TÜKETİCİ HAKLARINI HİÇE SAYAN AKP ANAYASASINA "HAYIR"!..
Anayasalar, toplumsal sözleşmelerdir Anayasaların toplumsal sözleşme olabilmesi için toplumdaki değişik kesimlerin; emekçilerin, tüketicilerin, çiftçilerin, meslek örgütlerinin, kırsal kesimde yaşayanların, esnafın, öğrencilerin, üniversitelerin ve diğer toplum kesimlerinin iradelerinin Anayasanın içeriğine yansıması gerekmektedir. Bu bakımdan, Anayasa yapılırken toplum kesimlerinin tam olarak temsil edilmesi gerekmektedir.
Peki, 12 Eylül 2010 tarihinde Refaranduma sunulacak olan Anayasanın yapılış sürecinde ilgili toplum kesimleri temsil edilmiş mi? Bu kesimlerin iradeleri sözü edilen Anayasaya değişikliğine yansımış mı? İzlenimlerimize göre, yukarıda sayılan kesimlerin büyük bir çoğunluğunu temsil eden örgüt ve kuruluşlar Anayasanın yapılış sürecinde temsil edilmedi ve bu kesimlerin iradeleri Anayasa değişikliğine yansımadı. Bu bakımdan, 12 Eylülde Refaranduma sunulacak olan Anayasaya bir toplumsal sözleşme denebilir mi?
Bu Anayasa, olsa olsa bir AKP Anayasasıdır. Anayasada yapılan değişikliklerle tüketicilere, emekçilere, çiftçilere, işsizlere, yoksullara, öğrencilere, kadınlara, çocuklara, küçük esnafa, yani toplumun ezici çoğunluğuna somut ekonomik ve sosyal bir hak ve kazanım sağlandı mı?
AKP yetkilileri memurlara toplu sözleşme hakkı getirmekle övünüyor. Günümüzde grev hakkı olmayan bir toplu sözleşme hakkının getirildiği ile övünmek, komik ve dalga geçmek değil mi? Anayasa değişikliğinin asıl belirleyici içeriği, yalnızca, yargı ve askerlerle ilgili düzenlemelerdir. Anayasa değişikliğinde AKPnin amacının ne olduğu toplumun büyük bir çoğunluğu tarafından bilinmektedir.
AKP ANAYASASI 12 EYLÜLÜN AMACINI VE HEDEFİNİ KORUYOR !..
12 Eylül 1980 tarihinde yapılan askeri faşist darbenin en önemli hedefi, emperyalistlerin ve onların yerli uzantılarının amacı ve isteği olan neoliberal politikaların Türkiyede uygulamaya konulabilmesiydi. Bu amaç ve istek, 12 Eylül 1980 hareketi aracılığıyla tüm kurum ve kurallarıyla gerçekleştirildi. Tüm emekçilerin hakları budandı. Sosyal devlet ve kamu yararı anlayışı terk edildi. Emekten, haktan, adaletten, eşitlikten, özgürlükten, demokrasiden yana tüm yurtseverler, yazarlar, çizerler, sendika- demokratik kitle örgütü temsilcileri cezalandırıldı.
Özelleştirme adı altında halkın ve emekçilerin malı olan kamu iktisadi teşekküleri ve kuruluşları (KİTler, KİKler) yabancı ve yerli tekellere, para babalarına peşkeş çekildi. Yani kamu tekelleri yerine özel tekeller yaratıldı. Bunun şampiyonluğunu da AKP yaptı. Bugüne kadar yapılan özelleştirmelerin %80ni AKP döneminde gerçekleştirildi. Özelleştirmeler sonucunda işsizlik arttı, çalışanların haklarında kayıplar oldu. Üretilen mal ve hizmetler pahalandırılarak tüketici hakları ayaklar altına alındı. Örneğin, Türk Telekomuun yabancı kuruluşa yok pahasına peşkeş çekilerek yabancılaştırıldı. Bunun sonucunda telefon dinlemeleri ve haksız ücretler arttı. Aynı şekilde, yap-işlet-devret, yap-işlet, işletme hakkı devri, dağıtım kuruluşlarının özelleştirilmesi gibi enerji özelleştirmeleri ve TEKin parçalanmasıyla, işal doğalgaza dayalı elektrik üretimi ile milli gelir dikkate alındığında dünyanın en pahalı elektriğinin Türkiyede tüketicilere satıldığı bu dönem AKP dönemi değil midir? Enerjide ve elektrikte özelleştirmeler AKPden önce başlamıştı ama, AKP döneminde doruğa çıktı. Sonuç, konutlarda pahalı elektrik tüketimi, pahalı elektrik ile üretilen mal ve hizmetlerin yansıması gene tüketicilere !..
Dünyanın en pahalı akaryakıtı Türkiyede !.. Dünyanın en yüksek akaryakıt ve iletişim vergileri Türkiyede !.. Dünyanın Meksikadan sonra en yüksek ve haksız dolaylı vergisi ile gelir dağılımı en bozuk olan ülke Türkiye !.. Türkiyede yasal soygunlar ve yolsuzluklar alabildiğine arttı!.. Örneğin, büyükşehir belediyeleri İSKİ Yasası ile halka dağıtıkları şehir şebeke suyundan en az %10 kar etmek zorundadırlar!.. 10 metreküpe kadar halka bedava su dağıttığı için Dikili Belediyesi AKP döneminde cezalandırıldı!.. AKP döneminde tüketicilerden aldıkları haksız ücretlerle dünyanın en karlı bankaları Türkiyede !..
Tüketici Haklarının yoğun bir şekilde ihlal edildiği, ayaklar altına alındığı bir dönem yaşıyoruz. Özellikle de, halkın ve tüketicilerin haklarını ve günlük yararını gözetmek durumunda olan belediyelerin tüketici haklarını hiçe saydığı, tüketici örgütlerinin açtığı ve kazandığı davaları uygulamadığı bir dönemden geçiyoruz. Örneğin Ankara Anakent Belediyesinin yaptığı gibi !.. Eğitimde ve sağlıkta ticarileştirilmenin daha da artış gösterdiği bir dönem yaşamaktayız!..
Bu ve benzeri örnekleri çoğaltabiliriz. Yaşanan bu sorunlar 12 Eylül Anayasının amacı, hedefi ve bir sonucu değil mi? Peki, soruyoruz: AKP Anayasası, yukarıda anlatılan ve örnekleri verilen bu sorunlara çözüm getirecek hangi değişikliği yaptı ? Yaşanan bu sorunlara Anayasa değişikliği ile bir çözüm getirilmediyse ki getirilmedi o zaman bu Anayasa değişikliği ile 12 Eylül Anayasasının amacı, hedefi, ruhu korunmuş olmuyor mu? Peki, o zaman neden AKP 12 Eylül darbe Anayasasına çözüm diye bu Anayasa değişikliğini yaptığını söylüyor? Çünkü, topluma doğruyu söylemiyorlar. 12 Eylül Anayasasına karşıymış gibi görünerek kendilerinin 12 Eylül Anayasasını yaratmak istiyorlar.
AKP ANAYASASINA NEDEN HAYIR ?
Toplumun ezici çoğunluğunun temsilcileri olan demokratik kitle örgütlerinin Anayasanın yapılış sürecinde temsil edilmediğinden ve Anayasaya iradelerinin yansımadığından, Anayasanın bir toplumsal sözleşme niteliğini taşımadığından,
Çalışan emekçilerin, tüketicilerin, yoksulların, işsizlerin, emeklilerin, kırsal kesimde yaşayanların ve çiftçilerin, küçük esnafın, kadınların, çocukların, öğrencilerin ekonomik ve sosyal sorunlarına çözüm getirmediğinden,
Yaşanmakta olan yasal soygunlar ile yolsuzluklara çözüm getirmediğinden,
Yapılışı ve içeriği ile toplumun demokratikleşmesine ve demokrasiye hiçbir çözüm getirmediğinden,
Mevcut siyasi partiler ve seçim yasasına bir çözüm getirmediğinden,
Tüketici haklarını gözetecek ve daha da ileri götürecek hiçbir yenilik getirmediğinden,
Yargının bağımsızlığını tehlikeye düşüreceğinden,
Sosyal devlet anlayışı ve kamu yararının gözetileceği ve ön plana alınacağına ilişkin hiçbir yenilik getirmediğinden,
12 Eylül Anayasasının amacını, hedefini ve ruhunu korumuş olduğundan
12 EYLÜL 2010 TARİHİNDE YAPILACAK REFARANDUMDA AKP ANAYASASINA
HAYIR DİYORUZ!..
Turhan ÇAKAR
Tüketici Hakları Derneği
Genel Başkanı
Tüketici Hakları Derneği
Tel: 0 312 425 15 29. 417 93 34, 419 37 74
E-Posta: şd@tuketicihaklari.org.tr
Web adresi : www.tuketicihaklari.org.tr
Anayasalar, toplumsal sözleşmelerdir Anayasaların toplumsal sözleşme olabilmesi için toplumdaki değişik kesimlerin; emekçilerin, tüketicilerin, çiftçilerin, meslek örgütlerinin, kırsal kesimde yaşayanların, esnafın, öğrencilerin, üniversitelerin ve diğer toplum kesimlerinin iradelerinin Anayasanın içeriğine yansıması gerekmektedir. Bu bakımdan, Anayasa yapılırken toplum kesimlerinin tam olarak temsil edilmesi gerekmektedir.
Peki, 12 Eylül 2010 tarihinde Refaranduma sunulacak olan Anayasanın yapılış sürecinde ilgili toplum kesimleri temsil edilmiş mi? Bu kesimlerin iradeleri sözü edilen Anayasaya değişikliğine yansımış mı? İzlenimlerimize göre, yukarıda sayılan kesimlerin büyük bir çoğunluğunu temsil eden örgüt ve kuruluşlar Anayasanın yapılış sürecinde temsil edilmedi ve bu kesimlerin iradeleri Anayasa değişikliğine yansımadı. Bu bakımdan, 12 Eylülde Refaranduma sunulacak olan Anayasaya bir toplumsal sözleşme denebilir mi?
Bu Anayasa, olsa olsa bir AKP Anayasasıdır. Anayasada yapılan değişikliklerle tüketicilere, emekçilere, çiftçilere, işsizlere, yoksullara, öğrencilere, kadınlara, çocuklara, küçük esnafa, yani toplumun ezici çoğunluğuna somut ekonomik ve sosyal bir hak ve kazanım sağlandı mı?
AKP yetkilileri memurlara toplu sözleşme hakkı getirmekle övünüyor. Günümüzde grev hakkı olmayan bir toplu sözleşme hakkının getirildiği ile övünmek, komik ve dalga geçmek değil mi? Anayasa değişikliğinin asıl belirleyici içeriği, yalnızca, yargı ve askerlerle ilgili düzenlemelerdir. Anayasa değişikliğinde AKPnin amacının ne olduğu toplumun büyük bir çoğunluğu tarafından bilinmektedir.
AKP ANAYASASI 12 EYLÜLÜN AMACINI VE HEDEFİNİ KORUYOR !..
12 Eylül 1980 tarihinde yapılan askeri faşist darbenin en önemli hedefi, emperyalistlerin ve onların yerli uzantılarının amacı ve isteği olan neoliberal politikaların Türkiyede uygulamaya konulabilmesiydi. Bu amaç ve istek, 12 Eylül 1980 hareketi aracılığıyla tüm kurum ve kurallarıyla gerçekleştirildi. Tüm emekçilerin hakları budandı. Sosyal devlet ve kamu yararı anlayışı terk edildi. Emekten, haktan, adaletten, eşitlikten, özgürlükten, demokrasiden yana tüm yurtseverler, yazarlar, çizerler, sendika- demokratik kitle örgütü temsilcileri cezalandırıldı.
Özelleştirme adı altında halkın ve emekçilerin malı olan kamu iktisadi teşekküleri ve kuruluşları (KİTler, KİKler) yabancı ve yerli tekellere, para babalarına peşkeş çekildi. Yani kamu tekelleri yerine özel tekeller yaratıldı. Bunun şampiyonluğunu da AKP yaptı. Bugüne kadar yapılan özelleştirmelerin %80ni AKP döneminde gerçekleştirildi. Özelleştirmeler sonucunda işsizlik arttı, çalışanların haklarında kayıplar oldu. Üretilen mal ve hizmetler pahalandırılarak tüketici hakları ayaklar altına alındı. Örneğin, Türk Telekomuun yabancı kuruluşa yok pahasına peşkeş çekilerek yabancılaştırıldı. Bunun sonucunda telefon dinlemeleri ve haksız ücretler arttı. Aynı şekilde, yap-işlet-devret, yap-işlet, işletme hakkı devri, dağıtım kuruluşlarının özelleştirilmesi gibi enerji özelleştirmeleri ve TEKin parçalanmasıyla, işal doğalgaza dayalı elektrik üretimi ile milli gelir dikkate alındığında dünyanın en pahalı elektriğinin Türkiyede tüketicilere satıldığı bu dönem AKP dönemi değil midir? Enerjide ve elektrikte özelleştirmeler AKPden önce başlamıştı ama, AKP döneminde doruğa çıktı. Sonuç, konutlarda pahalı elektrik tüketimi, pahalı elektrik ile üretilen mal ve hizmetlerin yansıması gene tüketicilere !..
Dünyanın en pahalı akaryakıtı Türkiyede !.. Dünyanın en yüksek akaryakıt ve iletişim vergileri Türkiyede !.. Dünyanın Meksikadan sonra en yüksek ve haksız dolaylı vergisi ile gelir dağılımı en bozuk olan ülke Türkiye !.. Türkiyede yasal soygunlar ve yolsuzluklar alabildiğine arttı!.. Örneğin, büyükşehir belediyeleri İSKİ Yasası ile halka dağıtıkları şehir şebeke suyundan en az %10 kar etmek zorundadırlar!.. 10 metreküpe kadar halka bedava su dağıttığı için Dikili Belediyesi AKP döneminde cezalandırıldı!.. AKP döneminde tüketicilerden aldıkları haksız ücretlerle dünyanın en karlı bankaları Türkiyede !..
Tüketici Haklarının yoğun bir şekilde ihlal edildiği, ayaklar altına alındığı bir dönem yaşıyoruz. Özellikle de, halkın ve tüketicilerin haklarını ve günlük yararını gözetmek durumunda olan belediyelerin tüketici haklarını hiçe saydığı, tüketici örgütlerinin açtığı ve kazandığı davaları uygulamadığı bir dönemden geçiyoruz. Örneğin Ankara Anakent Belediyesinin yaptığı gibi !.. Eğitimde ve sağlıkta ticarileştirilmenin daha da artış gösterdiği bir dönem yaşamaktayız!..
Bu ve benzeri örnekleri çoğaltabiliriz. Yaşanan bu sorunlar 12 Eylül Anayasının amacı, hedefi ve bir sonucu değil mi? Peki, soruyoruz: AKP Anayasası, yukarıda anlatılan ve örnekleri verilen bu sorunlara çözüm getirecek hangi değişikliği yaptı ? Yaşanan bu sorunlara Anayasa değişikliği ile bir çözüm getirilmediyse ki getirilmedi o zaman bu Anayasa değişikliği ile 12 Eylül Anayasasının amacı, hedefi, ruhu korunmuş olmuyor mu? Peki, o zaman neden AKP 12 Eylül darbe Anayasasına çözüm diye bu Anayasa değişikliğini yaptığını söylüyor? Çünkü, topluma doğruyu söylemiyorlar. 12 Eylül Anayasasına karşıymış gibi görünerek kendilerinin 12 Eylül Anayasasını yaratmak istiyorlar.
AKP ANAYASASINA NEDEN HAYIR ?
Toplumun ezici çoğunluğunun temsilcileri olan demokratik kitle örgütlerinin Anayasanın yapılış sürecinde temsil edilmediğinden ve Anayasaya iradelerinin yansımadığından, Anayasanın bir toplumsal sözleşme niteliğini taşımadığından,
Çalışan emekçilerin, tüketicilerin, yoksulların, işsizlerin, emeklilerin, kırsal kesimde yaşayanların ve çiftçilerin, küçük esnafın, kadınların, çocukların, öğrencilerin ekonomik ve sosyal sorunlarına çözüm getirmediğinden,
Yaşanmakta olan yasal soygunlar ile yolsuzluklara çözüm getirmediğinden,
Yapılışı ve içeriği ile toplumun demokratikleşmesine ve demokrasiye hiçbir çözüm getirmediğinden,
Mevcut siyasi partiler ve seçim yasasına bir çözüm getirmediğinden,
Tüketici haklarını gözetecek ve daha da ileri götürecek hiçbir yenilik getirmediğinden,
Yargının bağımsızlığını tehlikeye düşüreceğinden,
Sosyal devlet anlayışı ve kamu yararının gözetileceği ve ön plana alınacağına ilişkin hiçbir yenilik getirmediğinden,
12 Eylül Anayasasının amacını, hedefini ve ruhunu korumuş olduğundan
12 EYLÜL 2010 TARİHİNDE YAPILACAK REFARANDUMDA AKP ANAYASASINA
HAYIR DİYORUZ!..
Turhan ÇAKAR
Tüketici Hakları Derneği
Genel Başkanı
Tüketici Hakları Derneği
Tel: 0 312 425 15 29. 417 93 34, 419 37 74
E-Posta: şd@tuketicihaklari.org.tr
Web adresi : www.tuketicihaklari.org.tr