• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Tenkit (Eleştiri)

barışbalcı

MFC Üyesi
Üyelik Tarihi
8 Tem 2016
Konular
112
Mesajlar
144
MFC Puanı
410
Tenkit (Eleştiri)

Eleştiri (Tenkit) nedir, ve kaç aşamada yapılır;

Eleştiri yada tenkit bir kişi, eser ya da konuyu doğru ve yanlışlarını göstererek anlatmak amacıyla yazılan kısa metinlerdir. Hedeflenen öğeyi doğru ve yanlış yönleriyle tanıtmayı amaçlayabileceği gibi, bu öğenin doğru tanıtılmasını sağlamayı ve bir değerlendirmeyi de hedef alabilir. Edebiyat sorunlarını ve yapıtlarını konu alan inceleme, yorum ya da değerlendirme olarak da tanımlanabilir. İster şahsi zevklerle ister estetık prensiplere gore sistemli bır sekilde degerlendirmedir. Nazmın kusurlarını bildiren ilim olarak da bilinir. Yazar; objektif olmalı; eseri dikkatle varsangel ( adem ) inceleyebilmeli; analiz ve yorumlayabilmeli, geniş açılarla geniş bir bilgiyle ve hassasiyetle eseri degerlendirme kabiliyetine sahip olmalıdır. Eleştiri okulları üçe ayrılır: yansıtma, yaratma, dil. Yansıtma, eserin doğaya benzediğini savunur. Yaratma, eserin iç dünyasıdır, yani sanatçıdır. Dil ise, Rus biçimcilerinin yöntemidir ve eseri dil sistemi olarak görür.

Şiir, tiyatro, hikâye, roman, resim, heykel, film gibi bir sanat veya düşünce eserinin, zayıf ve güçlü yönleri göz önünde bulundurularak gerçek değerini belirleme amacıyla yapılan inceleme sonucunun anlatıldığı yazı türüne “eleştiri (tenkit)” denir.

Bir kimsenin kendi eleştirisini yazarken ortaya koyduğu esere “otokritik” veya “özeleştiri” denir.

Eleştirinin amacı, iyi ve güzel olan sanat yapıtının değerini ortaya çıkarmak, sanatı iyi ve güzel olmayandan kurtarmak, kalıcı bir niteliğe kavuşturmaktır. Ayrıca kötüye, çirkine, iyi ve güzel olmayana fırsat vermeyerek; sanatçıyı daha güzel, daha güçlü, daha olgun, daha başarılı eserler yaratmaya teşvik etmektir. Okura, izleyiciye ve sanatçıya kılavuzluk yapmaktır.

Eleştirmen, hangi sanat eserini eleştirecekse o sanat dalının gerektirdiği birikime sahip olmalıdır. Bu birikim; o alana ait geniş bilgiye ve kültüre sahip olmakla, dünle bugünün sanat meselelerini çok iyi bilmekle, başka milletlerin de önemli sanat eserlerini ve sanatçılarını etraflıca tanımakla sağlanabilir. Bu yüzden, eleştiri yazmak kolay bir iş değildir. Eleştirmen; bir eseri veya kişiyi şekil, ruh, konu ve anlatım bakımından inceler.

Eleştirmen, eser hakkında okuyucuyu her yönden bilgilendirir. Hem okura hem de eserin yazarına kendini geliştirmesi için yol gösterir.

Eleştirilen sanat eserinin kimin tarafından, hangi zaman ve çevrede, hangi şartlar altında yazıldığı dikkate alınır; yerli ve yabancı benzerleriyle karşılaştırması yapılır. Eleştirilen bir sanat eseri konusu, dili, üslubu, tekniği, kahramanları, gözlem ve betimlemeleri bakımından değerlendirilir. Eleştirilen eserin sanatçısının orijinal görüş ve duyuşları saptanır. Eserin sanat dünyasına ne gibi bir katkı yaptığı ortaya konur. Bir sanatçı eleştiriliyorsa onun hataları, orijinal yanları belirtilir, sanatını geliştirmesi için yapması gerekenler açıklanır.

Eleştiriye konu olan eser, yalın bir dille tanıtılır. Eleştirmen, eserin gerçek değerini, güçlü ve zayıf yönlerini, özünü ve önemini belirtir; yeni eserler için sanatçılara kılavuzluk eder. Bir şiirin eleştirisini yapan kişi şair olmayabilir; ama bu türün bütün özelliklerini çok iyi bilmeli, başka örneklerle karşılaştırarak şiirin gerçek değerini taraf tutmadan belirleyebilmelidir.

Eleştirinin Diğer Türlerden Farkı

Eleştiri, yaratıcı sanatların arasında değildir. Eleştiri, edebi esere veya başka sanatlara bağlı bir türdür. Eleştirinin varlığı, kendisi dışında bir sanatı gerektirir. Edebî eserin konusu bütün maddî ve manevî varlığı ile yazar, çevresi ve kâinattır. Eleştirinin konusu ise sanat eseridir, bir başkasının yazdıklarıdır. Yani eleştiri, bir dil yapıtı üzerine ikinci bir dil varlığıdır. Eleştiri, doğrudan kaleme alınmaz. Eleştirinin yazılabilmesi için eleştirilecek kişi veya eser olmalıdır ortada.

Eleştiri Türleri

a- İzlenimsel (Empresyonist) Eleştiri:

Edebî eserlerin okuyucu üzerinde bıraktığı etkilerden, izlenimlerden yola çıkılarak yapılan eleştirilere “izlenimci eleştiri” denir, ilkelerini ünlü Fransız edebiyatçı Anatole France (Anatol Frans)’ın belirlediği ve eleştirmenin bir eseri kendi zevk, algılama, değer ölçülerine göre incelediği eleştiri türüdür. Bu tür eleştirilerde öznel, kişisel yargılar ağırlıktadır. Bu nedenle günümüzde izlenimsel eleştiri edebiyat dünyasından pek rağbet görmez.


b- Nesnel (Bilimsel) Eleştiri:

Edebî eserlerin içerik, yapı ve üslupları üzerinde tarafsız olarak yapılan eleştirilere de “bilimsel eleştiri” denir. Bu eleştiri türünde, her eserin değerlendirilmesinde kullanılabilecek ölçütler vardır. Eleştirmen, kişisel yargılara varmaktan kaçınmaya çalışır. Bilimsel araştırmalardan yararlanarak, eseri tarafsız bir gözle değerlendirir. Eseri, ister beğensin ister beğenmesin, kendi duygularını işin içine katmadan, eserin sanat değerini ortaya koymaya çalışır.


Dünya Edebiyatında Eleştiri

Eleştiri uzun zaman, “kusur bulmak” gibi algılanmıştır. Eleştiriyi kişiden kişiye değişen bir zevkin sonucu olmaktan kurtarmak, onu belli prensiplere göre değerlendirmek gerektiği fikri 19. yüzyıldan itibaren yaygınlaşmaya başlamıştır.

Eleştiri türü Avrupa’da Boielau, Sainte Beuve, Hippolyte Taine, Brunetiere, Jules Lamaitre, Anatole France, Remy de Gourmont, Gustave Lanson, Lessing, Hazlitt, Carlyle, Ruskun ve Belinski gibi sanatçılarla temsil edilmiştir.


Türk Edebiyatında Eleştiri


Eleştiri türü Türk edebiyatına makale, fıkra, deneme ve sohbet gibi Batı'dan Tanzimat döneminde geçmiştir.

İlk başlarda dil ile ilgili eleştiriler yazılmıştır. Sonra özellikle Namık Kemal ve Recaizâde Mahmut Ekrem, eleştiri türünün sınırlarını genişletmiştir.

Servet-i Fünun edebiyatı döneminde ise Batı tarzında eleştiriler kaleme alınmıştır.

Türk edebiyatında ise eleştiri türünde eserleriyle Hüseyin Cahit, Cenap Şehabettin, Ali Canip, Yakup Kadri, Nurullah Ataç, Ahmet Hamdi Tanpınar, Mehmet Kaplan, Cemil Meriç, Mehmet Murat, Vedat Günyol, Tahir Alangu, Asım Bezirci, Rauf Mutluay, Metin And, Özdemir Nutku öne çıkan isimlerdir.

Eleştiri ve Özellikleri

Bir sanat eserini olumlu ya da olumsuz yanlarını somut verilere dayanarak yargılayıp eserin gerçek değerini orta ya koymak amacıyla yazılan yazı türüdür.

Bir kimsenin kendi eleştirisini yazarken ortaya koyduğu esere "otokritik" ya da "özeleştiri" denir.

Kelime Fransızca "ciritique" kelimesinin karşılığı olarak kullanılır. Tanzimat yazarları kritik kavramı için "muhakeme" terimlerini kullanmışlardır.

Eleştiri denince, akla eserin olumsuz yanlarının belirlenip okuyucuya aktarılması gelir. Bu yanlış bir düşüncedir. Gerçek bir eleştiride eleştirilen eserin hem olumlu hem de olumsuz yanları bir arada verilir.

Eleştirinin amacı, iyi ve güzel olan sanat yapıtının değerini ortaya çıkarmak, sanatı iyi ve güzel olmayandan kurtar*mak, eseri kalıcı bir niteliğe kavuşturmaktır. Böyle yaparak sanatçıyı da daha güzel yazmaya, onu olgunlaştırmaya ve daha başarılı eserler vermeye de teşvik etmektir. Eleştiri, bu şekilde okuyucuya ve yazara kılavuzluk yapmaktır.

Eleştirmenlik zor bir iştir. Her şeyden önce eleştirmenin eleştireceği konuyla ilgili yeterli bilgiye sahip olması gere*kir. Aynı zamanda iyi bir eleştirmenin çağdaş sanat akımlarından, düşünce tarihinden, sosyoloji, psikoloji, antro*poloji, tarih gibi dalların temel kavramlarından haberdar olması gerekir. Kendi kültürünü, sanatını ve meselelerini iyi bildiği gibi, dünya edebiyatından ve meselelerinden de haberdar olmalıdır.

Eleştirinin Özellikleri

Eleştiri, öznellikten uzak olmalıdır.

Eleştiri, doğrudan esere yönelik olmalıdır.

Eleştiri yapılırken somut verilerden yararlanılmalıdır.

Eserin olumlu ve olumsuz yönleri birlikte ele alınmalıdır.

Her eser ya da sanatçı eleştirinin konusu olabilir.

Eleştiride daha çok açıklama, tanık gösterme, örnekleme, tartışma gibi anlatım tekniklerinden faydalanılır.

Eleştiriye konu olan eser, yalın bir dille anlatılır.

Eleştirilen eserin kimin tarafından, hangi zaman ve çevrede, hangi şartlar altında yazıldığı dikkate alınmalıdır. Eserin yerli ve yabancı benzerleriyle karşılaştırması yapılır.

Eleştirilen eser konusu, dili, üslubu, tekniği, kahramanları, gözlem ve betimlemeleri bakımından değerlendirilir.

Eleştirinin Diğer Türlerden Farkı

Eleştiri, yaratıcı sanatların arasında değildir. Eleştiri, edebi esere veya başka sanatlara bağlı bir türdür. Eleştirinin varlığı, kendisi dışında bir sanatı gerektirir.

Edebi eserin konusu bütün maddi ve manevi varlığı ile yazar, çevresi ve kâinattır. Eleştirinin konusu ise sanat ese*ridir, bir başkasının yazdıklarıdır. Yani eleştiri, bir dil yapıtı üzerine ikinci bir dil varlığıdır. Eleştiri, yalnız başına var*lığını sürdürebilen bir tür değildir. Eleştiri yazılabilmesi için, ortada eleştirilecek kişi veya eser olmalıdır.
 
Üst