-
- Üyelik Tarihi
- 5 Ağu 2017
-
- Mesajlar
- 1,117
-
- MFC Puanı
- 11
Mantıkçı pozitivizm, Viyanada bir araya gelen bir grup felsefeci ve bilim adamının düşünsel arayışları neticesinde şekil almış bir felsefî yaklaşım olarak belirlenebilir. Viyana Çevresi olarak anılan bu topluluğun faaliyetleri, 1920lerin başından 1930ların ortalarına kadar yayılır. Topluluk, fizikçi ve felsefeci Moritz Schlickin önderliğinde 1924ten 1936ya kadar, düzenli olarak haftalık toplantılar yapmışlardı r. Çevrenin bir diğer önemli adı Rudolf Carnap, gruba 1926 yılında katılmıştır. Viyana Çevresinin önde gelen adları arasında, matematikçi Hans Hahn, fizikçi Philipp Frank, toplum bilimci Otto Neurath ve eşi matematikçi Olga Hahn Neurath, felsefeci Viktor Kraft, matematikçi Theodor Radacovic ve Gustav Bergmann sayılabilir. Daha sonra bu kişilere Schlickin öğrencileri Friedrich Waismann, Herbert Feigl ve Marcel Natkin; Hahnın öğrencileri Karl Menger ve Kurt Gödel de katılmıştı r. Ancak bu kişilerin bazıları, resmî olarak grubun üyesi iken bazıları, kendilerini sadece sempatizan olarak tanımlanmayı tercih etmişlerdir. Örneğin Hahnın öğrencileri arasında yer alan Karl Popper bazı toplantılara katılıp tartışmalarda taraf olsa da kendisini hiçbir zaman grubun bir mensubu olarak görmemiştir. Grubun üyeleri ve sempatizanları, bu sayılanlarla sınırlı değildir. Değişik zamanlarda toplantılara katılan ve ayrılan başka adlar da olmuştur.
Viyana Çevresinin çalışmaları ve tartışmaları 19. yüzyılın sonundan 20. yüzyılın başlarına yayılan dönemde özelikle mantık, matematik ve fizik alanında gerçekleşen ilerlemelerin ışığında deneyciliği ve bilimi yeniden şekillendirmek üzerine kurulmuştur.
Bu bakış açısının temel nitelikleri şu şekilde özetlenebilir:
Metafizik karşıtlığı: Bu bakış açısına sahip düşünürlere göre felsefe, metafiziksel düşünüş biçimlerinden ve metafiziksel önermelerden arındırılmalıdır. Aşağıda ayrıntılı bir biçimde ele alacağımız gibi, metafiziksel ifadeler, yanlış olmaktan çok anlamsızdır.
Sentetik a priori yargıların olanaklılığının reddedilmesi: Birinci bölümde ortaya koymaya çalıştığımız gibi, matematikte ve fizikte yaşanan bazı gelişmeler, Kantçı matematik ve bilim anlayışına etkili darbeler indirmiştir. Grup üyelerinin, fizikle ve matematikle yakın ilişkileri, bu konuda önemli bir farkındalık yaratmıştır. Matematiğin ve bilimin sentetik a priori yargılara dayalı bir zemini yoksa, matematiğin ve bilimin temelleri neye dayandırılacaktır? Çevrenin tartışmalarının, belki de en önde gelen teması budur.
Matematiğin mantıkçı bir biçimde temellendirilmesi: Grup Frege, Russell ve Whitehead gibi mantıkçıların çalışmalarından haberdardır ve matematiğin önermelerinin mantıksal, yani analitik ve a priori olduğunu düşünmektedirler. Çevrenin toplantılarına bir süre katılan Wittgensteinın Tractatusta ortaya koyduğu mantık anlayışı, bu konudaki eğilimleri güçlendirmiştir.
Doğrulamacı anlam anlayışı: Mantıkçı pozitivizm denince, belki de ilk akla gelen terim, doğrulamacılıktır. Bu anlayışa göre, bir önermenin anlamı, onun doğrulanma yöntemidir. (Bu ifadenin neyi içerdiğini, aşağıda, Moritz Schlickin sundu- ğu biçimiyle anlamaya çalışacağız.)
Yakın zamanda yapılan tarihsel çalışmalar grup üyelerinin aynı ya da benzer görüşlerden çok, farklı görüşlere ve bakış açılarına sahip olduklarını göstermektedir. Viyana Çevresinin destekçilerinden bilim felsefecisi Carl Hempel, 1991 yılında yaptığı bir yorumda, Viyana Çevresinin, birisi özellikle Schlick ve Carnapın, diğeri ise Otto Neurathın çalışmaları ekseninde gelişen iki ayrı çizgisi olduğunu öne sürmüştür. Schlick ve Carnapın çizgisi, dilin mantığının çözümlenmesine dayalı iken Neurathın bakış açısı çok daha pragmatiktir (Wolters 2003, s.117).
Hazırlayan: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Ömer YILDIRIM'ın Kişisel Ders Notları. Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf "Felsefeye Giriş" ve 2., 3., 4. Sınıf "Felsefe Tarihi" Dersleri Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Felsefe Ders Kitabı
Viyana Çevresinin çalışmaları ve tartışmaları 19. yüzyılın sonundan 20. yüzyılın başlarına yayılan dönemde özelikle mantık, matematik ve fizik alanında gerçekleşen ilerlemelerin ışığında deneyciliği ve bilimi yeniden şekillendirmek üzerine kurulmuştur.
Bu bakış açısının temel nitelikleri şu şekilde özetlenebilir:
Metafizik karşıtlığı: Bu bakış açısına sahip düşünürlere göre felsefe, metafiziksel düşünüş biçimlerinden ve metafiziksel önermelerden arındırılmalıdır. Aşağıda ayrıntılı bir biçimde ele alacağımız gibi, metafiziksel ifadeler, yanlış olmaktan çok anlamsızdır.
Sentetik a priori yargıların olanaklılığının reddedilmesi: Birinci bölümde ortaya koymaya çalıştığımız gibi, matematikte ve fizikte yaşanan bazı gelişmeler, Kantçı matematik ve bilim anlayışına etkili darbeler indirmiştir. Grup üyelerinin, fizikle ve matematikle yakın ilişkileri, bu konuda önemli bir farkındalık yaratmıştır. Matematiğin ve bilimin sentetik a priori yargılara dayalı bir zemini yoksa, matematiğin ve bilimin temelleri neye dayandırılacaktır? Çevrenin tartışmalarının, belki de en önde gelen teması budur.
Matematiğin mantıkçı bir biçimde temellendirilmesi: Grup Frege, Russell ve Whitehead gibi mantıkçıların çalışmalarından haberdardır ve matematiğin önermelerinin mantıksal, yani analitik ve a priori olduğunu düşünmektedirler. Çevrenin toplantılarına bir süre katılan Wittgensteinın Tractatusta ortaya koyduğu mantık anlayışı, bu konudaki eğilimleri güçlendirmiştir.
Doğrulamacı anlam anlayışı: Mantıkçı pozitivizm denince, belki de ilk akla gelen terim, doğrulamacılıktır. Bu anlayışa göre, bir önermenin anlamı, onun doğrulanma yöntemidir. (Bu ifadenin neyi içerdiğini, aşağıda, Moritz Schlickin sundu- ğu biçimiyle anlamaya çalışacağız.)
Yakın zamanda yapılan tarihsel çalışmalar grup üyelerinin aynı ya da benzer görüşlerden çok, farklı görüşlere ve bakış açılarına sahip olduklarını göstermektedir. Viyana Çevresinin destekçilerinden bilim felsefecisi Carl Hempel, 1991 yılında yaptığı bir yorumda, Viyana Çevresinin, birisi özellikle Schlick ve Carnapın, diğeri ise Otto Neurathın çalışmaları ekseninde gelişen iki ayrı çizgisi olduğunu öne sürmüştür. Schlick ve Carnapın çizgisi, dilin mantığının çözümlenmesine dayalı iken Neurathın bakış açısı çok daha pragmatiktir (Wolters 2003, s.117).
Hazırlayan: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Ömer YILDIRIM'ın Kişisel Ders Notları. Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf "Felsefeye Giriş" ve 2., 3., 4. Sınıf "Felsefe Tarihi" Dersleri Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Felsefe Ders Kitabı