Bugün saat 19.19'da balkonlarda ve pencerelerde olacağız…
Atatürkçü Düşünce Derneği'nin çağrısına uyup hep birlikte İstiklâl Marşı'mızı coşkuyla haykıracağız.
Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'a çıkarak Milli Mücadele'yi başlatmasının 101'inci yıldönümü bugün…
Esaretten kurtuluşumuzun ilk adımları 101 yıl önce bugün atılmıştı.
“Ya istiklâl, ya ölüm” diye haykırarak başlatılan Kurtuluş Savaşı, Atatürk'ün önderliğinde kazanıldı.
Atatürk, emperyalist işgale karşı 19 Mayıs 1919'da bağımsızlık ateşini yakmasa ve o müthiş dehasıyla ülkede birliği sağlayıp düşmanı kovmasa, emperyalizmin işgali altında ezilmiş, çiğnenmiş, yurdu elinden alınmış zavallı esir bir millet olacaktık.
★★★
19 Mayıs'ta yakılan bağımsızlık meşalesinin kıymetini iyi bilmemiz gerekiyor.
Günümüzün iktidarı, 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekimgibi Türk ulusuna hayatiyet veren bayramları nedense sevmiyor. Fakat…
Dünyada hiçbir iktidar sonsuza kadar sürmemiştir. İktidarlar geçici ama milletler kalıcıdır. Özgürlüğümüzün simgesi olan milli bayramlarımız da kalıcı olacaktır.
Atatürk bu ülkenin güneşidir. Güneş bulutla gölgelenebilir ama asla sönmez.
Eğer yüz yıl önce Atatürk özgürlük mücadelesini kazanmasaydı, hürriyeti elinden alınmış tutsak bir millet olurduk.
★★★
Bilinçsiz toplumların çocukları kulluk ve kölelik düzeni içinde büyüyüp eğitilir, baskı altında, özgür iradeden yoksun kalırlar. Başka yaşam biçimlerini bilmediklerinden, onlar için biat kültürü geçerli olur. Kendileri gibi düşünmeyen herkes suçludur, haindir!
Oysa özgür düşünen, aklını öne çıkaran, sorgulayan, gerektiğinde hesap soran insanların oluşturduğu toplumların geleceği çok daha güvenli olur.
Tanrı'nın Türk ulusunun armağanı olan Mustafa Kemal Atatürkgibi, yüzlerce yılda bir yetişen büyük bir lidere sahip olmasaydık bugün halimiz ne olurdu?
Fransız düşünür Etienne de La Boetie “Gönüllü Kulluk” kitabında şöyle diyor:
“Bir ulusta eğer iki kuşak köleleştirilirse, bundan sonra gelen kuşak, özgürlüğü hiç tanımadığı, görüp bilmediği için pişmanlık duymadan hizmet eder ve ondan öncekilerin (emperyalistlerin) zorla yaptırdıklarını artık seve seve yerine getirir!”
Atatürk gibi bir muhteşem lider olmasaydı ulusumuz belki de bu duruma düşecekti! Biz Ata'nın değerini biliyoruz ama ülkemizde maalesef bilmeyenler de var!
TEBESSÜM
Kabak ile kavağın öyküsü
Toplumda çalışmadan kazananlar, iktidara yalakalık yaparak beleşe konanlar çok… Bunlar bana daima, asma kabağı ile kavak ağacının hikâyesini hatırlatır:
Ulu bir kavak ağacının yanında bir asma kabağının filizi boy göstermiş. Bahar ilerledikçe bitki, kavak ağacına dolanarak yükselmeye başlamış.
Yağmurlar yağmış, güneş açmış, bitki hızla büyüyüp gelişmiş…
Kavak ağacıyla aynı boya gelen asma kabağı, kavak ağacına sormuş:
“Sen ne kadar zamanda bu hale geldin?
“On yılda” demiş kavak…
Asma kabağı, kavak ağacına küçümseyerek bakıp böbürlenmiş:
“Sen çok yavaş gelişmişsin. Bak, ben iki ayda seninle aynı boya geldim!”
Kavak “Haklısın kabak kardeş” demiş, tartışmaya girmemiş…
Günler geçmiş, yaz bitmiş, havalar soğumuş, sonbaharın sert rüzgârları asma kabağını sarsmaya başlamış. Üşüyüp titremeye başlayan kabağın yaprakları dökülmüş, soğuklar arttıkça gövdesi büzülmeye başlamış. Endişe içindeki kabak, kavak ağacına sormuş:
“Ne oluyor bana böyle? Neden gövdem bükülüyor?”
“Ölüyorsun!” demiş kavak…
“Ne yaptım ki ben? Neden ölüyorum?”
“Benim on yılda geldiğim yere, iki ayda gelmeye çalıştığın için!”
Kıssadan hisse… Çalışmadan gelinen yer kalıcı olmuyor!
GÜNÜN SÖZÜ
Bir şey başkası için mümkünse, senin için de mümkün olur!
Atatürkçü Düşünce Derneği'nin çağrısına uyup hep birlikte İstiklâl Marşı'mızı coşkuyla haykıracağız.
Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'a çıkarak Milli Mücadele'yi başlatmasının 101'inci yıldönümü bugün…
Esaretten kurtuluşumuzun ilk adımları 101 yıl önce bugün atılmıştı.
“Ya istiklâl, ya ölüm” diye haykırarak başlatılan Kurtuluş Savaşı, Atatürk'ün önderliğinde kazanıldı.
Atatürk, emperyalist işgale karşı 19 Mayıs 1919'da bağımsızlık ateşini yakmasa ve o müthiş dehasıyla ülkede birliği sağlayıp düşmanı kovmasa, emperyalizmin işgali altında ezilmiş, çiğnenmiş, yurdu elinden alınmış zavallı esir bir millet olacaktık.
★★★
19 Mayıs'ta yakılan bağımsızlık meşalesinin kıymetini iyi bilmemiz gerekiyor.
Günümüzün iktidarı, 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekimgibi Türk ulusuna hayatiyet veren bayramları nedense sevmiyor. Fakat…
Dünyada hiçbir iktidar sonsuza kadar sürmemiştir. İktidarlar geçici ama milletler kalıcıdır. Özgürlüğümüzün simgesi olan milli bayramlarımız da kalıcı olacaktır.
Atatürk bu ülkenin güneşidir. Güneş bulutla gölgelenebilir ama asla sönmez.
Eğer yüz yıl önce Atatürk özgürlük mücadelesini kazanmasaydı, hürriyeti elinden alınmış tutsak bir millet olurduk.
★★★
Bilinçsiz toplumların çocukları kulluk ve kölelik düzeni içinde büyüyüp eğitilir, baskı altında, özgür iradeden yoksun kalırlar. Başka yaşam biçimlerini bilmediklerinden, onlar için biat kültürü geçerli olur. Kendileri gibi düşünmeyen herkes suçludur, haindir!
Oysa özgür düşünen, aklını öne çıkaran, sorgulayan, gerektiğinde hesap soran insanların oluşturduğu toplumların geleceği çok daha güvenli olur.
Tanrı'nın Türk ulusunun armağanı olan Mustafa Kemal Atatürkgibi, yüzlerce yılda bir yetişen büyük bir lidere sahip olmasaydık bugün halimiz ne olurdu?
Fransız düşünür Etienne de La Boetie “Gönüllü Kulluk” kitabında şöyle diyor:
“Bir ulusta eğer iki kuşak köleleştirilirse, bundan sonra gelen kuşak, özgürlüğü hiç tanımadığı, görüp bilmediği için pişmanlık duymadan hizmet eder ve ondan öncekilerin (emperyalistlerin) zorla yaptırdıklarını artık seve seve yerine getirir!”
Atatürk gibi bir muhteşem lider olmasaydı ulusumuz belki de bu duruma düşecekti! Biz Ata'nın değerini biliyoruz ama ülkemizde maalesef bilmeyenler de var!
TEBESSÜM
Kabak ile kavağın öyküsü
Toplumda çalışmadan kazananlar, iktidara yalakalık yaparak beleşe konanlar çok… Bunlar bana daima, asma kabağı ile kavak ağacının hikâyesini hatırlatır:
Ulu bir kavak ağacının yanında bir asma kabağının filizi boy göstermiş. Bahar ilerledikçe bitki, kavak ağacına dolanarak yükselmeye başlamış.
Yağmurlar yağmış, güneş açmış, bitki hızla büyüyüp gelişmiş…
Kavak ağacıyla aynı boya gelen asma kabağı, kavak ağacına sormuş:
“Sen ne kadar zamanda bu hale geldin?
“On yılda” demiş kavak…
Asma kabağı, kavak ağacına küçümseyerek bakıp böbürlenmiş:
“Sen çok yavaş gelişmişsin. Bak, ben iki ayda seninle aynı boya geldim!”
Kavak “Haklısın kabak kardeş” demiş, tartışmaya girmemiş…
Günler geçmiş, yaz bitmiş, havalar soğumuş, sonbaharın sert rüzgârları asma kabağını sarsmaya başlamış. Üşüyüp titremeye başlayan kabağın yaprakları dökülmüş, soğuklar arttıkça gövdesi büzülmeye başlamış. Endişe içindeki kabak, kavak ağacına sormuş:
“Ne oluyor bana böyle? Neden gövdem bükülüyor?”
“Ölüyorsun!” demiş kavak…
“Ne yaptım ki ben? Neden ölüyorum?”
“Benim on yılda geldiğim yere, iki ayda gelmeye çalıştığın için!”
Kıssadan hisse… Çalışmadan gelinen yer kalıcı olmuyor!
GÜNÜN SÖZÜ
Bir şey başkası için mümkünse, senin için de mümkün olur!