- Konum
- İstanbul
-
- Üyelik Tarihi
- 27 Tem 2013
-
- Mesajlar
- 813
-
- MFC Puanı
- 14
François Marie Arouet(Voltaire) İlk eğitimini Cizvit okulunda aldıktan sonra hukuk okudu. 23 yaşındayken saray soylularından Duc dOrleans hakkındaki yergileri yüzünden Bastillede hapis yattı. Orada yazdığı Oidipus trajedisiyle ün kazandı. Sivri dili nedeniyle sürgüne gönderildiği İngilterede üç yıl kaldı. Burada İngilteredeki yönetim ile kendi ülkesindeki düzeni karşılaştırdı. Döndüğünde yazdığı İngiltere Mektupları isimli yapıtı yine ortalığı karıştırdı.
Voltairenin başarısı onun bütün kitaplarını yasaklayan ve oyunlarını daha üçüncü gecede sahneden kaldıran sansür kurullarının etkinliğiyle perçinlendi. Sonuçta Paris halkı oyunlarının açılış gecelerinde tiyatroları dolduruyor, oyunlarının en iğneleyici bölümlerini ezberliyordu. Kitapları bir yeraltı teşkilatının el kitapları gibi elden ele dolaşıyor, yabancı ülkelerde de ilgiyle okunuyordu. Voltairein toplumun ahlakını bozduğu yolundaki resmi suçlama aslında basit bir ahlaksızlık suçlaması değildi. Bu, komunist Rusyada rejimi eleştirmek gibi bir şeydi, yani hükümeti eleştirmek veya iktidar hakkında birtakım kuşkuları dile getirmek, suçlamayı yapanlara göre ahlaksızlığın en çirkin biçimiydi. Gerçi Voltairein oyunları ve fantastik romanları genellikle yabancı ve garip diyarlarda geçiyordu, ama herkes bunların altında yatan ironik söylemi anlıyor ve kahkahadan kırılıyordu.
Çağdaşlarına sürekli olarak özgürce düşünme çağrısı yapan Voltaire bağnazlık çağında ortaya çıkan ilk ileri görüşlü kişi olarak bu çağı akıl çağına dönüştürmüştür. Voltaire sade ve içten gelen inançlara karşı olmamıştır. O boş inan sahiplerini alaya almış, kör inançları hor görmüştür. Voltaire hoşgörüsüzlük ve zulüme varan baskıdan nefret eder, bunların egemen olduğu eylemleri sürekli olarak eleştirirken öfkenin sağduyuya, ateşin ışığa dönüştürülmesi çağrısında bulunurdu. Benim işim düşündüğümü dile getirmektir, diyordu. Düşünceleri 99 cildi bulan oyun, şiir, roman ve makalelerde toplanmıştır. Zamanının ünlü kişilerine 8000 civarında mektup yazmıştır. Bütün Avrupa Voltairein kralların ilahi hakları, kutsal engizisyon ve omzu kalabalıklar hakkındaki düşüncelerini okuyor, ancak kendi ülkesinde sansür, bu düşüncelerin yer aldığı kitapları meydanlarda yakıyordu. Voltaire bir cümlesiyle önemli bir kişiyi yerin dibine batırabilirdi. Örneğin, Kardinal Mazarin için Yapmadığı bütün iyi şeylerden dolayı suçludur, demişti.
İlerleyen yaşlarında yazar özgür Cenevre Cumhuriyetine sığınmayı uygun gördü. (1755) Avrupanın önemli şahsiyetleri kendisini orada ziyaret etmeye başladılar. Kırışmış yüzündeki cin gibi gülümsemeyle konuklarını ağırlıyor ve Avrupadaki en nitelikli sohbetlerini yapıyordu onlarla. Üç gün için gelen konuklar üç ay kalmadan edemiyorlardı. Tanrı beni dostlarımdan korusun, diyordu Voltaire, ben düşmanlarımla baş etmesini bilirim.
Azim ve cesaret küpü olan bu adam ülkesini taparcasına seviyor ve sevgili Parisini ölmeden önce bir kez daha görmek istiyordu. 1778 yılında bir Şubat günü döndüğünde Paris sevinç içindeydi. Ulusal Akademi bağrına basmıştı onu. Comedie Française basamaklarında bütün oyuncular onu selamlamak için toplanmıştı. Yeni oyunu baştan sona alkışlar içinde oynandı.
Mayıs ayında 83 yaşındaki yaşlı adam ölüm döşeğindeydi. Tüm inancını özetleyen son sözlerini bir vasiyetname gibi bırakıyordu bize: Tanrı sevgisini kalbimde taşıyarak, dostlarımı severek, düşmanlarımdan değil, boş inandan nefret ederek ölüyorum.
Kilise tarafından dini törenle toprağa verilmeyi reddettiğinden cenazesi kilise ve kraliyet tarafından aşağılanacağı açıktı. Fakat sevenleri Voltairein cenazesini birtakım desteklerle aralarında taşıyıp evin kapısında bekleyen görevlilerin onun henüz sağ olduğuna inanmalarını sağlayarak şehir dışına çıkardılar ve uygun biçimde toprağa verdiler onu.
Fakat Fransa, müstebit hükümdarlarıyla mücadelesini sürdürerek sonunda Voltairein görmek istediği düzene kavuştu. Ey halk, uyan, zincirlerini kır! diye bağıran Voltairein sözleri yerini buldu. 1791de, Voltairein fikirlerinin de etkin olduğu Fransız devrimi tüm hızıyla hüküm sürerken Voltairein naaşı Parise geri getirilerek Bastilin yıkıntılarının ortasında bir gece boyunca zafer katafalkına kondu. İnsanlar uzun kuyruklar oluşturarak saygı gösterisinde bulundular, sonra da Fransız büyüklerinin gömülü olduğu Pantheondaki şimdiki yerine taşıdılar onu. Cenaze alayı ilerlerken üzerinde İnsanın aklına kanat taktı ve bizi özgürlüğe uçurdu, yazan bir bayrak dalgalanıyordu havada.
Söylediklerinizin hiçbirine katılmıyorum, fakat bunları söyleme hakkınızı ölünceye kadar savunacağım. Birçok kişi bu ünlü deyişin Voltairee ait olduğunu sanır, ancak anılan deyiş Voltairein yaşam öyküsünü yazanlardan birinin onun ömür boyu sürdürdüğü düşünce özgürlüğü yolundaki mücadelesini çok özlü ve güzel bir biçimde yansıtmak amacıyla kaleme aldığı bir cümledir
Voltairenin başarısı onun bütün kitaplarını yasaklayan ve oyunlarını daha üçüncü gecede sahneden kaldıran sansür kurullarının etkinliğiyle perçinlendi. Sonuçta Paris halkı oyunlarının açılış gecelerinde tiyatroları dolduruyor, oyunlarının en iğneleyici bölümlerini ezberliyordu. Kitapları bir yeraltı teşkilatının el kitapları gibi elden ele dolaşıyor, yabancı ülkelerde de ilgiyle okunuyordu. Voltairein toplumun ahlakını bozduğu yolundaki resmi suçlama aslında basit bir ahlaksızlık suçlaması değildi. Bu, komunist Rusyada rejimi eleştirmek gibi bir şeydi, yani hükümeti eleştirmek veya iktidar hakkında birtakım kuşkuları dile getirmek, suçlamayı yapanlara göre ahlaksızlığın en çirkin biçimiydi. Gerçi Voltairein oyunları ve fantastik romanları genellikle yabancı ve garip diyarlarda geçiyordu, ama herkes bunların altında yatan ironik söylemi anlıyor ve kahkahadan kırılıyordu.
Çağdaşlarına sürekli olarak özgürce düşünme çağrısı yapan Voltaire bağnazlık çağında ortaya çıkan ilk ileri görüşlü kişi olarak bu çağı akıl çağına dönüştürmüştür. Voltaire sade ve içten gelen inançlara karşı olmamıştır. O boş inan sahiplerini alaya almış, kör inançları hor görmüştür. Voltaire hoşgörüsüzlük ve zulüme varan baskıdan nefret eder, bunların egemen olduğu eylemleri sürekli olarak eleştirirken öfkenin sağduyuya, ateşin ışığa dönüştürülmesi çağrısında bulunurdu. Benim işim düşündüğümü dile getirmektir, diyordu. Düşünceleri 99 cildi bulan oyun, şiir, roman ve makalelerde toplanmıştır. Zamanının ünlü kişilerine 8000 civarında mektup yazmıştır. Bütün Avrupa Voltairein kralların ilahi hakları, kutsal engizisyon ve omzu kalabalıklar hakkındaki düşüncelerini okuyor, ancak kendi ülkesinde sansür, bu düşüncelerin yer aldığı kitapları meydanlarda yakıyordu. Voltaire bir cümlesiyle önemli bir kişiyi yerin dibine batırabilirdi. Örneğin, Kardinal Mazarin için Yapmadığı bütün iyi şeylerden dolayı suçludur, demişti.
İlerleyen yaşlarında yazar özgür Cenevre Cumhuriyetine sığınmayı uygun gördü. (1755) Avrupanın önemli şahsiyetleri kendisini orada ziyaret etmeye başladılar. Kırışmış yüzündeki cin gibi gülümsemeyle konuklarını ağırlıyor ve Avrupadaki en nitelikli sohbetlerini yapıyordu onlarla. Üç gün için gelen konuklar üç ay kalmadan edemiyorlardı. Tanrı beni dostlarımdan korusun, diyordu Voltaire, ben düşmanlarımla baş etmesini bilirim.
Azim ve cesaret küpü olan bu adam ülkesini taparcasına seviyor ve sevgili Parisini ölmeden önce bir kez daha görmek istiyordu. 1778 yılında bir Şubat günü döndüğünde Paris sevinç içindeydi. Ulusal Akademi bağrına basmıştı onu. Comedie Française basamaklarında bütün oyuncular onu selamlamak için toplanmıştı. Yeni oyunu baştan sona alkışlar içinde oynandı.
Mayıs ayında 83 yaşındaki yaşlı adam ölüm döşeğindeydi. Tüm inancını özetleyen son sözlerini bir vasiyetname gibi bırakıyordu bize: Tanrı sevgisini kalbimde taşıyarak, dostlarımı severek, düşmanlarımdan değil, boş inandan nefret ederek ölüyorum.
Kilise tarafından dini törenle toprağa verilmeyi reddettiğinden cenazesi kilise ve kraliyet tarafından aşağılanacağı açıktı. Fakat sevenleri Voltairein cenazesini birtakım desteklerle aralarında taşıyıp evin kapısında bekleyen görevlilerin onun henüz sağ olduğuna inanmalarını sağlayarak şehir dışına çıkardılar ve uygun biçimde toprağa verdiler onu.
Fakat Fransa, müstebit hükümdarlarıyla mücadelesini sürdürerek sonunda Voltairein görmek istediği düzene kavuştu. Ey halk, uyan, zincirlerini kır! diye bağıran Voltairein sözleri yerini buldu. 1791de, Voltairein fikirlerinin de etkin olduğu Fransız devrimi tüm hızıyla hüküm sürerken Voltairein naaşı Parise geri getirilerek Bastilin yıkıntılarının ortasında bir gece boyunca zafer katafalkına kondu. İnsanlar uzun kuyruklar oluşturarak saygı gösterisinde bulundular, sonra da Fransız büyüklerinin gömülü olduğu Pantheondaki şimdiki yerine taşıdılar onu. Cenaze alayı ilerlerken üzerinde İnsanın aklına kanat taktı ve bizi özgürlüğe uçurdu, yazan bir bayrak dalgalanıyordu havada.
Söylediklerinizin hiçbirine katılmıyorum, fakat bunları söyleme hakkınızı ölünceye kadar savunacağım. Birçok kişi bu ünlü deyişin Voltairee ait olduğunu sanır, ancak anılan deyiş Voltairein yaşam öyküsünü yazanlardan birinin onun ömür boyu sürdürdüğü düşünce özgürlüğü yolundaki mücadelesini çok özlü ve güzel bir biçimde yansıtmak amacıyla kaleme aldığı bir cümledir