Uzay çağı'nın başlamasıyla, günümüzde yapılmakta olan tüm bilimsel çalışmaların sonuçlarından uzay çalışmalarında da yararlanılması yoluna gidilmiştir. Işte özellikle, zaman-mekan boyutlarına bağlı olunmadan haberleşme olanağı veren Telepati'den uzay uçuşlarında önemli bir hizmet beklenmektedir.
Newark Mühendislik Koleji'nden Prof. John Mihalasky ve asistanı Douglas Dean bu konuda ümit verici çalışmalarına devam etmektedirler. Bu iki bilim adamı telepati'nin faydalarını astronotlarda denemek istemektedirler.
Bilim adamlarının hesaplarına göre bir radyo sinyali buradan Jupiter Planetine 80 dakikada ulaşabilmektedir. Bu süre, en yakın yıldız olan Alpha Centaury için 9 sene gibi çok uzun bir zamandır. Görülüyorki radyo-komünikasyonu daha Güneş Sisteminden kurtulmadan önemli bir yetersizlik arz etmektedir. Halbuki uzayın derinliklerine girecek olan astronatlar radyo yerine telepati kullandıkları taktirde dünya ile olan irtibatlarında önemli bir güçlüğü bir anda yenmiş olacaklardır.
Newark mühendislik Koleji'nde denenen telepetik görüşmelerde şimdiye kadar denenmiş olan maximum uzaklık 3000 mil olarak tespit edilmiştir. Ve yapılan deneylerde daha çok aritmesiksel imajlar ve çeşitli şekiller kullanılmaktadır.
a - Telepatinin Uzay Çalışmalarında İlk Kullanılma Düşünceleri
İlk uzay adamı Gagarin'in başarısı duyulunca Sovyet halkını büyük bir heyecan sarmıştı. Halk sevinçliydi herkes geleceğin uzay faaliyetlerini bekler durumda yaşıyordu.
Parapsikologlar da uzay mistisizmine tutuldular. Ruhun ve gezegenler arası uzayın derinliğini aynı zamanda araştırmak düşüncesindeydiler. Vaktiyle, 1930 yıllarında rus Füzelerinin babası K.E.Tsiolkovski şunları diyordu; Telepatik yeteneklerin gerekliliği özellikle yakında başlayacak olan uzay yolculuğu çağında ortaya çıkacaktır. Bu yeteneker insanlığın genel evrimini değiştirirecektir. Uzay füzeleri insanların, evrenin büyük sırlarına ulaştırdıkça parapsişik olayların tetkiki bizi ruhun sırları bilgisine yöneltebilir. Bu sırrın etkisiz olarak çözümlenmesiyle insanlar pek büyük bir başarı sağlayacaklardır.
37 sene sonra Deniz Haberleri dergisi şunları yazıyordu; Kozmonotlar yörüngede bulundukları sırada, yerdekilerle telepatik olarak gayet kolay konuşabiliyorlar gibidir. Psi etkisi egzersiz sistemi, uçuş hazırlıkları süresince kozmonotların çalışma programanlarına dahil edildi. Bu tedbirlerin beklenmedik tehlikeleri savuşturma ve onları hissetmeğe yardımcı olacağı ümit edilmektedir.
b - Kozmonotlar Arasında Ortak Dil: Telepati
parapsikologlar galaksiler arası uzayda yolculuk meslesini önceden düşünüyorlar. Diğer güneş sistemlerine daha önce giden ilk uzay gemilerine rastlayan kozmonotlar için telepatinin müşterek bir dil olabileceğini ümit etmektedirler. Telepati, dünya ile diğer galaksi uygarlıkları arasında bir konuşma vasıtası meydana getirebilir. Belkide D.D.İ., uçan daireleri kullanan varlıklarla anlaşmak yada ilişki kurmakta kullanılabilir bununla birlikte Sovyetler, çabalarını laboratuara gelebilen bir varlığa insana hasretmektedirler.
Bilim adamları, kozmonotlara uzayda dolaşmaları sırasında elektronik araçlarını kuvvetlendiren kişisel ve faal psişik güçler vermekten hoşlanıyorlar. Uygulamaya geçen bu yetenekler D.D.İ. (duyulardışı idrak) yoluyla nakledilen mesajları alamayı ve göndermeyi içine almaktadır. Telepatik yayımlar, radyo dalgalarının geçmesine mani olan yalıtılmış odalardan dışarı çıkıyorlar. Teorik olarak telepati,radyonun iş görmediği, uzay bölgelerinde yardımcı muhabere sistemi olarak kullanılabiliyor. Özellikle, uzay gemileri uzayın derinliklerine daldıkça haberleşme süresi artmakta ve hatta radyo susmaktadır; işte bu zaman telepati özel bir önem kazanmaktadır. 1950'lerde, Sputnik I yörüngesine yerleştiği devirde, telepatik kod fikri filizlendi. Kodlaştırılmış mesajlar sayesinde hususi ve hatta soyut bilgilerin alınıp verilmesi parapsikologlarca başarıldı. Sessiz imajların intikali ile telepati yeni bir lisan meydana getiriyor, buna izin veriyor.
c - Uzay Telepati Çalışmalarında Orijinal Bir Usulün İlk Bulunuşu
karmaşık telepatik kodlar üzerinde sürekli olarak çalışıldı ve çalışılıyor, Bulgar ve Çek laboratuarlarında geliştiriliyor. Fakat bu sistemin kurucusu olan ilk araştırıcı şüphesiz, kendini ortaya koymak istemiyen bir kimsedir. Prof. Douglas Dean, Amerikan Parapsikoloji Cemiyeti eski başkanı ve bir elektro-kimya uzmanıdır. 1960'da, Prag'lı Dr. Figar'ın bir buluşundan haberdar oldu. Figar, kan basıncındaki değişimleri kaydeden pletismograf isimli bir cihaz bulmuştu. Bu cihaz süjenin bir telkin altında kaldığı anı ortaya koyabiliyordu.
New Jersey, Newark Mühendislik Koleji mühendislerinden Taetzschv Mihalaski'nin yardımlarıyla Dean eski bir pletismografı bir telepatik kayıt sistemi haline dünüştürmeyi denedi.
Önce olağandışı bir şey keşfetti. Telepatik verici, duygusal olarak bağlı bulunduğu bir kimsenin ismi üzerine kendini teksif edince, alıcının kan basıncı bir değişime uğrayabiliyor. Şayet, tam gevşeme halinde yatıyorsa telepatik mesajı şuurlu olarak alamıyor. Bununla beraber birşeyler kayıt oluyor, organizmanızda seçilmeyen bazı değişmeler meydana geliyor. Aşağı yukarı insanların %25'i , bu şuur dışı telepatik alma işine konu olmaktadır.
Douglas Dean, Sovyetlerden önce, telepatinin fizyolojik vetirelere etkide bulunabildiğini aletlerin kaydettiği objektif çizgilerle açıkça gösterdi.
Dean, 1964'de Capecanaveral'da yapılan ilk uzay konferansında, teknik cemiyetler kongresine Psi
muhabere sistemi isimli projesini sundu. Dean'ın tahayyül ettiği telepatik sistemde verici süje, alıcıda heyecan doğurabilen bir kimse yada şeyin üzerine kendini teksif eder. Pletismografa bağlı olan alıcının kan basıncında bir değişiklik meydana gelir. Bu işaret Mors işaretlerinden kısa olanına (nokta'ya) karşılıktır. Uzun işaret (çizgi), belli bir aralıktan sonra telepatik yayının kesilmesiyle naklolur. Dean, heyecan verici isimleri kullanırken, 2000 km. Uzaklıkta (florida-New York) başka bir binadan haberleşebiliyordu.
Bir Rus Bilim Adamı şöyle diyordu:
uzay ötesi haberleşmede muhtemelen Dean'ın bize söylediği gibi bir yöntem kullanılacaktır. Ruslarda şüphesiz aynı yönde çalışıyorlar. Güneş sisteminde bir araştırma yaparken, sözgelimi Jupiter'e giderken radyo haberleşmesi bir saatten fazla süreyle kesilecektir. Telepati sayesinde bu bağlantı kesilmesini asgariye indirebiliriz. Yada teorik olarak durugörü veya önceden bilme (precognition) yeteneklerini kullanarak anında bir haberleşme kurabiliriz.
d - Sovyetlerin Uzay-Telepati Çalışmaları Hakkında Düşünceleri
bütün rus parapsikologları, Douglas Dean'ın eserini tanıyorlar, 1966'da ise çalışmaları Pravda'da yayınlanmış.
Psi haberleşme sistemeleri, tebliğlerinin alınması maksadıyla, önce telepati yoluyla uyartılan şuurdışı fizik ve tirelerin kullanılmasına dayalıdır. Ayırım şöyledir (Düşünce-Nikolayev-yazı-analizci-çözüm-beyin) beşer beşer varlığı, televizyon tüpüne benzer şeklinde, bu haberleşme sisteminde bir bileşen durumundadır. Böyle olmakla beraber insan en hassas kısmı temsil eder; Onun yerini hiçbir makina alamaz. Dean'ın sistemi büyük bir avantaj sağlamaktadır: Alıcı süjenin ciddi şekilde çalıştırılmış bir telepat olmasını gerektirmez. Ama Ruslar gelişitirilmiş malzeme ve para kaynaklarını emirlerinde tutarak uzmanlaşmış alıcıları sayesinde daha uysal bir sistem hazırlayabilirler.
Luis Pauwels'e göre (eski Planete dergisinin sahibi) hayli Sovyet bilim adamı, açıkça, Psi araştırmalarının tekamül için teknoloji kadar önemli olduğuna inanmaktadırlar. Bir çok bilim adamı astronotların uzay yolculuğu sırasında gerek Dünya, gerek kendi aralarındaki haberleşme için telepatiyi kullanabileceklerini ifade etmişlerdir.
Sovyetler bu proje üzerine durup dinlenmeden çalışıyorlar. Deneylerimizin birinde, diye belirtiyor Naumov, Nikolayev karanlık bir odada 8 saat dışarıya çıkmamacasına tutuldu. Esasında ölçü aletlerine bağlı durumdaydı ve kaşıkla ağızına besin veriliyordu.
Sovyetler telepatik imajlarını kullanırlarken, Moskova'dan beşbin km. Ileride bulunan tomsk'a kod'laştırılmış kelimeleri nakletmeyi başardılar. Bu psi haberleşme sistemi henüz uzay gemisi mürettebatı, kendi aralarında satranç partisi yapacak kadar gelişmemiştir.(Sovyetlere göre uzayda satranç pratiği telepatinin en geçerli kullanılış şekli meydana getirecektir.). Fakat Sovyetler'in uzayda bir telepatik haberleşme sistemini geliştirmek maksadıyla tetkiklere devam etmemeleri gariptir. Popov Bio-Enformasyon grubu müdürü İppolit Kogan da Sovyet basınına, Telepati, başka nakil vasıtalarından istifade etmenin imkanı olmadığı hallerde uygulanıyor diyor. Uzay uçuşu sırasında bir radyo bozulmasını, yayının kesilmesini düşünün, o zaman telepati kullanılacak. Sözgelimi telepatik olarak beş sayısını nakletmek yeterli olacaktır. Böylece yerdeki kontrol istasyonu radyonun çalışmadığını anlayacak ve gerekli tedbirlerini alacaktır. Şüphesiz bu özel bir kimse ister. Bu kimseler paranormal yetenekleri gelişmiş kimseler arasından seçilecek ve ciddi çalışmaya sokulacaktır.
Kogan bundan başka yer yüzünde uzak yerlerde araştırma yapanların kaybolmaları yada tehlikeye düşmeleri halinde telepatik olarak S.O.S. Işareti veribileceklerini de düşünmektedir. Denizaltı gemisinden yapılan ünlü deneyi hatırlarsak, Psi kodlarının denizaltıyı derinliklerden geçerek karadaki bir bina yada sahil istasyonuna bağlayabildiğini hesap edebiliriz. Uzun vadede silahlı kuvvetler böyle bir sistemi sessiz ve fevkalede gizli haberleşmeler için kullanabilirler.
E-NASA'dan Dr. Konecci'nin Sovyet Uzay-Telepati Çalışmalarına Değinmesi
rus kozmonotları yerde yada uzayda daha önce telepati pratikleri yaptılarmı? Bilinmiyor. NASA, Beşeri Teknoloji ve Araştırma'sının Bioteknoloji kısmı müdürü Eugene B. Konecci bunu bilebilir. 1963'de, 14.Uluslarası Astronotik Kongresi delegelerine aşağıdaki beyanatı yaptı; canlılar arasındaki bazı elktromanyetik haberleşme hadisesinin tabiat ve özü, hali hazırda, elde edilen bilgilere göre, mutad Sovyet uzay uçuş programlarında kendisine öncelik tanınmış araştırma konusudur.
Konecci, batı bilim alanının özellikle bu hadiseyle ilgilendiğini etkiliyor ve bu arada nörolog ve parapsikolog Dr. Henry Puharich'in çalışmalarını rikir ediyor.
1967'de başka bir Amerikan teknisyeni inanılır kaynaklardan edindiği bilgileri söyledi. Sovyet parapsikologları, ona, kozmonotların gerçekten olağanüstü psişik tecrübeler uygulandıklarını ifşa etmişlerdir. Sovyetler Uzay ile Dünya arasında olması mümkün her türlü haberleşmeyi denemektedirler. Örneğin bir kozmonot belirli bir fikir ve obje konsatre olmak talimatını alıyor. Müsait zamanda yer'de bulunan telepatlar onun düşüncesini yakalamaya gayret ediyorlar. Bununla birlikte, muhattapları done ve sonuçların milli savunma sırları olarak kabul edildiğini bildirmişlerdir.
f - Sovyet'de Uzay-Telepati Çalışmaları ve Yorumları
iki Çek bilginin, olurolmaz beyanat vermekle ün yapan Kruçev'in Psi olaylarını unutmadığını söylemişlerdir. Kruçev: Uzayda ESP'yi kullanıyoruz demekle bunu tasdik etmiştir.
Kay Sterner, California Prapsikoloji Kurumu Başkanı olarak, 1966 yılında Moskova'da yapılan kongreye katılan tek Amerikan buyrukluydu. İfadelerine göre tartışmalar, Sovyetler'in kozmonotlar uzayda ağırlıksız halde bulunurken parapsikolojik yetenekleri testlemek maksadıyla çok önemli bir çalışmayı tamamladıklarını ortaya çıkartmıştır. Bay Sterner, kozmonotların yoga ve hipnoz'la çalıştıklaırnıda söylenmiştir. Tabii ki, Sovyet hükümeti bizim sorduğumuz sorulara cevap vermekten çok, onlar soru sormayı tercih ediyorlardı.
1966'da biyolog ve Popov grubunun parapsikoloğu olan Dr. Gellerstin geleceğini bilme hakkında bir konferans verdi; ama sansür bunun yayılmasına engel oldu. Şöyleki konferansta; kozmonotlar fevkalade bir hızla hareket ediyorlar, buna geleceği harfi harfine görebilecekler. Gerektiğinde, istenilen zamanda olaylara karşı koyabilmeleri için, onları olayları vuku bulmadan önce görebilmek maksadıyla çalıştırmak gereklidir. Bazı nadir kişiler açıkça geleceği görebilme yeteneğine maliktirler. Sonuç olarak diyor Gellerstein, kozmonotlara belli bir derecede geleceği bilme yeteneklerini geliştirmeyi öğretmeliyiz.
O halde, burada. Sovyetler'in inancını anlamış oluyoruz. Onlar: Kişinin sayip olduğu bu yetenek, birçok kimselerde belli bir ölçüde geliştirilebilir fikrini muafaza etmektedirler. Gellerstein, bundan başka, bir uzay uzmanı olarak Tsiolkovski'nin düşünce çizgisini izliyor; bu Sovyet birliğinin fikirleri azimle yeniden ele alınmaktadır. Tsiolkovski şuna inanmaktadır: İnsan, şayet uzayda hüküm süren tehlikeli şartlar içinde yaşayabilecek tarzda hareket etmek istiyorsa gizli parapsişik yeteneklerini geliştirmelidir.
Insan ve biyolojik alanlar konusuna öteden beri girmiş bulunan uzay programımıza gelince, (uzayın getirdiği bilimsel gelişmelerin genel toplamı 2500'ü geçmiştir), o bizi D.D.İ. alanındaki yeni ve şaşırtıcı gelişmelerinde keşfine götürmelidir.
Uzay bilim öncüsü Tsiolkovski gibi, Kajinski'de parapsişik verilerin biyolojik bir evrimin önüne geçilmesi imkansız sonucunu temsil ettiğine inanmakta ve bu verilerin (donelerin) sadece uzay araştırmalarında kullanılmak için olmadığını kani bulunmaktadır. Bize durmadan yeni olaylar gösteren bilimlerin sebatlı gelişimi parapsişik yetenekler kazanmayı gerekli kılmaktadır, şüphesiz gelişmeye ayak uydurmak istiyorsak.
Newark Mühendislik Koleji'nden Prof. John Mihalasky ve asistanı Douglas Dean bu konuda ümit verici çalışmalarına devam etmektedirler. Bu iki bilim adamı telepati'nin faydalarını astronotlarda denemek istemektedirler.
Bilim adamlarının hesaplarına göre bir radyo sinyali buradan Jupiter Planetine 80 dakikada ulaşabilmektedir. Bu süre, en yakın yıldız olan Alpha Centaury için 9 sene gibi çok uzun bir zamandır. Görülüyorki radyo-komünikasyonu daha Güneş Sisteminden kurtulmadan önemli bir yetersizlik arz etmektedir. Halbuki uzayın derinliklerine girecek olan astronatlar radyo yerine telepati kullandıkları taktirde dünya ile olan irtibatlarında önemli bir güçlüğü bir anda yenmiş olacaklardır.
Newark mühendislik Koleji'nde denenen telepetik görüşmelerde şimdiye kadar denenmiş olan maximum uzaklık 3000 mil olarak tespit edilmiştir. Ve yapılan deneylerde daha çok aritmesiksel imajlar ve çeşitli şekiller kullanılmaktadır.
a - Telepatinin Uzay Çalışmalarında İlk Kullanılma Düşünceleri
İlk uzay adamı Gagarin'in başarısı duyulunca Sovyet halkını büyük bir heyecan sarmıştı. Halk sevinçliydi herkes geleceğin uzay faaliyetlerini bekler durumda yaşıyordu.
Parapsikologlar da uzay mistisizmine tutuldular. Ruhun ve gezegenler arası uzayın derinliğini aynı zamanda araştırmak düşüncesindeydiler. Vaktiyle, 1930 yıllarında rus Füzelerinin babası K.E.Tsiolkovski şunları diyordu; Telepatik yeteneklerin gerekliliği özellikle yakında başlayacak olan uzay yolculuğu çağında ortaya çıkacaktır. Bu yeteneker insanlığın genel evrimini değiştirirecektir. Uzay füzeleri insanların, evrenin büyük sırlarına ulaştırdıkça parapsişik olayların tetkiki bizi ruhun sırları bilgisine yöneltebilir. Bu sırrın etkisiz olarak çözümlenmesiyle insanlar pek büyük bir başarı sağlayacaklardır.
37 sene sonra Deniz Haberleri dergisi şunları yazıyordu; Kozmonotlar yörüngede bulundukları sırada, yerdekilerle telepatik olarak gayet kolay konuşabiliyorlar gibidir. Psi etkisi egzersiz sistemi, uçuş hazırlıkları süresince kozmonotların çalışma programanlarına dahil edildi. Bu tedbirlerin beklenmedik tehlikeleri savuşturma ve onları hissetmeğe yardımcı olacağı ümit edilmektedir.
b - Kozmonotlar Arasında Ortak Dil: Telepati
parapsikologlar galaksiler arası uzayda yolculuk meslesini önceden düşünüyorlar. Diğer güneş sistemlerine daha önce giden ilk uzay gemilerine rastlayan kozmonotlar için telepatinin müşterek bir dil olabileceğini ümit etmektedirler. Telepati, dünya ile diğer galaksi uygarlıkları arasında bir konuşma vasıtası meydana getirebilir. Belkide D.D.İ., uçan daireleri kullanan varlıklarla anlaşmak yada ilişki kurmakta kullanılabilir bununla birlikte Sovyetler, çabalarını laboratuara gelebilen bir varlığa insana hasretmektedirler.
Bilim adamları, kozmonotlara uzayda dolaşmaları sırasında elektronik araçlarını kuvvetlendiren kişisel ve faal psişik güçler vermekten hoşlanıyorlar. Uygulamaya geçen bu yetenekler D.D.İ. (duyulardışı idrak) yoluyla nakledilen mesajları alamayı ve göndermeyi içine almaktadır. Telepatik yayımlar, radyo dalgalarının geçmesine mani olan yalıtılmış odalardan dışarı çıkıyorlar. Teorik olarak telepati,radyonun iş görmediği, uzay bölgelerinde yardımcı muhabere sistemi olarak kullanılabiliyor. Özellikle, uzay gemileri uzayın derinliklerine daldıkça haberleşme süresi artmakta ve hatta radyo susmaktadır; işte bu zaman telepati özel bir önem kazanmaktadır. 1950'lerde, Sputnik I yörüngesine yerleştiği devirde, telepatik kod fikri filizlendi. Kodlaştırılmış mesajlar sayesinde hususi ve hatta soyut bilgilerin alınıp verilmesi parapsikologlarca başarıldı. Sessiz imajların intikali ile telepati yeni bir lisan meydana getiriyor, buna izin veriyor.
c - Uzay Telepati Çalışmalarında Orijinal Bir Usulün İlk Bulunuşu
karmaşık telepatik kodlar üzerinde sürekli olarak çalışıldı ve çalışılıyor, Bulgar ve Çek laboratuarlarında geliştiriliyor. Fakat bu sistemin kurucusu olan ilk araştırıcı şüphesiz, kendini ortaya koymak istemiyen bir kimsedir. Prof. Douglas Dean, Amerikan Parapsikoloji Cemiyeti eski başkanı ve bir elektro-kimya uzmanıdır. 1960'da, Prag'lı Dr. Figar'ın bir buluşundan haberdar oldu. Figar, kan basıncındaki değişimleri kaydeden pletismograf isimli bir cihaz bulmuştu. Bu cihaz süjenin bir telkin altında kaldığı anı ortaya koyabiliyordu.
New Jersey, Newark Mühendislik Koleji mühendislerinden Taetzschv Mihalaski'nin yardımlarıyla Dean eski bir pletismografı bir telepatik kayıt sistemi haline dünüştürmeyi denedi.
Önce olağandışı bir şey keşfetti. Telepatik verici, duygusal olarak bağlı bulunduğu bir kimsenin ismi üzerine kendini teksif edince, alıcının kan basıncı bir değişime uğrayabiliyor. Şayet, tam gevşeme halinde yatıyorsa telepatik mesajı şuurlu olarak alamıyor. Bununla beraber birşeyler kayıt oluyor, organizmanızda seçilmeyen bazı değişmeler meydana geliyor. Aşağı yukarı insanların %25'i , bu şuur dışı telepatik alma işine konu olmaktadır.
Douglas Dean, Sovyetlerden önce, telepatinin fizyolojik vetirelere etkide bulunabildiğini aletlerin kaydettiği objektif çizgilerle açıkça gösterdi.
Dean, 1964'de Capecanaveral'da yapılan ilk uzay konferansında, teknik cemiyetler kongresine Psi
muhabere sistemi isimli projesini sundu. Dean'ın tahayyül ettiği telepatik sistemde verici süje, alıcıda heyecan doğurabilen bir kimse yada şeyin üzerine kendini teksif eder. Pletismografa bağlı olan alıcının kan basıncında bir değişiklik meydana gelir. Bu işaret Mors işaretlerinden kısa olanına (nokta'ya) karşılıktır. Uzun işaret (çizgi), belli bir aralıktan sonra telepatik yayının kesilmesiyle naklolur. Dean, heyecan verici isimleri kullanırken, 2000 km. Uzaklıkta (florida-New York) başka bir binadan haberleşebiliyordu.
Bir Rus Bilim Adamı şöyle diyordu:
uzay ötesi haberleşmede muhtemelen Dean'ın bize söylediği gibi bir yöntem kullanılacaktır. Ruslarda şüphesiz aynı yönde çalışıyorlar. Güneş sisteminde bir araştırma yaparken, sözgelimi Jupiter'e giderken radyo haberleşmesi bir saatten fazla süreyle kesilecektir. Telepati sayesinde bu bağlantı kesilmesini asgariye indirebiliriz. Yada teorik olarak durugörü veya önceden bilme (precognition) yeteneklerini kullanarak anında bir haberleşme kurabiliriz.
d - Sovyetlerin Uzay-Telepati Çalışmaları Hakkında Düşünceleri
bütün rus parapsikologları, Douglas Dean'ın eserini tanıyorlar, 1966'da ise çalışmaları Pravda'da yayınlanmış.
Psi haberleşme sistemeleri, tebliğlerinin alınması maksadıyla, önce telepati yoluyla uyartılan şuurdışı fizik ve tirelerin kullanılmasına dayalıdır. Ayırım şöyledir (Düşünce-Nikolayev-yazı-analizci-çözüm-beyin) beşer beşer varlığı, televizyon tüpüne benzer şeklinde, bu haberleşme sisteminde bir bileşen durumundadır. Böyle olmakla beraber insan en hassas kısmı temsil eder; Onun yerini hiçbir makina alamaz. Dean'ın sistemi büyük bir avantaj sağlamaktadır: Alıcı süjenin ciddi şekilde çalıştırılmış bir telepat olmasını gerektirmez. Ama Ruslar gelişitirilmiş malzeme ve para kaynaklarını emirlerinde tutarak uzmanlaşmış alıcıları sayesinde daha uysal bir sistem hazırlayabilirler.
Luis Pauwels'e göre (eski Planete dergisinin sahibi) hayli Sovyet bilim adamı, açıkça, Psi araştırmalarının tekamül için teknoloji kadar önemli olduğuna inanmaktadırlar. Bir çok bilim adamı astronotların uzay yolculuğu sırasında gerek Dünya, gerek kendi aralarındaki haberleşme için telepatiyi kullanabileceklerini ifade etmişlerdir.
Sovyetler bu proje üzerine durup dinlenmeden çalışıyorlar. Deneylerimizin birinde, diye belirtiyor Naumov, Nikolayev karanlık bir odada 8 saat dışarıya çıkmamacasına tutuldu. Esasında ölçü aletlerine bağlı durumdaydı ve kaşıkla ağızına besin veriliyordu.
Sovyetler telepatik imajlarını kullanırlarken, Moskova'dan beşbin km. Ileride bulunan tomsk'a kod'laştırılmış kelimeleri nakletmeyi başardılar. Bu psi haberleşme sistemi henüz uzay gemisi mürettebatı, kendi aralarında satranç partisi yapacak kadar gelişmemiştir.(Sovyetlere göre uzayda satranç pratiği telepatinin en geçerli kullanılış şekli meydana getirecektir.). Fakat Sovyetler'in uzayda bir telepatik haberleşme sistemini geliştirmek maksadıyla tetkiklere devam etmemeleri gariptir. Popov Bio-Enformasyon grubu müdürü İppolit Kogan da Sovyet basınına, Telepati, başka nakil vasıtalarından istifade etmenin imkanı olmadığı hallerde uygulanıyor diyor. Uzay uçuşu sırasında bir radyo bozulmasını, yayının kesilmesini düşünün, o zaman telepati kullanılacak. Sözgelimi telepatik olarak beş sayısını nakletmek yeterli olacaktır. Böylece yerdeki kontrol istasyonu radyonun çalışmadığını anlayacak ve gerekli tedbirlerini alacaktır. Şüphesiz bu özel bir kimse ister. Bu kimseler paranormal yetenekleri gelişmiş kimseler arasından seçilecek ve ciddi çalışmaya sokulacaktır.
Kogan bundan başka yer yüzünde uzak yerlerde araştırma yapanların kaybolmaları yada tehlikeye düşmeleri halinde telepatik olarak S.O.S. Işareti veribileceklerini de düşünmektedir. Denizaltı gemisinden yapılan ünlü deneyi hatırlarsak, Psi kodlarının denizaltıyı derinliklerden geçerek karadaki bir bina yada sahil istasyonuna bağlayabildiğini hesap edebiliriz. Uzun vadede silahlı kuvvetler böyle bir sistemi sessiz ve fevkalede gizli haberleşmeler için kullanabilirler.
E-NASA'dan Dr. Konecci'nin Sovyet Uzay-Telepati Çalışmalarına Değinmesi
rus kozmonotları yerde yada uzayda daha önce telepati pratikleri yaptılarmı? Bilinmiyor. NASA, Beşeri Teknoloji ve Araştırma'sının Bioteknoloji kısmı müdürü Eugene B. Konecci bunu bilebilir. 1963'de, 14.Uluslarası Astronotik Kongresi delegelerine aşağıdaki beyanatı yaptı; canlılar arasındaki bazı elktromanyetik haberleşme hadisesinin tabiat ve özü, hali hazırda, elde edilen bilgilere göre, mutad Sovyet uzay uçuş programlarında kendisine öncelik tanınmış araştırma konusudur.
Konecci, batı bilim alanının özellikle bu hadiseyle ilgilendiğini etkiliyor ve bu arada nörolog ve parapsikolog Dr. Henry Puharich'in çalışmalarını rikir ediyor.
1967'de başka bir Amerikan teknisyeni inanılır kaynaklardan edindiği bilgileri söyledi. Sovyet parapsikologları, ona, kozmonotların gerçekten olağanüstü psişik tecrübeler uygulandıklarını ifşa etmişlerdir. Sovyetler Uzay ile Dünya arasında olması mümkün her türlü haberleşmeyi denemektedirler. Örneğin bir kozmonot belirli bir fikir ve obje konsatre olmak talimatını alıyor. Müsait zamanda yer'de bulunan telepatlar onun düşüncesini yakalamaya gayret ediyorlar. Bununla birlikte, muhattapları done ve sonuçların milli savunma sırları olarak kabul edildiğini bildirmişlerdir.
f - Sovyet'de Uzay-Telepati Çalışmaları ve Yorumları
iki Çek bilginin, olurolmaz beyanat vermekle ün yapan Kruçev'in Psi olaylarını unutmadığını söylemişlerdir. Kruçev: Uzayda ESP'yi kullanıyoruz demekle bunu tasdik etmiştir.
Kay Sterner, California Prapsikoloji Kurumu Başkanı olarak, 1966 yılında Moskova'da yapılan kongreye katılan tek Amerikan buyrukluydu. İfadelerine göre tartışmalar, Sovyetler'in kozmonotlar uzayda ağırlıksız halde bulunurken parapsikolojik yetenekleri testlemek maksadıyla çok önemli bir çalışmayı tamamladıklarını ortaya çıkartmıştır. Bay Sterner, kozmonotların yoga ve hipnoz'la çalıştıklaırnıda söylenmiştir. Tabii ki, Sovyet hükümeti bizim sorduğumuz sorulara cevap vermekten çok, onlar soru sormayı tercih ediyorlardı.
1966'da biyolog ve Popov grubunun parapsikoloğu olan Dr. Gellerstin geleceğini bilme hakkında bir konferans verdi; ama sansür bunun yayılmasına engel oldu. Şöyleki konferansta; kozmonotlar fevkalade bir hızla hareket ediyorlar, buna geleceği harfi harfine görebilecekler. Gerektiğinde, istenilen zamanda olaylara karşı koyabilmeleri için, onları olayları vuku bulmadan önce görebilmek maksadıyla çalıştırmak gereklidir. Bazı nadir kişiler açıkça geleceği görebilme yeteneğine maliktirler. Sonuç olarak diyor Gellerstein, kozmonotlara belli bir derecede geleceği bilme yeteneklerini geliştirmeyi öğretmeliyiz.
O halde, burada. Sovyetler'in inancını anlamış oluyoruz. Onlar: Kişinin sayip olduğu bu yetenek, birçok kimselerde belli bir ölçüde geliştirilebilir fikrini muafaza etmektedirler. Gellerstein, bundan başka, bir uzay uzmanı olarak Tsiolkovski'nin düşünce çizgisini izliyor; bu Sovyet birliğinin fikirleri azimle yeniden ele alınmaktadır. Tsiolkovski şuna inanmaktadır: İnsan, şayet uzayda hüküm süren tehlikeli şartlar içinde yaşayabilecek tarzda hareket etmek istiyorsa gizli parapsişik yeteneklerini geliştirmelidir.
Insan ve biyolojik alanlar konusuna öteden beri girmiş bulunan uzay programımıza gelince, (uzayın getirdiği bilimsel gelişmelerin genel toplamı 2500'ü geçmiştir), o bizi D.D.İ. alanındaki yeni ve şaşırtıcı gelişmelerinde keşfine götürmelidir.
Uzay bilim öncüsü Tsiolkovski gibi, Kajinski'de parapsişik verilerin biyolojik bir evrimin önüne geçilmesi imkansız sonucunu temsil ettiğine inanmakta ve bu verilerin (donelerin) sadece uzay araştırmalarında kullanılmak için olmadığını kani bulunmaktadır. Bize durmadan yeni olaylar gösteren bilimlerin sebatlı gelişimi parapsişik yetenekler kazanmayı gerekli kılmaktadır, şüphesiz gelişmeye ayak uydurmak istiyorsak.