- Konum
- İzmir
-
- Üyelik Tarihi
- 9 Haz 2015
-
- Mesajlar
- 12,474
-
- MFC Puanı
- 1,810
Uzak Diye Bir Yer Yok.
Yirmi beş yıl önce Rae Hansen adında küçük bir kız beşinci doğum gününe arkadaşı Richard Bachı davet etmişti. Onun çöllerin ve fırtınaların ve dağların ötesinde yaşadığı halde partisine gelmesini bekliyordu.Bachın partiye nasıl geldiği ve ne armağan getirdiği binlerce okuru etkileyen bu büyüleyici klasikte anlatılmaktadır.
Mesafeler bizi dostlardan ayırır mı? Sevdiğimiz biri ile olmak istiyorsak zaten orada değil miyizdir?
Rae!
Beni doğum günü
partine davet ettiğin için
teşekkür ederim!
Evin benim evimden bin mil uzakta
ve ben sadece iyi bir neden olursa yola çıkarım.
Rae için partiden daha iyi bir neden olamaz
ve ben de seninle birlikte olmak istiyorum.
Yolculuğuma çok eskiden seninle karşılaştığımız bir tarlabülbülünün yüreğinde başladım. Her zamanki gibi çok dostça davrandı bana. Ama küçük Raenin büyüdüğünü ve armağanımla onun doğum günü partisine gittiğimi söylediğimde şaşırdı.
Uzun bir süre hiç konuşmadan uçtuk
sonunda Söylediklerinin pek azını anlıyorum dedi
ama gidiyor olmanı hiç anlamıyorum.
Elbette partiye gidiyorum dedim.
Bunda anlamayacak ne var?
Bir süre konuşmadı.
Baykuşun evine gelince de
Mesafeler bizi dostlarımızdan ayırabilir mi? dedi.
Rae ile olmak istiyorsan daha şimdiden orada sayılmaz mısın?
Küçük Rae artık büyüyor ve ben de ona bir armağan aldım doğum günü partisine gidiyorum dedim baykuşa.
Tarlabülbülüyle konuştuktan sonra gidiyorum demek bir garip oluyordu ama ben yine de bunu
baykuşun anlayabilmesi için öyle söyledim.
O da uzun bir süre sessizlik içinde uçtu.
Bu dostça bir sessizlikti
Ama beni sağ salim kartalın evine bırakırken şöyle dedi:
Dediklerinin pek azını anlıyorum ama arkadaşına küçük demeni hiç anlamıyorum.
Ama o gerçekten küçük dedim. Çünkü daha büyümemiş. Bunda anlamayacak ne var?
Baykuş o koyu kehribar rengi gözleriyle baktı bana gülümsedi ve
Bunu bir düşün dedi.
Küçük Rae büyüyor ve ben de bir armağan aldım onun doğum gününe gidiyorum dedim kartala. Tarlabülbülü ve baykuşla konuştuktan sonra gidiyorum ve küçük demek garip geliyordu.
Ama bunu kartalın anlaması için öyle söyledim.
Ve dağların üzerinden aştık
dağ rüzgarlarıyla havalandık.
Birlikte uçtuk.
Kartal sonunda dedi ki:
Söylediklerinin pek azını anlıyorum
Ama bu doğum günü sözünü hiç anlamıyorum.
Doğum günü işte dedim.
Raenin yaşama başladığı ve ondan önce olmadığı saati kutlayacağız. Bunda anlamayacak ne var?
Kartal kanatlarını dik bir iniş için kıvırdı
ve çöl kumları üzerine kondu.
Raenin yaşamının başlamasından önceki bir zaman mı?
Raenin yaşamı zamandan önce başlamış değil midir sence?
Şahine Küçük Rae büyüyor ben de armağanımı aldım onun doğum günü partisine gidiyorum dedim.
Tarlabülbülü baykuş ve kartalla konuştuktan sonra
gidiyorum küçük ve doğum günü demek garip geliyordu
ama bunu şahinin anlaması için öyle söyledim.
Çöl altımızda akıp giderken
Söylediklerinin pek azını anlıyorum dedi.
Ama büyümeyi hiç anlamıyorum.
Büyümek işte dedim.
Rae bir yetişkin olacak neredeyse
çocukluktan kurtulmasına bir yıl kaldı.
Bunu anlamayacak ne var?
Şahin sonunda ıssız bir kumsala kondu.
Çocukluktan kurtulmasına bir yıl mı kaldı?
Bu hiç de büyümeye benzemiyor.!
Ve havalanıp gözden kayboldu.
Martının çok akıllı olduğunu biliyordum.
Onunla birlikte uçarken çok dikkatle düşündüm
ve konuştuğumda öğrenmekte olduğumu anlasın diye
sözcüklerimi dikkatle seçtim.
Martı dedim sonunda.
Benim aslında zaten Rae ile birlikte olduğumu bildiğin halde
beni neden Raeyi görmeye götürüyorsun?
Martı denizi aştı dağları tepeleri aştı
Sokakların üzerinden geçti
Ve yavaşça senin damına kondu.
Çünkü önemli olan
Senin gerçeği bilmen dedi.
Onu bilene kadar
onu anlayana kadar
bunu sadece küçük yollarla
ve dışarıdan yardım alarak
makinelerden insanlardan ve kuşlardan
yardım alarak ifade edebilirsin.
Ama sakın unutma
Bilinmemesi gerçeğin doğru olmaması demek değildir.
Ve uçup gitti.
Şimdi armağanını açma zamanı geldi.
Tenekeden ve camdan yapılan armağanlar
Bir günde eskir gider.
Benim sana iyi bir armağanım var.
Bu takacağın bir yüzük.
Özel bir ışıkla parlar ve kimse onu senden alamaz;
Asla yok edilemez.
Sana verdiğim yüzüğü dünyada bir tek sen göreceksin
Tıpkı bir zamanlar benimkinden sadece benim gördüğüm gibi.
Yüzüğün sana yeni bir güç veriyor.
Onu takarak uçan bütün kuşların
kanatlarına yükseleceksin.
Çevreni onların altın gözleriyle göreceksin.
Onların kadife tüyleri arasında süzülen rüzgara dokunacaksın.
Dünyanın ve onun bütün sıkıntılarının üstüne çıkmanın
sevincini yaşayacaksın.
Gökyüzünde dilediğin kadar kalabilirsin
geceyi geçirebilirsin orada
şafağı orada karşılayabilirsin
ve yeniden aşağı inmek istediğinde
soruların yanıtlanmış ve sıkıntıların gitmiş olacak.
Elle tutulmayan
ve gözle görülmeyen her şey gibi
senin bu armağanın da kullandıkça daha güçlenecek.
Başlangıçta onu sadece dışarıdayken kullanabilirsin
birlikte uçtuğun kuşları seyrederken.
Ama daha sonra
eğer iyi kullanırsan
göremediğin kuşlar için de
işine yarayacak
ve sonunda bulutların üzerinde
tek başına uçabilmek için
ne yüzüğe ne de kuşa ihtiyacın olacak.
İşte o gün geldiğinde
Armağanını onu en iyi kullanmayı bilen
önemli olan şeylerin teneke ve camdan değil
gerçekten ve sevinçten yapıldığını öğrenebilen
birine vermelisin.
Rae dostumuz kuşlardan öğrendiklerime bakılırsa
Bu senin son özel-zaman kutlamam olacak.
Seninle olmak için gidemem çünkü zaten oradayım ben.
Sen küçük değilsin çünkü artık büyüdün
yaşamanın zevkini çıkarıyorsun
hepimiz gibi kendi ömürlerinin arasında oynayarak.
Doğum günün yok
çünkü sen hep yaşadın;
hiç doğmadın ve asla ölmeyeceksin.
Sen ana baba dediğin insanların çocuğu değil
varolanları anlamanın parlak yolculuğunda
onların serüven arkadaşısın.
Bir dosttan gelen her armağan
mutluluğun için bir dilektir
ve bu yüzük de öyledir işte.
Doğum günlerinin ötesine
ve sonsuzluğa doğru özgürce ve mutlulukla uç.
Sonra dilediğimiz zaman buluşacağız
sonu hiç gelmeyen bir kutlamanın ortasında.
Orjinal Adı: Theres No Such Place As Far Away Richard Bach
Epsilon Yayıncılık 1998
Mesafeler bizi dostlardan ayırır mı? Sevdiğimiz biri ile olmak istiyorsak zaten orada değil miyizdir?
Rae!
Beni doğum günü
partine davet ettiğin için
teşekkür ederim!
Evin benim evimden bin mil uzakta
ve ben sadece iyi bir neden olursa yola çıkarım.
Rae için partiden daha iyi bir neden olamaz
ve ben de seninle birlikte olmak istiyorum.
Yolculuğuma çok eskiden seninle karşılaştığımız bir tarlabülbülünün yüreğinde başladım. Her zamanki gibi çok dostça davrandı bana. Ama küçük Raenin büyüdüğünü ve armağanımla onun doğum günü partisine gittiğimi söylediğimde şaşırdı.
Uzun bir süre hiç konuşmadan uçtuk
sonunda Söylediklerinin pek azını anlıyorum dedi
ama gidiyor olmanı hiç anlamıyorum.
Elbette partiye gidiyorum dedim.
Bunda anlamayacak ne var?
Bir süre konuşmadı.
Baykuşun evine gelince de
Mesafeler bizi dostlarımızdan ayırabilir mi? dedi.
Rae ile olmak istiyorsan daha şimdiden orada sayılmaz mısın?
Küçük Rae artık büyüyor ve ben de ona bir armağan aldım doğum günü partisine gidiyorum dedim baykuşa.
Tarlabülbülüyle konuştuktan sonra gidiyorum demek bir garip oluyordu ama ben yine de bunu
baykuşun anlayabilmesi için öyle söyledim.
O da uzun bir süre sessizlik içinde uçtu.
Bu dostça bir sessizlikti
Ama beni sağ salim kartalın evine bırakırken şöyle dedi:
Dediklerinin pek azını anlıyorum ama arkadaşına küçük demeni hiç anlamıyorum.
Ama o gerçekten küçük dedim. Çünkü daha büyümemiş. Bunda anlamayacak ne var?
Baykuş o koyu kehribar rengi gözleriyle baktı bana gülümsedi ve
Bunu bir düşün dedi.
Küçük Rae büyüyor ve ben de bir armağan aldım onun doğum gününe gidiyorum dedim kartala. Tarlabülbülü ve baykuşla konuştuktan sonra gidiyorum ve küçük demek garip geliyordu.
Ama bunu kartalın anlaması için öyle söyledim.
Ve dağların üzerinden aştık
dağ rüzgarlarıyla havalandık.
Birlikte uçtuk.
Kartal sonunda dedi ki:
Söylediklerinin pek azını anlıyorum
Ama bu doğum günü sözünü hiç anlamıyorum.
Doğum günü işte dedim.
Raenin yaşama başladığı ve ondan önce olmadığı saati kutlayacağız. Bunda anlamayacak ne var?
Kartal kanatlarını dik bir iniş için kıvırdı
ve çöl kumları üzerine kondu.
Raenin yaşamının başlamasından önceki bir zaman mı?
Raenin yaşamı zamandan önce başlamış değil midir sence?
Şahine Küçük Rae büyüyor ben de armağanımı aldım onun doğum günü partisine gidiyorum dedim.
Tarlabülbülü baykuş ve kartalla konuştuktan sonra
gidiyorum küçük ve doğum günü demek garip geliyordu
ama bunu şahinin anlaması için öyle söyledim.
Çöl altımızda akıp giderken
Söylediklerinin pek azını anlıyorum dedi.
Ama büyümeyi hiç anlamıyorum.
Büyümek işte dedim.
Rae bir yetişkin olacak neredeyse
çocukluktan kurtulmasına bir yıl kaldı.
Bunu anlamayacak ne var?
Şahin sonunda ıssız bir kumsala kondu.
Çocukluktan kurtulmasına bir yıl mı kaldı?
Bu hiç de büyümeye benzemiyor.!
Ve havalanıp gözden kayboldu.
Martının çok akıllı olduğunu biliyordum.
Onunla birlikte uçarken çok dikkatle düşündüm
ve konuştuğumda öğrenmekte olduğumu anlasın diye
sözcüklerimi dikkatle seçtim.
Martı dedim sonunda.
Benim aslında zaten Rae ile birlikte olduğumu bildiğin halde
beni neden Raeyi görmeye götürüyorsun?
Martı denizi aştı dağları tepeleri aştı
Sokakların üzerinden geçti
Ve yavaşça senin damına kondu.
Çünkü önemli olan
Senin gerçeği bilmen dedi.
Onu bilene kadar
onu anlayana kadar
bunu sadece küçük yollarla
ve dışarıdan yardım alarak
makinelerden insanlardan ve kuşlardan
yardım alarak ifade edebilirsin.
Ama sakın unutma
Bilinmemesi gerçeğin doğru olmaması demek değildir.
Ve uçup gitti.
Şimdi armağanını açma zamanı geldi.
Tenekeden ve camdan yapılan armağanlar
Bir günde eskir gider.
Benim sana iyi bir armağanım var.
Bu takacağın bir yüzük.
Özel bir ışıkla parlar ve kimse onu senden alamaz;
Asla yok edilemez.
Sana verdiğim yüzüğü dünyada bir tek sen göreceksin
Tıpkı bir zamanlar benimkinden sadece benim gördüğüm gibi.
Yüzüğün sana yeni bir güç veriyor.
Onu takarak uçan bütün kuşların
kanatlarına yükseleceksin.
Çevreni onların altın gözleriyle göreceksin.
Onların kadife tüyleri arasında süzülen rüzgara dokunacaksın.
Dünyanın ve onun bütün sıkıntılarının üstüne çıkmanın
sevincini yaşayacaksın.
Gökyüzünde dilediğin kadar kalabilirsin
geceyi geçirebilirsin orada
şafağı orada karşılayabilirsin
ve yeniden aşağı inmek istediğinde
soruların yanıtlanmış ve sıkıntıların gitmiş olacak.
Elle tutulmayan
ve gözle görülmeyen her şey gibi
senin bu armağanın da kullandıkça daha güçlenecek.
Başlangıçta onu sadece dışarıdayken kullanabilirsin
birlikte uçtuğun kuşları seyrederken.
Ama daha sonra
eğer iyi kullanırsan
göremediğin kuşlar için de
işine yarayacak
ve sonunda bulutların üzerinde
tek başına uçabilmek için
ne yüzüğe ne de kuşa ihtiyacın olacak.
İşte o gün geldiğinde
Armağanını onu en iyi kullanmayı bilen
önemli olan şeylerin teneke ve camdan değil
gerçekten ve sevinçten yapıldığını öğrenebilen
birine vermelisin.
Rae dostumuz kuşlardan öğrendiklerime bakılırsa
Bu senin son özel-zaman kutlamam olacak.
Seninle olmak için gidemem çünkü zaten oradayım ben.
Sen küçük değilsin çünkü artık büyüdün
yaşamanın zevkini çıkarıyorsun
hepimiz gibi kendi ömürlerinin arasında oynayarak.
Doğum günün yok
çünkü sen hep yaşadın;
hiç doğmadın ve asla ölmeyeceksin.
Sen ana baba dediğin insanların çocuğu değil
varolanları anlamanın parlak yolculuğunda
onların serüven arkadaşısın.
Bir dosttan gelen her armağan
mutluluğun için bir dilektir
ve bu yüzük de öyledir işte.
Doğum günlerinin ötesine
ve sonsuzluğa doğru özgürce ve mutlulukla uç.
Sonra dilediğimiz zaman buluşacağız
sonu hiç gelmeyen bir kutlamanın ortasında.
Orjinal Adı: Theres No Such Place As Far Away Richard Bach
Epsilon Yayıncılık 1998