Cohen
MFC Üyesi
-
- Üyelik Tarihi
- 2 Şub 2013
-
- Mesajlar
- 1,686
-
- MFC Puanı
- 66
Vahşî bin Harb (r.a.)
Vahşî bin Harbin Hz. Hamzayı şehit edişinin üzerinden yıllar geçmişti
Geçen zaman içinde müşrikler günden güne zayıflamış, İslam ise güçlenmişti.
Günler ilerledikçe, Vahşî, Hz. Hamza gibi bir İslam kahramanını katletmenin suçluluğunu ve ıstırabını daha fazla hisseder olmuştu. Nihayet Mekke Müslümanlar tarafından fethedildi. Vahşî hemen Tâife kaçtı
Bir müddet sonra bir Tâif heyeti, İslamiyeti kabul etmek üzere Resûlullaha gidiyordu. Vahşî böyle bir durumu öğrenince dünyalar başına yıkılacak gibi oldu.
Demek artık buralar da İslamlaşıyordu Vahşî korkuyordu.
Hz. Muhammedin (a.s.m.), amcasının katilini çok feci bir şekilde cezalandıracağına inanıyordu. Acaba nereye gitsem? diye düşündü.
Şama mı gitmeliydi, yoksa Yemene mi? Acaba Müslümanlar hangisini daha önce fethederdi? Tam bu düşüncelerin kıskacında kıvranıp dururken, o heyetten birisi Vahşîye gelip şöyle dedi:
Demek artık buralar da İslamlaşıyordu Vahşî korkuyordu.
Hz. Muhammedin (a.s.m.), amcasının katilini çok feci bir şekilde cezalandıracağına inanıyordu. Acaba nereye gitsem? diye düşündü.
Şama mı gitmeliydi, yoksa Yemene mi? Acaba Müslümanlar hangisini daha önce fethederdi? Tam bu düşüncelerin kıskacında kıvranıp dururken, o heyetten birisi Vahşîye gelip şöyle dedi:
Yazıklar olsun sana! Sen bilmiyor musun? Bu dine giren kim olursa olsun, öldürülmez, eski günahlarından dolayı hesaba çekilmez.
Bu sözler Vahşîyi rahatlatmıştı. Tâif heyetiyle birlikte Resûlullaha gitmeye karar verdi. Ancak yine de emin değildi. Acaba Hz. Muhammed (a.s.m.) kendi*sine nasıl bir muamele edecekti?
Resûlullahın huzuruna geldiklerinde Vahşî, kendisini tanıtmaksızın Kelime-i Şehadet getirdi. Heyecanlıydı.
Resûlullah nasıl mukabele edecekti? Resûl-i Ekrem başını kaldırdı ve Sen Vahşî değil misin? dedi. Vahşî Evet. dedi.
Engin, şefkatli, İslamın Yüce Peygamberi en küçük bir kızgınlık alameti göstermeksizin, Buyur, şuraya otur. dedi. Sonra da amcası Hz. Hamzayı nasıl katlettiğini anlatmasını istedi. Vahşî sözünü bitirdikten sonra Resûlullah ancak şunu söyledi:
Resûlullah nasıl mukabele edecekti? Resûl-i Ekrem başını kaldırdı ve Sen Vahşî değil misin? dedi. Vahşî Evet. dedi.
Engin, şefkatli, İslamın Yüce Peygamberi en küçük bir kızgınlık alameti göstermeksizin, Buyur, şuraya otur. dedi. Sonra da amcası Hz. Hamzayı nasıl katlettiğini anlatmasını istedi. Vahşî sözünü bitirdikten sonra Resûlullah ancak şunu söyledi:
Ey Vahşî! Sen benim gözüme görünme!
Çünkü Fahr-i Kâinat Efendimiz, Vahşîyi her görüşünde, İslamın bir bahadırı olan amcası Hz. Hamzayı hatırlayacaktı. Buna da nazenin kalbinin dayanması mümkün değildi. Çare olarak sadece bu yolu tercih buyurmuştu.
Vahşî, artık vahşi olmaktan kurtulmuş, hidayete ermişti.
Sahabe olmuştu. Hazret diye anılacaktı. Hz. Vahşi Radıyallahü Anh denecekti. İman insana neler kazandırıyordu! Vahşetten kurtuluşa, vahşilikten nura çıkarıyordu
Sahabe olmuştu. Hazret diye anılacaktı. Hz. Vahşi Radıyallahü Anh denecekti. İman insana neler kazandırıyordu! Vahşetten kurtuluşa, vahşilikten nura çıkarıyordu
Vahşî bin Harb, İslama girdikten sonra, o bitmez tükenmez hakikate öyle kuvvetli bir şekilde sarıldı ki, eski kötü adını unutturdu. Nihayet Yalancı Peygamber Müseylimetül-Kezzâb ile Yemâme Harbi yapılacaktı.
Vahşî, uçarcasına harp meydanına koştu. İşte İslam düşmanları, karşısında idi. Vaktiyle küfür içindeyken bir İslam erini katletmişti. Bunun ıstırabı ciğerini dağlıyordu.
Yüreğine su serpecek nasıl bir iş yapmalıydı ki biraz rahatlasın? Kaderin garip tecellisi, Vahşînin elinde, yıllar önce Hz. Hamzayı şehit ettiği mızrağı vardı.
Vahşî, uçarcasına harp meydanına koştu. İşte İslam düşmanları, karşısında idi. Vaktiyle küfür içindeyken bir İslam erini katletmişti. Bunun ıstırabı ciğerini dağlıyordu.
Yüreğine su serpecek nasıl bir iş yapmalıydı ki biraz rahatlasın? Kaderin garip tecellisi, Vahşînin elinde, yıllar önce Hz. Hamzayı şehit ettiği mızrağı vardı.
İşte, Yalancı Peygamber Müseylime, elinde kılıcıyla karşısında duruyordu. Bütün gücüyle onun üzerine hücum etmek üzere hazırlandı. Aynı anda, Ensârdan bir sahabi de Müseylimeye hücum etmişti. Nihayet Vahşî, mızrağını Müseylimeye sapladı ve cehenneme gönderdi.
Böylelikle Müslümanların başındaki mühim bir gaile bertaraf edilmiş oluyordu. Artık Vahşînin saadetine sınır yoktu. Daha sonra hatıralarını naklettiğinde şöyle derdi:
Böylelikle Müslümanların başındaki mühim bir gaile bertaraf edilmiş oluyordu. Artık Vahşînin saadetine sınır yoktu. Daha sonra hatıralarını naklettiğinde şöyle derdi:
Cahiliye zamanımda insanların en hayırlısını, Müslüman olduktan sonra da insanların en şerlisini öldürdüm.[1]
[1]Üsdül-Gàbe, ?: 83-84.