• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Trablusgarp’tan Libya’ya

Pamira

Moderatör
İçerik Üreticisi
Üyelik Tarihi
22 May 2019
Konular
2,801
Mesajlar
9,706
MFC Puanı
60,560
Osmanlı Devleti ile İtalya arasında Trablusgarp Savaşı (1911-1912) sürerken, İngiltere’nin kışkırtması sonucu Balkanlar alevlendi…

Karadağ isyan etti…

Böylece Birinci Balkan Savaşı başladı.

Osmanlı Devleti çaresiz İtalya ile barışa razı oldu.

15 Ekim 1912’de İsviçre’nin Ouchy (Uşi) kentinde imzalanan anlaşma ile Trablusgarp elimizden gitti.

Anlaşmaya göre, Osmanlı Devleti, Trablusgarp ve Bingazi’deki kuvvetlerini çekecek ve buraları İtalya’ya bırakacaktı…

Karşılık olarak Trablusgarp’taki Müslümanların her türlü hakkı korunacak, İtalya Krallığı, On İki Ada’yı Osmanlı Devleti’negeri verecekti.

Ne var ki, İtalya, taahhüdünde durmadı. Bir süre sonra da adaları ilhak ettiğini açıkladı.

Osmanlı itiraz ediyor, dünyayı bu haksızlık karşısında harekete geçirmek için çabalıyor, fakat hiçbir sonuç alamıyordu.

Avrupa’nın güçlü önderleri lâf-u güzafla vaziyeti idare ediyorlar, hatta bu haksızlığın bedelini Osmanlı Devleti’ne ödetmeye çalışıyorlardı.

Neden sonra, II. Dünya Savaşı sırasında On İki Ada, Almanya tarafından işgal edildi.Yenileceğini anladığı sırada ise On İki Ada’yı,belki birtaktik, belki de “armağan” olarak Türkiye’yeteklif etti,ancak İsmet Paşa Türkiye’si “Ne kimseden bir karış toprak isterim, ne de kimseye bir karış toprak veririm” diyerek teklifi geri çevirdi.

Özetle Osmanlı Devleti, Trablusgarp Savaşı sonunda, Kuzey Afrika’daki son kalesini kaptırmakla kalmadı, On İki Ada’yı da kaybetti.

İtalya ülkenin (Trablusgarp=Libya) tamamını sömürgeye dönüştürüp acımasızca sömürmeye başladı…

Halkı sözün tam anlamıyla köleleştirdi.

Halkı baskı ve zulüm ile sindirmişti. Nefes aldırmıyor, iki kişi bir araya gelemiyordu.

Sonuçta halkın sabrı taştı. İtalyan sömürgeciliğine karşı Ömer Muhtar’ın önderliğinde bayrak açıldı.

Bu hareket önemli başarılar kazandı, ancak direnişin lideri Ömer Muhtar yakalanıp idam edilince sekteye uğradı.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra bölge Fransa ve İngiltere’ye bırakıldı.

İtalya’dan ne arttıysa İngiltere ile Fransa bölüştüler…

Nihayet konu Birleşmiş Milletler’e aksetti.

Uzun görüşme ve tartışmalardan sonra, BM, 1949’da Libya’nın bağımsızlaştırılması kararını verdi (Libya, Birleşmiş Milletler aracılığıyla bağımsızlığa kavuşan ilk ülkedir).

Bu görüşmelerde Libya’yı, 1920’lerden beri İtalyanlarla mücadele eden, bu yüzden Mısır’da sürgünde yaşamak zorunda kalan Şeyh İdris temsil etti.

1951’de Libya’nın bağımsızlığı onaylandı ve Şeyh İdris Kral ilân edildi.

Libya 1969 yılına böyle geldi…

1969’da ordunun genç subaylarından Albay Kaddafi bir grup subayla birliktegerçekleştirdiği askeri darbe ile Kral İdris’idevirip iktidarı ele geçirdi.

Böylece monarşi sona erdi ve Libya Halk Sosyalist Cemahiriyesi kuruldu.

Kaddafi, “Üçüncü Evrensel Teori” dediği, Sosyalizm ve İslâm karışımı garip bir diktatörlük oluşturdu. Ama Kıbrıs harekâtımız sırasında Türkiye’ye de yardımda bulundu. Bunu unutamayız.

Şimdi Libya bizden yardım istiyor, yeniden Trablusgarp’a gidiyoruz!

Tarih, Osmanlı’nın mirasçısı olan Türkiye’ye İslâm âlemini derleyip toparlamak gibi tarihi bir misyon yüklüyorsa bundan kaçmak mümkün değil.


Yavuz Bahadıroğlu
 
Üst