• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Toplumun gücü

Pamira

Moderatör
İçerik Üreticisi
Üyelik Tarihi
22 May 2019
Konular
2,801
Mesajlar
9,706
MFC Puanı
60,560
Türkiye her bakımdan zor bir dönemden geçiyor. Bir tarafta terörle mücadelede kat edilen mesafe, diğer tarafta Suriye, Irak ve Libya’da yapılan çalışmalar devam etmektedir. Belki de tarihin en büyük göç dalgası karşısında insanlık dersi verilen zamanlardan geçilmektedir. Şimdi de Elazığ’ı Malatya’yı vuran deprem acısını yaşıyoruz.

Bu deprem ve ülkemizin çeşitli yörelerinde meydana gelen irili ufaklı diğer depremler, işin uzmanlarına bakıldığında, ciddi tabiat olayları tehdidi altında yaşandığını açıkça ortaya koymaktadır. Tabiat kanunlarını değiştirmek mümkün olmadığına göre, yapılacak şeyin bu kanunları dikkate alan düzenlemeler yaparak, insan, mekân ve mesken ilişkisini yani yapılaşmayı, mimariyi, yeniden ele almayı gerekli kılmaktadır.

GÜCÜN KAYNAĞI

Bunca büyük sarsıntı, bunca felaket 15 Temmuz’dan bu tarafa karşılaşılan olaylar, yaşanan acılar düşünüldüğünde ilk akla gelebilecek soru, toplumun bütün bu sarsıntılar karşısında ne yaptığı veya bunlara nasıl cevap verdiğiyle ilgilidir. Bu olayların yani terör saldırılarının yani FETÖ darbe girişiminin döktüğü kanın yani deprem felaketi yaşayan insanların karşısında, toplumun tavrı ne olmuştur.

Toplum dediğimiz varlığın birçok özelliğinden bahsedilebilir fakat dayanışma gücünü, bu gücü yaratan biz duygusunu, bu duyguyu yaratan tarihsel/kültürel kodları, inançları kısaca insan olarak yaşama iradesini yaşatan toplumsal tasavvur, kolektif kimlik bilinci var olmadan toplum olamaz. Yaşanan son deprem olayı, bizzat o felaketi yaşayan insanların zor zamanda dayanışma gücünü açığa çıkarıp, ortaya koyduğu kadar, bu toplumsal birlikteliğin devletin eliyle buluştuğu andan itibaren nasıl çoğaldığını da ortaya çıkarmıştır.

Depremin ilk anından itibaren Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere devletin ‘yalnız değilsiniz’ diye bizzat oraya giderek verdiği destek, dayanışma sadece acıları hafifletmemiş sorunların aşılması konusunda da bir güç meydana getirmiştir.

ORADA KİMSE VAR!

Elazığ/Malatya depremi karşısında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun çalışmaları asla unutulmayacaktır. Depremzedelerin yaşadıkları her olayda, enkaz kaldırılmasından, yaralarının sarılmasına, o soğuk dondurucu havada barınma imkânlarının sağlanmasından sıcak yemek ulaştırılmasına kadar bütün organizasyonu etkin ve insani bir duyarlılıkla gece gündüz demeden bizzat başında durarak süreci yönetmesi, sadece deprem felaketini yaşayan yurttaşların değil, bütün Türkiye’nin gönlüne su serpmiştir. Burada sağlık teşkilatını, sağlık hizmetlerinin kusursuz işleyişini, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın bütünüyle takip etmesini mutlaka anmak gerekir. Kızılay, AFAD, önemli işler başarmıştır.

Netice itibarıyla her toplumda felaket anlarında bazı marjinal/kriminal patolojik tiplerin ortaya çıkma ihtimalini dikkate alarak, çeşitli mecralarda görülen olumsuzlukları söz konusu bile etmemek lazımdır. Esas üzerinde durulması gereken, toplumsal iradenin, toplumun gücüdür; bu dayanışma bu birliktelik ruhu bütün zorlukları aşmaya yetecektir. Şimdi iş, devletin bu gücü kentsel dönüşüm politikalarıyla daha da çoğaltarak geleceğe taşımasıdır.

Vedat Bilgin
 
Üst