- Konum
- Karı$ık..
-
- Üyelik Tarihi
- 7 Mar 2013
-
- Mesajlar
- 2,021
-
- MFC Puanı
- 297
zgּr iLe TeLLi Turna
gzel bir bahar sabahı, kuşlar o dal senin bu dal benim uuşmaya, 짶tmeye başladığında. yemyeşil ağalar, rengarenk i秧ekler kırlara yeni bir hayat sunarmış, gller, smb켼ller, ssenler, papatyalar, kst켼m iekleri, menekşeler kokularını etrafa sa秧mak iin adeta biribirileriyle yarışırlarmış.
işte bylesine g綼zel bir bahar sabahı zgr漼 getirip pınarın başına bırakıp gitmişler. zgr epeydir insanlardan ve akranlarından uzak, yalnız başına d漼şnmeyi, hayal kurmayı seven bir ocuk olup 짧ıkmış. anası ile babası her gn onu sırayla getirip yelpınarın başına bırakır işlerine giderlermiş.
iin i짧in byyen bir 켶zlemle suyun sesini, rzgarn sesini, kuş seslerini dinlermiş zg춼r. bulutlara bakıp şekiller ıkarırmış, i秧ekler koklarmış, hanidir gkyz漼ne bakıp kuş olup umak ve hayalde olsa başka bir dnya i缧inde kendini bulmak istermiş
zgr birg漼n pınar başında oynarken ağaların arkasından bir ses duymuş. sanki bir tavşan kamış. sanki bir dal kırılmış. sanki bir kuş havalanmış. bir hışırtı duymuş ve merak edip g秶zn oraya dikmiş bu sesi ne 켧ıkardı? diye ama bir şey grememiş.
ertesi gn 漶zgr getirip pınarın başına yine bırakıp gitmişler. 켶zgr pınarın başında hayallere daldığı sırada ağaların ve 짧alılıkların arkasında yine bir ses duymuş, bir grlt켼yle beraber bir ses ve ardından ocuk sesini andırır bir ığlık kopmuş. korkmuş 秶zgr
sık ağaların 짶n tarafında bek bek 涧alılar ve bitkiler varmış. o alıların gerisinde de kocaman bir ormanı andırır ağalık. heyecanlanmış 秶zgr ve yine merak etmiş, acaba bu ses nerden geldi ve ne ıkardı? diye.
ağa짧lık ve alılara doğru uzun sre bakmış ama bir şey g缶rememiş. biraz korkmuş. nk缼 bahar ve yaz ayları, ayı, yabani domuz, kurt , tilki, sansar gibi daha bir sr yabani hayvan barınırmış k켶yn etrafındaki vadilerde. fırsat bulduklarında gece vakti zaman zaman ky춼n taa ilerine doğru indikleri de olurmuş.
ağaların arasında garip garip sesler 秧ıkmaya devam etmiş. zgr d漼şnmş sonra yavaş켧a diz ve ellerinin zerinde emekleyerek ağalığın olduğu yere gelip bakmışki, ne g짶rsn leylek by켼klğnde, uzun bacaklı, zarif boyunlu, parlak, duru g켼zel gzl bir kuş. başının arka tarafında geriye doğru sarkan z漼lf ile tepesi, kanatlarının ucu, boynunun bir bl춼m kara renkte ve kanatlarında gz alıcı, m춢vi, kırmızı, yeşil tyleri olan kanatları pırıl pırıl hayatında ilk defa grd춼ğ gzel bir kuş. zavallı kuş yaralı olarak tilkinin saldırısından kendini korumaya 켧alışarak kanatlarını ırpar dururmuş ama uamazmış. bir kanadı kırık ve yerde s秼rklermiş, yaralı olduğunu ve aksadığını farketmiş zg춼r.
tilkiye karşı bir lm kalım savaşı veren g漼zel kuş, son gcyle direnip, karşı koyarmış gagasıyla. o an y켼reği titremiş zgr漼n, ayağa kalkamadığına hayıflanmış, ayağa kalkıp kuşa yardım edemediğine. ama ne pahasına olursa olsun onun kurtulması gerektiğini dşnm켼ş, avazı ıktığı kadar bağırarak, yerden aldığı taşı var gc缼yle fırlatıvermiş tilkiye doğru. taşın ıkardığı gr缼ltyle beraber neye uğradığını şaşıran tilki kurtuluşu kamada bulmuş. kuş da aksayarak 짧alılıkların arkasına girip gzden yitivermiş.
zg涼r kulak kabartıp soluğunu tutmuş. yreği arpmış heyecandan..sonra yavaş yavaş doğrulup ordan gelecek bir sese kulak kabartmış ama ses 짧ıkmamış. saatlerce gzn漼 oradan ayırmadan bakmış. ahh! keşke yryebilseydi diye i켧 geirmiş zg綼r, gidip alılıkların arasına bakıp yardım edebilseydim. demiş kendi kendine
bacakları tutmazmış zg綼rn, henz 8 yaşlarında iken tırmandığı kavak ağacında kırılan dalla birlikte taşların 켼stne dşm켼ş ve işte o gnden sonra yr켼yememiş zgr. ailesinin doktora g漶trecek parası olmadığı iin k짶yde eski usllerle kırılan belini sıkı sıkıya sarıp sarmalamışlar ve bir sre sonra a켧tıklarında belini zgr'漼n fel olduğu anlaşılmış ama iş işten gemiş, nereye g秶trmşlerse, bir 켧are bulamamışlar. zgr, biraz cehaletin, biraz da yoksullığun kurbanı olmuş anlayacağınız. o g漼nden sonra yryememiş, okula bile anne ve babasının sırtında gidip gelmiş.
켶zgr kulak kabartıp soluğunu tutmuş ve yreği 켧arparak beklemeye koyulmuş sonra bir ses duyunca yavaş yavaş doğrulmuş. ne grse beğenirsiniz, inci boynunu uzatmış gzel mi g漼zel bir kuş. ilk kez grmşm漼ş byle gzel bir kuşu. kuş olduk漧a rkek ve şaşkın bir şekilde bakıp, incecik uzun bacaklarının zerinde titreyerek, g켶zlerini zgre dikip karşısında kıpırdamadan durmuş
o anda g漶z gze gelmişler. zg涼rn hayran hayran bakışı ve sıcacık gl켼mseyişi, bu gzel kuşu by켼lemiş sanki. kuş gzlerini iri iri amış 槶zgre bakmış. bakışları tatlı ama o kadar da hz켼nlymş. 켶zgr pek duygulanmış. şimdi tek korkusu o olağanst켼 gzel kuşu rk켼tmekmiş. kıpırdamaktan bile ekinmiş. sonra cesaretini toplayıp usulca elini uzatmış, utana utana okşamaya yeltenmiş. o an sanki dş g缶rmşmş 켶zgr. by켼lenmiş adeta, bir sre bu by켼nn etkisinden kurtaramamış kendisini.
sonra kuş aksaya aksaya sık ağalara doğru tekrar ilerlemiş. ka짧acak diye dşnm켼ş zgr. gitme g漼zel kuş, korkma sana bir şey yapmam, gel arkadaş olalım. bak yryemiyorum, 켼stelik arkadaşımda yok. yle yalnızım ki, diye seslenmiş ardından
gzel kuş olduğu yerde durmuş, 漶zgr anlıyormuş gibi dinlemiş sanki. sonra yavaş yavaş 켶zgre doğru yr켼meye koyulmuş, zgr漼n yanına gelip durmuş. hi de yle korkar g綶rnmezmiş. bu defa zg춼r şaşırmış. kuş zgre iyice yaklaşmış. sonra durup g漶zlerini zgre dikmiş
g漼zelim kuş bir ara kaacak gibi olmuş, sonra birden başını yine zg綼rden yana evirmiş, başını oynatarak boynunu uzatmış zg綼re doğru. iyice yaklaşmış, zgre doğru kararsız bir ka漧 adım atıp, tam yanıbaşında durmuş. gzelim bakışlarıyla zg춼r szm켼ş, turnalar dostlarını bakışlarından tanırlarmış derler...
gzel kuşum demiş zg춼r. korkmuyorsun değil mi? bırakıp gitmeyeceksin beni? sonra kuş, anlamış gibi uzun gagasını uzatmış. zgr漼n salarını koklar gibi yapmış, gagasını yz缼nde, salarında gezdirmiş zg綼r sevinten havalara umuş
秶zgr, yavaşa elini o ipeksi kanatlarının 짼zerinde gezdirmiş. kuş başını eğmiş. başı zgr漼n omuzuna değiyormuş neredeyse. kuşun, kanayan yerini gmleğinden yırttığı bir parayla sararak, babasının geleceği saati beklemeye koyulmuş 槶zgr.
akşama doğru zg춼r almaya geldiğinde şaşkınlığını saklayamamış babası. bu kuşun telli turna ve g춧men bir su kuşu olduğunu sylemiş sonra diğer hayvanlardan zarar grmemesi i涧in sık ağalar arasında kuşa geici bir yer yapmış babası. oğlunun g秶zlerini parıldatan sevin, son derce mutlu etmiş onu. sonra, kuşu tutup iine koymuşlar korkma g秼zel kuş yine geleceğim, seninle dost olacağız. deyip evin yolunu tutmuşlar baba oğul.
o gn sevinten sabaha kadar g짶zn uyku tutmamış 켶zgrn, aklı fikri turna daymış. d켶rt gzle sabahın olmasını bekleyip kuşu ile başbaşa olmayı tasarlamış. beyni ile dş漼nmş, beyni ile duymuş. şimdi o zavalı kuş acaba ne yapıyor? kırık kanadı ok acı veriyormu mu? beraber u짧up konduğu srs켼 onu arıyor mu? arkadaşları annesi babası onu aralarında grmeyince konuşup ağlıyorlar mı? diye turna kuşun tm olumsuzluklarının acısını y漼reğinde duymuş. ne trl yatsa rahat edememiş...
켶zgr artık mutluymuş, bir de kırık kanadı sarılsa keyfine diyecek yokmuş. her sabah olduğunda sabırsızlıkla kuşuna kavuşmasını beklermiş. her akşam kafasında hep telli turnanın hayaliyle yatağa girip uyurmuş.
ilk gnlerde telli turnası tedirginmiş, ah keşke kucağına aldığında rahat olsa, 켼rkmese, elini uzattığında korkmasa, pebilse, okşayabilse, iyi arkadaş olsalar ve bt漼n gn beraber oynasalar, beraber konuşsalar, diye dş켼nrmş 켶zgr
gn ge켧tike yavaş yavaş telli turnanın tedirğinliği, rkekliği azalmış ve bir s缼re sonra tamamen alışmış zgre, hi漧 ayrılmamış artık. zgr y漼reğini saran bu mutluluğun iine sığmadığını hissedermiş, yere gğe sığmazmış sevinci. saz 綧almaya başlamış zgr, turnalar 漼zerine trkler 켶ğrenip sylemiş, yz漼 glermiş srekli. bu duruma en 켧ok da annesi, babası ile aşkadaşları sevinmişler.
telli turna gece gndz 켶zgrle yatıp, zg춼rle kalkarmış artık. tş漼 mutlu edermiş zgr漼, gnn her saati, neşe sa켧armış yaşamına. en yorgun olduğu sabahlar bile sevinle uyanmış. ne gzel onunla uyanmak allahım, ne hoş ona yakın olmak, onun g缼zelliğini doyasıya seyretmek her sabah deyip sonsuz mutluluğunu dile getirirmiş.
yaşamı inanılmaz sevmeye başlamış zgr. artık o eski mutsuz, acı 漧eken zgr değilmiş. o eski 漶zgr gitmiş, yerine mutlu, umut dolu, sevin dolu bir 짶zgr gelmiş.
baharın verimli ayları, yağmur ykl켼 bulutlar bir taraftan bir tarafa koşuşup durduğunda, bahar yelleri esmeye başlamış, ardında şimşekler ve yağmur yağmış, yağmurdan sonra pırıl pırıl gneş gr춼nmş gky춼znde...
zg춼r kırlara ıkmak istemiş telli turnasıyla
kırlarda i秧eklerin iine gt綼rp bırakıvermiş babası zg춼r telli turnasıyla artık sıra telli turnanın zg춼re umasına gelmiş, bırakıvermiş kırların orta yerine telli turnayı. 秶zgrce istediği kadar uabilir, istediği yere gidebilirmiş. fakat nedense u짧mamış, sadece bir iki kez kanatlarını ırpmış durmuş. zg綼r uzun bir sure telli turnasının umasını beklemiş, arada bir kanatlarını amış ama u秧mamış. o an yreği burkulmuş zg춼rn, yoksa oda mı kendisi gibi kt춼rm olup yerde kalacak? diye hayıflanmış. sonra bir iki deneme daha yapmış ve havalanmış.
ne var ki ok y짼kseklere ıkamamış, ne zaman havalansa, ykselmeden 缶zgrn yanına gelip konmuş. kısa u켧uşlu bu alışmalar bir ka gn s缼rmş. sonra alışmış, uzaklara, gky춼znn derinliklerine doğru u켧maya başlamış. o havadayken zgr漼n ii iine sığmamış. bazen sevin秧le oşmuş, bazen ağlamış sevinten. 秶zgr, sevincini, by켼klerin anlıyamayacağı mutluluğunu yaşamış, telli turnasının kırlarda uup uup geri gelmesiyle, d秼nyalar onun olmuş...
leylekler, kazlar, sr s켼r g춧men kuşlar geip giderlermiş zerlerinden. telli turna g缶kyzne bakıp bakıp durmuş her g켼n telli turnasını kucağına alır okşar, sonra havalara fırlatırmış. kuşu uup gider ve havada dner d綶ner dner, sonra tekrar dner gelirmiş
eve d涶nmeden nce kuşu gelmemişse iki parmağını dudaklarının arasına sokarak tiz bir ıslık tt涼rr, gky춼znde kaybolan kuş, ok gibi o anda ykseklerde 켧ıkar gelirmiş. havalar gzel, kırlar rengarenk i짧ekle doluymuş
derken aradan gnler, haftalar, aylar geip gitmiş, 짶zgrn mutluluğuna her ge켧en gn bir mutluluk eklenmiş, bir yıldır candan iki dost, candan iki arkadaş olmuş ikisi. zg춼rn telli turnayla arkadaşlığı, dostluğu tm 켧evre illere de yayılmış. evre illerden bile zg綼r ve telli turnayı grmeye gelenler olurmuş
turnaların her ge춧işinde telli turna sabırsızlaşırmış, kanatlarını ırparak havalanıp turna sr缼sne katılır, turnalarla yarışır gg춼n mavilikleri arasında yitip gidermiş, sonra yine alalır gelip zg綼rn kucağına inermiş.
zg춼rle telli turnanın yanıbaşında mutlu, aydınlık baharlar, yazlar ve sonbaharlar geip gitmiş. derken bir gn telli turna aniden bastıran fırtınayla birlik, esen şiddetli r缼zgarda, bir turna srs켼nn peşinde havalanıp kanatlarını ırparak g짶zden kayboluvermiş. turna srs켼ne katılmış telli turna gkyz漼nde bir nokta olup kayboluncaya kadar izlemiş zgr.
pınarın 漧ağıltısı ve ağaların dallarını inleten rzgarın uğultusu altında bir başına kalmış 缶zgr, akşama kadar beklemiş, beklemiş ama telli turnası dn춼p gelmemiş.
srekli parmaklarını ağzına sokup ıslık almış, 짧ağırmış telli turnası dnp gelmemiş. bu uzun gecikme 漶zgr kaygılandırmış. dokunsalar ağlayacakmış. telli turnasının d켶nşn켼 sabırsızlıkla beklemeye koyulmuş yinede
dakika dakika tedirginleşmiş zgr, iki b漼klm olmuş, boynu bk켼lmş ya başına bir iş gelmişse, ya dn춼p gelmezse o zaman ne yaparım, nasıl yaşarım diye ağlamış zgr
ağlama oğlum, fazla uzaklara gitmiş olamaz, g漶receksin dnp gelecek, fırtınada y漶nn şaşırmış olabileceğini s켶ylemiş babası
umutsuzca sevinmiş zgr, doğrulup g漶kyzne bakmış. fakat t켼m beklentileri boşa ıkmış. akşam olmuş turna kuşu dn綼p gelmemiş
zgr漼n yreğine kocaman bir kor dşm켼ş, alev alev yanmış nazlı yreği.
babası oğlunun yanarcasına, kavrulurcasına z켼lmesine dayanamaz dışarı ıkıp ıkıp g秶kyzne bakarmış. turna kuşunu g켶remeyince yeniden yeniden buruk bir acıya gml漼rmş.
ama bir sabah olmuş ki uyanamamıştır zg춼r onun sesiyle, pencereye uzanıp puslu ve yaşlı gzlerle aramıştır. mutlaka ıkıp gelirdi nasılsa 槶nemli değil diye kendini teselli etmeye alışırmış. beklemeler devam etmiş pencere n綼nde, ama hava kararmış. onu grmeden gelen geceler ne kadar acı, ne kadar da hz漼nlymş meğer.
gece uzun bir s켼re uyuyamamış zgr, ertesi sabah yine h漼znle uyanmış, yoksa onu terk mi etmişti turnası? hem de onca sevgisine rağmen.
artık turnasından ne bir haber almış, ne de bir başka iz, kalakalmıştır by켼k sevgisi ve yreğini tutuşturan zlemiyle bir cehennemin ortasında yapayalnız, o mutlu, umutlu g춼nleri sona ermiş, onsuz hayat cehennemden faksız olmuş zgr i漧in
gnler geip gitmiş, turnası yokmuş artık, turnasından umut kesilmiş. ağlamak istermiş ağlayamazmış, dokunmak istermiş dokunamazmış. t짼m ateşini atıp iine, onca sevgiyi, zlemi hapsetmiş bedenine. ama artık onu delice sevmenin, 綶zlemenin faydası yokmuş, ona delice yanmanın da.
nk缼 turnası artık uup uzaklara gitmiş, kardeşlerinin yanındadır belki, belki başkalarıyla arkadaş olmuş artık o. ve bir daha ne arayacaktır, ne de anacaktır diye dş缼np dururmuş
derken yine gnler, haftalar, aylar, ge켧ip gitmiş, telli turnası gelmemiş. her geen gn b缼yk bir zlemle, tutkuyla beklemiş. s춼r sr켼 gmen kuşlar gelip ge槧miş gkyz漼nde telli turna yokmuş. btn neşesi, sevinci, yaşama hevesi kaybolup gitmiş, artık hep susmuş, konuşmamış, g켼nden gne suskunluğa br켼nmş zg춼r.
artık turnasından umudu iyice kesmiş zgr ve yemeden i漧meden de kesilivermiş, iini kemiren bir hasretle gky綼zne bakıp durmuş gzyaşları i춧erisinde. aradan haftalar, aylar gemiş, ne yaparlarsa yapsınlar bir trl缼 avunmazmış. zgr漼n yreği bomboşmuş, acılar iinde kıvranırmış. hastalanıp yataklara d짼şmş sonunda. babası, annesi gnlerce başını beklemişler. neyi var neyi yok satıp doktor doktor gezdirmişler ama bir t켼rl iyileşmemiş zg춼r. gnden gne durumu daha da ağırlaşmış. sonunda alıp k켶ye getirmişler zgr漼. kyn b漼tn ocukları toplanıp teselli etmeye 짧alışmış, adaklar adayıp yatırlara, dua etmişler zgr i漧in ama değişen bir şey olmamış. zgr iyileşmemiş bir t漼rl
zg춼r gn gn zayıflamış, yataklardan 켧ıkmaz olmuş ne istiyorsun zgr oğlum. dermiş anası kuşumu istiyorum anam ne zaman gelecek diye sızlanırmış gelecek kurban olduğum, gelecek dermiş anası g漶zyaşları ierisinde.
iim yanıyor ana onu 秧ok seviyorum, ok zledim. dermiş,her g綼n. anası bir bardak soğuk su verirmiş ama bu benim yreğimi ferahlatmıyor ana yreğimin yangınını s켶ndrmyor dermiş. ana kuşum niye gelmiyor, gelecek oğul bahara gelecek. gelmiyor anam unuttu beni. gelecek oğlum ya gelmezse 켶lrm anam anası y켼zn duvara 켧evirip ağzından yel alsın bu nasıl sz oğul dermiş o gnden sonra her g漼n zgr漼 pınar başına gtrm漼şler, zgr her g漼n byk bir 켶zlemle telli turnasını beklemiş.
ve gnler geip gitmiş 짶ylece, bahar ayları yaklaşmış zgr konuşmamış artık, hep susmuş, her ge漧en gn biraz daha erimiş gzlerini g춶kyzne dikip susmuş. susmuş susmuş g켼nlerce, aylarca tek kelime etmemiş. ve bir daha da hiii konuşmamış
bir sabah erken ky綼n iini bir telaş kaplamış zg綼rn ld춼ğ dalga dalga yayılmış her tarafa kyde b춼yk, k켧k, kadın, erkek herkes pınar başına toplanıp ağlamış kyl춼ler pınar başında mezarını kazıp zgr漼 koymuşlar mezara... anası, ah yavrum!.. oğul balım, birtanem, cigerparem deyip ağlamış durmuş
her gn bir demet kır i짧eği toplayıp oğlunun mezarına gitmiş anası gzyaşları ierisinde. hem y槼rrmş hem de d켼şnrm켼ş. işte şu ağacın altında şyle demişti. ve işte bu yolun başında dinlenmişlerdi işte orda şyle demişti ana kuşum ne zaman gelecek. burada turna t涼rks s켶ylemişti. dağ, bayır, pınar hepsi, hepsi yerinde dururmuş yalnızca zgr yokmuş. her g漼n zgr漼n sevdiği bir demet kır ieğini toplayıp mezarının 秼stne bırakıverirmiş.
bir sabah yine mezara varmış ve bakmışki iki telli turna oğlunun mezarının st켼ne konmuş acı acı tmedeymiş. biri yabancıymış ama b涼r oğlunun telli turnasının ta kendisiymiş. gzlerine inanamamış, yoksa bu bir r춼yamıydı. sel olup akmış gzleri anasının, sonra telli turnaya elini uzatıp onu tutmak, okşamak, pmek ve oğlunun hasretini gidermek istemiş. ama g涼zel telli turna el uzanır uzanmaz kanat ırparak havalanmış, uzak gklere gitmiş. ana, onu u綧suz bucaksız gkte, bir nokta kalıncaya kadar gzleyip g涶zden yitirmiş
ve işte o gn bu gnd켼r her mevsim yzn켼 bahara dndğ漼nde iki telli turna gelip zgr漼n mezarının başına konup acı acı ter ve sonra da uup giderlermiş..
Telli Turnam Selam G槶tr
Telli turnam selam gt춼r
Sevdiğimin diyarına
zܼlmesin ağlamasın
Belki gelirim yarına cananıma
Hasret kimseye kalmasın
Sevdalılar ayrılmasın
Ben yandım eller yanmasın
Sevdanın aşkın narına canıma
Gnle hasret yazıldı
Sevgiye mezar kazıldı
İki damla yaş s漼zld
G켶zlerimin pınarına
Hasret kimseye kalmasın
Sevdalılar ayrılmasın
Ben yandım eller yanmasın
Sevdanın aşkın narına canıma
gzel bir bahar sabahı, kuşlar o dal senin bu dal benim uuşmaya, 짶tmeye başladığında. yemyeşil ağalar, rengarenk i秧ekler kırlara yeni bir hayat sunarmış, gller, smb켼ller, ssenler, papatyalar, kst켼m iekleri, menekşeler kokularını etrafa sa秧mak iin adeta biribirileriyle yarışırlarmış.
işte bylesine g綼zel bir bahar sabahı zgr漼 getirip pınarın başına bırakıp gitmişler. zgr epeydir insanlardan ve akranlarından uzak, yalnız başına d漼şnmeyi, hayal kurmayı seven bir ocuk olup 짧ıkmış. anası ile babası her gn onu sırayla getirip yelpınarın başına bırakır işlerine giderlermiş.
iin i짧in byyen bir 켶zlemle suyun sesini, rzgarn sesini, kuş seslerini dinlermiş zg춼r. bulutlara bakıp şekiller ıkarırmış, i秧ekler koklarmış, hanidir gkyz漼ne bakıp kuş olup umak ve hayalde olsa başka bir dnya i缧inde kendini bulmak istermiş
zgr birg漼n pınar başında oynarken ağaların arkasından bir ses duymuş. sanki bir tavşan kamış. sanki bir dal kırılmış. sanki bir kuş havalanmış. bir hışırtı duymuş ve merak edip g秶zn oraya dikmiş bu sesi ne 켧ıkardı? diye ama bir şey grememiş.
ertesi gn 漶zgr getirip pınarın başına yine bırakıp gitmişler. 켶zgr pınarın başında hayallere daldığı sırada ağaların ve 짧alılıkların arkasında yine bir ses duymuş, bir grlt켼yle beraber bir ses ve ardından ocuk sesini andırır bir ığlık kopmuş. korkmuş 秶zgr
sık ağaların 짶n tarafında bek bek 涧alılar ve bitkiler varmış. o alıların gerisinde de kocaman bir ormanı andırır ağalık. heyecanlanmış 秶zgr ve yine merak etmiş, acaba bu ses nerden geldi ve ne ıkardı? diye.
ağa짧lık ve alılara doğru uzun sre bakmış ama bir şey g缶rememiş. biraz korkmuş. nk缼 bahar ve yaz ayları, ayı, yabani domuz, kurt , tilki, sansar gibi daha bir sr yabani hayvan barınırmış k켶yn etrafındaki vadilerde. fırsat bulduklarında gece vakti zaman zaman ky춼n taa ilerine doğru indikleri de olurmuş.
ağaların arasında garip garip sesler 秧ıkmaya devam etmiş. zgr d漼şnmş sonra yavaş켧a diz ve ellerinin zerinde emekleyerek ağalığın olduğu yere gelip bakmışki, ne g짶rsn leylek by켼klğnde, uzun bacaklı, zarif boyunlu, parlak, duru g켼zel gzl bir kuş. başının arka tarafında geriye doğru sarkan z漼lf ile tepesi, kanatlarının ucu, boynunun bir bl춼m kara renkte ve kanatlarında gz alıcı, m춢vi, kırmızı, yeşil tyleri olan kanatları pırıl pırıl hayatında ilk defa grd춼ğ gzel bir kuş. zavallı kuş yaralı olarak tilkinin saldırısından kendini korumaya 켧alışarak kanatlarını ırpar dururmuş ama uamazmış. bir kanadı kırık ve yerde s秼rklermiş, yaralı olduğunu ve aksadığını farketmiş zg춼r.
tilkiye karşı bir lm kalım savaşı veren g漼zel kuş, son gcyle direnip, karşı koyarmış gagasıyla. o an y켼reği titremiş zgr漼n, ayağa kalkamadığına hayıflanmış, ayağa kalkıp kuşa yardım edemediğine. ama ne pahasına olursa olsun onun kurtulması gerektiğini dşnm켼ş, avazı ıktığı kadar bağırarak, yerden aldığı taşı var gc缼yle fırlatıvermiş tilkiye doğru. taşın ıkardığı gr缼ltyle beraber neye uğradığını şaşıran tilki kurtuluşu kamada bulmuş. kuş da aksayarak 짧alılıkların arkasına girip gzden yitivermiş.
zg涼r kulak kabartıp soluğunu tutmuş. yreği arpmış heyecandan..sonra yavaş yavaş doğrulup ordan gelecek bir sese kulak kabartmış ama ses 짧ıkmamış. saatlerce gzn漼 oradan ayırmadan bakmış. ahh! keşke yryebilseydi diye i켧 geirmiş zg綼r, gidip alılıkların arasına bakıp yardım edebilseydim. demiş kendi kendine
bacakları tutmazmış zg綼rn, henz 8 yaşlarında iken tırmandığı kavak ağacında kırılan dalla birlikte taşların 켼stne dşm켼ş ve işte o gnden sonra yr켼yememiş zgr. ailesinin doktora g漶trecek parası olmadığı iin k짶yde eski usllerle kırılan belini sıkı sıkıya sarıp sarmalamışlar ve bir sre sonra a켧tıklarında belini zgr'漼n fel olduğu anlaşılmış ama iş işten gemiş, nereye g秶trmşlerse, bir 켧are bulamamışlar. zgr, biraz cehaletin, biraz da yoksullığun kurbanı olmuş anlayacağınız. o g漼nden sonra yryememiş, okula bile anne ve babasının sırtında gidip gelmiş.
켶zgr kulak kabartıp soluğunu tutmuş ve yreği 켧arparak beklemeye koyulmuş sonra bir ses duyunca yavaş yavaş doğrulmuş. ne grse beğenirsiniz, inci boynunu uzatmış gzel mi g漼zel bir kuş. ilk kez grmşm漼ş byle gzel bir kuşu. kuş olduk漧a rkek ve şaşkın bir şekilde bakıp, incecik uzun bacaklarının zerinde titreyerek, g켶zlerini zgre dikip karşısında kıpırdamadan durmuş
o anda g漶z gze gelmişler. zg涼rn hayran hayran bakışı ve sıcacık gl켼mseyişi, bu gzel kuşu by켼lemiş sanki. kuş gzlerini iri iri amış 槶zgre bakmış. bakışları tatlı ama o kadar da hz켼nlymş. 켶zgr pek duygulanmış. şimdi tek korkusu o olağanst켼 gzel kuşu rk켼tmekmiş. kıpırdamaktan bile ekinmiş. sonra cesaretini toplayıp usulca elini uzatmış, utana utana okşamaya yeltenmiş. o an sanki dş g缶rmşmş 켶zgr. by켼lenmiş adeta, bir sre bu by켼nn etkisinden kurtaramamış kendisini.
sonra kuş aksaya aksaya sık ağalara doğru tekrar ilerlemiş. ka짧acak diye dşnm켼ş zgr. gitme g漼zel kuş, korkma sana bir şey yapmam, gel arkadaş olalım. bak yryemiyorum, 켼stelik arkadaşımda yok. yle yalnızım ki, diye seslenmiş ardından
gzel kuş olduğu yerde durmuş, 漶zgr anlıyormuş gibi dinlemiş sanki. sonra yavaş yavaş 켶zgre doğru yr켼meye koyulmuş, zgr漼n yanına gelip durmuş. hi de yle korkar g綶rnmezmiş. bu defa zg춼r şaşırmış. kuş zgre iyice yaklaşmış. sonra durup g漶zlerini zgre dikmiş
g漼zelim kuş bir ara kaacak gibi olmuş, sonra birden başını yine zg綼rden yana evirmiş, başını oynatarak boynunu uzatmış zg綼re doğru. iyice yaklaşmış, zgre doğru kararsız bir ka漧 adım atıp, tam yanıbaşında durmuş. gzelim bakışlarıyla zg춼r szm켼ş, turnalar dostlarını bakışlarından tanırlarmış derler...
gzel kuşum demiş zg춼r. korkmuyorsun değil mi? bırakıp gitmeyeceksin beni? sonra kuş, anlamış gibi uzun gagasını uzatmış. zgr漼n salarını koklar gibi yapmış, gagasını yz缼nde, salarında gezdirmiş zg綼r sevinten havalara umuş
秶zgr, yavaşa elini o ipeksi kanatlarının 짼zerinde gezdirmiş. kuş başını eğmiş. başı zgr漼n omuzuna değiyormuş neredeyse. kuşun, kanayan yerini gmleğinden yırttığı bir parayla sararak, babasının geleceği saati beklemeye koyulmuş 槶zgr.
akşama doğru zg춼r almaya geldiğinde şaşkınlığını saklayamamış babası. bu kuşun telli turna ve g춧men bir su kuşu olduğunu sylemiş sonra diğer hayvanlardan zarar grmemesi i涧in sık ağalar arasında kuşa geici bir yer yapmış babası. oğlunun g秶zlerini parıldatan sevin, son derce mutlu etmiş onu. sonra, kuşu tutup iine koymuşlar korkma g秼zel kuş yine geleceğim, seninle dost olacağız. deyip evin yolunu tutmuşlar baba oğul.
o gn sevinten sabaha kadar g짶zn uyku tutmamış 켶zgrn, aklı fikri turna daymış. d켶rt gzle sabahın olmasını bekleyip kuşu ile başbaşa olmayı tasarlamış. beyni ile dş漼nmş, beyni ile duymuş. şimdi o zavalı kuş acaba ne yapıyor? kırık kanadı ok acı veriyormu mu? beraber u짧up konduğu srs켼 onu arıyor mu? arkadaşları annesi babası onu aralarında grmeyince konuşup ağlıyorlar mı? diye turna kuşun tm olumsuzluklarının acısını y漼reğinde duymuş. ne trl yatsa rahat edememiş...
켶zgr artık mutluymuş, bir de kırık kanadı sarılsa keyfine diyecek yokmuş. her sabah olduğunda sabırsızlıkla kuşuna kavuşmasını beklermiş. her akşam kafasında hep telli turnanın hayaliyle yatağa girip uyurmuş.
ilk gnlerde telli turnası tedirginmiş, ah keşke kucağına aldığında rahat olsa, 켼rkmese, elini uzattığında korkmasa, pebilse, okşayabilse, iyi arkadaş olsalar ve bt漼n gn beraber oynasalar, beraber konuşsalar, diye dş켼nrmş 켶zgr
gn ge켧tike yavaş yavaş telli turnanın tedirğinliği, rkekliği azalmış ve bir s缼re sonra tamamen alışmış zgre, hi漧 ayrılmamış artık. zgr y漼reğini saran bu mutluluğun iine sığmadığını hissedermiş, yere gğe sığmazmış sevinci. saz 綧almaya başlamış zgr, turnalar 漼zerine trkler 켶ğrenip sylemiş, yz漼 glermiş srekli. bu duruma en 켧ok da annesi, babası ile aşkadaşları sevinmişler.
telli turna gece gndz 켶zgrle yatıp, zg춼rle kalkarmış artık. tş漼 mutlu edermiş zgr漼, gnn her saati, neşe sa켧armış yaşamına. en yorgun olduğu sabahlar bile sevinle uyanmış. ne gzel onunla uyanmak allahım, ne hoş ona yakın olmak, onun g缼zelliğini doyasıya seyretmek her sabah deyip sonsuz mutluluğunu dile getirirmiş.
yaşamı inanılmaz sevmeye başlamış zgr. artık o eski mutsuz, acı 漧eken zgr değilmiş. o eski 漶zgr gitmiş, yerine mutlu, umut dolu, sevin dolu bir 짶zgr gelmiş.
baharın verimli ayları, yağmur ykl켼 bulutlar bir taraftan bir tarafa koşuşup durduğunda, bahar yelleri esmeye başlamış, ardında şimşekler ve yağmur yağmış, yağmurdan sonra pırıl pırıl gneş gr춼nmş gky춼znde...
zg춼r kırlara ıkmak istemiş telli turnasıyla
kırlarda i秧eklerin iine gt綼rp bırakıvermiş babası zg춼r telli turnasıyla artık sıra telli turnanın zg춼re umasına gelmiş, bırakıvermiş kırların orta yerine telli turnayı. 秶zgrce istediği kadar uabilir, istediği yere gidebilirmiş. fakat nedense u짧mamış, sadece bir iki kez kanatlarını ırpmış durmuş. zg綼r uzun bir sure telli turnasının umasını beklemiş, arada bir kanatlarını amış ama u秧mamış. o an yreği burkulmuş zg춼rn, yoksa oda mı kendisi gibi kt춼rm olup yerde kalacak? diye hayıflanmış. sonra bir iki deneme daha yapmış ve havalanmış.
ne var ki ok y짼kseklere ıkamamış, ne zaman havalansa, ykselmeden 缶zgrn yanına gelip konmuş. kısa u켧uşlu bu alışmalar bir ka gn s缼rmş. sonra alışmış, uzaklara, gky춼znn derinliklerine doğru u켧maya başlamış. o havadayken zgr漼n ii iine sığmamış. bazen sevin秧le oşmuş, bazen ağlamış sevinten. 秶zgr, sevincini, by켼klerin anlıyamayacağı mutluluğunu yaşamış, telli turnasının kırlarda uup uup geri gelmesiyle, d秼nyalar onun olmuş...
leylekler, kazlar, sr s켼r g춧men kuşlar geip giderlermiş zerlerinden. telli turna g缶kyzne bakıp bakıp durmuş her g켼n telli turnasını kucağına alır okşar, sonra havalara fırlatırmış. kuşu uup gider ve havada dner d綶ner dner, sonra tekrar dner gelirmiş
eve d涶nmeden nce kuşu gelmemişse iki parmağını dudaklarının arasına sokarak tiz bir ıslık tt涼rr, gky춼znde kaybolan kuş, ok gibi o anda ykseklerde 켧ıkar gelirmiş. havalar gzel, kırlar rengarenk i짧ekle doluymuş
derken aradan gnler, haftalar, aylar geip gitmiş, 짶zgrn mutluluğuna her ge켧en gn bir mutluluk eklenmiş, bir yıldır candan iki dost, candan iki arkadaş olmuş ikisi. zg춼rn telli turnayla arkadaşlığı, dostluğu tm 켧evre illere de yayılmış. evre illerden bile zg綼r ve telli turnayı grmeye gelenler olurmuş
turnaların her ge춧işinde telli turna sabırsızlaşırmış, kanatlarını ırparak havalanıp turna sr缼sne katılır, turnalarla yarışır gg춼n mavilikleri arasında yitip gidermiş, sonra yine alalır gelip zg綼rn kucağına inermiş.
zg춼rle telli turnanın yanıbaşında mutlu, aydınlık baharlar, yazlar ve sonbaharlar geip gitmiş. derken bir gn telli turna aniden bastıran fırtınayla birlik, esen şiddetli r缼zgarda, bir turna srs켼nn peşinde havalanıp kanatlarını ırparak g짶zden kayboluvermiş. turna srs켼ne katılmış telli turna gkyz漼nde bir nokta olup kayboluncaya kadar izlemiş zgr.
pınarın 漧ağıltısı ve ağaların dallarını inleten rzgarın uğultusu altında bir başına kalmış 缶zgr, akşama kadar beklemiş, beklemiş ama telli turnası dn춼p gelmemiş.
srekli parmaklarını ağzına sokup ıslık almış, 짧ağırmış telli turnası dnp gelmemiş. bu uzun gecikme 漶zgr kaygılandırmış. dokunsalar ağlayacakmış. telli turnasının d켶nşn켼 sabırsızlıkla beklemeye koyulmuş yinede
dakika dakika tedirginleşmiş zgr, iki b漼klm olmuş, boynu bk켼lmş ya başına bir iş gelmişse, ya dn춼p gelmezse o zaman ne yaparım, nasıl yaşarım diye ağlamış zgr
ağlama oğlum, fazla uzaklara gitmiş olamaz, g漶receksin dnp gelecek, fırtınada y漶nn şaşırmış olabileceğini s켶ylemiş babası
umutsuzca sevinmiş zgr, doğrulup g漶kyzne bakmış. fakat t켼m beklentileri boşa ıkmış. akşam olmuş turna kuşu dn綼p gelmemiş
zgr漼n yreğine kocaman bir kor dşm켼ş, alev alev yanmış nazlı yreği.
babası oğlunun yanarcasına, kavrulurcasına z켼lmesine dayanamaz dışarı ıkıp ıkıp g秶kyzne bakarmış. turna kuşunu g켶remeyince yeniden yeniden buruk bir acıya gml漼rmş.
ama bir sabah olmuş ki uyanamamıştır zg춼r onun sesiyle, pencereye uzanıp puslu ve yaşlı gzlerle aramıştır. mutlaka ıkıp gelirdi nasılsa 槶nemli değil diye kendini teselli etmeye alışırmış. beklemeler devam etmiş pencere n綼nde, ama hava kararmış. onu grmeden gelen geceler ne kadar acı, ne kadar da hz漼nlymş meğer.
gece uzun bir s켼re uyuyamamış zgr, ertesi sabah yine h漼znle uyanmış, yoksa onu terk mi etmişti turnası? hem de onca sevgisine rağmen.
artık turnasından ne bir haber almış, ne de bir başka iz, kalakalmıştır by켼k sevgisi ve yreğini tutuşturan zlemiyle bir cehennemin ortasında yapayalnız, o mutlu, umutlu g춼nleri sona ermiş, onsuz hayat cehennemden faksız olmuş zgr i漧in
gnler geip gitmiş, turnası yokmuş artık, turnasından umut kesilmiş. ağlamak istermiş ağlayamazmış, dokunmak istermiş dokunamazmış. t짼m ateşini atıp iine, onca sevgiyi, zlemi hapsetmiş bedenine. ama artık onu delice sevmenin, 綶zlemenin faydası yokmuş, ona delice yanmanın da.
nk缼 turnası artık uup uzaklara gitmiş, kardeşlerinin yanındadır belki, belki başkalarıyla arkadaş olmuş artık o. ve bir daha ne arayacaktır, ne de anacaktır diye dş缼np dururmuş
derken yine gnler, haftalar, aylar, ge켧ip gitmiş, telli turnası gelmemiş. her geen gn b缼yk bir zlemle, tutkuyla beklemiş. s춼r sr켼 gmen kuşlar gelip ge槧miş gkyz漼nde telli turna yokmuş. btn neşesi, sevinci, yaşama hevesi kaybolup gitmiş, artık hep susmuş, konuşmamış, g켼nden gne suskunluğa br켼nmş zg춼r.
artık turnasından umudu iyice kesmiş zgr ve yemeden i漧meden de kesilivermiş, iini kemiren bir hasretle gky綼zne bakıp durmuş gzyaşları i춧erisinde. aradan haftalar, aylar gemiş, ne yaparlarsa yapsınlar bir trl缼 avunmazmış. zgr漼n yreği bomboşmuş, acılar iinde kıvranırmış. hastalanıp yataklara d짼şmş sonunda. babası, annesi gnlerce başını beklemişler. neyi var neyi yok satıp doktor doktor gezdirmişler ama bir t켼rl iyileşmemiş zg춼r. gnden gne durumu daha da ağırlaşmış. sonunda alıp k켶ye getirmişler zgr漼. kyn b漼tn ocukları toplanıp teselli etmeye 짧alışmış, adaklar adayıp yatırlara, dua etmişler zgr i漧in ama değişen bir şey olmamış. zgr iyileşmemiş bir t漼rl
zg춼r gn gn zayıflamış, yataklardan 켧ıkmaz olmuş ne istiyorsun zgr oğlum. dermiş anası kuşumu istiyorum anam ne zaman gelecek diye sızlanırmış gelecek kurban olduğum, gelecek dermiş anası g漶zyaşları ierisinde.
iim yanıyor ana onu 秧ok seviyorum, ok zledim. dermiş,her g綼n. anası bir bardak soğuk su verirmiş ama bu benim yreğimi ferahlatmıyor ana yreğimin yangınını s켶ndrmyor dermiş. ana kuşum niye gelmiyor, gelecek oğul bahara gelecek. gelmiyor anam unuttu beni. gelecek oğlum ya gelmezse 켶lrm anam anası y켼zn duvara 켧evirip ağzından yel alsın bu nasıl sz oğul dermiş o gnden sonra her g漼n zgr漼 pınar başına gtrm漼şler, zgr her g漼n byk bir 켶zlemle telli turnasını beklemiş.
ve gnler geip gitmiş 짶ylece, bahar ayları yaklaşmış zgr konuşmamış artık, hep susmuş, her ge漧en gn biraz daha erimiş gzlerini g춶kyzne dikip susmuş. susmuş susmuş g켼nlerce, aylarca tek kelime etmemiş. ve bir daha da hiii konuşmamış
bir sabah erken ky綼n iini bir telaş kaplamış zg綼rn ld춼ğ dalga dalga yayılmış her tarafa kyde b춼yk, k켧k, kadın, erkek herkes pınar başına toplanıp ağlamış kyl춼ler pınar başında mezarını kazıp zgr漼 koymuşlar mezara... anası, ah yavrum!.. oğul balım, birtanem, cigerparem deyip ağlamış durmuş
her gn bir demet kır i짧eği toplayıp oğlunun mezarına gitmiş anası gzyaşları ierisinde. hem y槼rrmş hem de d켼şnrm켼ş. işte şu ağacın altında şyle demişti. ve işte bu yolun başında dinlenmişlerdi işte orda şyle demişti ana kuşum ne zaman gelecek. burada turna t涼rks s켶ylemişti. dağ, bayır, pınar hepsi, hepsi yerinde dururmuş yalnızca zgr yokmuş. her g漼n zgr漼n sevdiği bir demet kır ieğini toplayıp mezarının 秼stne bırakıverirmiş.
bir sabah yine mezara varmış ve bakmışki iki telli turna oğlunun mezarının st켼ne konmuş acı acı tmedeymiş. biri yabancıymış ama b涼r oğlunun telli turnasının ta kendisiymiş. gzlerine inanamamış, yoksa bu bir r춼yamıydı. sel olup akmış gzleri anasının, sonra telli turnaya elini uzatıp onu tutmak, okşamak, pmek ve oğlunun hasretini gidermek istemiş. ama g涼zel telli turna el uzanır uzanmaz kanat ırparak havalanmış, uzak gklere gitmiş. ana, onu u綧suz bucaksız gkte, bir nokta kalıncaya kadar gzleyip g涶zden yitirmiş
ve işte o gn bu gnd켼r her mevsim yzn켼 bahara dndğ漼nde iki telli turna gelip zgr漼n mezarının başına konup acı acı ter ve sonra da uup giderlermiş..
Telli Turnam Selam G槶tr
Telli turnam selam gt춼r
Sevdiğimin diyarına
zܼlmesin ağlamasın
Belki gelirim yarına cananıma
Hasret kimseye kalmasın
Sevdalılar ayrılmasın
Ben yandım eller yanmasın
Sevdanın aşkın narına canıma
Gnle hasret yazıldı
Sevgiye mezar kazıldı
İki damla yaş s漼zld
G켶zlerimin pınarına
Hasret kimseye kalmasın
Sevdalılar ayrılmasın
Ben yandım eller yanmasın
Sevdanın aşkın narına canıma