Doğaya, inanca ve özgür iradeye dair bir roman olan Mekanik’in yazarı Ian Tregillis, pandemi günleri için "Yıl 2020, Amerika’dayım, ve öyle şeyler yaşıyoruz ki tanımlayacak bir sıfat bulamıyorum, olsa olsa sürreal diyebilirim ancak" dedi.
Amerikalı yazar Ian Tregillis, bilimkurgu okurlarının yakından tanıdığı bir isim. George R.R. Martin “üstün bir yeni yetenek” sözleriyle yazarı selamladı, devamında Simya Savaşları serisiyle tüm dünyada ilgi gördü, romanları prestijli seçkilerde yer aldı. Simya Savaşları'nın ilk kitabı Mekanik bu ay April Yayıncılık tarafından yayınlandı. Amazon Yılın Kitapları Seçkisi’ne giren, Barnes & Noble En İyi Bilimkurgu Seçkisi ve WaterStones En İyi Fantastik Bilimkurgu Seçkisi’nde yerini alan Mekanik, spekülatif kurmacının taze bir örneği.
Mekanik Mayıs ayında Türkçede yayınlandı. İlk soru, korona günlerinde farklı bir dilde yayınlanmak, Türkçe okurlarıyla buluşmak nasıl bir duygu?
Bir romanın orijinal dilini aşıp farklı dillerde kendine bir yol çizmesi, yeni okurlarla buluşması her zaman heyecan verici. Mekanik'in Türkiye'de yayınlanması şu tuhaf günlerde aldığım en iyi haber. Tuhaf ve zor zamanlar yaşıyoruz, her ülkede özellikle yazarlar, sanatçılar geleceklerini görmekte, yollarını bulmakta zorlanıyor, yeni hayatın neler getireceğini anlamaya çalışıyor. Bu bağlamda farklı bir dilde yayınlanmak yalnızca heyecan verici değil, aynı zamanda okuma sevgisinin pandemiyi yeneceğinin de göstergesi. Şu an için geriye kalan, okurların romanı sevmesini ve bu zor zamanlarda onları sert gerçeklerden koparıp farklı bir dünyaya taşımasını dilemek.
Corona virüsü sizi nasıl etkiledi? Yazma disiplininiz, üretimleriniz ne durumda?
Normal zamanlarda işim ve yazarlık kariyerimin gerekleri nedeniyle en az on iki saatimi dışarda geçiriyorum. Sürekli seyahat halindeyim, bu zamanları da çoğu zaman yazmakla değerlendiriyorum, telefonumun not defterine yazıyorum, kendime mesajlar atıyorum, sonradan birleştireceğim sahneler karalıyorum. İdeal değil ama en azından yazmaktan kopmuyorum. Pandeminin hemen öncesinde kendime bir Bluetooth klavye almıştım, telefonda daha hızlı yazmak için. Sonrasında her şey bir anda değişti, şimdi her gün bilgisayarın başına geçip yazıyorum, en çok da sabahları.
Mekanik doğaya, insana, tahakküme ve özgürleşmeye dair bir roman. Köle robotlar, efendiler, isyanın kol gezdiği bir hikaye. Bugün yaşadıklarımızla romanınızın atmosferini karşılaştırmanızı istesem, ne dersiniz? Hayat kurguyu yendi mi?
Hayal gücümün iyi olduğu söylenir, eleştirmenlerin en çok vurguladığı yönüm de kurguda sınır tanımıyor olmam. Diğer yandan içinde bulunduğumuz günlere bakınca hayal gücüm gerçeğin yanına bile yaklaşamıyor. Yıl 2020, Amerika'dayım, ve öyle şeyler yaşıyoruz ki tanımlayacak bir sıfat bulamıyorum, olsa olsa sürreal diyebilirim ancak. Yakın geleceği konu alan tekinsiz bir bilimkurgu romanında yaşıyoruz. Mekanik'in, dişliler ve yaylardan yapılmış ve büyüyle hayata getirilmiş, düşünebilen yapay yaratıklarla dolu kurgu dünyası, bugünün dünyasıyla kıyaslandığında neredeyse daha inandırıcı kalıyor.
Simya Savaşları fikrinin doğuşunu konuşalım. Mekanik'in ilk kıvılcımı nasıl çaktı, fikir nasıl oluştu, anlatır mısınız?
Yıllar önce Human For a Day adındaki bir antolojiye öyküyle katkıda bulunmam için davet aldım. Tüm öyküler çeşitli yaratıkların ve varlıkların insan olmayı deneyimlemesini konu alıyordu. Editörüm Jenn Brozek'e mekanik adamlar hakkında bir şey yazmak istediğimi ilettim. Abney Park adında bir steampunk grubunu dinliyordum o dönem sürekli, belki de onlardan ilham aldım. Bilgisayar başında düşünürken, yazıp silerken bir anda aklıma alternatif bir zamanda geçen bir hikaye geldi. Fizik eğitimimden dolayı Christiaan Huygens ismini iyi biliyordum, Newton geleneğini sürdüren bir büyük bilim insanıdır. Her ikisi de simyayı kullanmıştır. Hemen devamında da Mekanik'in ana kahramanı Jax şekillendi aklımda, gerisi robotiksi merkezine alan romanımı yazmaya kaldı.
Mekanik birçok eleştirmene göre “kusursuz çalışan bir saat gibi işliyor”. Fizik alanında yaptığınız doktora ve mühendis geçmişiniz belli ki romanın yazımında size yardım etmiş.
Eleştirmenleri kandırabildiğim için mutluyum! Her zaman romanın fantastik dünyasının kusursuzluğunu bilimsel altyapısının gücünden çok önemsedim. Bilimkurgu okuruyum, ama bilimsel şova dönüştürülen romanları sevmiyorum, bana işi eve taşımak gibi geliyor. Roman yazarken beynimin diğer yanını kullanıyorum. İçimdeki fizikçi romanı ele geçirmeye çalıştığında hemen durduruyorum. Mekaniği, robotiksi doğaüstüyle birleştirmeye bayılıyorum.
Bu günlerde ne üzerinde çalışıyorsunuz?
Bir yazar olarak kimi batıl inançlarım var, yazmakta olduğum romandan söz etmemek de bunlardan biri. Başladığım noktayla son noktayı koyduğum aşama arasında çok şey değişiyor, dönüşüyor. Gizli tarih meselesini seviyorum. Şimdi bu konuda uzun yıllardır yaptığım araştırmaları tekrar gözden geçiriyorum. Neler çıkacak sonunda, göreceğiz.
Son soru. Mekanik'i kimler okumalı?
Pandemi haberlerinden bıkmış durumdayız, iyi bir kaçış romanı okumak isteyenler için Mekanik bence uygun. Kendimi eğlendirmek, şaşırtmak için yazdım bu romanı, robotların, casusların, entrikanın, imparatorlukların olduğu bir roman bu. Özgür iradeye dair felsefi sorgulamalar satır aralarında okurun karşısına çıkacak, efendiliğin doğası, köleliğin sürdürülemezliği de. Şu ana kadar okudukları ilgilerini çektiyse, bu anahtar kelimeler onlara bir şey ifade ediyorsa Mekanik'i okumalılar. Umarım Mekanik bu tuhaf zamanlarda size iyi vakit geçirtir ve umarım bu çılgınlık sona erdiğinde Türkiye'ye gelebilirim. Mekanik'in temel mesajlarından biri farklılıklardan çok benzerlikler taşıdığımız. Hepimiz insanız, nereden geldiğimizin bir önemi yok; etten, kandan, metalden ve biraz da büyüden müteşekkiliz.