- Konum
- İzmir
-
- Üyelik Tarihi
- 9 Haz 2015
-
- Mesajlar
- 12,474
-
- MFC Puanı
- 1,810
Toplumdan Dışlanma Korkusu
Acaba ben niye böyleyim? Neden başkaları gibi duyarsız kalamıyorum? Herşeye bu kadar takıyorum ve sonunda incinen yine ben... yine ben oluyorum?
Sebebi hepimize göre değişken ortak noktamız ise kendimizi kabul ettirmek adına ve dışlanmamak için sineye çektiklerimizde gizli.
Aidiyet duygumuz bizi bir yere bağlı olma, kendimizi güvende hissetme ve sevilen bir kişi haline gelmemizde büyük rol oynuyor. Davranışlarımızı hep bu yönde kontrol etmeye çalışıyor ve kopmamak adına kendi çizgimizden sapmalar yaşıyoruz.
Ailemizden, arkadaşlarımızdan hatta sevdiğimiz insandan dahi kopmamak adına karşı çıkamıyor, önceki yaşanan tatsızlıkların tükettiği özgüvenimizi geri kazanamıyoruz. Sırf biz değil herkes kendi açısından isteklerini kabul ettirmeyi kafasına çok takıyor. Çünkü bir sonraki zaferine giden yol böyle adım adım gelişiyor. Karşındakini ezersen bir sonraki daha kolay ezilir mantığı...
Orta yol bulmak içinse verilen ugraşlar nafile çünkü dışlanmaktan korkanların zaafı kendini belli eder. Saygıya saygıyla cevap verilen bir ortamdan gelmiyoruz. Sonsuz itaat istekleri ve ilk isyanda ipin çekildiği iliskilerin brezilya dizisi..
Zaman geçtikçe körelen istekler başkası icin iyi dileklere dönüşen balkabağı misali inşallah olurlara dönüşür. Kimbilir, kısmetse bizim içinde olur.
Uzun lafın kısası, hepimiz farklıyken kıymetliyiz. Aynılaştıkça şikayet ettiklerimizi bizler de yapıyor ama at gözlüklerimiz yüzünden fark edemiyoruz. Mecbur kaldım ne yapayım demek marifet değil. Bunu öngördüm ve önlemimi çoktan aldım zihniyetine sahip olmak.
Herseyi yaşamayı çok istiyoruz ama hayatı kıyısından değil tam merkezinden en enerjik yerinden yaşamalı.
Zorla değil sizin gibi güzel insanlarla bu mümkün.
Acaba ben niye böyleyim? Neden başkaları gibi duyarsız kalamıyorum? Herşeye bu kadar takıyorum ve sonunda incinen yine ben... yine ben oluyorum?
Sebebi hepimize göre değişken ortak noktamız ise kendimizi kabul ettirmek adına ve dışlanmamak için sineye çektiklerimizde gizli.
Aidiyet duygumuz bizi bir yere bağlı olma, kendimizi güvende hissetme ve sevilen bir kişi haline gelmemizde büyük rol oynuyor. Davranışlarımızı hep bu yönde kontrol etmeye çalışıyor ve kopmamak adına kendi çizgimizden sapmalar yaşıyoruz.
Ailemizden, arkadaşlarımızdan hatta sevdiğimiz insandan dahi kopmamak adına karşı çıkamıyor, önceki yaşanan tatsızlıkların tükettiği özgüvenimizi geri kazanamıyoruz. Sırf biz değil herkes kendi açısından isteklerini kabul ettirmeyi kafasına çok takıyor. Çünkü bir sonraki zaferine giden yol böyle adım adım gelişiyor. Karşındakini ezersen bir sonraki daha kolay ezilir mantığı...
Orta yol bulmak içinse verilen ugraşlar nafile çünkü dışlanmaktan korkanların zaafı kendini belli eder. Saygıya saygıyla cevap verilen bir ortamdan gelmiyoruz. Sonsuz itaat istekleri ve ilk isyanda ipin çekildiği iliskilerin brezilya dizisi..
Zaman geçtikçe körelen istekler başkası icin iyi dileklere dönüşen balkabağı misali inşallah olurlara dönüşür. Kimbilir, kısmetse bizim içinde olur.
Uzun lafın kısası, hepimiz farklıyken kıymetliyiz. Aynılaştıkça şikayet ettiklerimizi bizler de yapıyor ama at gözlüklerimiz yüzünden fark edemiyoruz. Mecbur kaldım ne yapayım demek marifet değil. Bunu öngördüm ve önlemimi çoktan aldım zihniyetine sahip olmak.
Herseyi yaşamayı çok istiyoruz ama hayatı kıyısından değil tam merkezinden en enerjik yerinden yaşamalı.
Zorla değil sizin gibi güzel insanlarla bu mümkün.