Türk Edebiyatının Dönemleriİslamiyetten Önceki Türk Edebiyatı
A. Sözlü Edebiyat
Destan, koşuk, sagu, atasözleri (savlar) bu dönem ürünleridir. Koşuklarda aşk ve doğa, sagularda ölüm, destanlar da ise kahramanlık konuları işlenmiştir. Bunlarda nazım birimi dörtlük, ölçü ise hece ölçüsüdür.
Ulusal Türk Destanları
Saka Türklerinin Destanları: Alp Er Tunga Destanı ve Şu Destanı.
Hun Türklerinin Destanı: Oğuz Destanı (Oğuz Kağan Destanı).
Göktürklerin Destanları: Bozkurt Destanı, Ergenekon Destanı.
Uygur Türklerinin Destanları: Türeyiş Destanı, Göç Destanı.
B. Yazılı Edebiyat
Türklere ait en eski metinler 8. yy. ürünleri olan Göktürk Yazıtlarıdır. Bu yazıtlar ilk olarak 1893 yılında Danimarkalı bilgin Thomsen tarafından okunmuştur. Bu dönemde Göktürkçe ve Uygurca kullanılmıştır.
İslamiyetten Sonraki Türk Edebiyatı
A. Anadolu Dışında Verilen İlk Ürünler
Kutadgu Bilig: Yusuf Has Hacip tarafından yazılmıştır. Eserin adı Mutluluk Veren Bilgi anlamına gelir. Didaktik bir eserdir. Eserde aruz ölçüsü kullanılmıştır.
Divan ü Lügatit Türk: Kaşgarlı Mahmut tarafından 11. Yüzyılda yazılmış
bir sözlüktür. Türkçe sözcüklerin Arapça karşılığı açıklanmıştır.
Atatbetül Hakayık: 12. Yüzyılda Edip Ahmet Yükneki tarafından Hakaniye lehçesiyle yazılmıştır. Gerçeklerin Eşiği anlamına gelir.
Divan-ı Hikmet: Ahmet Yesevi tarafından yazılmıştır. Bu yapıtın,
Anadoludaki tasavvufi halk edebiyatına etkisi çok büyüktür.
Muhakemetül Lügateyn: 15. Yüzyılda Ali Şir Nevai Türkçenin zenginliğini
kanıtlamak amacıyla yazılmıştır.
Şeçere-i Türki: Ebulgazi Bahadır Hanın dokuz bölümde Türk tarihini
anlattığı bir kitaptır.
B. Anadoluda Gelişen Türk Edebiyatı
Halk Edebiyatı: Halk edebiyatında düzyazıdan çok şiir görülür. Halk edebiyatı sözlü edebiyattır. Şiirler saz eşliğinde doğaçlamayla (o anda) söylenir. Şiirler işlenen konulara göre, güzelleme, koçaklama, taşlama; biçimlerine göre koşma, mani, semai, türkü gibi adlar alırlar. Dil, halkın konuştuğu Türkçedir.
Aşık Edebiyatı: Sanatçısı bilinen, din dışı konuların işlendiği
edebiyattır. Aşık edebiyatının temsilcileri: 16. Yüzyılda Köroğlu, 17. Yüzyılda Karacaoğlan, Ercişli Emrah, 18. Yüzyılda Gevheri, 19. Yüzyılda Dadaloğlu, Erzurumlu Emrah, 20. Yüzyılda Aşık Veysel.
Tekke Edebiyatı: Sanatçısı bilinen, Tanrı, insan, evren konusunu tasavvufi bakışla irdeleyen edebiyattır. Kurucusu 12. Yüzyılda yaşayan Ahmet Yesevidir. Yunus Emre, Hacı bektaş Veli, Kaygusuz Abdal, Pir Sultan Abdal tekke edebiyatının temsilcilerindendir.
Ortak Edebiyat: Yaratıcısı bilinmeyen, ağızdan ağıza yayılan ürünlerin oluşturduğu bir edebiyattır. Ortak edebiyatın ürünleri, halk masalları, halk hikayeleri (Dede Korkut Hikayeleri), efsaneler, mani, türkü, ağıt, bilmece, atasözü, fıkralar ve ninnilerdir.
II. Divan EdebiyatıTürklerin Arap-Fars etkisiyle oluşturdukları edebiyattır. Divan edebiyatında dil Arapça ve Farsçanın etkisiyle oldukça ağırlaşmıştır. Şiirler aruz ölçüsü ile yazılmıştır. Arap ve Fars edebiyatından alınan şiir biçimleri kullanılmıştır.
Batı Etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı (19. yy- )
Çağdaş Türk Edebiyatı, Osmanlı Devletinin gerilemesinin hızlandığı, yapılan yeniliklerin başarıya ulaşamadığı, batıya yönelme gereğinin duyulduğu bir zamanda, yani 1839da Tanzimat Fermanının ilân edilmesiyle başlayan medeniyet ve kültür değişikliği ve bu değişikliğin dayandığı Batılılaşma olgusunun belirlediği bir gelişim sürecinde değerlendirilebilir.
19. yüzyılda Türk edebiyatı, batılılaşma hareketine bağlı olarak roman, hikâye, tiyatro gibi yeni türlerin denenmesiyle çağdaş bir çizgiye girdi. Türk edebiyatının yönü batı düşüncesinin temel alınması sonucu değişti. Batıyla ilişkiler, aydınların bir batı dilini öğrenmeleri, batı edebiyatından yapılan çeviriler, batıdaki fikir akımları ile tanışma bir kültür ve medeniyet değişimini gündeme getirdi. Sosyal, ekonomik ve siyasî hayatta meydana gelen değişiklikler edebiyata da yansıdı, Cumhuriyetin kuruluşuna kadar arayışlar devam etti.
1. Tanzimat Devri Türk EdebiyatıTanzimat Fermanı ile beraber edebiyatta da batıya yönelme başlar. Tanzimat dönemi edebiyatının kesin olmamakla birlikte başlangıç tarihi olarak 1860 gösterilebilir. Bu tarih, Tercüman-ı Ahvalin yayımlanmaya başlayış tarihidir.
Bu dönemde batı edebiyatlarından birçok yeni tür ve şekiller alınmış; önceleri çevirme, sonraları taklit ve telif etmek suretinde bu türlerde eserler verilmiştir.
Tanzimat Edebiyatının temsilcilerinin amacı batı örneğine göre bir edebiyat yaratmak ve batı hayatını tanıtmak olduğu için, sanatçıların hepsi edebiyat türlerinin romandan şiire kadar en az bir kaçı ile örnekler yazmışlardır. Bu dönemde telif eserler yanında çok sayıda tercüme ve adapte eser de Türk Edebiyatına dahil edilmiştir.
Bu dönemde yapılan yenilikler ve alınan türler şunlardır.
Gazete
Bir yayın organı olarak 1831de çıkmaya başlayan Takvim-i Vakayi, resmî bir gazete idi. Daha sonra yarı resmî olarak 1840ta İngiliz Churchill tarafından Ceride-i Havadis çıkarıldı.
İlk edebî ve özel gazete ise 1860 yılında Şinasî ve Âgâh Efendiler tarafından çıkarılan Tercüman-ı Ahvaldir.
Daha sonra Şinasî, 1862de Tasvir-i Efkârı çıkarmaya başlar. Bunların dışında Muhbir (1866), Hürriyet (1867), Basiret (1869), İbret (1871), Devir (1872), Bedir (1872) gazeteleri çıkar.
Hikâye ve Roman
Türk edebiyatı romanla ilk defa 1859da karşilaşir. Yusuf Kâmil Paşa Fenolenin Telemak (Telemaque) adlı romanını tercüme eder. İlk yerli roman Şemsettin Saminin Taşşuk-i Talât ve Fitnat (1872)ıdır. İlk hikâye Ahmet Mithat Efendinin Letaif-i Rivayetidir.
Tiyatro
İlk tiyatro Şinasinin Şair Evlenmesi adli, iki perdelik, komedi türündeki eseridir. Eserde görücü usulü ile yapilan evliliklere gönderme yapılır.
Şiir
Tanzimat döneminde en önemli yenilik şiirde görülür. Şekil olarak divan şiirine bagli kalinmiş, fakat konu bakimindan hem eski terk edilmiş hem de oldukça yeni ve çeşitli konular işlenmiştir. Aruz ölçüsünün yaninda az da olsa hece kullanılmıştır.
Gazel, kaside, terkib-i bent gibi şekiller kullanilarak hak. Adaler, kanun, medeniyet, eşitlik hürriyet kavramlari işlenmiştir.
Tanzimat yazar ve şairleri hem yaşadıkları dönem hem de -daha önemlisi- edebiyata bakış açıları ve işledikleri konular bakımından iki gruba ayrılır:
a. Birinci Dönem (1860-1876 arası)
1860-1876 yillari arasinda Tanzimat edebiyatinin birinci dönem temsilcileri Şinasi, Ziya Paşa, Namik Kemal, Ahmet Mithat Efendi, Şemsettin Sami ve Ahmet Vefik Paşa'dir.
Bu dönemde sanat toplum içindir görüşü benimsenmiştir. Bu sebeple şiirde söyleyişe değil fikire önem verilmiştir.
Dilde sadeleşme fikri savunulmuş ama uygulanamamiştir. Hece vezni ve halk edebiyati da savunulmuş ama sözde kalmiştir. Divan edebiyatina tümden karşi çikilmiş ve agir bir dille eleştirilmiştir. Fransiz edebiyati örnek alinarak romantizmden etkilenilmiştir.
Roman, tiyatro, makale gibi batidan alinan türler ilk defa bu dönemde kullanilmiştir.
Noktalama işaretleri de ilk defa bu dönemde kullanilmiştir. Kölelik ve cariyelik, romanlarda sikça işlenmiştir. Romanlar teknik bakimdan oldukça zayiftir. Yer yer olaylarin akişi kesilerek okuyucuya bilgiler verilmiştir, uzun uzun tasvirler yapilmiş, tesadüflere sikça yer verilmiştir.
Edebiyatçilar edebiyatin yaninda devlet işleriyle, siyasetle de bilfiil ilgilenmişlerdir.
Dönemin Edebiyatçıları
Şinasi (1826-1871): Türk edebiyatinda yeniliklerin öncüsüdür. 1860ta Tercüman-ı Ahvali (ilk özel gazete), 1862de Tasvir-i Efkârı çıkardı. İlk makaleyi (Tercüman-ı Ahval mukaddimesi), ilk piyesi (Şair Evlenmesi) o yazdı. Noktalama işaretlerini de ilk defa o kullandı. La Fontaineden fabllar tercüme etti. Lamartinden de manzum çevirileri vardır. İlk şiir çevirilerini de o yaptı. Nesirlerinde dili sade; şiirlerine ise ağırdır. Tanzimat Fermanını ilân eden Mustafa Reşit Paşa için yazdığı iki kasidesi ünlüdür. Bu kasidelerdeki övgüleri divan şiirindekinden daha abartılıdır. O, başarılı bir şair ve yazar olmamasına rağmen batı edebiyatından alınan yeni türlerle edebiyatımızın batılılaşmasında en çok onun emeği vardır.
Eserleri: Şair Evlenmesi (Piyes; edebiyatımızdaki ilk tiyatro eseri), Müntehabat-ı Eşar (Şiir), Divan-ı Şinasi (Şiir), Durub-ı Emsal-i Osmaniye (ilk ata sözleri kitabı), Tercüme-i Manzume (çeviri şiirler)
Ziya Paşa (1829-1880): Doğu kültürüyle yetişmiş, sonradan batı edebiyatına yönelmiştir. Fikren yenilikçi olmasına rağmen eserlerinde eskiyi, divan şiiri geleneğini devam ettirmiş, gazel ve kasideler yazmıştır. En meşhur terkib-i bent ve terci-i bent şairimizdir.
Harabat adlı bir divan şiiri antolojisi vardır. Daha önce Şiir ve Inşada divan şiirinin bizim şiirimiz olmadigini, asil şiirimizin halk şiiri oldugunu söyleyen şair, eski şiir gelenegini sürdürmüş, Harabatta âşik şiirini eleştirmiştir. Bunun yaninda sade dilden yanadir, ama kendisi agir bir dil kullanir. Bu onun içinde bulundugu bir ikilemdir. Hem eskiyi eleştirmekte hem de gelenegi devam ettirmektedir.
Eserleri: Harabat: Divan Şiiri antolojisi, Külliyat-i Ziya Paşa/Eşar-ı Ziya: Divan şiiri tarzındaki şiirleri (gazel, kaside ve şarkılar), Terkib-i Bent, Terci-i Bent: Bugün dahi dillerden düşmeyen beyitleri vardır. Zafername: Hiciv türünde bir kasidedir. Âlî Paşayı yermek için yazmıştır. Rüya: Mensur, Defter-i Âmal: Hatıraları.
Namık Kemal (1840-1888): Tanzimat edebiyatının en hareketli ve heyecanlı ismidir. Vatan şairi olarak tanınır. Şiirlerinden çok nesirleri ile tanınır. Edebiyatta hürriyet kavramını ilk kullanan şairdir. Şiirlerinde hürriyet, vatan, kanun, hak, adalet kavramlarını işlemiştir. Hürriyet Kasidesi, Vatan Şarkısı ve Vatan Mersiyesi bu konuları içerir.
Namık Kemal de eski kültürle yetişmiş, divan şiiri eğitimi almış, gazeller, kasideler yazmıştır. Fakat o da sonradan divan edebiyatını eleştirmiştir. Ziya Paşanın Harabatına karşı Tahrib-i Harabatı yazarak eskiye olan tepkisini ortaya koymuştur.
Şinasinin kurduğu Tasvir-i Efkârı, Şinasi Parise kaçınca Namık Kemal çıkarmaya başladı. Daha sonra kendisi de Ziya Paşa ile Parise kaçarak orada Hürriyet gazetesini çıkardı. İstanbul'a döndükten sonra İbret gazetesini çıkardı.
Eserlerinde romantizmin etkisi görülür. Tiyatroyu faydalı bir eğlence olarak görmüştür.
Eserleri: İntibah: İlk edebî roman. Cezmi: İlk tarihî roman. Tahrib-i Harabat, Takip: İlk edebî eleştiri. Ziya Paşanın Harabatını eleştirmek için yazmıştır. Renan Müdafaanamesi: İlk eleştiri. Vatan Yahut Silistre: oyun Celâlettin Harzemşah: oyun. Gülnihal: oyun. Onun en başarılı tiyatro eseridir. Âkif Bey: oyun Zavallı Çocuk: oyun Kara Belâ: oyun, Osmanlı Tarihi, Kanije Muhasarası, İslâm Tarihi: tarih
Ahmet Mithat Efendi (1844-1912): Edebiyat, tarih, coğrafya, ziraat, iktisat alanlarında eserler vermiştir. Edebiyat yapmak için değil, okuma zevki aşılamak ve halkı eğitmek gayesiyle yazmıştır.
En velût yazarımız odur. Yazı makinesi olarak bilinir. Asıl ilgi alanları, gazetecilik, romancılık ve hikâyeciliktir. Otuz altısı roman olmak üzere iki yüze yakın eseri vardır. Romanları tür bakımından çeşitlilik gösterir: macera, aşk, polisiye, tarih...
Dili sadedir, çünkü eser vermekteki amacı halkı eğitmektir. Hatta romanlarında olayın akışını keserek okuyucuya bilgiler de vermiştir.
Eserleri: Romanları: Hasan Mellâh, Hüseyin Fellâh, Felâtun Beyle Rakım Efendi, Pariste Bir Türk, Yeniçeriler...
Çıkardığı gazeteler: Bedir, Devir, Tercüman-ı Hakikat
Hikâyeleri: Letaif-i Rivayet
Şemsettin Sami (1850-1904): Dil alanındaki eserleri ile tanınır. Kamus-ı Türkî adlı sözlüğü edebiyat ve dil alanında en önemli eserlerdendir. Kamus-ı Arabî ve Kamus-ı Fransevî: Diğer sözcükleri Kamusul-alâm: Ansiklopedik sözlük
Sefiller: Hugodan çeviri.
Robenson Cruose: çeviri roman
Ahmet Vefik Paşa (1823-1891): Milliyetçilik ve Türkçülük akiminin en önemli isimlerindendir. Tiyatro uyarlamalari ve çevirileri vardir. Bursada bir tiyatro yaptırmış, burada tercüme ettiği eserleri sahnelettirmiş, halkı tiyatroya gitme konusunda yönlendirmiştir.
Molierein hemen hemen bütün eserlerini çevirmiştir. Tarih ve dil alaninda da eserleri vardir. Ebulgazi Bahadir Hanın Şecere-i Türkünü Çağataycadan çevirmiştir.
Lehçe-i Osmanî: sözlük
Atalar Sözü: ata sözleri mecmuası
Hikmet-i Tarih ve Fezleke-i Tarih-i Osmanî adlı, tarihle ilgili eserleri de vardır.
b. İkinci Dönem (1876-1896 arası)
1876-1896 yılları arasında ikinci dönemin tanınmış temsilcileri Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit Tarhan, Sami Paşazade Sezai ve Nabizade Nazım'dır. İkinci dönem edebiyatçıların sanat anlayışları birincilerden farklıdır. İkinci dönemde sanat sanat içindir anlayışıyla eserler verilmiştir. Bunun sebebi bu devirde idarenin daha baskıcı davranmasıdır.
Bu dönemde batı edebiyatı örnekleri daha başarılı bir şekilde ortaya konmuştur. Dönemin sanatçıları devlet işleriyle, siyasetle, toplum meseleleriyle değil sadece sanatla ilgilenmişlerdir. Birinci dönem sanatçılarının toplumsal sorunlarla ilgilenmelerine karşın bu dönem sanatçıları kişisel konu ve temaları işlemişlerdir. Bu yüzden dilleri daha ağırdır. Dönemin romanlarında realizmin, şiirinde ise romantizmin etkisi vardır.
Dönemin Edebiyatçıları
Recaizade Mahmut Ekrem (1847-1914): Şiir, roman, hikâye, tiyatro, eleştiri, edebî bilgiler türlerinde eserler vermiştir. Şiirlerinde hüznü ve elemi işlemiştir. Ölümü hatırlatan tabiat manzaraları, hüzünlü duygular, romantik güzellikler, solgun güller, kitap yaprakları arasında kurutulmuş çiçekler, küçük kuşlar onun şiirlerinin konuları arasındadır. Oğlu Nejadın ölümü; işli, üzüntülü şiirler yazmasında etkili olmuştur. Edebiyatta yenileşmeden yanadır. Muallim Naci ile aralarında bu konularda tartışmalar olmuştur.
Eserleri
Nağme-i Seher: Şiir
Yadigâr-ı Şebab: Şiir
Pejmürde: Şiir
Zemzeme: Şiir. Önsüzünde edebiyat hakkındaki düşünceleri ve edebî eleştirileri vardır. (Bu esere Muallim Naci Demdeme ile karşilik vermiştir.)
Muhsin Bey: Hikâye
Şemsa: Hikâye
Araba Sevdasi: Roman. Realizmin etkisiyle yazilmiştir ve bati hayranligi yolunda düşülen garip durumlari eleştirir.
Çok Bilen Çik Yanilir: Komedi
Afife Anjelik: Tiyatro
Vuslat: Tiyatro
Atala: Tiyatro
Talim-i Edebiyat: Edebî bilgiler içerir.
Samipaşazade Sezai (1860-1936)
Batili tarzda hikâyeleri ve bir romani vardir.
Sergüzeşt adli romani realizme dogru atilmiş bir adimdir.
Küçük Şeyler adli hikâye kitabi Fransiz realistlerinin sanat anlayişlarina uygundur.
Rumuzul-edeb, bazi makale, hikâye ve sohbetlerini içerir.
Romantik özellikler taşiyan şiirler de yazmiştir.
Şiir isimli bir de piyesi vardir.
İclâlde, yeğeni İclâlin ölümü üzerine yazdığı mersiye, bazı nesirleri ve
hatıraları vardır.
Abdülhak Hâmit Tarhan (1852-1937): Edebiyatta batılılaşmanın asıl ihtilâlcisidir. Şair-i Azam olarak bilinir. Kurallara uymayan, batı şiirinde gördüğü her yeniliği Türk şiirine uygulayan, divan şiirini bitiren o olmuştur. Doğu ve batı şiirini işlendikleri yerlere giderek öğrenmiştir. Sanatında romantik etkiler vardır. Zengin bir lirizm bulunan şiirlerinde vezne, kafiyeye, söze, dile pek önem vermemiştir. Taşkınlık ve yücelik, söyleyişteki tezat onun şiirinin önemli özellikleridir. Şiirlerinde ve tiyatrolarında tarihî konular önemli bir yer tutar. Soyut kavramlar, hayat, tabiat, ölüm, insan, onun işlediği konulardır.
Şiirleri: Sahra, Belde, Makber, Ölü, Bunlar Odur, Hacle, Bâlâdan Bir Ses, Garam...
Yirmiye yakın tiyatrosu vardır. Sahnelenmesi imkânsız tiyatro eserleri
yazmıştır. Bu eserlerde insanların yanında ölüler, ruhlar, hayaletler, periler de rol alır. Tiyatroda egzotik, tarihî, millî ve dinî konuları işlemiştir. Bazı oyunlarında Shakespearein tesiri görülür. Hepsi de dramdır ve bazıları mensur bazıları da manzumdur.
İlk tiyatro eseri Macera-yı Aşktır. Tarık, Finten, Eşber, Nesteren, Sardanapal, İlhan, Hakan, Liberte önemli tiyatro eserleridir.
Nabizade Nazım (1862-1893): Romanlarıyla ve hikâyeleriyle realizmin ve natüralizmin temsilcisidir. Karabibik, edebiyatımızda Anadolu konulu ilk hikâyedir. Köy romanı olarak bilinir. Köy hayatı tam bir realizmle yansıtılmıştır. Zehra, ilk psikolojik roman örneğidir. Eserde tasvir ve tahliller geniş yer tutar.
Diğer hikâyeleri: Yadigârlarım, Bir Hatıra, Sevda, Haspa
Muallim Naci (1850-1893)
Eski şiirin savunucusu ve temsilcisidir. Eski-yeni konusunda Recaizade ile aralarında tartışmalar olmuştur. Naci göze hitap eden kafiyeyi savunurken, Recaizade kulağa hitap eden kafiyeyi savunmuştur. Tartışma konusu, abes ve muktebes kelimelerinin -eski yazıda- kafiyeli olup olmadıklarıdır. Batılı şiiri benimsememesine rağmen bu alanda başarılı şiirler yazmıştır.
Şiir kitapları: Ateşpare, Şerare, Füruzan, Sünbüle
Edebî eseri: Istılahat-ı Edebiye
Sözlüğü: Lûgat-ı Naci
Ara Nesil (1880-1896)
Tanzimat edebiyatının ikinci kısmı ile Servet-i Fünun arasında kalan dönem. Bu nesil Servet-i Fünunun hazırlayıcısıdır. En çok Recaizade Mahmut Ekremin ve Muallim Nacinin etkisinde kalmışlardır. Bu dönemde eski-yeni tartışmaları yaşandı (Ekrem-Naci). Natüralizm bu dönemde edebiyatımıza girdi ve tartışıldı (Natüralizmi Beşir Fuat savundu). Serbest müstezat ve sone kullanıldı. Cümlelerin bir tek dizede bitmesi anlayışı terk edildi. Yeni terkipler ve kelimeler bulundu. Kafiyesiz şiirler de yazıldı. Kulak için kafiye denendi.
A. Sözlü Edebiyat
Destan, koşuk, sagu, atasözleri (savlar) bu dönem ürünleridir. Koşuklarda aşk ve doğa, sagularda ölüm, destanlar da ise kahramanlık konuları işlenmiştir. Bunlarda nazım birimi dörtlük, ölçü ise hece ölçüsüdür.
Ulusal Türk Destanları
Saka Türklerinin Destanları: Alp Er Tunga Destanı ve Şu Destanı.
Hun Türklerinin Destanı: Oğuz Destanı (Oğuz Kağan Destanı).
Göktürklerin Destanları: Bozkurt Destanı, Ergenekon Destanı.
Uygur Türklerinin Destanları: Türeyiş Destanı, Göç Destanı.
B. Yazılı Edebiyat
Türklere ait en eski metinler 8. yy. ürünleri olan Göktürk Yazıtlarıdır. Bu yazıtlar ilk olarak 1893 yılında Danimarkalı bilgin Thomsen tarafından okunmuştur. Bu dönemde Göktürkçe ve Uygurca kullanılmıştır.
İslamiyetten Sonraki Türk Edebiyatı
A. Anadolu Dışında Verilen İlk Ürünler
Kutadgu Bilig: Yusuf Has Hacip tarafından yazılmıştır. Eserin adı Mutluluk Veren Bilgi anlamına gelir. Didaktik bir eserdir. Eserde aruz ölçüsü kullanılmıştır.
Divan ü Lügatit Türk: Kaşgarlı Mahmut tarafından 11. Yüzyılda yazılmış
bir sözlüktür. Türkçe sözcüklerin Arapça karşılığı açıklanmıştır.
Atatbetül Hakayık: 12. Yüzyılda Edip Ahmet Yükneki tarafından Hakaniye lehçesiyle yazılmıştır. Gerçeklerin Eşiği anlamına gelir.
Divan-ı Hikmet: Ahmet Yesevi tarafından yazılmıştır. Bu yapıtın,
Anadoludaki tasavvufi halk edebiyatına etkisi çok büyüktür.
Muhakemetül Lügateyn: 15. Yüzyılda Ali Şir Nevai Türkçenin zenginliğini
kanıtlamak amacıyla yazılmıştır.
Şeçere-i Türki: Ebulgazi Bahadır Hanın dokuz bölümde Türk tarihini
anlattığı bir kitaptır.
B. Anadoluda Gelişen Türk Edebiyatı
Halk Edebiyatı: Halk edebiyatında düzyazıdan çok şiir görülür. Halk edebiyatı sözlü edebiyattır. Şiirler saz eşliğinde doğaçlamayla (o anda) söylenir. Şiirler işlenen konulara göre, güzelleme, koçaklama, taşlama; biçimlerine göre koşma, mani, semai, türkü gibi adlar alırlar. Dil, halkın konuştuğu Türkçedir.
Aşık Edebiyatı: Sanatçısı bilinen, din dışı konuların işlendiği
edebiyattır. Aşık edebiyatının temsilcileri: 16. Yüzyılda Köroğlu, 17. Yüzyılda Karacaoğlan, Ercişli Emrah, 18. Yüzyılda Gevheri, 19. Yüzyılda Dadaloğlu, Erzurumlu Emrah, 20. Yüzyılda Aşık Veysel.
Tekke Edebiyatı: Sanatçısı bilinen, Tanrı, insan, evren konusunu tasavvufi bakışla irdeleyen edebiyattır. Kurucusu 12. Yüzyılda yaşayan Ahmet Yesevidir. Yunus Emre, Hacı bektaş Veli, Kaygusuz Abdal, Pir Sultan Abdal tekke edebiyatının temsilcilerindendir.
Ortak Edebiyat: Yaratıcısı bilinmeyen, ağızdan ağıza yayılan ürünlerin oluşturduğu bir edebiyattır. Ortak edebiyatın ürünleri, halk masalları, halk hikayeleri (Dede Korkut Hikayeleri), efsaneler, mani, türkü, ağıt, bilmece, atasözü, fıkralar ve ninnilerdir.
II. Divan EdebiyatıTürklerin Arap-Fars etkisiyle oluşturdukları edebiyattır. Divan edebiyatında dil Arapça ve Farsçanın etkisiyle oldukça ağırlaşmıştır. Şiirler aruz ölçüsü ile yazılmıştır. Arap ve Fars edebiyatından alınan şiir biçimleri kullanılmıştır.
Batı Etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı (19. yy- )
Çağdaş Türk Edebiyatı, Osmanlı Devletinin gerilemesinin hızlandığı, yapılan yeniliklerin başarıya ulaşamadığı, batıya yönelme gereğinin duyulduğu bir zamanda, yani 1839da Tanzimat Fermanının ilân edilmesiyle başlayan medeniyet ve kültür değişikliği ve bu değişikliğin dayandığı Batılılaşma olgusunun belirlediği bir gelişim sürecinde değerlendirilebilir.
19. yüzyılda Türk edebiyatı, batılılaşma hareketine bağlı olarak roman, hikâye, tiyatro gibi yeni türlerin denenmesiyle çağdaş bir çizgiye girdi. Türk edebiyatının yönü batı düşüncesinin temel alınması sonucu değişti. Batıyla ilişkiler, aydınların bir batı dilini öğrenmeleri, batı edebiyatından yapılan çeviriler, batıdaki fikir akımları ile tanışma bir kültür ve medeniyet değişimini gündeme getirdi. Sosyal, ekonomik ve siyasî hayatta meydana gelen değişiklikler edebiyata da yansıdı, Cumhuriyetin kuruluşuna kadar arayışlar devam etti.
1. Tanzimat Devri Türk EdebiyatıTanzimat Fermanı ile beraber edebiyatta da batıya yönelme başlar. Tanzimat dönemi edebiyatının kesin olmamakla birlikte başlangıç tarihi olarak 1860 gösterilebilir. Bu tarih, Tercüman-ı Ahvalin yayımlanmaya başlayış tarihidir.
Bu dönemde batı edebiyatlarından birçok yeni tür ve şekiller alınmış; önceleri çevirme, sonraları taklit ve telif etmek suretinde bu türlerde eserler verilmiştir.
Tanzimat Edebiyatının temsilcilerinin amacı batı örneğine göre bir edebiyat yaratmak ve batı hayatını tanıtmak olduğu için, sanatçıların hepsi edebiyat türlerinin romandan şiire kadar en az bir kaçı ile örnekler yazmışlardır. Bu dönemde telif eserler yanında çok sayıda tercüme ve adapte eser de Türk Edebiyatına dahil edilmiştir.
Bu dönemde yapılan yenilikler ve alınan türler şunlardır.
Gazete
Bir yayın organı olarak 1831de çıkmaya başlayan Takvim-i Vakayi, resmî bir gazete idi. Daha sonra yarı resmî olarak 1840ta İngiliz Churchill tarafından Ceride-i Havadis çıkarıldı.
İlk edebî ve özel gazete ise 1860 yılında Şinasî ve Âgâh Efendiler tarafından çıkarılan Tercüman-ı Ahvaldir.
Daha sonra Şinasî, 1862de Tasvir-i Efkârı çıkarmaya başlar. Bunların dışında Muhbir (1866), Hürriyet (1867), Basiret (1869), İbret (1871), Devir (1872), Bedir (1872) gazeteleri çıkar.
Hikâye ve Roman
Türk edebiyatı romanla ilk defa 1859da karşilaşir. Yusuf Kâmil Paşa Fenolenin Telemak (Telemaque) adlı romanını tercüme eder. İlk yerli roman Şemsettin Saminin Taşşuk-i Talât ve Fitnat (1872)ıdır. İlk hikâye Ahmet Mithat Efendinin Letaif-i Rivayetidir.
Tiyatro
İlk tiyatro Şinasinin Şair Evlenmesi adli, iki perdelik, komedi türündeki eseridir. Eserde görücü usulü ile yapilan evliliklere gönderme yapılır.
Şiir
Tanzimat döneminde en önemli yenilik şiirde görülür. Şekil olarak divan şiirine bagli kalinmiş, fakat konu bakimindan hem eski terk edilmiş hem de oldukça yeni ve çeşitli konular işlenmiştir. Aruz ölçüsünün yaninda az da olsa hece kullanılmıştır.
Gazel, kaside, terkib-i bent gibi şekiller kullanilarak hak. Adaler, kanun, medeniyet, eşitlik hürriyet kavramlari işlenmiştir.
Tanzimat yazar ve şairleri hem yaşadıkları dönem hem de -daha önemlisi- edebiyata bakış açıları ve işledikleri konular bakımından iki gruba ayrılır:
a. Birinci Dönem (1860-1876 arası)
1860-1876 yillari arasinda Tanzimat edebiyatinin birinci dönem temsilcileri Şinasi, Ziya Paşa, Namik Kemal, Ahmet Mithat Efendi, Şemsettin Sami ve Ahmet Vefik Paşa'dir.
Bu dönemde sanat toplum içindir görüşü benimsenmiştir. Bu sebeple şiirde söyleyişe değil fikire önem verilmiştir.
Dilde sadeleşme fikri savunulmuş ama uygulanamamiştir. Hece vezni ve halk edebiyati da savunulmuş ama sözde kalmiştir. Divan edebiyatina tümden karşi çikilmiş ve agir bir dille eleştirilmiştir. Fransiz edebiyati örnek alinarak romantizmden etkilenilmiştir.
Roman, tiyatro, makale gibi batidan alinan türler ilk defa bu dönemde kullanilmiştir.
Noktalama işaretleri de ilk defa bu dönemde kullanilmiştir. Kölelik ve cariyelik, romanlarda sikça işlenmiştir. Romanlar teknik bakimdan oldukça zayiftir. Yer yer olaylarin akişi kesilerek okuyucuya bilgiler verilmiştir, uzun uzun tasvirler yapilmiş, tesadüflere sikça yer verilmiştir.
Edebiyatçilar edebiyatin yaninda devlet işleriyle, siyasetle de bilfiil ilgilenmişlerdir.
Dönemin Edebiyatçıları
Şinasi (1826-1871): Türk edebiyatinda yeniliklerin öncüsüdür. 1860ta Tercüman-ı Ahvali (ilk özel gazete), 1862de Tasvir-i Efkârı çıkardı. İlk makaleyi (Tercüman-ı Ahval mukaddimesi), ilk piyesi (Şair Evlenmesi) o yazdı. Noktalama işaretlerini de ilk defa o kullandı. La Fontaineden fabllar tercüme etti. Lamartinden de manzum çevirileri vardır. İlk şiir çevirilerini de o yaptı. Nesirlerinde dili sade; şiirlerine ise ağırdır. Tanzimat Fermanını ilân eden Mustafa Reşit Paşa için yazdığı iki kasidesi ünlüdür. Bu kasidelerdeki övgüleri divan şiirindekinden daha abartılıdır. O, başarılı bir şair ve yazar olmamasına rağmen batı edebiyatından alınan yeni türlerle edebiyatımızın batılılaşmasında en çok onun emeği vardır.
Eserleri: Şair Evlenmesi (Piyes; edebiyatımızdaki ilk tiyatro eseri), Müntehabat-ı Eşar (Şiir), Divan-ı Şinasi (Şiir), Durub-ı Emsal-i Osmaniye (ilk ata sözleri kitabı), Tercüme-i Manzume (çeviri şiirler)
Ziya Paşa (1829-1880): Doğu kültürüyle yetişmiş, sonradan batı edebiyatına yönelmiştir. Fikren yenilikçi olmasına rağmen eserlerinde eskiyi, divan şiiri geleneğini devam ettirmiş, gazel ve kasideler yazmıştır. En meşhur terkib-i bent ve terci-i bent şairimizdir.
Harabat adlı bir divan şiiri antolojisi vardır. Daha önce Şiir ve Inşada divan şiirinin bizim şiirimiz olmadigini, asil şiirimizin halk şiiri oldugunu söyleyen şair, eski şiir gelenegini sürdürmüş, Harabatta âşik şiirini eleştirmiştir. Bunun yaninda sade dilden yanadir, ama kendisi agir bir dil kullanir. Bu onun içinde bulundugu bir ikilemdir. Hem eskiyi eleştirmekte hem de gelenegi devam ettirmektedir.
Eserleri: Harabat: Divan Şiiri antolojisi, Külliyat-i Ziya Paşa/Eşar-ı Ziya: Divan şiiri tarzındaki şiirleri (gazel, kaside ve şarkılar), Terkib-i Bent, Terci-i Bent: Bugün dahi dillerden düşmeyen beyitleri vardır. Zafername: Hiciv türünde bir kasidedir. Âlî Paşayı yermek için yazmıştır. Rüya: Mensur, Defter-i Âmal: Hatıraları.
Namık Kemal (1840-1888): Tanzimat edebiyatının en hareketli ve heyecanlı ismidir. Vatan şairi olarak tanınır. Şiirlerinden çok nesirleri ile tanınır. Edebiyatta hürriyet kavramını ilk kullanan şairdir. Şiirlerinde hürriyet, vatan, kanun, hak, adalet kavramlarını işlemiştir. Hürriyet Kasidesi, Vatan Şarkısı ve Vatan Mersiyesi bu konuları içerir.
Namık Kemal de eski kültürle yetişmiş, divan şiiri eğitimi almış, gazeller, kasideler yazmıştır. Fakat o da sonradan divan edebiyatını eleştirmiştir. Ziya Paşanın Harabatına karşı Tahrib-i Harabatı yazarak eskiye olan tepkisini ortaya koymuştur.
Şinasinin kurduğu Tasvir-i Efkârı, Şinasi Parise kaçınca Namık Kemal çıkarmaya başladı. Daha sonra kendisi de Ziya Paşa ile Parise kaçarak orada Hürriyet gazetesini çıkardı. İstanbul'a döndükten sonra İbret gazetesini çıkardı.
Eserlerinde romantizmin etkisi görülür. Tiyatroyu faydalı bir eğlence olarak görmüştür.
Eserleri: İntibah: İlk edebî roman. Cezmi: İlk tarihî roman. Tahrib-i Harabat, Takip: İlk edebî eleştiri. Ziya Paşanın Harabatını eleştirmek için yazmıştır. Renan Müdafaanamesi: İlk eleştiri. Vatan Yahut Silistre: oyun Celâlettin Harzemşah: oyun. Gülnihal: oyun. Onun en başarılı tiyatro eseridir. Âkif Bey: oyun Zavallı Çocuk: oyun Kara Belâ: oyun, Osmanlı Tarihi, Kanije Muhasarası, İslâm Tarihi: tarih
Ahmet Mithat Efendi (1844-1912): Edebiyat, tarih, coğrafya, ziraat, iktisat alanlarında eserler vermiştir. Edebiyat yapmak için değil, okuma zevki aşılamak ve halkı eğitmek gayesiyle yazmıştır.
En velût yazarımız odur. Yazı makinesi olarak bilinir. Asıl ilgi alanları, gazetecilik, romancılık ve hikâyeciliktir. Otuz altısı roman olmak üzere iki yüze yakın eseri vardır. Romanları tür bakımından çeşitlilik gösterir: macera, aşk, polisiye, tarih...
Dili sadedir, çünkü eser vermekteki amacı halkı eğitmektir. Hatta romanlarında olayın akışını keserek okuyucuya bilgiler de vermiştir.
Eserleri: Romanları: Hasan Mellâh, Hüseyin Fellâh, Felâtun Beyle Rakım Efendi, Pariste Bir Türk, Yeniçeriler...
Çıkardığı gazeteler: Bedir, Devir, Tercüman-ı Hakikat
Hikâyeleri: Letaif-i Rivayet
Şemsettin Sami (1850-1904): Dil alanındaki eserleri ile tanınır. Kamus-ı Türkî adlı sözlüğü edebiyat ve dil alanında en önemli eserlerdendir. Kamus-ı Arabî ve Kamus-ı Fransevî: Diğer sözcükleri Kamusul-alâm: Ansiklopedik sözlük
Sefiller: Hugodan çeviri.
Robenson Cruose: çeviri roman
Ahmet Vefik Paşa (1823-1891): Milliyetçilik ve Türkçülük akiminin en önemli isimlerindendir. Tiyatro uyarlamalari ve çevirileri vardir. Bursada bir tiyatro yaptırmış, burada tercüme ettiği eserleri sahnelettirmiş, halkı tiyatroya gitme konusunda yönlendirmiştir.
Molierein hemen hemen bütün eserlerini çevirmiştir. Tarih ve dil alaninda da eserleri vardir. Ebulgazi Bahadir Hanın Şecere-i Türkünü Çağataycadan çevirmiştir.
Lehçe-i Osmanî: sözlük
Atalar Sözü: ata sözleri mecmuası
Hikmet-i Tarih ve Fezleke-i Tarih-i Osmanî adlı, tarihle ilgili eserleri de vardır.
b. İkinci Dönem (1876-1896 arası)
1876-1896 yılları arasında ikinci dönemin tanınmış temsilcileri Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit Tarhan, Sami Paşazade Sezai ve Nabizade Nazım'dır. İkinci dönem edebiyatçıların sanat anlayışları birincilerden farklıdır. İkinci dönemde sanat sanat içindir anlayışıyla eserler verilmiştir. Bunun sebebi bu devirde idarenin daha baskıcı davranmasıdır.
Bu dönemde batı edebiyatı örnekleri daha başarılı bir şekilde ortaya konmuştur. Dönemin sanatçıları devlet işleriyle, siyasetle, toplum meseleleriyle değil sadece sanatla ilgilenmişlerdir. Birinci dönem sanatçılarının toplumsal sorunlarla ilgilenmelerine karşın bu dönem sanatçıları kişisel konu ve temaları işlemişlerdir. Bu yüzden dilleri daha ağırdır. Dönemin romanlarında realizmin, şiirinde ise romantizmin etkisi vardır.
Dönemin Edebiyatçıları
Recaizade Mahmut Ekrem (1847-1914): Şiir, roman, hikâye, tiyatro, eleştiri, edebî bilgiler türlerinde eserler vermiştir. Şiirlerinde hüznü ve elemi işlemiştir. Ölümü hatırlatan tabiat manzaraları, hüzünlü duygular, romantik güzellikler, solgun güller, kitap yaprakları arasında kurutulmuş çiçekler, küçük kuşlar onun şiirlerinin konuları arasındadır. Oğlu Nejadın ölümü; işli, üzüntülü şiirler yazmasında etkili olmuştur. Edebiyatta yenileşmeden yanadır. Muallim Naci ile aralarında bu konularda tartışmalar olmuştur.
Eserleri
Nağme-i Seher: Şiir
Yadigâr-ı Şebab: Şiir
Pejmürde: Şiir
Zemzeme: Şiir. Önsüzünde edebiyat hakkındaki düşünceleri ve edebî eleştirileri vardır. (Bu esere Muallim Naci Demdeme ile karşilik vermiştir.)
Muhsin Bey: Hikâye
Şemsa: Hikâye
Araba Sevdasi: Roman. Realizmin etkisiyle yazilmiştir ve bati hayranligi yolunda düşülen garip durumlari eleştirir.
Çok Bilen Çik Yanilir: Komedi
Afife Anjelik: Tiyatro
Vuslat: Tiyatro
Atala: Tiyatro
Talim-i Edebiyat: Edebî bilgiler içerir.
Samipaşazade Sezai (1860-1936)
Batili tarzda hikâyeleri ve bir romani vardir.
Sergüzeşt adli romani realizme dogru atilmiş bir adimdir.
Küçük Şeyler adli hikâye kitabi Fransiz realistlerinin sanat anlayişlarina uygundur.
Rumuzul-edeb, bazi makale, hikâye ve sohbetlerini içerir.
Romantik özellikler taşiyan şiirler de yazmiştir.
Şiir isimli bir de piyesi vardir.
İclâlde, yeğeni İclâlin ölümü üzerine yazdığı mersiye, bazı nesirleri ve
hatıraları vardır.
Abdülhak Hâmit Tarhan (1852-1937): Edebiyatta batılılaşmanın asıl ihtilâlcisidir. Şair-i Azam olarak bilinir. Kurallara uymayan, batı şiirinde gördüğü her yeniliği Türk şiirine uygulayan, divan şiirini bitiren o olmuştur. Doğu ve batı şiirini işlendikleri yerlere giderek öğrenmiştir. Sanatında romantik etkiler vardır. Zengin bir lirizm bulunan şiirlerinde vezne, kafiyeye, söze, dile pek önem vermemiştir. Taşkınlık ve yücelik, söyleyişteki tezat onun şiirinin önemli özellikleridir. Şiirlerinde ve tiyatrolarında tarihî konular önemli bir yer tutar. Soyut kavramlar, hayat, tabiat, ölüm, insan, onun işlediği konulardır.
Şiirleri: Sahra, Belde, Makber, Ölü, Bunlar Odur, Hacle, Bâlâdan Bir Ses, Garam...
Yirmiye yakın tiyatrosu vardır. Sahnelenmesi imkânsız tiyatro eserleri
yazmıştır. Bu eserlerde insanların yanında ölüler, ruhlar, hayaletler, periler de rol alır. Tiyatroda egzotik, tarihî, millî ve dinî konuları işlemiştir. Bazı oyunlarında Shakespearein tesiri görülür. Hepsi de dramdır ve bazıları mensur bazıları da manzumdur.
İlk tiyatro eseri Macera-yı Aşktır. Tarık, Finten, Eşber, Nesteren, Sardanapal, İlhan, Hakan, Liberte önemli tiyatro eserleridir.
Nabizade Nazım (1862-1893): Romanlarıyla ve hikâyeleriyle realizmin ve natüralizmin temsilcisidir. Karabibik, edebiyatımızda Anadolu konulu ilk hikâyedir. Köy romanı olarak bilinir. Köy hayatı tam bir realizmle yansıtılmıştır. Zehra, ilk psikolojik roman örneğidir. Eserde tasvir ve tahliller geniş yer tutar.
Diğer hikâyeleri: Yadigârlarım, Bir Hatıra, Sevda, Haspa
Muallim Naci (1850-1893)
Eski şiirin savunucusu ve temsilcisidir. Eski-yeni konusunda Recaizade ile aralarında tartışmalar olmuştur. Naci göze hitap eden kafiyeyi savunurken, Recaizade kulağa hitap eden kafiyeyi savunmuştur. Tartışma konusu, abes ve muktebes kelimelerinin -eski yazıda- kafiyeli olup olmadıklarıdır. Batılı şiiri benimsememesine rağmen bu alanda başarılı şiirler yazmıştır.
Şiir kitapları: Ateşpare, Şerare, Füruzan, Sünbüle
Edebî eseri: Istılahat-ı Edebiye
Sözlüğü: Lûgat-ı Naci
Ara Nesil (1880-1896)
Tanzimat edebiyatının ikinci kısmı ile Servet-i Fünun arasında kalan dönem. Bu nesil Servet-i Fünunun hazırlayıcısıdır. En çok Recaizade Mahmut Ekremin ve Muallim Nacinin etkisinde kalmışlardır. Bu dönemde eski-yeni tartışmaları yaşandı (Ekrem-Naci). Natüralizm bu dönemde edebiyatımıza girdi ve tartışıldı (Natüralizmi Beşir Fuat savundu). Serbest müstezat ve sone kullanıldı. Cümlelerin bir tek dizede bitmesi anlayışı terk edildi. Yeni terkipler ve kelimeler bulundu. Kafiyesiz şiirler de yazıldı. Kulak için kafiye denendi.