Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

  • Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

THE FIFTH CORD (Giornata nera per l’ariete, 1971) film incelemesi

Melin

MFC Üyesi
Konum
------------
  • Üyelik Tarihi
    9 Haz 2013
  • Mesajlar
    190
  • MFC Puanı
    43
The-Fifth-Cord-poster-300x450.jpg

“The Fifth Cord” (1971); bize kötü bir senaryodan nasıl iyi bir film çıkabileceğinin kanlı canlı örneğini sunar. Filmin hikayesi son derece karmaşık ve dağınıktır, olay örgüsü kimi zaman takibi mümkün olmayan noktalara varır. Franco Nero’nun canlandırdığı, asabi, alkolik gazeteci Andrea haricindeki karakterleri olgunlaşmaya fırsat bulamaz. Siyah kıyafetli, sarı eldivenli ve maskeli seri katilin motivasyonu inandırıcılık sorunu taşır. Cinayetler, önde gelen giallolardakinlere kıyasla son derece zayıftır. İlk 25 dakika cinayet yoktur. Zaten topu topu 4 cinayet işlenir. Biri hiç gösterilmez. Biri de basit bir kalp kriziyle geçiştirilir, zavallı maktul saldırının yarattığı panikten ölür. Sophia Bini ve Julia cinayetleri ise filmi giallo statüsüne taşır. Peki türlü mantık hatalarıyla dolu, pek de tatmin edici bir hikayeye sahip olmayan bu filmi giallo türü içinde çok özel bir konuma getiren şey nedir? Nedir bu filmi benzersiz kılan özelliği?
Bu filmi benzersiz kılan özelliği Storaro-Bazzoni ikilisinin dönemine göre sınırları zorlayan görsel çalışmasıdır. Bence ikisi, artık hikaye için ne düşündülerse bilmiyorum ama, gel beraber unutulmaz bir çalışma yapalım ve bu filmi başlı başına bir görüntü deneyine, bir tablolar seçkisine çevirelim demişler. İyi ki de demişler çünkü karşımızda renk paletiyle Borowczyk’e hatta Greenaway’e parmak ısırtacak, çekim açılarıyla sinemada mekan sosyolojisini ve mimariyi en iyi kullanan yönetmenlerden biri olan Antonioni’yi bile kıskandıracak, her biri birer yağlıboya tabloyu andıran, bir geometrik düzenlemeler şaheseri var.

“The Fifth Cord” (1971); her bir sahnesi özel olarak tasarlanmış mimarî bir eseri andırır. Storaro-Bazzoni çekimlerde sayısız trük’e başvurur, tuhaf çekim açıları tercih eder ve yaratıcı uygulamalar ortaya koyar. Örneğin; açılış sahnesinde (bir kayıt cihazındaki) banttan katilin cinayet işleyeceğini duyarız, üst-ses devam ederken, kayıt cihazı görüntüsünden sosyetenin katıldığı bir Yeni Yıl partisine geçeriz. Ses bir sonraki sahneye gelir ve sonra görevi müziğe devreder, görüntü sürekli biçim değiştirir, kamera adeta süzülerek hareket eder. Kameranın katilin gözünden (first-person view) çarpıtılmış şekilde baktığını, hem katili hem de film boyunca katil olduğu düşünülen şüphelileri, hem de müstakbel maktülleri işaret ettiğini, bize tanıttığını çok sonra anlarız.
The-Fifth-Cord-003-610x343.jpg

Ennio Morricone’nin bu filmdeki müzikleri üzerine de özellikle bir not düşmek istiyorum. Benim teorime göre, film tamamlanıp bittiğinde Morricone’ye gidildi (bu bilgiyi herhangi bir kaynakta teyit edemedim). O da böylesi muazzam görüntü çalışmasını görünce müzikleri bilerek geri plana itti. Belki de bizzat Bazzoni, Morricone’nin bütün boşluklara nüfuz etmesini engelledi, emin değilim. Film müzikleri söz konusu olduğunda, ölümün notalarını kimse Morricone’den daha ustaca basamaz. Ama “The Fifth Cord”ta sakat kadının öldürüldüğü sahne gibi sahneler, müziksiz çok daha çarpıcı ve dehşet verici bir hale gelmiş. O cinayet sahnesi ve hemen öncesi; doğal seslerle, müzik içermediği halde daha irkiltici, daha korkutucu olmuş. Belki de tüm bir Morricone filmografisinin en geri plandaki işlerinden biri bu ama ben ustanın sessizliğin hüküm sürmesini uygun bulduğu kanaatini taşıyorum. İnanın bana sahneler, hiçbir müzik olmadan da zaten bağırıyor, haykırıyor. Bu film adeta görüntülerin şarkı söylediği bir film, kurgusal bir kanon, görsel bir bale.

Storaro-Bazzoni genelde hikayeyi arka plana iterek “The Fifth Cord”ta bütünüyle bir geometri sineması, bir tür yansımalar sineması inşa eder. Gösterişli iç-mekan çekimleri (oteldeki ayrılık sahnesi, tünel sahnesi, Andrea’nın evindeki ilk sahne vb.) tamamıyla bir tasarım ürünüdür. Walter’ın yarış pisti, Helene’nin görkemli evi ve bir kar yağışını andıran polen yağmuru sahneleri gibi sahnelerde rengarenk bir renk paletinden nasibini almış olağanüstü çekimler vardır. Doğal (gibi gözüken) mekanlar bile (Julia’nın kaldığı harabe, viyadükler, parklar vb.) dikkat çekici bir şekilde, özene bezene hazırlanmıştır. Birbirini keskin açılarla kesen (yatay ve dikey) doğrular, helezonik ve dairesel yapılar bıkmadan usanmadan sık sık karşımıza çıkar.

Storaro-Bazzoni ikilisi filmin biçimsel yapısını etkileyen üç tarzı tüm filme yayarlar. Çizgiler (genellikle yatay), merdivenler ve yansımalar (reflections). Andrea Bild araştırmaları için oradan oraya gezer ve bu arada tüm cinayetler yavaş yavaş üzerine yıkılırken, demir parmaklıkları andıran çizgilerle kuşatılmış gibidir. Nereye giderse gitsin, bu “çizgiler” onun peşini bırakmaz hatta giderek artar, artar, artar… Bild’in giderek kapana kısıldığını, tuzağa düştüğünü hissedersiniz. Storaro-Bazzoni ikilisi iç mekanlarda bu çizgi fetişinin önünü açmak için küçük bir hileye başvurur: Jaluzi’ler! Andrea’nın çalıştığı gazetede özellikle patronunun ve yayın müdürünün odasında, Andrea’nın evinde, Helene’in evinde, müfettişin odasında çizgilerin yarattığı bu etkiyi sık sık jaluziler yardımıyla sağlarlar. Bu jaluzili mekanların çoğunda birden fazla sahne çekilir. Plastik, pimapen ve çelik perdeler adeta her yerdedir. Andrea’nın yatağındaki battaniye bile çizgilidir. Dış mekan çekimlerinde ise; binalardan, pencerelerden faydalanılır. Havalimanında hatta emniyet müdürlüğünün otoparkında bile bu etkiyi yaratacak küçük ama sayısız hileye başvurulur.
The-Fifth-Cord-004-610x343.jpg

Storaro-Bazzoni ikilisinin bir diğer biçimsel ısrarı ise sürekli bir iniş-çıkış hissi yaratan merdiven kullanımıdır. Merdivenler; Isabel’in kaldığı apartman, hastane girişi, Julia’nın yaşadığı harabe ev, Helene’nin evi, Sophia Bini’nin evi gibi sayısız mekanda kullanılır. Hatta bir maktülün cesedi evindeki tahta merdivene fırlatılır. Ceset, apartmanın beton merdivenlerinden sağlık görevlileri tarafından sedyeyle çıkartılırken, cinayet soruşturmasını yürüten dedektif basın tarafından yine o merdivenlerde sıkıştırılır, sonra evdeki merdiven tekrar ekrana gelir, olay yeri inceleme ekipleri araştırmalarına devam ediyordur. Dr. Richard Bidi hastanenin otoparkına merdivenlerinden iner. Andrea Bild ile Dr. Bini’yi büyük bir parkın merdivenlerinden inerken görürüz, Richard’tan para alan delikanlı yani Lu’nun erkek kardeşi Walter, arabasına devasa merdivenlerden inerek gider, peşinde Andrea vardır (bu devasa merdivenlerin yer aldığı sahne benim filmdeki favori sahnelerimden biridir). Doktor Bini’nin, Vermont’a ulaşmak için onu telefonla, hastanesindeki odasında aradığında kadraja yeniden bir merdiven girer. “The Fifth Cord”ta her çeşidinden merdivenler, rampalar, varyantlar maceranın gel-git’lerini metaforize ederken, yer yer hipnotize edici görüntüler sunmaktan da geri kalmaz.

“The Fifth Cord”ta sıklıkla karşılaştığımız bir başka sinemasal trük de “yansımalar”dır. Helene’nin evinde, cinayet masası dedektifi ile Andrea arabada konuşurlarken ya da emniyet müdürlüğünde yürürlerken veya hastanedeki sahnelerde hep “yansımalar”larla karşılaşırız. Andrea’nın adli tıptan çıkınca yaptığı telefon konuşması sırasında, Richard Bini’yi takip ettikten sonraki sahnede, gazetede haberi araştırma görevinden alındığı için kızıp kendini alkole verdiği bir mekanda içerken aynalardan ve camlardan yansımalar bize hep göz kırpar. Sorgudan sonra Helene ve Andrea arabada her iki tarafı da ağaçlı bir yolda giderlerken ön camdan yansıyan ağaç ve gökyüzü görüntüleri gözalıcıdır. Lu, Andrea’yı kurtaran görgü şahitliği ifadesini verdikten sonraki sahnede, kızın güneş gözlüğünden Andrea’nın yansıması da bunlara eklenebilir. “The Fifth Cord”; en incesinden gerçeklerle/kendinle “yüzleşmeyi” metaforize eden, sayısız örnekle zenginleştirilmiş bir tür yansımalar sinemasıdır.
The-Fifth-Cord-002-610x343.jpg

Set işçiliği, sanat yönetimi, kurgu, ses miksajı ve sinematografi “The Fifth Cord”u türdeşlerine kıyasla çok daha farklı bir noktaya oturtur. Teknik anlamda karşımızda gelmiş geçmiş en dikkat çekici giallolardan biri olduğu açıktır. Set tasarımları fütürizme göz kırpar. Cinayetlerin her biri farklı bir renk paletinde (mobilya rengi, mavi, sarı-beyaz ve yeşil) vuku bulur. Storaro, filmin ikinci yarısından itibaren mavi renkte karar kılar ve tüm sahneleri adeta boyar. Andrea’yı kapana kıstıran düşünsel hapishane gece/alacakaranlık mavisine boyanmıştır artık, fabrikadaki finale kadar gider bu. Nesne seçimi (gökyüzü, masa, sandalye hatta atkı vb.) mavi ışık seçimini hemen her sahnede destekler. Jaluzilerden mavi ışık sızmaya başlar. Mavi ve siyah, genç aşıklar gibi her daim sarmaş dolaştır artık. Helene’in evinde başlayan final sahnesi bunun en iyi örneğini verir. Son cinayet sahnesi için “siyah” renk seçilmiş gibidir. Storaro; küçük Tony’nin müzikli oyuncağının yanına gitmek için odaya girdiği gibi ya da saldırıya uğradığı gibi sahnelerde adeta karanlığın şiirini yazar.

El kamerası kullanımı, katilin ya da saldırıya uğrayacak kişinin gözünden yapılan çekimler, klasik omuz çekimleri, tuhaf açılardan çekimlerle dolu dinamik bir filmdir karşımızdaki. Mercek kullanımında sesin sahibinin fiziksel ve ruhsal durumunu dikkate alınır. David McGillivray’in deyimiyle “senaryonun tüm açıkları (Bazzoni’nin yönetimiyle) halının altına süratle süpürülür”. Yönetmen Luigi Bazzoni ve görüntü yönetmeni Vittorio Storaro; “The Fifth Cord” (Giornata nera per l’ariete, 1971) ile “biçim”in öze karşı kazandığı zaferi ilan eder., Işığın ve gölgenin tarihindeki unutulmaz zaferlerden biridir “The Fifth Cord”. Tıpkı formunda bir “Fellini” gibi, sessize bile alıp seyredebilirsiniz. İyi seyirler…
The-Fifth-Cord-VHS-kapak-1-610x477.jpg

The-Fifth-Cord-VHS-kapak-2-610x451.jpg

Alıntıdır
 
Üst Alt