Uzaklara haber göndermek için kullanılan bir araçtır. Bir «verici», bir «alıcı» ve ikisi arasında bir «elektrik hattı» ndan ibarettir.
Devreyi tamamlamak için ikinci hat çekmek yerine, hattın iki ucu toprağa verilir. Ayrıca jeneratör veya batarya olarak bir de elektrik kaynağı gereklidir. Verici, elektrik devresini açıp kapayan anahtardır. «Maniple» diye anılır. Basılınca devre kapanır, elektrik akımı doğar.
Alıcı, bir bobinden ibarettir. «Elektromıknatıs» diye anılır Bobinin karşısında ileri geri hareket eden bir çubuk vardır. İçine de bir yumuşak demir yerleştirilmiştir. Akım geçince bobin, mıknatıs halini alarak karşısındaki çubuğu çeker. Çubuğun ucuna kalem bağlanmıştır. Manipleye basılınca, kalem, hareket eden bir kağıdın üzerine çizgi çizer. Verici istasyonda manipleye basıldıkça kağıt üzerine çizgiler çizilir.
Kısa basılınca nokta, uzun basılınca çizgi olur. Telgrafı bulan Amerikan bilgini Morse, kendi adını taşıyan bir telgraf alfabesi yapmıştır. Her harfin çizgi ve noktalardan ibaret bir işareti vardır. Telgrafın çok uzaklara kadar gönderilebilmesi için araya «röle (bağlantı)» istasyonları kurulur ve elektrik akımının küçülmesi önlenir. Telgrafların çabuk gönderilmesini sağlamak için otomatik vericiler de gerçekleştirilmiştir. Bu sayede dakikada 350-400 kelime göndermek mümkündür.
İnsanlar tarihin ilk çağlarından beri haberleşme için çareler aramışlardır. Haberleşmeyi mükemmelleştiren buluş olan telgraf, 19. yüzyılda yoğunlaşan çalışmalardan sonra Samuel Morse, ilk telgrafı gerçekleştirmiştir. Fakat Morse buluşunu hiç bir hükümete kabul ettiremimiş, ilk defa zamanın Osmanlı Padişahı Abdülmecit buluşu takdir edip, bilgine ihtira beratıyla beraber elmaslı bir madalya hediye etmiştir.
Bugünkü telgraf, Morse'un buluşunun çok geliştirilmiş şeklidir. Telgraf sistemi 1874’te Emile Bandot tarafından modern teleks makinelerine benzer duruma getirildi. Telgraf mesaj alıp verme merkezlerinin gelişmesi 1930’lardan sonra olmuştur. Şerit kullanan tam otomatik mesaj alıp verme merkezleri 1950’lerde kullanılmaya başlamıştır.
1960’lardan sonra tek hat üzerinden birçok frekansla yayın yapan elektromanyetik kromportör (multiplex) telgraf sistemleri gelişince telgraf, teleks ve faksimile gibi çok ileri yazı ve resim gönderme alma sistemleri haline dönüştü. Telgraf sistemleri, telefon sistemleriyle ortak fakat ayrılmış belli frekans bandlarında yüksek frekans radyolink düzen içerisinde çalışmaktadır. Telgraf trafiği de telefon sinyalleri gibi yüksek frekanslı radyo dalgaları şeklinde koaks, optik kablo
fiber optik kablolardan veya antenden antene havadan ve uydular aracılığıyla yapılır. (Bkz. Telefon)
Telgraf hizmetleri
En iyi bilinen telgraf hizmeti telegramdır. Telegramlar mesajları bir ülke içinde bir noktadan diğerine iletirler. Mesaj ya mahalli telgraf bürosuna verilir veya telefonla bu ofise dikte ettirilir. Bu mesaj gideceği yere teledaktilo kullanan operatör vasıtasıyla gönderilir. Mesajı alan istasyonda mesaj kağıt üzerine basılır ve elden, gideceği şahsa verilir. Milletlerarası telgraf olan kablo graflar genellikle bir denizaltı kablosuyla gönderilirler. Mesaj bir telgraf bürosuna verilir ve telgraf da olduğu gibi adrese gönderilir.
Bunlar mahalli telgraf bürolarına normal yolla verilirler, sonra gemiyle haberleşme halinde olan radyo-telgraf istasyonuna gönderilirler. Teledaktilo büroları alıcının bürosuyla diğer bir yer arasında direk bağlantı kurarlar. Herhangi bir teledaktilo operatörü makinasını umumi telefon çalışmalarında olduğu gibi birtakım işlemden sonra istenen teledaktiloya bağlar. Mesajı daktiloya benzer bir alet üzerine yazar, bu mesaj anında alıcı teledaktilo tarafından basılır. ABD’de teledaktilo çalışmaları TWX sistemi olarak bilinirken Avrupa’da bunun yerini teleks alır.
Telgraf makinesi nasıl çalışır?
En fazla kullanılan telgraf makinesi teledaktilolardır. Bu hem alma hem de verme işlemlerinde kullanılır. Bir mesaj göndermek için operatör bunu basit olarak daktilo eder. Operatör her tuşa basışında beş uzun demir kendilerini beşinci bölüm Murray Kod’una ayarlayarak lazım olan harfi meydana getirirler. Boşluklar için gene lüzumlu demir çubuklar kullanılır. İşaretler için çubuklar sola geçer ve boşluk çubuklarının arkasından çıkar. Bu çıkıntı meydana getiren çubuklar, hat üzerinde akım gönderen elektrik düğmelerini kapar.
Alıcı teledaktiloda her işaretin alımı bir elektromıknatısın beş çubuktan birine basmasına ve böylece belirli bir harfi gösteren beşinci bölüm kod kombinasyonunu meydana getirmesine sebep olur. İşaretler için basılı çubuklar, boşluklar için hareket ettirilmemiş çubuklar, döner şekilde olan harf kafalarını belirli harf gelince durdurur. Sonra harfin arkasına çekiçle vurulur ve harf kağıda basılır. Bir teledaktilo operatörü devamlı daktilo yazamayacağı için pahalı olan telgraf hattını devamlı kullanamaz. Bu hattın devamlı kullanılabilmesi şeride alınan mesajın gönderilmesiyle mümkün olabilir.
Bunun için yazılı mesaj ilk önce şerit üzerine kaydedilir, daha sonra şerit makineye takılarak mesaj alıcı merkeze gönderilir. Mesaj kapayıp açan merkezlerde gelen sinyaller mesajı kağıt şeride basan reperforatorü işletirler. Kapayıp açma merkezlerinde aynı zamanda, mesaj yazılı hale çevrilir. Elektronik olarak kontrol edilen kapayıp açma merkezlerinde mesajlar manyetik hafıza devreleri üzerinde depolanır ve lüzumlu hat boşalınca buradan okunarak, operatöre lüzum görülmeden, diğer intikal merkezlerine gönderilir.
Devreyi tamamlamak için ikinci hat çekmek yerine, hattın iki ucu toprağa verilir. Ayrıca jeneratör veya batarya olarak bir de elektrik kaynağı gereklidir. Verici, elektrik devresini açıp kapayan anahtardır. «Maniple» diye anılır. Basılınca devre kapanır, elektrik akımı doğar.
Alıcı, bir bobinden ibarettir. «Elektromıknatıs» diye anılır Bobinin karşısında ileri geri hareket eden bir çubuk vardır. İçine de bir yumuşak demir yerleştirilmiştir. Akım geçince bobin, mıknatıs halini alarak karşısındaki çubuğu çeker. Çubuğun ucuna kalem bağlanmıştır. Manipleye basılınca, kalem, hareket eden bir kağıdın üzerine çizgi çizer. Verici istasyonda manipleye basıldıkça kağıt üzerine çizgiler çizilir.
İnsanlar tarihin ilk çağlarından beri haberleşme için çareler aramışlardır. Haberleşmeyi mükemmelleştiren buluş olan telgraf, 19. yüzyılda yoğunlaşan çalışmalardan sonra Samuel Morse, ilk telgrafı gerçekleştirmiştir. Fakat Morse buluşunu hiç bir hükümete kabul ettiremimiş, ilk defa zamanın Osmanlı Padişahı Abdülmecit buluşu takdir edip, bilgine ihtira beratıyla beraber elmaslı bir madalya hediye etmiştir.
Bugünkü telgraf, Morse'un buluşunun çok geliştirilmiş şeklidir. Telgraf sistemi 1874’te Emile Bandot tarafından modern teleks makinelerine benzer duruma getirildi. Telgraf mesaj alıp verme merkezlerinin gelişmesi 1930’lardan sonra olmuştur. Şerit kullanan tam otomatik mesaj alıp verme merkezleri 1950’lerde kullanılmaya başlamıştır.
1960’lardan sonra tek hat üzerinden birçok frekansla yayın yapan elektromanyetik kromportör (multiplex) telgraf sistemleri gelişince telgraf, teleks ve faksimile gibi çok ileri yazı ve resim gönderme alma sistemleri haline dönüştü. Telgraf sistemleri, telefon sistemleriyle ortak fakat ayrılmış belli frekans bandlarında yüksek frekans radyolink düzen içerisinde çalışmaktadır. Telgraf trafiği de telefon sinyalleri gibi yüksek frekanslı radyo dalgaları şeklinde koaks, optik kablo
fiber optik kablolardan veya antenden antene havadan ve uydular aracılığıyla yapılır. (Bkz. Telefon)
Telgraf hizmetleri
En iyi bilinen telgraf hizmeti telegramdır. Telegramlar mesajları bir ülke içinde bir noktadan diğerine iletirler. Mesaj ya mahalli telgraf bürosuna verilir veya telefonla bu ofise dikte ettirilir. Bu mesaj gideceği yere teledaktilo kullanan operatör vasıtasıyla gönderilir. Mesajı alan istasyonda mesaj kağıt üzerine basılır ve elden, gideceği şahsa verilir. Milletlerarası telgraf olan kablo graflar genellikle bir denizaltı kablosuyla gönderilirler. Mesaj bir telgraf bürosuna verilir ve telgraf da olduğu gibi adrese gönderilir.
Bunlar mahalli telgraf bürolarına normal yolla verilirler, sonra gemiyle haberleşme halinde olan radyo-telgraf istasyonuna gönderilirler. Teledaktilo büroları alıcının bürosuyla diğer bir yer arasında direk bağlantı kurarlar. Herhangi bir teledaktilo operatörü makinasını umumi telefon çalışmalarında olduğu gibi birtakım işlemden sonra istenen teledaktiloya bağlar. Mesajı daktiloya benzer bir alet üzerine yazar, bu mesaj anında alıcı teledaktilo tarafından basılır. ABD’de teledaktilo çalışmaları TWX sistemi olarak bilinirken Avrupa’da bunun yerini teleks alır.
Telgraf makinesi nasıl çalışır?
En fazla kullanılan telgraf makinesi teledaktilolardır. Bu hem alma hem de verme işlemlerinde kullanılır. Bir mesaj göndermek için operatör bunu basit olarak daktilo eder. Operatör her tuşa basışında beş uzun demir kendilerini beşinci bölüm Murray Kod’una ayarlayarak lazım olan harfi meydana getirirler. Boşluklar için gene lüzumlu demir çubuklar kullanılır. İşaretler için çubuklar sola geçer ve boşluk çubuklarının arkasından çıkar. Bu çıkıntı meydana getiren çubuklar, hat üzerinde akım gönderen elektrik düğmelerini kapar.
Alıcı teledaktiloda her işaretin alımı bir elektromıknatısın beş çubuktan birine basmasına ve böylece belirli bir harfi gösteren beşinci bölüm kod kombinasyonunu meydana getirmesine sebep olur. İşaretler için basılı çubuklar, boşluklar için hareket ettirilmemiş çubuklar, döner şekilde olan harf kafalarını belirli harf gelince durdurur. Sonra harfin arkasına çekiçle vurulur ve harf kağıda basılır. Bir teledaktilo operatörü devamlı daktilo yazamayacağı için pahalı olan telgraf hattını devamlı kullanamaz. Bu hattın devamlı kullanılabilmesi şeride alınan mesajın gönderilmesiyle mümkün olabilir.
Bunun için yazılı mesaj ilk önce şerit üzerine kaydedilir, daha sonra şerit makineye takılarak mesaj alıcı merkeze gönderilir. Mesaj kapayıp açan merkezlerde gelen sinyaller mesajı kağıt şeride basan reperforatorü işletirler. Kapayıp açma merkezlerinde aynı zamanda, mesaj yazılı hale çevrilir. Elektronik olarak kontrol edilen kapayıp açma merkezlerinde mesajlar manyetik hafıza devreleri üzerinde depolanır ve lüzumlu hat boşalınca buradan okunarak, operatöre lüzum görülmeden, diğer intikal merkezlerine gönderilir.