1923), Seçme Yazılar (1928), Ergenekon(2 cilt,1929)
OYUNLARI: Nirvana (1909), Veda(1909), Sağanak(1929), Mağara(1934)
MENSUR SIIRLERI: Erenlerin Bağından(1922), Okun Ucundan(1940)