-
- Üyelik Tarihi
- 3 Nis 2015
-
- Mesajlar
- 4,042
-
- MFC Puanı
- 245
Türkiye ekonomisi nereye gidiyor
Türkiye’nin en önemli gündemi ekonomi. Türkiye bana göre 2001 krizinden bu yana en ağır ve sıkıntılı bir sürece adım adım ilerliyor. Hatta bir adım daha ileri gideyim. Dünyanın gördüğü en ağır krizlerden 2008 krizinde bile Türkiye bu kadar ağır faturalarla karşı karşıya kalmamıştı.
Yeni dünya ekonomik düzeninde 2001 yılından bu yana düşük dolar kuru ve paranın doğu eksenine doğru hızla akması sonucu, dünyanın doğusu hızlı bir şekilde kalkınmış, batı ise krizlerle boğuşurken aralarındaki uçurum kapanmaya başlamıştı. 2001 yılında 11 Eylül ikiz kule saldırıları sonrası ABD’nin tamamen savaş ekonomisine geçmesi; altın fiyatları 272 dolar, petrol fiyatları 25 dolar civarında iken büyük bir yükselişe başlamasının ilk kıvılcımı olmuştu. ABD ekonomisi bu sırada Irak-Afganistan operasyonları nedeniyle ağır bir ekonomik kırılganlık yaşamış, yükselen borçlar neticesinde adeta bir çöküş yaşayarak 2008’de başta Lehman Brothers olmak üzere yüzlerce banka ve finans şirketi ile dev otomotiv şirketlerinin iflasa sürüklendiği bir krize girerek domino etkisi ile tüm dünyaya bulaştırmıştı. Türkiye bu süreçten güçlü bankacılık sistemi sayesinde en az şekilde etkilendi. Merkez Bankası başta olmak üzere bağımsız kurulların ve ekonomi yönetiminin piyasa oyuncularına güven vermesi neticesinde, Türkiye bu krizi ufak tefek sıyrıklarla atlattı.
Gelelim 2013 yılından bugünlere... ABD ekonomisi başta işsizlik olmak üzere ekonomisinde hızlı bir toparlanma yaşamaya başladı. FED bir yıl gecikmeli de olsa parasal genişlemeye 2013 Aralık son toplantısında son vermeye karar verdi ve uyguladı. Şimdi faiz artırım sürecine başlayacağı tarihi belirlemeye çalışıyor. Haziran ayı en kuvvetli ihtimal. Son gelen istihdam verilerindeki artış bu yönde kuvvetli sinyal veriyor. Avrupa’nın bir deflasyon sürecinde olması nedeniyle faiz oranını negatife çekmesi Euro/dolar paritesini aşağı yönde baskılamaya devam ediyor.
Doların güçlenmeye devam etmesi Türkiye’nin avantaj elde ettiği (petrol fiyatlarının düşmesi) bazı konularına rağmen dış borçları ve pazarları göz önüne alındığı zaman son 14 yılın en zayıf ekonomi karnesini gözler önüne serecek gibi gözüküyor. Yüksek enflasyon, rekor dış borç, cari açık, bütçe açığı ve yüksek faize rağmen devalüasyon süreci ortaya karanlık bir tablo koyuyor. Üstelik TCMB başta olmak üzere bu güne kadar ekonomide güven duyulan bağımsız kurulların adeta bir kum torbasına çevrilmesi ve son olarak kendi ayağımıza bir kurşun sıkma olarak gördüğüm Bank Asya’ya geçici yönetim atama gerekçesi ve batırma girişimleri bardağı taşıran son gelişme olmuştur.
Şu an içinde bulunduğumuz süreç, Türkiye’nin aleyhine gelişiyor ve bu durumdan kurtulmak ya da bu süreci en az etkilenerek atlatmak mümkün. Ancak bilinçli veya bilinçsiz atılan yanlış adım ve baskılar hem kurlar üzerinde yükseliş yönünde baskı gerekçesi olacak, hem de ‘düşürün’ dediğiniz faizlerin belki de daha da fazla artması sonucunu doğuracak. Adeta bir labirente giren Türkiye’nin yakın gelecekte duvara toslamaması için öncelikle demokrasi ve ekonomi politikasını yeniden rayına oturtmak gerekiyor.
Borsa 90 binli seviyelerde çabuk yorularak hızla 85 bin kritik sınırının altına geriledi. ABD tarım dışı istihdam verilerinin beklentilerden yüksek çıkması hem dolara destek verdi, hem de borsaları olumsuz etkiledi. Doların rekor fiyatlara yönelmesi başta dolar borcu olan şirket hisselerini rahatsız etti ve bankalar öncülüğünde endeks geriledi. Önümüzdeki süreçte aynı konular piyasalar üzerinde baskı yapacak. Her ‘faiz indir’ baskısında dolar daha fazla alıcı buluyor ve rekor kırmaya devam ediyor.
Türk Lirası eriyor
Aylardır dolar konusunda yaptığımız tahminler aynen çıkmaya devam ediyor. 2013 yılı ortalarında dolar 1,70-1,80 lira seviyesindeyken doların 2 lirayı aşarak 2,4 liraya kadar tırmanacağını bu sütunlarda okumuştunuz. Petrol 100 dolar seviyesini aşağı kırdığında önce 60-70 dolara sonra düşüşün devam ederek 40-50 dolar aralığında dengeleneceğini ve yeniden 60-70 ve yaz aylarında 80 dolar seviyesine çıkacağını okumuştunuz. Petrol 45 dolar seviyesine kadar düştükten sonra 58 dolara yükselmiş durumda. Doların daha çok rekor kıracağını belirtmiş ve bunu başlığa taşımıştık. Dolar hemen her gün rekor kırmaya devam ediyor. Faizler konusunda baskı yapmanın ve bağımsız kurulları 2001 ekonomik krizi öncesi noktaya çekmenin faturası, önümüzdeki süreçte ABD Doları’nın lira karşısında hak etmediği seviyelere çıkması olarak tecelli edeceğe benziyor. Bu köşede aylardır dile getirdiğim bir şey var. “Politika faizini düşürün” edebiyatı yapmak Türkiye ekonomisi veya yatırımcılar için bir şey ifade etmiyor. Son açıklanan ocak ayı enflasyonu yüksek çıktı. Bu veri sonrası gösterge tahvil fiyatları hızla 6,9 seviyelerinden 7,9 seviyelerine tırmandı. Gelişmekte olan ülke piyasaları Rusya, Arjantin, Güney Afrika, Brezilya para birimleri hızla 10-15 yıl önceki seviyelerine döndü. Son 15 yıldır bu ülkeler düşük dolar kuru ve yüksek enflasyona rağmen değerinin çok üzerinde işlem gören para birimleri ile övündüler. Şu an durum tersine dönüyor. Yangına benzin dökülür ve mevcut durumu yanlış okumaya devam ederseniz liradaki kayıplar ekonomide ağır tahribata yol açabilir.
Selim Işıklar