Bazı belirtiler sayesinde vücudumuzun hangi besin ve minerale ihtiyacı olduğunu anlayabiliriz. Böylece ileride karşılaşacağımız hastalıkları da önlemiş oluruz.
Besin ve mineral eksikliği zaman zaman hepimizin karşı karşıya kaldığı bir durum. Yetersizliğin en büyük sebebi ise birtakım gıdaları az tüketiyor olmamız. Uzmanlar besin ve mineral yetersizliğinin farkında olabilmek adına birtakım kan testlerini öneriyor. Ancak küçük bazı emareler ışığında da besin ve mineral yetersizliğinin farkına varabiliriz. Bu belirtileri öğrenebilmek için beslenme ve diyet uzmanı Seyran Tombula danıştık. Tombul, sohbetimiz esnasında özellikle besin ve mineral eksikliklerinin birçoğunu beslenme değişiklikleriyle giderebileceğimizi, yemek tedavisi işe yaramazsa, doktora danışmamız gerektiğini söyledi.
A VİTAMİNİ: Enfeksiyonlara karşı direncimizi artırıyor ve hücrelerimizi yeniliyor. Eksikliğini görme bozuklukları, yüksek tansiyon, saç ve tırnaklarımızda kırılmalar, cildimizde kuruma, halsizlik ve enfeksiyonlara karşı dirençsizlik olarak gösteriyor. Bu belirtileri gidermek için yeşil sebzeler, domates, tahıl, bitkisel yağ, havuç, lahana, bal ve kuruyemiş tüketilebilir.
B1 VİTAMİNİ: Sinir sistemimizi koruyor ve kan dolaşımımızı düzenliyor. Yorgunluk hissediyorsak; sindirim, sinir ve dolaşım sistemimizde herhangi bir sorun varsa bilmeliyiz ki bu vitamini sağlayan yiyecekleri daha az tüketiyoruz demek oluyor. Bu gıdalar ise peynir, yumurta, balık ve tahıllar.
B6 VİTAMİNİ: Kan hücrelerimizin üretimini sağlıyor, kalbimizi güçlendiriyor, böbreklerimizin düzenli çalışmasına ve kolesterolümüzün düşmesine yardımcı oluyor. Ayrıca bağışıklık sistemimizi güçlendiriyor. B6 vitamini eksikliğinde böbreklerimizde taş oluşuyor, sinir sistemimizde çeşitli rahatsızlıklar, kansızlık ve halsizlik yaşıyoruz. Yumurta, tavuk, havuç ve yeşil yapraklı sebzeleri sık tüketerek B6 vitamini yetersizliğinden kurtulabiliriz.
B12 VİTAMİNİ: Proteinler vücudumuz tarafından kullanılmasını kolaylaştırıyor ve sinir sistemimizi güçlendiriyor. Sakatatlarda, peynir ve sütte bol miktarda bulunuyor. Eksikliğinde ise uyuşukluk, çocuklarda iştahsızlık ve gelişimini tamamlayamama gibi durumlara sebep oluyor.
C VİTAMİNİ: Kan dolaşımımızı düzenliyor, diş etlerimizi güçlendiriyor ve hücrelerimizin kendini yenilemesini sağlıyor. Yeterli miktarda C vitamini almadığımızda kaslarımız zayıflıyor, dişlerimiz çürüyor, romatizma ve selülit sahibi oluyoruz. Bu vitamin, yeşil biber, çilek, maydanoz, yeşil sebzeler, domates, kırmızı lahana ve turunçgillerde bol miktarda bulunuyor.
D VİTAMİNİ: İskelet sistemimizin gelişmesi ve güçlenmesinden sorumlu olan D vitamini en çok yeşil sebzelerde, balıkta ve zeytinyağında mevcut. Güneş de en önemli D vitamini kaynaklarından biri. D vitamini yetersizliği; diş çürümeleri, diş eti hastalıkları, ilerleyen yıllarda kemiklerde deformasyon ve çocuklarda büyüme bozuklukları olarak hissettiriyor kendini.
E VİTAMİNİ: Antioksidan özelliği sayesinde kansere karşı doğal bir koruyucu görevi var. Ayrıca hücrelerimizin kendini yenilemesini sağlayarak yaşlanmamızı geciktiriyor. Bitkisel yağlar, tahıllar, badem, ceviz, ay çekirdeği ve koyu yeşil yapraklı sebzelerde bol miktarda bulunuyor. Erken yaşlanma ve kısırlık belirtileri varsa E vitamini yönünden yeterli beslenmiyor olabiliriz.
K VİTAMİNİ: Yaralanmalarda kanımızın pıhtılaşmasını sağlayarak, fazla miktarda kan kaybı yaşamamıza engel oluyor. Ayrıca kemik yapımızı güçlendiriyor. Eksikliğinde bağışıklık sistemimiz zayıf düşüyor, kesik ve yaralar daha geç iyileşiyor. K vitaminini karnabahar, lahana, brokoli ve brüksel lahanası gibi sebzelerden karşılayabiliyoruz.
KALSİYUM: Cilt, kemik, diş sağlığımız için kalsiyuma ihtiyaç duyuyoruz. Kas krampları veya seğirmeleri, uykusuzluk, sinirlilik, eklem ağrısı, diş çürümeleri, osteoporoz, yüksek tansiyon gibi şikâyetlerimiz varsa vücudumuz kalsiyuma ihtiyaç duyuyor demektir. Süt, peynir, yoğurt, küçük kılçıklı balıklar, koyu yeşil yapraklı sebzeler, kabuklu deniz ürünleri, badem ve kuru incir bu eksikliğe çözüm olabiliyor.
MAGNEZYUM: Kemik ve dişlerimizi güçlendiriyor, kaslarımızın gevşemesini sağlıyor. Ayrıca adet öncesi sendromu belirtilerini hafifletiyor, vücuda enerji veriyor. Yetersizliğinde kaslarımız seğiriyor, iştahımız azalıyor, kalbimiz düzensiz atıyor, uykusuz ve sinirli oluyoruz, kabızlık yaşayabiliyoruz. Tüm yeşil sebzeler, kakao, buğday kepeği, badem, fıstık, susam, baklagiller, bulgur, esmer pirinç, kuru incir ve kayısı tüketerek bu şikâyetleri önleyebiliriz.
DEMİR: Kana kırmızı rengini veren hemoglobin için gerekli. Kandaki oksijen ve karbondioksidi hücre içi ve dışına taşıyor. Midemiz bulanıyor, cildimiz soluksa, iştahsız ve halsizsek demir yönünden zengin et, sakatat, kuru meyveler, baklagiller, bal kabağı çekirdeği, maydanoz, badem ve fıstık yemeliyiz.
POTASYUM: Besinleri hücre içine alıp artık maddelerin hücrelerden uzaklaştırılmasını, kas ve sinirlerimizin sağlıklı bir şekilde çalışmasını sağlıyor. Bağırsak hareketlerimizi artırıyor, vücudumuzun sıvı dengesini ayarlıyor. Ayrıca insülin salınımı ve kalbimizin çalışmasında etkili. Muz, kuru meyveler (kayısı, incir, üzüm vb.), baklagiller, yeşil sebzeler, susam, ceviz, deniz sebzeleri, yağlı balıklar, mantar, domates, patates gibi gıdalar, potasyum deposu. Kalbimiz düzensiz atıyor, kaslarımız güçsüzleşiyor, karıncalanma oluşuyor, midemiz bulanıyor, tansiyonumuz düşüyor, dikkatimizi toplayamıyor, sık sık ishal oluyorsak ve karnımız şişiyorsa potasyum içeren yiyecekleri bolca tüketmeliyiz.
SODYUM: Vücudumuzun su dengesini sağlıyor, kas ve sinir sistemimizin çalışmasında önemli bir yere sahip. Ayrıca kalp kasının kasılmasında görevli. Yetersizliğinde baş dönmesi, düşük tansiyon, çarpıntı, iştahsızlık, dikkati toplayamama, kas krampları, mide bulantısı, kusma, kilo kaybı, baş ağrısı görülüyor. Sıcağa dayanamıyorsak da vücudumuzda sodyum eksikliği olabilir. Tüm bu şikâyetlerden sofra tuzu, konserve, zeytin, peynir, kereviz, lahana, tuzlu çerezler ve işlemden geçmiş hemen hemen tüm yiyecekleri tüketerek kurtulabiliriz.
Besin ve mineral eksikliği zaman zaman hepimizin karşı karşıya kaldığı bir durum. Yetersizliğin en büyük sebebi ise birtakım gıdaları az tüketiyor olmamız. Uzmanlar besin ve mineral yetersizliğinin farkında olabilmek adına birtakım kan testlerini öneriyor. Ancak küçük bazı emareler ışığında da besin ve mineral yetersizliğinin farkına varabiliriz. Bu belirtileri öğrenebilmek için beslenme ve diyet uzmanı Seyran Tombula danıştık. Tombul, sohbetimiz esnasında özellikle besin ve mineral eksikliklerinin birçoğunu beslenme değişiklikleriyle giderebileceğimizi, yemek tedavisi işe yaramazsa, doktora danışmamız gerektiğini söyledi.
A VİTAMİNİ: Enfeksiyonlara karşı direncimizi artırıyor ve hücrelerimizi yeniliyor. Eksikliğini görme bozuklukları, yüksek tansiyon, saç ve tırnaklarımızda kırılmalar, cildimizde kuruma, halsizlik ve enfeksiyonlara karşı dirençsizlik olarak gösteriyor. Bu belirtileri gidermek için yeşil sebzeler, domates, tahıl, bitkisel yağ, havuç, lahana, bal ve kuruyemiş tüketilebilir.
B1 VİTAMİNİ: Sinir sistemimizi koruyor ve kan dolaşımımızı düzenliyor. Yorgunluk hissediyorsak; sindirim, sinir ve dolaşım sistemimizde herhangi bir sorun varsa bilmeliyiz ki bu vitamini sağlayan yiyecekleri daha az tüketiyoruz demek oluyor. Bu gıdalar ise peynir, yumurta, balık ve tahıllar.
B6 VİTAMİNİ: Kan hücrelerimizin üretimini sağlıyor, kalbimizi güçlendiriyor, böbreklerimizin düzenli çalışmasına ve kolesterolümüzün düşmesine yardımcı oluyor. Ayrıca bağışıklık sistemimizi güçlendiriyor. B6 vitamini eksikliğinde böbreklerimizde taş oluşuyor, sinir sistemimizde çeşitli rahatsızlıklar, kansızlık ve halsizlik yaşıyoruz. Yumurta, tavuk, havuç ve yeşil yapraklı sebzeleri sık tüketerek B6 vitamini yetersizliğinden kurtulabiliriz.
B12 VİTAMİNİ: Proteinler vücudumuz tarafından kullanılmasını kolaylaştırıyor ve sinir sistemimizi güçlendiriyor. Sakatatlarda, peynir ve sütte bol miktarda bulunuyor. Eksikliğinde ise uyuşukluk, çocuklarda iştahsızlık ve gelişimini tamamlayamama gibi durumlara sebep oluyor.
C VİTAMİNİ: Kan dolaşımımızı düzenliyor, diş etlerimizi güçlendiriyor ve hücrelerimizin kendini yenilemesini sağlıyor. Yeterli miktarda C vitamini almadığımızda kaslarımız zayıflıyor, dişlerimiz çürüyor, romatizma ve selülit sahibi oluyoruz. Bu vitamin, yeşil biber, çilek, maydanoz, yeşil sebzeler, domates, kırmızı lahana ve turunçgillerde bol miktarda bulunuyor.
D VİTAMİNİ: İskelet sistemimizin gelişmesi ve güçlenmesinden sorumlu olan D vitamini en çok yeşil sebzelerde, balıkta ve zeytinyağında mevcut. Güneş de en önemli D vitamini kaynaklarından biri. D vitamini yetersizliği; diş çürümeleri, diş eti hastalıkları, ilerleyen yıllarda kemiklerde deformasyon ve çocuklarda büyüme bozuklukları olarak hissettiriyor kendini.
E VİTAMİNİ: Antioksidan özelliği sayesinde kansere karşı doğal bir koruyucu görevi var. Ayrıca hücrelerimizin kendini yenilemesini sağlayarak yaşlanmamızı geciktiriyor. Bitkisel yağlar, tahıllar, badem, ceviz, ay çekirdeği ve koyu yeşil yapraklı sebzelerde bol miktarda bulunuyor. Erken yaşlanma ve kısırlık belirtileri varsa E vitamini yönünden yeterli beslenmiyor olabiliriz.
K VİTAMİNİ: Yaralanmalarda kanımızın pıhtılaşmasını sağlayarak, fazla miktarda kan kaybı yaşamamıza engel oluyor. Ayrıca kemik yapımızı güçlendiriyor. Eksikliğinde bağışıklık sistemimiz zayıf düşüyor, kesik ve yaralar daha geç iyileşiyor. K vitaminini karnabahar, lahana, brokoli ve brüksel lahanası gibi sebzelerden karşılayabiliyoruz.
KALSİYUM: Cilt, kemik, diş sağlığımız için kalsiyuma ihtiyaç duyuyoruz. Kas krampları veya seğirmeleri, uykusuzluk, sinirlilik, eklem ağrısı, diş çürümeleri, osteoporoz, yüksek tansiyon gibi şikâyetlerimiz varsa vücudumuz kalsiyuma ihtiyaç duyuyor demektir. Süt, peynir, yoğurt, küçük kılçıklı balıklar, koyu yeşil yapraklı sebzeler, kabuklu deniz ürünleri, badem ve kuru incir bu eksikliğe çözüm olabiliyor.
MAGNEZYUM: Kemik ve dişlerimizi güçlendiriyor, kaslarımızın gevşemesini sağlıyor. Ayrıca adet öncesi sendromu belirtilerini hafifletiyor, vücuda enerji veriyor. Yetersizliğinde kaslarımız seğiriyor, iştahımız azalıyor, kalbimiz düzensiz atıyor, uykusuz ve sinirli oluyoruz, kabızlık yaşayabiliyoruz. Tüm yeşil sebzeler, kakao, buğday kepeği, badem, fıstık, susam, baklagiller, bulgur, esmer pirinç, kuru incir ve kayısı tüketerek bu şikâyetleri önleyebiliriz.
DEMİR: Kana kırmızı rengini veren hemoglobin için gerekli. Kandaki oksijen ve karbondioksidi hücre içi ve dışına taşıyor. Midemiz bulanıyor, cildimiz soluksa, iştahsız ve halsizsek demir yönünden zengin et, sakatat, kuru meyveler, baklagiller, bal kabağı çekirdeği, maydanoz, badem ve fıstık yemeliyiz.
POTASYUM: Besinleri hücre içine alıp artık maddelerin hücrelerden uzaklaştırılmasını, kas ve sinirlerimizin sağlıklı bir şekilde çalışmasını sağlıyor. Bağırsak hareketlerimizi artırıyor, vücudumuzun sıvı dengesini ayarlıyor. Ayrıca insülin salınımı ve kalbimizin çalışmasında etkili. Muz, kuru meyveler (kayısı, incir, üzüm vb.), baklagiller, yeşil sebzeler, susam, ceviz, deniz sebzeleri, yağlı balıklar, mantar, domates, patates gibi gıdalar, potasyum deposu. Kalbimiz düzensiz atıyor, kaslarımız güçsüzleşiyor, karıncalanma oluşuyor, midemiz bulanıyor, tansiyonumuz düşüyor, dikkatimizi toplayamıyor, sık sık ishal oluyorsak ve karnımız şişiyorsa potasyum içeren yiyecekleri bolca tüketmeliyiz.
SODYUM: Vücudumuzun su dengesini sağlıyor, kas ve sinir sistemimizin çalışmasında önemli bir yere sahip. Ayrıca kalp kasının kasılmasında görevli. Yetersizliğinde baş dönmesi, düşük tansiyon, çarpıntı, iştahsızlık, dikkati toplayamama, kas krampları, mide bulantısı, kusma, kilo kaybı, baş ağrısı görülüyor. Sıcağa dayanamıyorsak da vücudumuzda sodyum eksikliği olabilir. Tüm bu şikâyetlerden sofra tuzu, konserve, zeytin, peynir, kereviz, lahana, tuzlu çerezler ve işlemden geçmiş hemen hemen tüm yiyecekleri tüketerek kurtulabiliriz.