Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

Telepati ve Uzay Çalışmaları

Leia

MFC Üyesi
Konum
  • Üyelik Tarihi
    4 Ara 2012
  • Mesajlar
    1,166
  • MFC Puanı
    55
Uzay çağı'nın başlamasıyla, günümüzde yapılmakta olan tüm bilimsel çalışmaların sonuçlarından uzay çalışmalarında da yararlanılması yoluna gidilmiştir. Işte özellikle, zaman-mekan boyutlarına bağlı olunmadan haberleşme olanağı veren Telepati'den uzay uçuşlarında önemli bir hizmet beklenmektedir.

Newark Mühendislik Koleji'nden Prof. John Mihalasky ve asistanı Douglas Dean bu konuda ümit verici çalışmalarına devam etmektedirler. Bu iki bilim adamı telepati'nin faydalarını astronotlarda denemek istemektedirler.

Bilim adamlarının hesaplarına göre bir radyo sinyali buradan Jupiter Planetine 80 dakikada ulaşabilmektedir. Bu süre, en yakın yıldız olan Alpha Centaury için 9 sene gibi çok uzun bir zamandır. Görülüyorki radyo-komünikasyonu daha Güneş Sisteminden kurtulmadan önemli bir yetersizlik arz etmektedir. Halbuki uzayın derinliklerine girecek olan astronatlar radyo yerine telepati kullandıkları taktirde dünya ile olan irtibatlarında önemli bir güçlüğü bir anda yenmiş olacaklardır.

Newark mühendislik Koleji'nde denenen telepetik görüşmelerde şimdiye kadar denenmiş olan maximum uzaklık 3000 mil olarak tespit edilmiştir. Ve yapılan deneylerde daha çok aritmesiksel imajlar ve çeşitli şekiller kullanılmaktadır.

a - Telepatinin Uzay Çalışmalarında İlk Kullanılma Düşünceleri


İlk uzay adamı Gagarin'in başarısı duyulunca Sovyet halkını büyük bir heyecan sarmıştı. Halk sevinçliydi herkes geleceğin uzay faaliyetlerini bekler durumda yaşıyordu.

Parapsikologlar da uzay mistisizmine tutuldular. Ruhun ve gezegenler arası uzayın derinliğini aynı zamanda araştırmak düşüncesindeydiler. Vaktiyle, 1930 yıllarında rus Füzelerinin babası K.E.Tsiolkovski şunları diyordu; Telepatik yeteneklerin gerekliliği özellikle yakında başlayacak olan uzay yolculuğu çağında ortaya çıkacaktır. Bu yeteneker insanlığın genel evrimini değiştirirecektir. Uzay füzeleri insanların, evrenin büyük sırlarına ulaştırdıkça parapsişik olayların tetkiki bizi ruhun sırları bilgisine yöneltebilir. Bu sırrın etkisiz olarak çözümlenmesiyle insanlar pek büyük bir başarı sağlayacaklardır.

37 sene sonra Deniz Haberleri dergisi şunları yazıyordu; Kozmonotlar yörüngede bulundukları sırada, yerdekilerle telepatik olarak gayet kolay konuşabiliyorlar gibidir. Psi etkisi egzersiz sistemi, uçuş hazırlıkları süresince kozmonotların çalışma programanlarına dahil edildi. Bu tedbirlerin beklenmedik tehlikeleri savuşturma ve onları hissetmeğe yardımcı olacağı ümit edilmektedir.



b - Kozmonotlar Arasında Ortak Dil: Telepati

parapsikologlar galaksiler arası uzayda yolculuk meslesini önceden düşünüyorlar. Diğer güneş sistemlerine daha önce giden ilk uzay gemilerine rastlayan kozmonotlar için telepatinin müşterek bir dil olabileceğini ümit etmektedirler. Telepati, dünya ile diğer galaksi uygarlıkları arasında bir konuşma vasıtası meydana getirebilir. Belkide D.D.İ., uçan daireleri kullanan varlıklarla anlaşmak yada ilişki kurmakta kullanılabilir bununla birlikte Sovyetler, çabalarını laboratuara gelebilen bir varlığa insana hasretmektedirler.

Bilim adamları, kozmonotlara uzayda dolaşmaları sırasında elektronik araçlarını kuvvetlendiren kişisel ve faal psişik güçler vermekten hoşlanıyorlar. Uygulamaya geçen bu yetenekler D.D.İ. (duyulardışı idrak) yoluyla nakledilen mesajları alamayı ve göndermeyi içine almaktadır. Telepatik yayımlar, radyo dalgalarının geçmesine mani olan yalıtılmış odalardan dışarı çıkıyorlar. Teorik olarak telepati,radyonun iş görmediği, uzay bölgelerinde yardımcı muhabere sistemi olarak kullanılabiliyor. Özellikle, uzay gemileri uzayın derinliklerine daldıkça haberleşme süresi artmakta ve hatta radyo susmaktadır; işte bu zaman telepati özel bir önem kazanmaktadır. 1950'lerde, Sputnik I yörüngesine yerleştiği devirde, telepatik kod fikri filizlendi. Kodlaştırılmış mesajlar sayesinde hususi ve hatta soyut bilgilerin alınıp verilmesi parapsikologlarca başarıldı. Sessiz imajların intikali ile telepati yeni bir lisan meydana getiriyor, buna izin veriyor.



c - Uzay Telepati Çalışmalarında Orijinal Bir Usulün İlk Bulunuşu

karmaşık telepatik kodlar üzerinde sürekli olarak çalışıldı ve çalışılıyor, Bulgar ve Çek laboratuarlarında geliştiriliyor. Fakat bu sistemin kurucusu olan ilk araştırıcı şüphesiz, kendini ortaya koymak istemiyen bir kimsedir. Prof. Douglas Dean, Amerikan Parapsikoloji Cemiyeti eski başkanı ve bir elektro-kimya uzmanıdır. 1960'da, Prag'lı Dr. Figar'ın bir buluşundan haberdar oldu. Figar, kan basıncındaki değişimleri kaydeden pletismograf isimli bir cihaz bulmuştu. Bu cihaz süjenin bir telkin altında kaldığı anı ortaya koyabiliyordu.

New Jersey, Newark Mühendislik Koleji mühendislerinden Taetzschv Mihalaski'nin yardımlarıyla Dean eski bir pletismografı bir telepatik kayıt sistemi haline dünüştürmeyi denedi.

Önce olağandışı bir şey keşfetti. Telepatik verici, duygusal olarak bağlı bulunduğu bir kimsenin ismi üzerine kendini teksif edince, alıcının kan basıncı bir değişime uğrayabiliyor. Şayet, tam gevşeme halinde yatıyorsa telepatik mesajı şuurlu olarak alamıyor. Bununla beraber birşeyler kayıt oluyor, organizmanızda seçilmeyen bazı değişmeler meydana geliyor. Aşağı yukarı insanların %25'i , bu şuur dışı telepatik alma işine konu olmaktadır.

Douglas Dean, Sovyetlerden önce, telepatinin fizyolojik vetirelere etkide bulunabildiğini aletlerin kaydettiği objektif çizgilerle açıkça gösterdi.

Dean, 1964'de Capecanaveral'da yapılan ilk uzay konferansında, teknik cemiyetler kongresine Psi

muhabere sistemi isimli projesini sundu. Dean'ın tahayyül ettiği telepatik sistemde verici süje, alıcıda heyecan doğurabilen bir kimse yada şeyin üzerine kendini teksif eder. Pletismografa bağlı olan alıcının kan basıncında bir değişiklik meydana gelir. Bu işaret Mors işaretlerinden kısa olanına (nokta'ya) karşılıktır. Uzun işaret (çizgi), belli bir aralıktan sonra telepatik yayının kesilmesiyle naklolur. Dean, heyecan verici isimleri kullanırken, 2000 km. Uzaklıkta (florida-New York) başka bir binadan haberleşebiliyordu.

Bir Rus Bilim Adamı şöyle diyordu:

uzay ötesi haberleşmede muhtemelen Dean'ın bize söylediği gibi bir yöntem kullanılacaktır. Ruslarda şüphesiz aynı yönde çalışıyorlar. Güneş sisteminde bir araştırma yaparken, sözgelimi Jupiter'e giderken radyo haberleşmesi bir saatten fazla süreyle kesilecektir. Telepati sayesinde bu bağlantı kesilmesini asgariye indirebiliriz. Yada teorik olarak durugörü veya önceden bilme (precognition) yeteneklerini kullanarak anında bir haberleşme kurabiliriz.



d - Sovyetlerin Uzay-Telepati Çalışmaları Hakkında Düşünceleri

bütün rus parapsikologları, Douglas Dean'ın eserini tanıyorlar, 1966'da ise çalışmaları Pravda'da yayınlanmış.

Psi haberleşme sistemeleri, tebliğlerinin alınması maksadıyla, önce telepati yoluyla uyartılan şuurdışı fizik ve tirelerin kullanılmasına dayalıdır. Ayırım şöyledir (Düşünce-Nikolayev-yazı-analizci-çözüm-beyin) beşer beşer varlığı, televizyon tüpüne benzer şeklinde, bu haberleşme sisteminde bir bileşen durumundadır. Böyle olmakla beraber insan en hassas kısmı temsil eder; Onun yerini hiçbir makina alamaz. Dean'ın sistemi büyük bir avantaj sağlamaktadır: Alıcı süjenin ciddi şekilde çalıştırılmış bir telepat olmasını gerektirmez. Ama Ruslar gelişitirilmiş malzeme ve para kaynaklarını emirlerinde tutarak uzmanlaşmış alıcıları sayesinde daha uysal bir sistem hazırlayabilirler.

Luis Pauwels'e göre (eski Planete dergisinin sahibi) hayli Sovyet bilim adamı, açıkça, Psi araştırmalarının tekamül için teknoloji kadar önemli olduğuna inanmaktadırlar. Bir çok bilim adamı astronotların uzay yolculuğu sırasında gerek Dünya, gerek kendi aralarındaki haberleşme için telepatiyi kullanabileceklerini ifade etmişlerdir.

Sovyetler bu proje üzerine durup dinlenmeden çalışıyorlar. Deneylerimizin birinde, diye belirtiyor Naumov, Nikolayev karanlık bir odada 8 saat dışarıya çıkmamacasına tutuldu. Esasında ölçü aletlerine bağlı durumdaydı ve kaşıkla ağızına besin veriliyordu.

Sovyetler telepatik imajlarını kullanırlarken, Moskova'dan beşbin km. Ileride bulunan tomsk'a kod'laştırılmış kelimeleri nakletmeyi başardılar. Bu psi haberleşme sistemi henüz uzay gemisi mürettebatı, kendi aralarında satranç partisi yapacak kadar gelişmemiştir.(Sovyetlere göre uzayda satranç pratiği telepatinin en geçerli kullanılış şekli meydana getirecektir.). Fakat Sovyetler'in uzayda bir telepatik haberleşme sistemini geliştirmek maksadıyla tetkiklere devam etmemeleri gariptir. Popov Bio-Enformasyon grubu müdürü İppolit Kogan da Sovyet basınına, Telepati, başka nakil vasıtalarından istifade etmenin imkanı olmadığı hallerde uygulanıyor diyor. Uzay uçuşu sırasında bir radyo bozulmasını, yayının kesilmesini düşünün, o zaman telepati kullanılacak. Sözgelimi telepatik olarak beş sayısını nakletmek yeterli olacaktır. Böylece yerdeki kontrol istasyonu radyonun çalışmadığını anlayacak ve gerekli tedbirlerini alacaktır. Şüphesiz bu özel bir kimse ister. Bu kimseler paranormal yetenekleri gelişmiş kimseler arasından seçilecek ve ciddi çalışmaya sokulacaktır.

Kogan bundan başka yer yüzünde uzak yerlerde araştırma yapanların kaybolmaları yada tehlikeye düşmeleri halinde telepatik olarak S.O.S. Işareti veribileceklerini de düşünmektedir. Denizaltı gemisinden yapılan ünlü deneyi hatırlarsak, Psi kodlarının denizaltıyı derinliklerden geçerek karadaki bir bina yada sahil istasyonuna bağlayabildiğini hesap edebiliriz. Uzun vadede silahlı kuvvetler böyle bir sistemi sessiz ve fevkalede gizli haberleşmeler için kullanabilirler.


E-NASA'dan Dr. Konecci'nin Sovyet Uzay-Telepati Çalışmalarına Değinmesi

rus kozmonotları yerde yada uzayda daha önce telepati pratikleri yaptılarmı? Bilinmiyor. NASA, Beşeri Teknoloji ve Araştırma'sının Bioteknoloji kısmı müdürü Eugene B. Konecci bunu bilebilir. 1963'de, 14.Uluslarası Astronotik Kongresi delegelerine aşağıdaki beyanatı yaptı; canlılar arasındaki bazı elktromanyetik haberleşme hadisesinin tabiat ve özü, hali hazırda, elde edilen bilgilere göre, mutad Sovyet uzay uçuş programlarında kendisine öncelik tanınmış araştırma konusudur.

Konecci, batı bilim alanının özellikle bu hadiseyle ilgilendiğini etkiliyor ve bu arada nörolog ve parapsikolog Dr. Henry Puharich'in çalışmalarını rikir ediyor.

1967'de başka bir Amerikan teknisyeni inanılır kaynaklardan edindiği bilgileri söyledi. Sovyet parapsikologları, ona, kozmonotların gerçekten olağanüstü psişik tecrübeler uygulandıklarını ifşa etmişlerdir. Sovyetler Uzay ile Dünya arasında olması mümkün her türlü haberleşmeyi denemektedirler. Örneğin bir kozmonot belirli bir fikir ve obje konsatre olmak talimatını alıyor. Müsait zamanda yer'de bulunan telepatlar onun düşüncesini yakalamaya gayret ediyorlar. Bununla birlikte, muhattapları done ve sonuçların milli savunma sırları olarak kabul edildiğini bildirmişlerdir.



f - Sovyet'de Uzay-Telepati Çalışmaları ve Yorumları

iki Çek bilginin, olurolmaz beyanat vermekle ün yapan Kruçev'in Psi olaylarını unutmadığını söylemişlerdir. Kruçev: Uzayda ESP'yi kullanıyoruz demekle bunu tasdik etmiştir.

Kay Sterner, California Prapsikoloji Kurumu Başkanı olarak, 1966 yılında Moskova'da yapılan kongreye katılan tek Amerikan buyrukluydu. İfadelerine göre tartışmalar, Sovyetler'in kozmonotlar uzayda ağırlıksız halde bulunurken parapsikolojik yetenekleri testlemek maksadıyla çok önemli bir çalışmayı tamamladıklarını ortaya çıkartmıştır. Bay Sterner, kozmonotların yoga ve hipnoz'la çalıştıklaırnıda söylenmiştir. Tabii ki, Sovyet hükümeti bizim sorduğumuz sorulara cevap vermekten çok, onlar soru sormayı tercih ediyorlardı.

1966'da biyolog ve Popov grubunun parapsikoloğu olan Dr. Gellerstin geleceğini bilme hakkında bir konferans verdi; ama sansür bunun yayılmasına engel oldu. Şöyleki konferansta; kozmonotlar fevkalade bir hızla hareket ediyorlar, buna geleceği harfi harfine görebilecekler. Gerektiğinde, istenilen zamanda olaylara karşı koyabilmeleri için, onları olayları vuku bulmadan önce görebilmek maksadıyla çalıştırmak gereklidir. Bazı nadir kişiler açıkça geleceği görebilme yeteneğine maliktirler. Sonuç olarak diyor Gellerstein, kozmonotlara belli bir derecede geleceği bilme yeteneklerini geliştirmeyi öğretmeliyiz.

O halde, burada. Sovyetler'in inancını anlamış oluyoruz. Onlar: Kişinin sayip olduğu bu yetenek, birçok kimselerde belli bir ölçüde geliştirilebilir fikrini muafaza etmektedirler. Gellerstein, bundan başka, bir uzay uzmanı olarak Tsiolkovski'nin düşünce çizgisini izliyor; bu Sovyet birliğinin fikirleri azimle yeniden ele alınmaktadır. Tsiolkovski şuna inanmaktadır: İnsan, şayet uzayda hüküm süren tehlikeli şartlar içinde yaşayabilecek tarzda hareket etmek istiyorsa gizli parapsişik yeteneklerini geliştirmelidir.

Insan ve biyolojik alanlar konusuna öteden beri girmiş bulunan uzay programımıza gelince, (uzayın getirdiği bilimsel gelişmelerin genel toplamı 2500'ü geçmiştir), o bizi D.D.İ. alanındaki yeni ve şaşırtıcı gelişmelerinde keşfine götürmelidir.

Uzay bilim öncüsü Tsiolkovski gibi, Kajinski'de parapsişik verilerin biyolojik bir evrimin önüne geçilmesi imkansız sonucunu temsil ettiğine inanmakta ve bu verilerin (donelerin) sadece uzay araştırmalarında kullanılmak için olmadığını kani bulunmaktadır. Bize durmadan yeni olaylar gösteren bilimlerin sebatlı gelişimi parapsişik yetenekler kazanmayı gerekli kılmaktadır, şüphesiz gelişmeye ayak uydurmak istiyorsak.
 

Leia

MFC Üyesi
Konum
  • Üyelik Tarihi
    4 Ara 2012
  • Mesajlar
    1,166
  • MFC Puanı
    55
g - Rusya ve Amerika'nın Uzay-Telepati Çalışmaları

Rusya'daki parapsikoloji araştırmalarına önderlik eden Dr. Leonid Vassiliev ilk kitaplarının birinde ünlü bir Sovyet roket uzmanının, telepati olgusu artık tartışılmaz, şeklindeki sözlerini aktarıyordu. Bu alıntıdan amaç, Sovyet bilim adamlarına telepatinin, bir kez tekniğine hakim olduğunda ve güvenilir bir şekilde işler hale getirildiğinde, direk bir iletişim yöntemi olarak önemli stratejik kullanımları olabileceğini iletmekte. Görünürde fantastik olan bu düşünce daha 1963 yılında, Amerikan Milli Havacılık ve Uzay Kurulu'nun ( NASA: National Aeronautics and Space Administration) yüksek rütbeli bir yetkilisi olan Dr. Eugene B. Konecci tarafından, Ondördüncü Uluslararası Havacılık Federasyonu toplantısından yaptığı bir konuşmada doğrulamıştır:

Modern bilim oldukça ilginç bir sorununa canlı oraganizmalar arası belirli elekro-manyetik iletişim olaylarının tabiatı ve özüne yöneltilen yoğun bir çaba, söylentilere göre, Sovyetler'in insanlı uzay programı içinde öncelikle sürdürülmektedir. Yakın zamanlara kadar bu olaylar genel olarak Batılı Bilim Adamlarında ihmal edilmiştir. Ancak konuyla ilgili bir çok hipoteze şimdi artık Dünya yayınlarında yer verilmektedir.

Enerji-nakli olayları yada partiküllerin fiziki alanları ile gözler önüne serilmeyen kişisel psi-plazma alanı arasındaki ilişki üzerine Amerika'da belirli deneyler yürütülmekte yada ileri seviyeden çeşitli düşüncelerin ışığı altında planlanmaktadır.

Batılı bilim adamları ile mühendislere göre, enerji nakli ile ilgili elle tutulur deneylerin sonuçları, nihai bir faal uçuş sisteminin tasarlanmış projesi ile bütünleştirmek üzere, yeni iletişim araçları ve ileri seviyede kurtarma teknikleri ile birlikte biyosibernetikle ilgili yardım yöntemlerini ortaya çıkarabilir.

Bu tür bir proje, hali hazırda NASA'nın 'done altsistemleri' ( data subsystems) ile astronotlara ait bazı ' kendi kendine yetersezici ( self-cotained sensor) sistemleri' üzerine yürüttüğü çalışmaların sonucunda ortaya konabilir.

Dr. Konecci, daha sonra, hem NASA'nın hem de Sovyet Bilimlerin Akademisi'nin, telepatik olaylar ile ilgili çalışmaların üzerine faal bir şekilde eğildiklerini doğrulamıştır ( alıntıdan da anlaşılacağı üzere Dr. Konecci telepatiye enerji-nakli ya da psiko-fizyolojik malumat nakli demektir). Kendisinin yönetmen olarak başında bulunduğu Bioteknoloji ve İnsan Araştırma bölümünün bağlı olduğu NASA dairesi hakkında da şunları söylemiştir:

OART'ın-İleri Araştırma Teknoloji Bürosu (Office of Advanced Research and Techology)-hayti öneme haiz bu çalışması psiko-fizyolojik malumat edinimi, işlemlen geçirilmesi ve kontrol sitemlerinin işlevi ile ilgilidir.

Dr. Konecci'nin konuşmasının bu bölümleri Newletter of the Parapsychology Foundation dergisinin kasım-aralık 1963 tarihli onuncu cilt, 6. sayısından yayımlanmıştır.

Bu sölerden anlaşıldığına göre, bazı NASA yetkilileri telepatik iletişim imkanlarını Sovyetler Birliğindeki Meslektaşları kadar ciddiye almaktadırlar. Ancak, bu konuda ketum davrandıkları için muhtemelen, muhtemelen, güvenlik nedenlerin'den dolayı- Şubat 1971 de aya yapılan Apollo 14 uzay uçuşundan birkaç ay sonra, Astronot Dr. Edgar Mitchell'in uçuş sırasında dünyadaki 4 süje ile telepatik temas tesis etmeye çalıştığı öğrenildiğinde herkes şaşırmıştı.



h - Apollo-14 ve Telepati Deneyimi

Araştırılar artık laboratuvarların duvarlarını aşıp dışarı taşmıştır. Para-bilim (bilimsel) deneyleri, dünya küremiz üzerinde her yana sıçramış, hatta uzay bile test alanı haline getirilmiş bulunuyor. Yeryüzü ötesinde gerçekleştirilen bu ilk deneyin kahramanı Amerikalı bir astronot, Edgar D. Mitchell'dir.

31 Ocak ile 9 Şubat 1971 tarihleri arasında, dünyanın her köşesinde insanlar televizyon ekranlarının önünde Apollo 14'ün heyecanlı yolculuğunu birlikte yaşadılar. Bu milyonlarca izleyicinin hiç biri Ay uçuşu sırasında Kaptan E.D. Mitchell'in telepati kartları üzerinde konsantre olarak, dünyaya dört defa gönderiş yaptığını farketmedi. Gönderişlerin ikisi Ay'a giderken, ikisi de Aydan dönerken yapılmıştı. Daha önceden seçilmiş dört insan da, milyonlarca kilometre öteden gönderilen bu Psi sinyallerini algılamaya uğraşmıştı. Sonuç: Telepatik aktarım gerçekleşmiştir. Böylece Psi-yeteneğinin (uzayda olduğu gibi) çok elverişsiz koşullar altında bile gerçekleştirilebileceği anlaşılmıştı. Edgar D. Mitchell bu çeşit testlere çok önem vermektedir. Ona göre günün birinde, pahalı roketler yapmadan ve degerli insan hayatını tehlikeye atmadan, daha çok duyum-dışı algılama yeteneklerini kullanarak evreni ögrenmek mümkün olacaktır.

Mitchell amacının insanlara kendi kendilerini tanıtmak ve daha geniş bir uyanıklığa ulaşmalarına yardım etmek olduğunu bildirmişti. Bu uyanıklığın gerçekleşmesi için de bilimsel araştırmanın ruhsal olaylar içine girmesi gerekmektedir. Buluşlarımızı mümkün olduğu kadar bilimsel çevrelerin ve halkın arasına yaymaya çalışacagız.

Yer'den verilen telepatik bir şifre ile bu uçuş sırasında bir de yörünge değişikliği yapıldı öğrenilmiştir.Yer'deki süjelerden birisi Olof Jonsson isimli bir mühendistir ki kendisi aynı zamanda NASA'nın de resmi medyumudur.

Olof Jonsson'un belirttiğine göre, ay yolculuğu başlamadan önce Edgar Mitchell, yanına bir takım standart telepati kartı almıştır ve hangi saatlerde bu kartla konsantre olacağını kararlaştırmışlardır. Dünyada alıcı durumda bulunanlar da aynı anda almak için bekleme durumunda bulunacaklardı. Deneylerin her birinde her karta 15'er saniye süreyle 25'er defa konsantre olmuştur Mitchell.

Olof Jonsson, sonradan açıkladığına göre göderilenlerin çoğunu gayet net bir şekilde almıştır. Mitchell, kendisine Olof'un gönderdiği telepatik sinyali, gönderilmesinden 1-2 saniye önce almıştır. Bu durum, alıcı ve verici kişilerin o anda, değişik zaman koordinat sistemlerinde bulunmalarından ötürü meydana gelmiştir.

Amerikalı astronot edgar Mitchell'in Apollo programı içindeki ruhsal faaliyeti bir kere daha Kanada gazetelerinden Midnight tarafından övülmüştür. Aynı astronotun ruhsal çalışmalarıyla ilgili bir başka makalede 23 Aralık 1972 tarihli Psychic News gazetesinde yayınlanmıştı.

Gazetenin ifadesine göre Astronot E. Mitchell'in uzay uçuşu sırasında dünyadaki bazı kişilerle telepati çalışmaları yapması, NASA yetkililerini biraz tedirgin etmişti. Astronotun böyle bir projenin uygulamasına Apollo uçuşu sırasında girişmesi, çeşitli bilim dallarından ustaların dikkatlerini konuya çekmişti.

Son denemeler, insanın ruhsal enerjisini ölcecek ve kuvvetlendirecek araçların bulunmasını ve geliştirilmesini mümkün kılmış durumdadır. Yukarıda adı gecen gazetenin ifadesine göre, Mitchell ve Grubu bu cihazları geliştirir ve mükemmelleştirirse, bu sayede ruhsal güçler herkezin ulaşabileceği sahaya kadar getirilmiş olacaktır. Mitchell in çalışmalarını destekleyen bir bilim adamı da, ruhsal alana çok az enerji ve zamanın ayrıldığını belirtmiştir.

Midnight gazetesinin muhabirine göre NASA'nın, E.Mitchell'in ruhsal proje çalışmalarına karşı tutumu ve sıkıntısı aptalca bir tepkidir, aksine bu meşhur astronotla iftihar etmesi gerekir... (Psychic News'dan.)

1958'de Askeri sorunlar üzerinde bir uzman olan Ansel S.Talbert New York Herald Tribune gazetesindeki yazısına şöyle devam ediyordu.

Silahlı kuvvetlerin, insan beyini tarafından yayınlanan enerji dalgalarının bir diğer insan beynine binlerce km. Öteden tesir edip edemeyeceğini bilmesi zorunludur. Bu olayın gelişmesi ve kontrolü sayesinde deniz altında çalışanlarda ve hatta yıldızlar arası yolculukta bulunan astronotlarla yer yüzündenki kimselerin irtibat kurmalarını sağlayabilir (Şüphesiz teknik cihazlar herhangi bir nedenle arızaya uğrarsa telepatik emir ve kumanda kullanılabileceklerdir.)


Alıntı
 
Üst Alt