- Konum
- Cennet Şelaleleri. ♡
-
- Üyelik Tarihi
- 20 Ara 2012
-
- Mesajlar
- 4,143
-
- MFC Puanı
- 312
Bomba düştü sağır oldum sandım.
Senin sesin yoksa, hiçbir şeyi duymadan yaşardım. Yaşadım.
Deprem oldu. Bütün bedenim sarsıldı.
Sen yoksan organlarım bir şeye yaramazdı. Yaramadı.
Sel bastı gözlerimi. Ne sevdası kaldı, ne yeşili.
Senin mavin olmadan umutlanamazdı. Umutlanamadı.
Fırtına çıktı, kasırga oldu. Aldı saçlarımın hüzünlü gül kokusunu.
Sen koklamazsan güllerim solardı çünkü. Soldu.
İçim bir başka yoruldu.
Ellerim çirkinleşti.
Mühür yedi dudaklarım. Sustu. Bir daha konuşamadı.
Zaten ne isteği vardı ne de mecali.
Yüreğim terk edilmiş bir pis kokulu deniz kenarından sorulurdu.
İsrail beni de vurdu. Kırıldı kolum kanadım.
Bu sefer başka üzüldüm.
Bu üzülmekse daha öncekiler neydi ki dedim.
Yarımmış o üzüntüler, çeyrekmiş, yok bile denebilirmiş.
Yokluklar büyümüş, büyümüş, büyümüş...
Bir insan kalbi kaç kıyamet görürmüş?
Kaç cehennem daha açılacaktı başıma?
Sorgulandım, yandım.
Sorgulandım, yandım.
Bir türlü huzura varamadım.
Bu gidişle de varamayacaktım.
Bu sefer farklı üzüldüm.
Boğazımda acı bir tat...
Midemde öyle bir ağrı, öyle bir ağrı ki sorma.
Ne geçmek bildi ne dinmek.
Öncekiler üzülmekse bu neydi ki dedim.
Onlar kağıt kesiğiyse, bu kurşun yarası.
Onlar bisikletten düşmekse, bu kamyon altında kalmaktı.
Onlar benimse, bu bütün kainatındı.
Annem de üzüldü benimle çünkü. Afrika'daki aç çocukta.
Karşı binadaki amca da. Semadaki kuşlar da.
Ötmedi kuşlar, aylar oldu...
Ya da bomba sağır etmişti ben duyamadım.
Denizler dalgalanmadı gözlerimde. Med küsmüşte cezr'e.
Ya da sendeydi mavilerin en güzeli ve yasaktı bana.
Herkesinki üzülmekse bendeki neydi, neyin nesiydi?
Bu sefer başkaydı.
Bu sefer başka üzüldüm.
Bir ömre yetecek kadar; ÜZÜLDÜM...
Senin sesin yoksa, hiçbir şeyi duymadan yaşardım. Yaşadım.
Deprem oldu. Bütün bedenim sarsıldı.
Sen yoksan organlarım bir şeye yaramazdı. Yaramadı.
Sel bastı gözlerimi. Ne sevdası kaldı, ne yeşili.
Senin mavin olmadan umutlanamazdı. Umutlanamadı.
Fırtına çıktı, kasırga oldu. Aldı saçlarımın hüzünlü gül kokusunu.
Sen koklamazsan güllerim solardı çünkü. Soldu.
İçim bir başka yoruldu.
Ellerim çirkinleşti.
Mühür yedi dudaklarım. Sustu. Bir daha konuşamadı.
Zaten ne isteği vardı ne de mecali.
Yüreğim terk edilmiş bir pis kokulu deniz kenarından sorulurdu.
İsrail beni de vurdu. Kırıldı kolum kanadım.
Bu sefer başka üzüldüm.
Bu üzülmekse daha öncekiler neydi ki dedim.
Yarımmış o üzüntüler, çeyrekmiş, yok bile denebilirmiş.
Yokluklar büyümüş, büyümüş, büyümüş...
Bir insan kalbi kaç kıyamet görürmüş?
Kaç cehennem daha açılacaktı başıma?
Sorgulandım, yandım.
Sorgulandım, yandım.
Bir türlü huzura varamadım.
Bu gidişle de varamayacaktım.
Bu sefer farklı üzüldüm.
Boğazımda acı bir tat...
Midemde öyle bir ağrı, öyle bir ağrı ki sorma.
Ne geçmek bildi ne dinmek.
Öncekiler üzülmekse bu neydi ki dedim.
Onlar kağıt kesiğiyse, bu kurşun yarası.
Onlar bisikletten düşmekse, bu kamyon altında kalmaktı.
Onlar benimse, bu bütün kainatındı.
Annem de üzüldü benimle çünkü. Afrika'daki aç çocukta.
Karşı binadaki amca da. Semadaki kuşlar da.
Ötmedi kuşlar, aylar oldu...
Ya da bomba sağır etmişti ben duyamadım.
Denizler dalgalanmadı gözlerimde. Med küsmüşte cezr'e.
Ya da sendeydi mavilerin en güzeli ve yasaktı bana.
Herkesinki üzülmekse bendeki neydi, neyin nesiydi?
Bu sefer başkaydı.
Bu sefer başka üzüldüm.
Bir ömre yetecek kadar; ÜZÜLDÜM...